Ana Sayfa Blog Sayfa 1977

MUÇEV’in kıyılara zulmü bitmiyor, göstermelik ihaleler ile sahilleri ele geçiriyor

Türkiye’de yer alan sahiller, plajlar, yat bağlama tesisleri, iskeleler ve koyların devlet eliyle özelleştirilmesi hız kesmeden devam ediyor.

Muğla Valiliği ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı‘nın iştiraki MUÇEV Turizm Ticaret Ltd. Şirketi (MUÇEV) birçok noktada ihalesiz bir şekilde kıyıların işletmesini üstleniyor.

25 dönümlük ormanlık alan kiralandı

Şirket son olarak Muğla’nın Menteşe ilçesinde yer alan 25 dönümlük ormanlık alanın 20 yıllık işletmesini üstlendi. Ancak düzenlendiği iddia edilen ihaleye başka bir şirket katılmadı.

Konuyla ilgili Yeşil Gazete’ye değerlendirmede bulunan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Eş Sözcüsü Avukat Güngör Erçil, ihalenin duyurusunu AKP Menteşe İlçe Başkanı tarafından yapıldığını söyledi. Kamuya ilişkin bir haberin parti temsilcisi tarafından duyurulmasını yorumlayan Erçil “Parti-devlet özdeşleşmesinin çok belirgin örneklerinden birisini görüyoruz” dedi.

Aysultan Kadınlar Plajı 10 yıllığına devredildi

Şirket 7 Ağustos’ta tarihinde de Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından üç yıl boyunca işletilen ve 3’üncü derece doğal sit alanı olan Aysultan Kadınlar Plajı’nın işletmesini kiralamıştı.

Belediye’nin de başvuruda bulunduğu ancak başvurusunun reddedildiği plajı MUÇEV 10 yıl boyunca işletme hakkı kazandı.

Muğla’da 14 kıyı alanını işgal etti

Avukat Erçil şirkete kiralanan alanların bunlarla sınırlı olmadığını söylüyor. Muğla’da toplam 14 kıyı alanında MUÇEV’in varlığı söz konusu. Şirketin ‘ihalesini’ kazandığı bölgeler arasında Datça, Gökova, Akbük, Sarıgerme, Köyceğiz ve Akyaka gibi turizm ve doğal güzellikleri açısından önemli birçok yer bulunuyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da şirkete verilen ihaleler konusunda şeffaf bir şekilde hareket etmediğini belirten Erçil, sayının çok daha fazla olabileceğinin de altını çiziyor. Erçil “Kamuya şeffaflığı önemsemiyorlar. Bilgi edinmelere cevap vermiyorlar. Sözleşmelerinin yenilenip yenilenmediği bilgisini bile çok sonra kent konseyinde öğrendik” ifadelerini kullandı.

‘Kıyıları korumuyor’

Şirketin 2014 ile 2018 yılları arasındaki net kârının 18 milyon 532 bin TL olarak belirtiliyor. Şirketin internet sitesinde verilen bilgilerde ise bu paranın ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Muğla Valiliği’nin uygun gördüğü yerlerde çevrenin kirlenmesi ve korunması için harcandığı’ öne sürülüyor.

MUÇEV’in kıyıları korumadığını belirten Erçil, “Şirket temelde Bakanlık’tan kiraladığı yerleri daha pahalı bir şekilde kıyıdaki işletmelere kiralıyor veya işletmesini kendi üstleniyor. Kıyıları korumak için bir kaygı duymuyorlar. En azından Datça’da bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını gözlemledik” dedi.

‘Yapılan ihaleler yok hükmünde’

Şirkete yönelik eleştirilerinin 2014 yılından beri devam ettiğini söyleyen Erçil, “MUÇEV 2014 Nisan ayında kuruldu. Muğla, 2014’teki yerel seçimlerin ardından Büyükşehir Belediyesi olunca kıyıların kontrolü de özel idarenin kontrolünden çıktı” dedi.

Üç yıl boyunca kıyıların ihalesiz bir şekilde şirkete devredildiğini belirten Erçil, “2015 yılında dava açarak kiralamanın ihalesiz bir şekilde yapılamayacağını söyledik. Belediyelerin açtığı davalarda mahkemeler ve Danıştay tarafından karara bağlandı. Kararlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine çıkınca da ihale düzenlenmeye başladı. Ancak sonrasında da pazarlık usulü kimseye haber vermeden yapılan ihaleler yapılmaya başlandı” bilgisini paylaştı.

Yapılan ihalelerin de yok hükmünde olduğunu söyleyen Erçil “İhale dosyalarını inceledik. İhale hatalı değil açıkça yok hükmünde. Göstermelik oldukları belli” değerlendirmesinde bulundu.

Toplu dava açılamıyor

Avukat Erçil yapılan yok hükmündeki ihalelere karşı da yargı sürecini sürdürdüklerini belirtti. Ancak burada da Ankara ve Muğla İdare Mahkemeleri arasında gidip gelen dava dosyasında yetkisizlik kararları verilirken, esasa dair bir karar verilemedi.

Mahkemenin her  ihale için ayrı dava açılması gerektiğine hükmettiğine de değinen Erçil “Bu durum yurttaşları çok sayıda dava açmaya zorluyor. Hukukun uygulanmasını zorlaştırıyor” dedi.

‘Kıyılar özel mülk olarak kullanılamaz’

Kıyıların metalaştırılmasının mümkün olmadığını belirten Avukat Erçil, “Anayasa 43’üncü maddesi ve Kıyı Kanunu’nun 5’inci maddesi kıyıların özel mülk olarak kullanılamayacağını, kiralanmasının mümkün olmadığını gösteriyor. Devletin kamu yararını gözeterek düzenleme yapmaktan başka çaresi yok” ifadelerini kullandı.

Anayasa’nın 43’üncü maddesinde “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” ibaresi yer alıyor.

3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5’inci maddesinde de kıyıların müşterekliği “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” şeklinde belirtiliyor.

‘Devlet görevini şirkete devredemez’

Şu anda kıyıların MUÇEV’e kiralanmasını değerlendiren Erçil son olarak “Bu gördüğümüz özelleştirme ve devleti şirket gibi yönetme mantığının ürünü. Devlete yüklenen bir görev var. Devlet sahip çıkamadığını söyleyerek özel şirkete devrediyor. Devletin görevini kenara bırakıp ihale yapması asla söz konusu olmaz” ifadelerini kullandı.

 

Çinli devlet firması: Covid-19 aşısı yıl sonuna hazır

SinoPharm şirketinin yöneticisi Liu Cingcın, Çin Komünist Partisi’nin Guangming gazetesine yaptığı açıklamada, yıl sonunda piyasaya çıkacak Covid-19 aşısının 140 dolardan daha düşük bir fiyata mal olacağını ve 28 gün arayla iki doz yapılacağını söyledi.

Liu, büyük şehirlerde yaşayan işçi ve öğrencilere aşı uygulanması gerekeceğini ancak nüfus yoğunluğu bulunmayan kırsal kesimdekiler için böyle bir gerekliliğin bulunmadığını ifade etti: “1,4 milyarlık nüfusumuzun hepsi aşı vurdurmak zorunda değil.” 

Yılda 220 milyon doz üretim

Kendisinin de bu aşıyı uygulattığını dile getiren SinoPharm’ın yöneticisi ayrıca şirketin yılda 220 milyon doz üretme kapasitesine sahip olduğunu kaydetti. Çinli uzmanlar ve yöneticilerin deneme aşamasındaki aşılardan vurdurduğu yönündeki haberler, bilim çevrelerinde tartışma konusu olmuştu.

Çin’in Hubei eyaletine bağlı Wuhan kentinde ortaya çıkan ve dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs (Covid-19) tespit edilen kişi sayısı, dünya genelinde 22 milyon 52 bini aştı.

Covid-19 görülen ülke ve bölgelerdeki yeni vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, dünya genelinde virüs nedeniyle 777 bin 477 kişi öldü.

Belarus’ta muhalifler genel greve çıkıyor

Belarus‘ta 26 yıldır iktidarda olan Aleksandr Lukaşenko’nun, 9 Ağustos’ta düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerini yaklaşık yüzde 80 oy oranıyla ile yeniden kazandığını duyurması ve kendini seçimlerin galibi ilan etmesi üzerine başlayan protesto gösterileri sürüyor. Başkent Minsk‘te dün düzenlenen protesto gösterilerine yaklaşık beş bin kişi katıldı. Lukaşenko’yu işaret ederek “Defol” ve “İstifa” sloganları atan göstericiler, seçimlerin yenilenmesini ve siyasi tutukluların da salıverilmesini talep etti.

DW Türkçe’nin aktardığına göre, protesto için kitlesel gösterilerin yanı sıra ülkede genel grev de başlatıldı. Muhalifler, ülkedeki kitlesel gösterilerin yanı sıra grevleri de yaygınlaştırmayı planlıyor. Muhalif aktivist Maria Moros, çok sayıda kamu kurum ve kuruluşundaki grevler ile Lukaşenko’yu istifaya zorlamayı amaçladıklarını duyurdu. Muhalif lider Svetlana Tihanovskaya’nın seçim kampanyasını yürüten Moros, Lukaşenko’ya “geri dönüşün mümkün olmadığını göstermek” istediklerini ifade etti.

“Beni öldürmediğiniz sürece başka seçim olmayacak” sözleriyle seçimlerin yenilenmesi taleplerini reddeden Lukaşenko ise anayasa değişikliği yapılarak, yeniden seçimlere gidilmesinin mümkün olabileceği mesajını vermişti.  Lukaşenko, referandum ile yapılabilecek anayasa değişikliğinin ardından gerekirse devlet başkanlığı ile diğer önemli görevlerin bırakılmasının mümkün olabileceğini kaydetti.

AB yarın Belarus için toplanıyor, yaptırımlar masada

Seçimlere hile karıştırmakla itham edilen Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’ya muhaliflerin baskısının yanı sıra uluslararası baskı da artıyor. AB devlet ve hükümet başkanlarının Belarus konusunda nasıl ilerleneceğini belirleyeceği bir  video konferans düzenleneceği açıklandı. AB, geçen Cuma düzenlenen dışişleri bakanları toplantısında Belarus’a karşı yaptırıma yeşil ışık yakmıştı.

Yarın düzenlenecek AB zirvesi öncesinde konuşan İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzales Laya, Belarus’ta halka yönelik şiddetten ve seçimlerdeki usulsüzlükten sorumlu kişilere yaptırımlar uygulanabileceğini söyledi. Onda Cero radyo kanalına konuşan İspanyol Bakan, yaptırımların ülkeyi ve halkı hedef almadığını, sadece seçimlerde manipülasyon ve şiddete azmettirenlere yönelik olabileceğini belirtti.

AGİT’ten arabuluculuk teklifi

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) da Belarus’taki gösteriler ve seçimler sonrası meydana gelen olaylarda arabulucuk yapmayı teklif etti. Örgütün sitesinden yapılan açıklamada, AGİT dönem başkanlığını yürüten Arnavutluk’un Başbakanı Edi Rama‘nın Belarus’u ziyaret edebileceği ve Devlet Başkanı Lukaşenko ve muhalefet liderleri ile görüşebileceği belirtildi.

Anneİstanbulkart’ta bir ayda 40 bini aşkın başvuru yapıldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) başlattığı ‘Anne İstanbulkart’ uygulamasına bir ayda 40 bin 227 kişi başvurdu. Uygulama kapsamında İstanbul’da ikamet eden ve dört yaş altı çocuğu olan annelere ücretsiz ulaşım imkanı sağlanıyor.

 

Şahsi başvuru için gereken evrak şöyle:

  • Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği, kendi ve çocuğunun nüfus cüzdanı, 2 fotoğraf
  • İkametgah bilgisi görünmüyorsa İstanbul’da ikametgah ettiğini teyit için ikametgah belgesi

Bu yolla verilen kart sayısının, toplam başvuruların binde üçüne denk geldiği belirtildi. İBB internet sitesinde yayınladığı açıklamada, söz konusu sürecin iyileştirilmesi için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü  ile birlikte çalışmalarına devam ettiğini kaydetti. 

Disney’den biseksüel karakter

Disney Channel, The Owl House Disney (Baykuş Evi) adlı animasyonundaki baş karakterin biseksüel olduğunu doğruladı. 14 yaşında Dominikli bir kız çocuğu olan Luz Noceda, Disney’in ilk LGBTİ+ karakteri değil. Şirket bir zamandır LGBTİ+’ların temsiliyeti adına önemli açılımlar yapıyor. Ancak Disney her ne kadar daha önceki yapımlarında farklı cinsel yönelimlerden karakterlere yer vermiş olsa da, ilk kez heteroseksüel olmayan bir baş karakterle izleyici karşısına çıkıyor.

Luz filmde sihir yeteneği olmamasına karşın cadı olmak isteyen bir kişiyi canlandırıyor.

‘Disney yönetimini zorlamam gerekti’

Serinin yaratıcısı Dana Terrace‘ın konuyla ilgili Twitter paylaşımı şu şekilde:

Dizinin castında Queer çocukları kullanma konusunda niyetim açıkça belliydi. Berbat bir yalancıyımdır, bu yüzden gizlemeye çalışmak zor olurdu. Disney’in yönetimindeki belli isimler bana kanalda herhangi bir eşcinsel ya da biseksüel ilişki biçimini gösteremeyeceğimi söylemişti.

Kendini biseksüel olarak tanımlayan Terrace, özellikle biseksüel bir karakter kullanmak istediğini, bu nedenle Disney’i bir hayli zorlaması gerektiğini anlattı ve “Şansıma inatçılığım galip geldi ve Disney’in halihazırdaki yönetiminden tam destek alıyorum dedi.

https://twitter.com/DanaTerrace/status/1292321440696422400

Terrace pek çok izleyiciden olumlu dönüşler alırken, bazı izleyiciler de kendi küçüklüklerinde böyle bir animasyonun olmamasından yakındı.

Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği’nden kritik MKYK öncesi İstanbul Sözleşmesi videosu

Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yürütme Kurulu‘nun (MYK) bir araya gelmesi öncesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin önemini vurgulamak adına bir video hazırladı.

Video, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanmasının, şiddetle mücadeledeki önemine dikkat çekiyor.

Bin şiddet failinden sekizi mahkum oluyor

On kadından dördünün en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete uğradığının belirtildiği videoda, şiddete uğrayanların yalnızca yüzde yedisinin durumu polise bildirdiği, bunların yüzde 42’sinde mağdur ve şiddet failinin barıştırıldığı ya da şikayet hakkında işlem yapılmadığı ifade ediliyor. 

Videoda, savcılığın, şiddet vakalarının yalnızca yüzde dördünde devreye girdiği, açılan davaların da yüzde 21’inin mahkumiyet kararıyla sonuçlandığı, ve bunun bin şiddet failinden sadece sekizinin mahkum olması anlamına geldiği belirtiliyor ve şöyle deniyor:

İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması işte tam da bu yüzden hayat kurtarıcı. İstanbul Sözleşmesi, şiddetin olmadığı bir dünyada eşit bireyler olarak yaşamak isteyen herkes için var.

Nihai karar verilebilir

Geçen hafta ertelenen toplantı, bugün partinin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanacak. Toplantılarda AKP’nin bu ay sonu başlayacak olan kongre süreçlerinin yanı sıra tartışmaların odağındaki İstanbul Sözleşmesi ana gündem olacak.

AKP içerisinde bir grup kabul edildiği haliyle sözleşmeye sahip çıkılması gerektiğini savunuyor. MYK’da İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili son kararın verileceği kulislerde konuşuluyor.

65 yaş üstüne kısıtlamalar 20 kente yayıldı

 
Bu tablo bazı kısıtlamaların yeniden uygulanmasına yol açtı. Türkiye’nin pek çok ilinde 65 yaş ve üzeri yurttaşların kentte dolaşımı sınırlandırıldı. Ankara, Kastamonu, Kütahya, Eskişehir, Erzincan, Ordu ve Bursa’da dün açıklanan yeni tedbirlerle birlikte Türkiye’de 65 yaş ve üzeri vatandaşlara sınırlama getirilen kent sayısı 20’ye yükseldi.

Bursa

Bursa Valiliği, 65 yaş ve üzerindeki vatandaşların 08.00-10.00 ve 16.30-19.30 saatlerinde toplu taşıma araçlarını kullanmalarının yasaklandığını duyurdu. Bu kişilerin semt pazarı ve pazar yerlerine 08.00-14.00 saatleri dışında girişi de yasaklandı.

Kentte 65 yaş ve üstü vatandaşların gelin, damat ve sünnet çocuğunun birinci ve ikinci derece yakınları hariç düğün, nişan, nikâh, sünnet gibi etkinliklere katılması; sinema, konser, tiyatro, gösteri merkezi gibi yerlere girişi de yasak. 

Kütahya 

65 yaş ve üstü vatandaşların, belirlenen cadde ve sokaklardaki alanlara, hafta sonları 12.00-19.00 saatleri, hafta içi 16.00-19.00 saatleri arasında girmesi yasaklandı.

Ayrıca, pazar yerlerine saat 12.00’den sonra giremeyecekler, toplu taşıma araçlarına da 07.00-10.00 ve 17.00 -22.00 saatleri arasında binemeyecekler. 

Kastamonu 

Kastamonu Valiliği de köylerde veya sokaklarda yapılan düğün (gelin alma, kına dahil), nişan, sünnet düğünü gibi etkinliklerin süresinin aynı gün içinde kalacak şekilde en erken sabah 08.00’de en geç gece 22.00 saatleri arasında, en fazla üç saatte bitecek şekilde yapılmasına karar verildiğini duyurdu.

Eskişehir 

65 yaş ve üzeri kişilerin düğün, cenaze, taziye, pazar yeri, sosyal faaliyetler gibi alanlara girişleri kısıtlandı.

Erzincan

Valilik’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, kent genelinde 65 yaş ve üzeri vatandaşların pazar yerlerine, düğün merasimlerine ve cenaze törenlerine katılmaları, sosyal hareketliliği ve insanlar arası teması azaltmak adına taziye merasimlerinin yasaklanmasına karar verildi. Kente acil olmayan ameliyatlar da ertelendi. 

Erzincan’da düğün, gelin alma, kına dahil, nişan, sünnet düğünü gibi etkinliklerin 20:00 ile 22:30 saatleri arasında yapılması, ayrıca bu etkinliklerde havai fişek kullanımının yasaklanması kararlaştırıldı.

Bugüne kadar Siirt, Düzce, Yalova, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Malatya, Kayseri, Gaziantep, Van, Elazığ, Bartın, Aksaray ve Bitlis’te 65 yaş ve üstündekiler için kısıtlama kararları açıklanmıştı.

65 yaş ve üstü vatandaşlar için normalleşme sürecinde tüm illerde 10.00 ile 20.00 saatleri arasında dışarı çıkabilme serbestisi getirilmişti. Haziran ayından bu yana getirilen sınırlı saatte uygulama Türkiye genelinde devam ediyor.

Ankara’da sıkı tedbirler

Vaka sayılarının hızla arttığı ve hastanelerden doluluk haberleri gelen Başkent’te sadece 65 yaş üstü vatandaşlara yönelik kısıtlamalar getirilmedi, ayrıc ageniş önlemler alındı. Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nca alınan tedbirler şöyle:

  • COVID19 tanılı ya da temaslısı olması nedeniyle evde izolasyona alınan kişilerin, belirlenen izolasyon koşullarına uymaları elektronik imkanlar da dahil olmak üzere her türlü tedbir alınarak sağlanacak.
  • Tedbirlerin sahada etkin şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla kurulan Salgın Denetim Merkezleri bünyesinde “Mahalle Denetim Ekipleri” oluşturulacak. Bu ekipler, mahallelerinde tespit edilen ve karantinaya alınan kişileri birebir takip edecek.
  • Yaygın ve etkin şekilde mahalle bazlı izleme ve takip çalışmalarını yürütebilmesi için mahalle denetim ekiplerinde; kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler ve kolluk birimleri personelinin yanı sıra okul müdürleri ve öğretmenleri, din görevlileri, muhtarlar ve azalar, apartman ve site yöneticisi temsilcileri ve kolluk personeli görevlendirilecek.
  • Taksi, dolmuş ve toplu ulaşım araçlarında şoför mahalli ile yolcular arasında fiberglas ile bölümleme yapılacak.
  • 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşların düğün, cenaze, taziye, pazaryeri, sosyal faaliyetler vb. gibi topluca bulunulan alanlara girmeleri kısıtlanacak.
  • Sokak düğünlerinde düğün süresi azami iki saat olacak; toplu yemek verilmesi yasaklanacak.
  • “Hayat eve sığar (HES)” uygulaması, tüm kamu kurumlarında randevu talepleri öncesi ve kamu kurumlarına girişlerde kullanılacak.
  • 65 yaş ve üzeri vatandaşlara, toplu ulaşım araçlarının yoğun olduğu zamanlarda bu araçları kullanmamaları tavsiye edilecek.
  • Yapılan her türlü bilgilendirmeye karşın evde izolasyon yükümlülüğünü ihlal ettiği tespit edilenler hakkında; Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca idari para cezası uygulanacak.

Angola Paris Anlaşması’nı onayladı: Geriye aralarında Türkiye’nin bulunduğu yedi ülke kaldı

Afrika’nın Nijerya’dan sonra ikinci büyük petrol üreticisi Angola, Paris Anlaşması’nı onaylayan ülkeler arasına katıldı. Ülkenin yeni atanan Dışişleri Bakanı Téte António parlamentonun oybirliğiyle Anlaşma’yı onayladığını duyurdu.

Böylece Türkiye, ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma taahhütlerinde bulunduğu Paris Anlaşması’nı hala onaylamayan yedi ülke arasında kalmış oldu.

Climate Change News’ten Chloé Farand’in aktardığına göre Çevre Bakanlığı İklim Değişikliği kabine müdürü Giza Gaspar Martins, “Onaylamamızın acil olduğunu düşünmedik ancak Paris Anlaşması’na olan bağlılığımız konusunda hiçbir şüphemiz yoktu” ifadelerini kullandı.

2016’da yürürlüğe girdi

2015 yılında Paris’te gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 21’inci Taraflar Konferansı (COP21) sırasında sunulan anlaşma, 2016’da 175 ülke temsilcisinin imzasıyla yürürlüğe girmişti.

Uluslararası anlaşmalar başlangıçta uyum niyetini işaret etmek için imzalanıyor ancak ülkeler için anlaşmaların bağlayıcı hale gelmesi ülkelerin kendi mekanizmaları ile onay vermesiyle mümkün oluyor.

Martins: Temelleri attık

Angola’nın anlaşmayı imzalamasından onaylamasına kadar geçen beş yıl içerisinde, ülke için bir iklim politikası geliştirmiş, bir iklim gözlemevi ve güncel emisyon verilerini sağlayan bir ulusal izleme sistemi kurmuştu.

Açıklamasının devamında “Anlaşmayı uygulayabilmek için temelleri atıyorduk” diyen Martins, 2017’deki seçim döngüsünün onay sürecini geciktirdiğini de sözlerine ekledi.

Angola’daki Birleşik Krallık Diplomatik Misyonu haberi memnuniyetle karşılayarak, onaylamanın “Angola’yı Covid-19 salgınının ardından sürdürülebilir bir yeşil iyileşme sağlamak da dahil olmak üzere sürdürülebilir bir yaklaşıma yönlendireceğini” söyledi.

Birleşik Krallık, Kasım 2021’de Glasgow’da ülkelerin daha iddialı taahhütler ile Anlaşma’nın gerekliliklerini yerine getirmesinin beklendiği COP26’ya ev sahipliği yapacak.

İhracatının yüzde 95’i petrol ürünleri

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne göre (OPEC) Angola, petrol ihracatına ve petrol üretimine oldukça bağlı. Petrol faaliyetleri ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 50’sini karşılıyor. Ülkenin ihracatının yüzde 95’ini ise petrol ürünleri oluşturuyor.

Bu haftaya kadar, Angola OPEC ülkeleri arasında anlaşmayı onaylamayan dört ülkeden biriydi. İran, Irak ve Libya ise hala onaylamadı.

Onaylamayan yedi ülke kaldı

Angola’nın onayıyla birlikte 197 ülkeden 190’ı Paris Anlaşması’nı onaylamış oldu. Onaylamayan yedi ülkeden emisyonları en yüksek olan ülkeleri ise İran (yüzde 1.66), Türkiye (yüzde 1.04) ve Irak (yüzde 0.48) oluşturuyor.

Geriye kalan Güney Sudan (yüzde 0.24), Libya (yüzde 0.14), Eritre (yüzde 0.01) ve Yemen’in (yüzde 0.07) emisyonları ise küresele kıyasla daha düşük bir yüzde tutuyor.

Türkiye neden onaylamıyor?

Türkiye, Ekim 2019’da Rusya’nın onaylamasından sonra anlaşmayı resmen onaylamayan tek G20 üyesi. Karbon emisyonları ise TUİK’in paylaştığı verilere göre 1990 ile 2018 yılları arasında yüzde 135.4 arttı.

Türkiye anlaşmayı onaylamak için gelişmiş ülkeler arasında değil, iklim fonlarına erişmesine olanak sağlayacak gelişmekte olan ülkeler arasında gösterilmeyi şart koşuyor. 

ABD çekilme sürecinde

ABD ise hala onaylayan 190 ülke arasında yer alıyor. Ancak Başkan Donald Trump, 2019’da Paris Anlaşması’ndan çekilme prosedürüne başladı.

Sürecin sonunda ülke, bu yıl 4 Kasım’da anlaşmadan çekilecek. Bu da başkanlık seçimlerinin bir gün sonrasına denk geliyor. Eğer Demokrat Partililerin adayı Joe Biden seçilirse ülkenin 2021 başlarında tekrar anlaşmaya katılması mümkün olacak.

ABD Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’nda da petrol arayacak

ABD, Kuzey Kutbu Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’(ANWR) petrol ve gaz sondajına açacağını duyurdu.

İçişleri Bakanı David Bernhardt tarafından bugün imzalanan belge ile ANWR’nin okyanus kıyı şeridini oluşturan 1,56 milyon dönümlük alanda petrol ve gaz aramak için sondaj yapılması kararı onaylandı.

‘Aptalca bir girişim’

AA’nın aktardığına göre Bakan Bernhardt gazetecilere verdiği demeçte, “Bu petrol ve gaz programı, binlerce yeni iş imkanı ve on milyarlarca dolar gelir kaynağı oluşturabilir” dedi.

Batı Öncelikleri Merkezi isimli düşünce kuruluşunun direktörü Jennifer Rokala ise Bakanlığın kararına şu ifadelerle gösterdi:

Bu plan sadece geyiklere, kutup ayılarına ve diğer vahşi hayata zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda hızla ilerleyen iklim değişikliği karşısında aptalca bir girişim olacak.

Tamamı 19,3 milyon dönümden oluşan sığınakta boz ayı, kutup ayısı, gri kurt, ren geyiği ve kutup tilkileri gibi hayvan türleri yaşıyor.

Sondajın bölgede karibu türü geyikleri avlayan ve ANWR topraklarını kutsal kabul eden yerli Gwich‘in halkı üzerinde oluşturacağı olumsuz etkiler konusunda da bir süredir endişeler dile getiriliyor.

Merkez Bankası’ndan yeni hamle: Bankalararası gecelik borç alma limiti yarıya düştü

Merkez Bankası Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitlerini gecelik vadede yapılan işlemler için yarıya düşürdüğünü açıkladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımları çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitleri (BAL), 19 Ağustos 2020 tarihinden geçerli olmak üzere gecelik vadede yapılan işlemler için yarıya düşürülmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Türk Lirası’nın yaşadığı yüksek değer kaybının ardından “piyasada oluşan aşırı oynaklığın azaltılması için tüm araçların kullanılacağını” söylemişti.

Bu çerçevede 7 Ağustos tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca “piyasa yapıcı banka” olarak belirlenen 11 bankaya APİ çerçevesinde tanınan likidite imkanlarını yarıya düşürmüştü.

11 Ağustos tarihinde ise piyasa yapıcı bankalara Açık Piyasa İşlemleri (APİ) çerçevesinde tanınan likidite imkan limitlerinin sıfırlandırıldığını duyurmuştu.