Ana Sayfa Blog Sayfa 1669

ABD Dışişleri Bakanlığı: Osman Kavala’yı derhal serbest bırakın

ABD Dışişleri Bakanlığı, üç yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın “derhal serbest bırakılması için” çağrıda bulundu.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price‘ın imzasını taşıyan açıklamada, “Kavala’ya yönelik yanıltıcı suçlamalar, hâlâ cezaevinde olması, davalarının birleştirilmesi gibi yöntemlerle duruşmaların sonuçlanmasının sürekli ertelenmesi hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye saygıyı baltalamaktadır” denildi.

‘Suçlamalar temelsiz’

Açıklamada aynı zamanda Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin verdiği kararlara uyması gerektiği hatırlatılarak “Davanın Türkiye’nin yasalarına ve uluslararası yükümlülüklere uygun olarak şeffaf ve hızlı bir biçimde sonuçlanması” talep edildi. AİHM, Kavala’nın serbest bırakılması yönünde karar vermişti.

Açıklamada, “ABD vatandaşı olan Henri Barkey‘e yönelik suçlamaların da temelsiz olduğuna inanıyor ve davasının adil, şeffaf ve hızlı bir şekilde sonuçlanması için çağrıda bulunuyoruz” ifadeleri de yer aldı.

173 gazeteciden Boğaziçi açıklaması: Öğrencilerle basın arasında kurulan barikata itirazımız var

Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu‘nun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolara gazetecilerden de destek geldi.

“Boğaziçililer yalnız değildir!” başlığıyla yayınlanan metine 173 gazeteci imza attı. Açıklamada “Boğaziçi Üniversitesi’nde bir ayı aşkın süredir, antidemokratik yöntemlerle yapıldığını düşündükleri rektör atamasını protesto eden öğrencilerle basın mensupları arasında kurulan barikata itirazımız var” denildi.

‘Yaşananları objektif anlatmakla yükümlüyüz’

Boğaziçililerin “Aşağı Bakmayacağız” diyerek sürdürdükleri bu eylemin, anayasal bir hak olduğunun hatırlatıldığı metinde “LGBTİ+ öğrencilere karşı kimlikleri ve yaşam hakkını hedef alan nefret söylemini, ötekileştirmeyi, ayrıştırmayı bunların sonucunda LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasını kabul etmiyoruz” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada “Yaşananları objektif bir şekilde aktarmakla yükümlü olan ve bir kamu görevi icra eden biz gazeteciler, demokratik haklarını kullanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve onlara destek veren akademisyenlerin kriminalize edilmesi çabasını reddediyoruz” denildi.

‘Gazetecileri de hedef alan polis şiddetine karşıyız’

Boğaziçi protestolarının haber takibini yapan gazetecilerin de polis şiddetiyle karşı karşıya geldiği hatırlattılan açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

Sansür, baskı ve tehditlerle halkın haber alma hakkının önüne çıkartılan her türlü engellemelere itiraz ettiğimiz gibi, görevini yapmaya çalışan meslektaşlarımızı hedef alan polis şiddetine de karşıyız. Gazeteciler taraf değil tanıktır, işini yapan meslektaşlarımıza yönelik engelleme, yaralamaya varan ağır şiddet ve gözaltıların kabul edilemez olduğunu bir kez daha tekrarlıyoruz.

Çağın tanıklığını biz yapacağız, hakemliğini ise tarih. Güçle, hakikati bükmeye çalışanların karşısında her zaman hakikatin savunucusu olmaya devam edeceğiz.Başımızı eğmiyoruz, gazeteciliğin suç olmadığını biliyoruz!

İmzacılar

Ali Ergin Demirhan, Ali Haydar Çelebi, Ali Kemal Erdem, Alican Uludağ, Anıl Bayraktar, Anıl Mert Özsoy, Atakan Sönmez, Ayça Söylemez, Aylin Şener, Ayşe Banu Tuna, Ayşen Şahin, Ayşenur Önal, Azra Ceylan, Bahar Ünlü, Baran Furkan Gül, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Batuhan Avakado, Batuhan Batan, Bengisu Kömürcü, Bereket Kar, Berkant Gültekin, Bilal Çelik, Bilal Seçkin, Billur Aslan, Buse Söğütlü, Bülent Mumay, Bülent Yoldaş,

Büşra Cebeci, Büşra İlaslan, Büşra Toprakyiğit, Can Bursalı, Cansu Pişkin, Cem Bahtiyar, Cüneyt Karabey, Çağla Üren, Çağlar Tekin, Çağrı Sarı, Çiğdem Akbayrak, Deniz Dallı, Deniz Işık, Derya Kap, Dilan Erdemir, Diren Çelik, Diren Deniz Sarı, Doğan Ergün, Doğan Koç, Duygu Köseoğlu, Ece Seçil Şahin, Elif Çetiner, Elif Ünal, Emrah Kolukısa, Emre Orman, Emre Özpeynirci, Engin Korkmaz, Erdal İmrek, Erdem Bolca, Erdoğan Alayumat, Erk Acarer,

Ersan Kınık, Ertan Çıta, Esma Yılmaz, Esra Açıkgöz, Esra Üşüdür, Eylem Babayiğit, Eylem Nazlıer, Eylem Yılmaz, Ezo Özer, Fatih Karagülle, Fethullah Özmen, Giray Poyraz Ürey, Gizay Erden Çelik, Gökhan Kaya, Gözde Çağrı, Gözde Yel, Güliz Vural, Hacı Bişkin, Hakan Tosun, Halit Elçi, Hasan Hınıslı, Hatice Özkartal, Haydar Koçak, Hayri Tunç, Hemra Nida, Hüseyin Naval,

İbrahim Varlı, İdris Sayılğan, İlker Güneş Doğan, İpek Özbey, İrem Afşin, İsmail Yeniçeri, İşhan Erdinç, İzel Sezer, Janet Huvaj, Kaan Kurtuluş, Kader Rüzgar, Kadir Güney, Kavel Alpaslan, Kazım Kızıl, Kerim Eren, Kübra Köklü, Leyla Özkaynak, Maaz İbrahimoğlu, Mehmet Efe Altay, Mehmet Emin Kurnaz, Mehmet Fırat Özgür, Mehmet Şafak Sarı, Melike Ceyhan, Melis Karaca, Meltem Akyol, Meriç Şenyüz, Mert Eskisındı, Mert Gümüş,

Merve Bavra, Muhammet Doğru, Murat Bay, Murat Beyaz, Murat Büyükyılmaz, Murat Çokan, Mustafa Büyüksipahi, Mustafa Hoş, Mustafa Kömüş, Nagihan Yılkın, Nazlı Eda Piyade, Nebiye Arı, Neşe İdil, Nurcan Çalışkan, Nurcan Gökdemir, Onur Dalar, Onur Öncü, Onur Şahin, Orhan Koç, Orhan Şahin, Osman Çaklı, Ozan Buz, Ozan Yurtoğlu, Özge Türkoğlu, Özgür Büyüktaş, Özgür Deniz Kaya, Özlem Kara, Özlem Temena, Öznur Kaya,

Pınar Gayıp, Rahşan Çelik, Reyhan Hacıoğlu, Sait Demir, Selda Manduz, Semra Kardeşoğlu, Seran Vreskala, Sercan Güler, Sercan Meriç, Serkan Ocak, Serpil Ünal, Sevda Erkılınç, Seyhan Avşar, Sezgin Kartal, Sibel Tekin, Songül Başkaya, Sultan Eylem Keleş, Sümeyra Kırca, Taylan Öztaş, Tilbe Akan,

Timur Soykan, Tolga Balcı, Tolga Kaan Ateşli, Tugay Can, Tugay Candan, Tuğba Özer, Uğur Can Biçer, Uğur Koç, Uğur Şahin, Uğurcan Yıldız, Umut Yıldız, Ümit Kartal, Yadigar Aygün, Yağmur Kaya, Yağmur Tan, Yaprak Akbaba, Yasin Akgül, Zarife Çamalan, Zehra Özdilek, Zeynep Çelik, Zeynep Kuray, Zülal Koçer

Dünya mirası iş makineleriyle talan edildi

Manisa’nın Ahmetli ilçesinde 2 bin 700 yıllık tümülüsler define arayan kişiler tarafından iş makineleriyle talan edildi.

Anadolu’nun piramitleri olarak gösterilen tümülüslerin ikisinin verilen zarar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı belirtildi. Tümülüslere zarar veren şüphelilerin ise kimlikleri tespit edilemedi.

 

Ahmetli Belediye Başkanı Ahmet Alhan, 115 tümülüsten sadece 90’a yakınının sağlam kaldığını kaydetti. Tümülüslerin antik çağda soyulduğunu vurgulayan Alhan, definecilere tümülüslere zarar vermeme çağrısında bulundu.

Alerjisi olanlara kötü haber: İklim krizi nedeniyle polen sezonları uzuyor

Yeni yapılan bir çalışma, iklim kriziyle polen mevsimleri arasında güçlü bir bağlantı yakaladı. Makaleye göre artan sıcaklıklar 1990 yılından bu yana Kuzey Amerika’da polen mevsimlerinin ortalama 20 gün önce başlamasına ve yüzde 21 daha fazla polene sahip olmasına neden oldu.

Bilim insanları bir süredir alerjisi olan kişiler için polen mevsimlerinin her geçen yıl daha kötü bir hale geldiğini söylüyordu. Pazartesi günü Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan çalışma ise bu durumun iklim kriziyle ilişkisine dair çok daha fazla detay barındırıyor.

60 istasyondan veri toplandı

Utah Üniversitesi‘nde biyoloji profesörü yardımcısı ve yeni çalışmanın baş yazarı William Anderegg, en belirgin etkilerin Teksas, Orta Batı ve Güneydoğu‘da görüldüğünü söyledi.  NY Times’ın aktardığına göre Anderegg, en büyük polen artışının, çimen ve yabani otların aksine ağaçlardan geldiğini belirtti.

Araştırma için ABD kıtasındaki 60 uzun vadeli polen izleme istasyonunda toplanan veriler iklim modelleriyle karşılaştırıldı. Bunun yanı sıra istasyonların yakınındaki arazi kullanımı veya ağaç büyümesindeki değişikliklerin sonuçları çarpıtıp çarpıtmadığını öğrenmek için uydu fotoğraflarından yararlanıldı.

İklim krizinin insan sağlığı üzerine etkisi

Yapılan bu incelemeler sonucunda makale şu sonuca vardı: “İnsan kaynaklı iklim krizinin Kuzey Amerika’daki polenlerdeki etkisi, kötüleşen iklim koşullarının sağlık üzerindeki zararına dair güçlü bir örnek oluşturuyor.”

Alerji elbette sadece bir nezle vakası değil. Halk sağlığı üzerinde astım ve diğer solunum rahatsızlıklarıyla birlikte ciddi bir etkisi bulunuyor. Hatta, öğrencilerin polen mevsiminin yoğun olduğu dönemde daha az başarılı olduklarını ortaya koyan ve bu dönemde solunum yolu virüslerine karşı daha açık hale gelindiğini gösteren araştırmalar mevcut.

Diğer hastalıklara davetiye

Maryland Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nda profesör olan Amir Sapkota tarafından yapılan bir araştırma ise polen mevsiminin erken başlamasının astım nedeniyle hastaneye yatma riskini artırdığını gösteriyor.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin verilerine atıfta bulunan Washington Üniversitesi’nden Dr.  Kristie Ebi, son bir yıl içerisinde ABD’de 24,8 milyon kişinin astımı olduğunu ve 19 milyon yetişkinin saman nezlesi olduğunu söyledi.

Aynı dönemde yedi milyon çocuğun solunum yolu alerjisi olduğunu belirten Ebi, Çocuklarda görülen astımın maliyetinin 2013 yılında 5,9 milyar dolar olarak hesaplandığı bilgisini paylaştı.

‘Önümüzdeki 10 yılda daha da kötüleşecek’

Ellerinde yeterince veri olmadığını belirten Dr. Anderegg polenin etkilerine yönelik daha fazla araştırma için polen seviyelerinin daha fazla izlenmesi ve ölçülmesi gerektiğini söyledi.

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde polen mevsimlerinin daha da kötüleşmesini beklediklerini aktaran Dr. Anderegg konunun kendisi için kişisel bir öneme de sahip olduğunu aktardı:

Yılın sekiz ayı alerji ilacı kullanmak zorunda kalıyorum ve buna rağmen sezonun en yoğun olduğu zamanlarda kötüleştiğim dönemler oluyor.”

Ayasofya Baş İmamı: Yeni anayasadan laiklik kaldırılmalı

Ayasofya‘nın baş imamı ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın gündeme getirdiği yeni anayasaya ilişkin görüşlerini Twitter hesabından paylaştı. 

Anayasa’dan laiklik ilkesinin çıkartılmasını isteyen Boynukalın, “#AnayasadaİslamOlsun” etiketiyle yaptığı paylaşımda “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” dedi.

Boynukalın Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerini de eleştirdi:

“Anayasa’da var olan vesayetin en büyüğü bazı kanunların değiştirilmesinin teklif dahi edilememesidir. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletinse milletin anayasasını istediği zaman değiştirme hakkına sahip olması gerekir. Milletin böyle bir hakkı yoksa o zaman hakimiyet milletin değil.”

‘AYM vesayet kurumu olmaktan çıkarılmalı’

Ayasofya’nın Baş İmamı, Anayasa Mahkemesi’nin de ‘vesayet kurumu’ olmaktan çıkması gerektiğini söyledi: 

“Anayasa Mahkemesi aslında 1960 darbesinden sonra bir vesayet kurumu olarak kurulmuştu; geçmişte de bir çok haksız karara imza attı; artık günümüzde kendisini bir vesayet kurumu olarak görmemeli ve o tarzda hareket etmemelidir.”

‘İklim krizi balinaları açlıktan öldürüyor’

“Her yıl aralık ile şubat ayları arasında, binlerce gri balina ( Eschrichtius robustus ) yavrularını doğurmak için Kuzey Pasifik Okyanusu‘nun soğuk sularından Meksika‘daki Baja California‘nın daha sıcak sularına göç eder. Bu yorucu yolculuğa çıkmadan önce, anne adaylarının büyük miktarlarda enerji biriktirmesi gerekir, bu enerjiyi de çoğunlukla yağ olarak depolar. Bununla birlikte, ısınan okyanuslarda amfipodların düşen popülasyonuları nedeniyle diyetlerinin temelini oluşturan küçük kabuklular çarpıcı bir şekilde azalıyor. Bu yüzden de balinalar yeterli yiyeceğe ulaşamadıkları için birçoğu yolculuklarını tamamlayamıyor, kendi habitatlarına dönemeyip yolda can veriyor.”

Araştırmacılar alarm veriyor

Bu analiz,  Danimarka‘daki Aarhus Üniversitesi‘nden Fredrik Christiansen ile Manoa Hawai Üniversitesi’nden  Lars Bejder‘e ait. İki araştırmacı, 2017 yılında dronları kullanarak deniz memelilerinin durumunu izlemeye başladı. 2018’de bu canlıların durumlarının kötüleştiğini ve üreme oranlarında düşme olduğunu saptadılar. 

LifeGate‘den Elisabetta Scuri‘nin aktardığına göre, aynı yıl, bilim insanlarının “alışılmadık bir ölüm olayı” dediği durum ortaya çıktı. 2021 şubat ayında ise üst üste üçüncü yıl, 378 bireyin ölümünü kayıtlara geçirdiler.  Christiansen, “Görünüşe göre çok sayıda gri balina beslenme alanlarını zaten zayıf bir halde terk ediyor ve Meksika’daki üreme mevsimini tamamladıklarında enerji rezervlerini tüketip açlıktan ölüyorlar” dedi.

Atlantik’de de durum iyi değil

İki araştırmacının tezinin kesin olarak kanıtlanması için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor ancak benzer bir durumun Atlantik Okyanusu’ndaki kambur balinaları ( Megaptera novaeangliae ) da etkilediği belirlendi.  Araştırmalara göre, Kanada kıyısındaki Saint Lawrence Körfezi‘nde, son 15 yılda doğumlar önemli ölçüde azaldı. 

Küresel ısınmaya bağlı olarak, okyanus sularının sıcaklıklarının da hızlı şekilde arttığına dikkat çeken uzmanlar, dişilerin beslenebileceği ringa balığı sayısının her geçen yıl azaldığına vurgu yaptı. Bölgeyi araştıran ekibi yöneten bilim insanı Joanna Kershaw‘a göre anneler, yeterince yemeden yavrularını emzirmek için büyük bir mücadele veriyor. 

Neden balinaları kurtarmak gerekiyor?

Balinaları, hem içinde bulundukları ekosistemin sağlıklı bir şekilde sürmesini sağlamak hem de iklim değişikliğine karşı değerli bir savunma kalkanı oluşturdukları için korumak ve desteklemek çok önemli. Yaşam haklarını ve ekolojik dengeyi korumanın yanı sıra bu dev memelilerin dışkısı; ayrıca karbondioksiti emdiği ve yaşam döngüsünün sonunda dibe çöktüğünde bedeniyle birlikte karbonu sürüklediği için iklimi düzenlemede çok önemli bir rol oynayan fitoplanktonu da gübrelediği için son derece değerli. 

 

 

Ocak’ta sıcaklık ikiye katlandı, 72 merkezde rekor kırıldı

Ocak ayında en yüksek sıcaklık rekoru ise Cide, Sivas, Göksun, Gemerek ve Çorum’da kaydedildi. Cide’de 5,3, Sivas’ta 4, Göksun’da 3,6, Gemerek’te 3,4 ve Çorum’da 3,1 derece sıcaklık farkları oluştu. 

Ocak ayında yeni ekstrem sıcaklık değerlerinden bazıları şöyle: 

 

İstanbul’a kar geliyor

Öte yandan Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahmin haritasına göre, perşembe günü Türkiye’yi etkisi altına alacak soğuk hava dalgasıyla birlikte cuma gününden itibaren birçok ilde kar yağışı görülecek.

Türkiye’nin kuzeybatısından itibaren etkisini göstermeye başlayacak olan soğuk ve karlı hava ilerleyen günlerde ülke geneline yayılacak. Tüm Türkiye’de kışın en sert günlerinin yaşanacağı tahmin edilirken, İstanbul‘un cuma günü etkilenmeye başlayacağı ve sıcaklığın 15 derece birden düşeceği belirtildi. Pazar günü İstanbul’da başlayacak kar yağışı 20 Şubat’a kadar aralıklarla kadar sürecek.

Sıcaklıkların düşmemesi nedeniyle kış uykusuna geçen hayvanlar da kışı uyanık geçiriyor

İklim uzmanları, normalin çok üzerindeki sıcaklıkların yağış azlığıyla ortaya çıkan kuraklıkla birleştiğine ve bunun risklerine dikkat çekiyor. İklim krizinin en çok etkilendiği bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, geçen sonbahar ve kış aylarında yeterince kar ve yağmur alamadı. Yağdığı zaman da toprak örtüsüne, ürünlere ve şehirlere zarar veren aşırı yağışlar görüldü. Bu durumun, yakın gelecekte yiyecek kıtlığı yaratabileceğinden ve sağlık sorunlarına yol açabileceğinden endişe ediliyor. 

Dünyada da en sıcak altıncı Ocak

Avrupa Birliği tarafından desteklenen Copernicus İklim Değişikliği Servisi‘nin hava ve yüzey sıcaklıklarını analiz ettiği rapora göre ise Ocak 2021, dünya çapında en sıcak altıncı ocak ayı oldu.

Bu aydaki sıcaklık 1991 ile 2010 yılları arasında kaydı tutulan ortalama sıcaklığın 0,43 derece üzerinde gerçekleşti. Özellikle Kuzey Amerika, Grönland ve Arktik Okyanusu‘nun bazı bölgelerinde sıcaklıklar ortalamanın çok üzerinde kaydedildi.

Geçtiğimiz yıl ocak ayı ise ortalamanın 2,6 derece üzerindeki sıcaklığıyla yeryüzünde görülen en sıcak ocak ayı olarak rekor kırmıştı.

 

 

ÇED kararı öncesi çağrı: Halilağa Bakır Madeni Projesini istemiyoruz

Cengiz Holding-Truva Bakır A.Ş‘nin Çanakkale Bayramiç‘te inşa etmek istediği Halilağa Bakır Madeni Projesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) son kararı öncesi bugün Ankara‘da İzleme Değerlendirme Kurulu‘nun (İDK) önüne çıktı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü‘nde yapılan İDK toplantısına CHP Çanakkale Milletvekili ve Milli Savunma Komisyonu Üyesi Özgür Ceylan da katıldı. Ceylan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Doğayı katleden bu projelere geçit verenler, ilerde hukuk önünde hesap verecekler” ifadelerini kullandı.

‘Kazdağları’nı her alanda savunmaya devam’

Yaşam hakkı savunucularının da katıldığı toplantıya, projenin getireceği yıkımların bakanlara anlatıldığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

Projenin getireceği yıkımı bakanlara anlattık. Umuyoruz ki halktan ve doğadan yana olacak ve projeyi onaylamayacaklar. Kazdağları’nı her alanda savunmaya devam.”

‘Projeye onay vermeyin’

Her Yer Kazdağları isimli sosyal medya hesabından toplantı öncesi yapılan paylaşımda yüz binlerce ağacın kesileceği ve ekosistemin yok edileceği söz konusu projeye onay verilmemesi istendi:

Kazdağları’ndaki Kirazlı Altın Madeni ve Ağı Dağı Altın Madeni ortasında yer alan Halilağa Bakır Madeni Projesi ile yörede 19 bin futbol sahası büyüklüğünde bir maden alanı oluşacak. Yüz binlerce ağacın kesileceği, ekosistemin yok edileceği bu projeye onay vermeyin.”

Ayrıca, hesaptan yapılan bir paylaşımda da İDK toplantısıyla ilgili “Halk bu projeyi istemediğini açıkça söyledi. Halkı bilgilendirme toplantısını yaptırmadı. Buna rağmen İDK toplantısını yapmanız hukuksuzdur” ifadeleri kullanıldı.

 

GSÜ akademisyenlerinden Boğaziçi’ne destek: Üniversite BOyUN eğmez

Galatasaray Üniversitesi‘nden (GSÜ) akademisyenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Melih Bulu’yu atamasına tepki göstermek ve bir ayı aşkın süredir gerçekleşen protestolara destek olmak için bir açıklama yaptı.

“Üniversite BOyUN eğmez” yazılı pankartın arkasında bir araya gelen akademisyenler “Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasına karşı, öğrencilerin ve akademisyenlerin itirazlarına katılıyoruz” dedi.

Bu atamanın meşru olmadığının belirtildiği açıklamada “Üniversiteler, bilim üreten ve kamu hizmeti veren kurumlardır. Bir üniversitede yeni bir fakülte/bölüm/enstitü açılması ve kadroların düzenlenmesi siyasi kararlara göre değil, bilimsel ölçütlere göre belirlenmelidir” ifadeleri yer aldı.

‘Talepleri taleplerimizdir’

Boğaziçi Üniversitesi’nin akademisyeniyle, öğrencisiyle, mezunuyla, idari personeliyle akademik özgürlüğü ve özerk-demokratik üniversiteyi savunmak için hareket ettiğini belirten akademisyenler “Bu mücadeleyi koşulsuz olarak destekliyoruz. Talepleri, Galatasaray Üniversitesi akademisyenleri olarak bizim de taleplerimizdir” dedi. Açıklamada şu talepler dile getirildi:

Bu yersiz atamanın derhal geri çekilmesini, rektörlerin üniversite bileşenlerince seçilmesini, anayasal haklarını kullanan öğrencilere yönelik polis müdahalesinin durdurulmasını ve gözaltında, tutuklu veya ev hapsinde olanların bir an önce serbest bırakılmasını bir kez daha talep ediyoruz. Başta LGBTİ+’lar olmak üzere, öğrencileri ve akademisyenleri hedef alan her türlü nefret söylemine; ayrıştırıcı ve ötekileştirici dile karşı duruyoruz. Üniversitelerimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!

 

Kazdağları Ekoloji Platformu kuruldu: Ancak birlikte mücadeleyle kazanabiliriz

Kazdağları’ndan Madra’ya kadar Biga Yarımadası’ndaki ekolojik yıkım projelerine ve ülkedeki doğa talanı ve yıkım projelerine karşı mücadele eden bireyler ve örgütler Kazdağları Ekoloji Platformu çatısı altına bir araya geldi.

Platform kuruluşunu 9 Şubat tarihinde çevrimiçi olarak düzenlenen bir basın toplantısıyla duyurdu. Platform’un eş sözcüleri ise Hülya Kurt ve Süleyman Eryılmaz oldu.

‘Dört bir koldan ekolojik saldırı var’

Aynı zamanda DİSK Emekli-Sen temsilcisi ve Biga Ekoloji Platformu’nun kurucusu Hülya Kurt Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada “Bölgede sanayileşme, termik santraller ve madenler ile dört bir koldan ekolojik saldırı var. Talan o kadar büyük ki bununla ancak hep birlikte mücadele edebiliriz” ifadelerini kullandı.

Hep birlikte bir mücadele yürütmelerinin kendilerine dava süreçleri, binlerce sayfa uzunluklarındaki Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının ve itirazlarının değerlendirilmesi gibi teknik konularda da avantaj sağlayacağını vurgulayan Kurt, “Uzun bir zamandır böyle bir birleşme isteniyordu” dedi.

67 kurum bulunuyor

Platformda şu anda aralarında çevre örgütlerinin, meslek örgütlerinin, sendikaların, kooperatiflerin, derneklerin ve siyasi partilerin bulunduğu 67 kurum bulunuyor.

Ancak kişilerin bireysel olarak da platforma dahil olabileceklerini ve birlikte çalışabileceklerini belirten Kurt, “Bizim için her insan kıymetli, her insan değerli” ifadesini kullandı.

Ekolojik yıkıma karşı davalar ve eylemler

Kazdağları ve yöresinde Kirazlı Altın Madeni’nden Çırpılar Kömürlü Termik Santrali’ne, Tuzla Köyü jeotermal enerji santrallerinden Madra Dağı bölgesindeki madencilik faaliyetlerine ve Madra Barajı havzasına yayılan maden atıklarına, Halilağa Bakır Ocağı’ndan Atıkhisar Barajı dibindeki Koza Altın Madeni’ne, Biga Yarımadasını saran termik santrallerden tüm bölgeye yayılmış rüzgar enerji santrallerine ve metalik madencilikten taş ocaklarına kadar birçok ekolojik yıkım projesi sürüyor.

Platform bütün bu ekolojik tehditlere karşı birlikte hukuk yoluyla ve eylemler ile mücadele yürütmeyi ve mücadeleler arasındaki dayanışmayı artırmayı amaçlıyor.

Yeşil Salı

İlk eylem planlarını da hazırladıklarını belirten Hülya Kurt, Yeşil Salı eylemleri düzenlemeyi amaçladıklarını söyledi.  Her hafta salı günü ekolojik yıkıma dikkat çekmek isteyen kişiler yeşil kıyafetler giyerek, yeşil kurdeleler takarak veya yeşil aydınlatmalar ile bu protestoya katılacak.

Platform içerisinde hukuk grubu, basın grubu, sosyal medya grubu, okuma ve araştırma grubu gibi birçok çalışma grubu olduğunu belirten Kurt, çalışmalarını bu gruplar üzerindeki iş bölümüne dayalı olarak gerçekleştireceklerini söyledi. Kazdağları Ekoloji Platformu ilkeleri ise şu şekilde:

Kazdağları Ekoloji Platformu ilkeleri

  1. Platform; ekoloji mücadelesini “yaşam hakkı” mücadelesinin en temel unsurlarından birisi olarak görerek tüm bileşenleri ile birlikte bu temel prensipte hareket etmeyi amaçlar.
  2. Platform; ekoloji mücadelesine yönelik yürüttüğü çalışmalarında dil, din, cinsiyet, ulusal, etnik kimlik ve sınıf ayrımı gözetmeden hareket eder.
  3. Platform; işbirliğine ve dayanışmaya dayalı bir kültürü savunur.
  4. Platform üyesi hiçbir kişi ya da kuruluş diğerine göre ayrıcalıklı değildir. Buna aykırı talep ve davranışlar yok hükmündedir.
  5. Platform, tüm bileşenlerin çoğulculuk ve eşit ilişki anlayışı etrafında kapsayıcı demokratik bir tarzı benimser.
  6. Platform ve içerisinde yer alan bileşenler kendi inisiyatifleri doğrultusunda yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olmamak kaydıyla her türlü yerel, ülkesel, bölgesel ya da küresel ekoloji örgütlülüğü ya da oluşumuyla işbirliği yapabilir.
  7. İç işleyişinde ve ilişkilerinde hiyerarşi, iktidar, tahakküm ve her türlü ayrımcılık ilişkisini reddeder.
  8. Platformun karar alma biçimi oydaşlık prensibine dayalıdır. Alınacak kararlarda toplantıda bulunanlar arasında mümkün olan en geniş mutabakat aranır. Geniş mutabakat sağlanamadığı takdirde çoğunluk kararına göre hareket edilir.  Azınlık görüşlerinin göz ardı edilmesi riskine karşılık karar alma aşamasında asgari müşterekler ve genel eğilime uygun hareket edilir ve en az itiraz gören öneriler dikkate alınır.
  9. Yukarıda çizilen esasları çerçevesinde Platformun üyesi her kuruluş veya kişi, alınan etkinlik kararlarını imkânları dâhilinde bulundukları alana taşıyarak katkıda bulunmalıdır. Ancak oydaşlaşmadığı eylem ve etkinliklere katılım zorunlu ve bağlayıcı değildir.
  10. Platform, yukarıda belirlenen esasları kabul eden ve ekoloji duyarlılığına sahip tüm kurum ve bireylerin katılımına açıktır. Platforma kuruluşlar adına katılan katılımcılar, kendi örgütlerine Platform çalışmalarını rapor etmekten ve Platform etkinliklerini kendi örgütleri içinde yaygınlaştırmaktan sorumludur.
9 Şubat tarihinde gerçekleşen basın toplantısı

Kazdağları Ekoloji Platformu bileşenleri

Agonya Dayanışması, Agonya Doğa Koruma Girişimi, Artur Çevre Platformu, Ayvalık Tabiat Platformu, Balıkesir Çevre Platformu, Balya ve Köyleri Çevre Platformu, Bayramiç Dayanışması, Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, Bozcaada Forum, Burhaniye Çevre Platformu, Çan Çevre Derneği, Edremit Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu, Ekoloji Birliği, Ekoloji Okumaları Grubu, Gökçeada Gönüllüleri Derneği, Gömeç Çevre Platformu, Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Güney Marmara Dayanışması, Her Yer Kazdağları, Kapıdağ Dayanışma Platformu, Karadağ Dayanışması, Kazdağı Doğal ve Kültürel Var. Koruma Der., Kazdağları İstanbul Dayanışması, Kazdağları Kardeşliği, Orhanlar Dayanışması, Yeşil Yenice Dayanışması

Çanakkale Tabip Odası, İnşaat Mühendisleri Odası Çanakale Şubesi, Harita Mühendisleri Odası Çanakkale Temsilciliği, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi, Büro Emekçileri Sendikası Çanakkale Şubesi, Disk Emekli Sen Çanakkale Şubesi, DİSK Genel İş Çanakkale Şubesi, Eğitim İş Çanakkale Şubesi, Eğitim Sen Çanakkale Şubesi, Sağlık Emekçileri Sendikası Çanakkale Şubesi, Tarım Orkam Sen Çanakkale,  Tarım Orman İş Sendikası Çan. İl Temsilciliği, Tüm Bel Sen Çanakkale, Tüm Emekli Sen Çanakkale Temsilciliği

A-Fark Derneği, Altı Nokta Körler Derneği Çanakkale Şubesi, Çanakkale Sağlık Çalışanları ve Emeklileri Derneği, Çanakkale Sivil İnsiyatif, Çanakkale Vegan İnsiyatifi, Gökkuşağı Dergisi, HALK EVLERİ Derneği Çanakkale Şb., İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi, Pir Sultan Abdal Derneği Çanakkale Şubesi, Tüketiciyi Koruma Derneği Çanakkale Şubesi

CHP Çanakkale İL Başkanlığı, HDP Çanakkale İl Başkanlığı, Yeşil Sol Parti Çanakkale, HDK-Çanakkale, TİP Çanakkale, SYKP Çanakkale ve Balıkesir Temsilciliği, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği

Bayramiç Değişim Kooperatifi, Bayramiç Kadın Koop. Girişimi, Çanakkale Sanatçı İnsiyatifi-SUB, Kazdağları Sanatçı Dayanışması, Çanakkale Kadın Dayanışması, Çanakkale Kadın Platformu, Çanakkale Kadın Savunması, Çanakkale LGBTİ İnsiyatifi, Türk Kadınlar Birliği Çan. Şubesi, Ç 17

Ersin Ergenekon, Hayrettin Geçkin, Kamile Manav, Kubilay Özben, Muzaffer Bayraktar, Süleyman Eryılmaz