Ana Sayfa Blog Sayfa 1668

Şubat ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Hormon takviyesi, pestisitler ve doğal olmayan üretim teknikleri ile sebze ve meyvelere neredeyse istediğimiz her zaman market raflarından ulaşabiliyoruz. Ancak besinleri mevsiminde tüketmek hem doğa hem de sağlığımız için oldukça önemli.

Peki şubat ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

‘Tohumlar toprakla buluşuyor’

Yeşil Düşünce Derneği tarafından hazırlanan takvim hangi mevsimde neleri yememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Dernek tarafından yapılan paylaşımda “Günlerin uzadığını hissettiğimiz, doğanın canlanmaya, tohumların toprakla buluşmaya başladığı şubat ayında, ayva ve turunçgilleri reçel, bal kabağı püresini konserve yaparak saklayabilirsiniz” ifadeleri kullanıldı.

Doğayı ve doğal olanı korumak için

Doğayı ve doğal olanı korumak, zehirsiz gıdaya ulaşmak, sağlıklı olmak, yerel küçük üreticileri desteklemek, evinizin ekonomisini korumak ve karbon ayak izini düşürmek için mevsiminde beslenmek en basit çözüm.

Ayrıca, mevsiminde yetişmemiş meyve-sebze, doğa şartlarıyla işbirliği yapılarak değil, doğayla mücadele ederek üretildiğinden, üretiminde hibrid tohum, böcek ilacı ve kimyasal gübre kullanım oranı yükseliyor.

Şubat ayı sebze ve meyveleri

  • Karnabahar
  • Ispanak
  • Pancar
  • Brokoli
  • Patates
  • Pırasa
  • Kereviz
  • Turp
  • Lahana
  • Yer elması
  • Bal kabağı
  • Havuç
  • Brüksel lahanası
  • Pazı
  • Taze soğan
  • Kivi
  • Portakal
  • Ayva
  • Elma
  • Muz
  • Armut
  • Greyfurt

İstanbul’da kira fiyatları arttı: Sarıyer ve Beşiktaş en pahalı semtler oldu

İstanbul‘da konut kiraları yüzde 10,81 oranında artış gösterirken, yaşanan bu artışla birlikte ilçelerdeki kira değerleri de değişti.

Gayrimenkul değerlendirme platformu Endeksa‘nın verilerinde kira bedelinin en yüksek olduğu ilçeler sırasıyla Sarıyer, Beşiktaş, Bakırköy ve Beyoğlu.

İstanbul’da ilçelerdeki metrekare birim fiyatları ortalama 17 TL iken, Sarıyer’de 30 TL, Beşiktaş’ta 28 TL, Bakırköy ve Beyoğlu’nda da 23 TL oldu.

‘Yüzde 23’lük artış gösteren yerler de var’

DHA‘nın haberine göre, İstanbul’da son bir yılda artan konut kiralarını değerlendiren Gayrimenkul uzmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, İstanbul’da bazı yerlerde yüzde 23’lük bir artışın yaşandığını da belirtti:

Bin liraya oturmuş olduğunuz bir evde yüzde 10,81 artışla 100 lira gibi bir artış gözlendi. Enflasyon oranlarına göre paralellik gözüküyor. Bazı bölgelerde daha yüksek oranları görebiliyoruz. Genel ortalama yüzde 10,81 diyoruz ama İstanbul’da yüzde 23’lük artış gösteren yerler de var. Mesela Esenyurt, Bayrampaşa. O bölgelerde kira rakamları bir önceki senede düşük kaldı. Mal sahiplerinin enflasyon oranından yüksek oranda artış yaptığı istatistikler arasında var.”

Amorti eden evler alınmak isteniyor

Evrim Kırmızıtaş Başaran, ev sahibi olmak isteyenlerin daha çok amorti eden evlere yöneldiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:

Biz kirayla amorti eden yerleri satın almak isteriz. Bu konuda İstanbul’da birinci sırayı Beykoz alıyor. Beykoz’da bir ev kendisini 43 yılda amorti ediyor. Düşündüğünüzde çok uzun bir süre. Diğer tarafta da en kısa sürede amorti eden yerlerden birisi de Esenyurt. Bu o bölge değerli diğer bölge değersiz anlamına gelmiyor. Sadece verilere dayanarak bir açıklama yapmış oluyoruz. Yalılara baktığımızda amortisman süresi 70 yıla çıkabiliyor. Bulunduğunuz bölgedeki yerin çok değerli olması ve çok fazla talep görmesinden dolayı mal sahipleri bu oranları kendi kafalarına göre hareket edebiliyor oldular. Alan razı veren razı durumundalar.”

Pandemiyle birlikte ev tercihleri de değişti

Pandemi süreciyle insanların ev tercihlerinin de değiştini vurgulayan Başaran, bu süreçte insanların daha çok müstakil, bahçeli, havuzlu evlere yöneldiğini söyledi:

Pandemi sürecinde herkesin dengesi değişti. Müstakil, bahçeli, havuzlu evler tercih edildi. Nedenine gelince hepimizin nefes alma ihtiyacı oldu. İstanbul’da çok pahalı rezidanslar var. Baktığınızda o plazalarda insanlar nefes alamıyor. Oksijeni havalandırma borularından almak durumunda kaldılar. Balkona çıkmak istedikleri zaman balkona çıkamadılar. Şehir merkezindeki lokasyonlarından ayrılarak Anadolu Yakası için Tuzla’ya, Kurtköy’e geçtiler. Avrupa Yakası içinse Beylikdüzü, Hadımköy taraflarına geçtiler. Oradaki kira rakamlarının artmasının sebebi de oraya talep olduğunu gösteriyor. Geçen seneden bu seneye yüzde 10,81 artış varken Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Esenyurt gibi bölgelerde bu rakam yüzde 20’lerin üzerine çıkmış.”

Konya’da obruk sayısı 600’e ulaştı

Konya‘nın Karapınar ilçesinde yer altı sularının çekilip, toprağın çökmesiyle meydana gelen ve daha önce 350 olarak bilinen obruk sayısının 600’e ulaştığı öğrenildi.

AFAD ve Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmada bölgedeki risk haritası üzerinde çalışılıyor.

Obruk risk haritası hazırlanıyor

Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, DHA’ya yaptığı açıklamada ”Merkezimiz bünyesinden araştırmacıların içerisinde bulundukları yer hareketleri ve jeoloji çalışma grubu, şu an pilot olarak belirlediğimiz Karapınar ilçesi çevresinde obruklarla ilgili geniş çaplı bir araştırmayı tamamlamış bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Proje sonuç raporunu oluşturmaya çalıştıklarını belirten Arık, “Havzadaki obrukların nerelerde bulunduğu, boyutları, derinlikleri, içerisinde su bulunup bulunmadığı gibi çalışmalar yaptık ve saha çalışmalarını tamamladık. Havzada obruk oluşabilecek yerler, obruk riski taşıyan, taşımayan ya da olabilecek olan yerler şu anda deprem bölgesi haritası gibi, obruk risk haritası veya tehlike haritası ortaya konulacak. Daha sonra da vatandaşımıza bunlar sunulacak” dedi.

‘Hayatı tehdit ediyor’

Bölgede 2020 başlarına kadar, obruk sayısını 350-360 civarında belirlediklerini belirten Arık, “Bölgesel bir çalışma yaptıktan sonra ortaya çıkan durum şu; yer hareketleri çalışma grubumuzun çalışmaya koyduğu rakam 505 ve sayı bilinenden çok daha fazla. Diğer gruplar ve daha sonra meydana gelen obruklarla bu sayının 600’ler seviyesinde hatta çok daha fazlası olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla havzanın önemli bir bölümü obruk riski taşıyor” dedi.

‘İklim krizi ve fazla tarım’

En sevindirici olayın insan hayatına mal olacak bir kazanın meydana gelmemesi olduğunu belirten Arık konuşmasına şöyle devam etti:
Hem iklim değişikliği var. Değişen ilkim koşullarının vatandaşımızın uyum sağlaması için birtakım çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. 50-60 yıl önce nasıl tarımsal faaliyet yürütülüyorsa oraya doğru geri dönüş yapmamız lazım. O zamanlar yeraltı suyu fazla tüketilmiyordu. Sadece daha az su tüketen bitkiler yetiştiriliyordu. Şu an birçok mera tarımsal alana dönüşmüş durumda. Bunların tamamıyla alakalı sadece jeoloji mühendislerinin ortaya koyacağı bir çözüm değil. Tarımla uğraşan kesim ziraat odalar, ziraat mühendisleri gibi herkesin içerisinde olacak bir çözüm bulunmalıdır’.”

Bitcoin için harcanan enerji, Türkiye’nin elektrik kullanımının yüzde 40’ını aştı

Bitcoin üretimi, özel bilgisayarlar ve işlemciler tarafından karmaşık hesaplamalar gerçekleştirilerek yapılıyor. Bitcoin’in değerinin son bir yılda yedi kattan fazla artması, daha fazla kişinin Bitcoin üretimine girmesine yol açtı.

Böylece Bitcoin için harcanan enerji, tüm Arjantin‘in tükettiği elektriği geride bıraktı. Türkiye‘nin yıllık enerji tüketiminin ise yüzde 40’ını aştı.

‘Enerji tüketecek şekilde yaratıldı’

BBC Türkçe’nin haberine göre bu hafta otomobil üreticisi Tesla‘nın 1,5 milyar dolarlık Bitcoin aldığını duyurması da kripto para birimine ilgiyi artırdı.

Cambridge Üniversitesi’nde bu hesaplamayı yapan ekipten Michel Rauchs, “Bitcoin özellikle bu kadar enerji tüketecek şekilde yaratıldı. Bitcoin fiyatı çok düşmedikçe elektrik tüketiminde de bir azalma göremeyeceğiz” dedi.

Araştırmacılar yalnızca ABD’de prizde takılı olan fakat kullanılmayan cihazların elektrik tüketiminin yıllık Bitcoin üretimine harcanandan 1,8 kat fazla olduğuna dikkat çekiyor.

Devasa bir altyapı gerekiyor

Bitcoin üretimi, bir kişinin başka bir kişiye gönderdiği Bitcoinleri işlemek ve denetlemek için bilgisayarlarını kullandıran kişilere, nadiren verilen ödüller şeklinde yapılıyor.

Sistemin rastgele dağıttığı bu ödülleri almak isteyenler sıradan bilgisayarlar yerine bu işlemler için özel olarak tasarlanmış işlemciler, hatta bu işlemcilerden oluşan dev hangarlar kullanarak şanslarını artırmaya çalışıyor.

‘Enerjide dönüşüm için attığı adımları çöpe attı’

50 Fitlik Blockchain’in Saldırısı adlı kitabın yazarı David Gerard, sanal bir para birimi için bu kadar elektrik tüketilmesinin karbon salınımında azımsanmayacak bir artışa yol açtığını söyledi. Gerard şu ifadeleri kullandı:

Elon Musk, şirketin Bitcoin’e yatırım yapmasını sağlayarak Tesla’nın enerjide dönüşüm için attığı birçok adımı çöpe attı. Buradan geri adım atabilir mi emin değilim.”

‘Karbon vergisi alınması lazım’

Gerard açıklamasında “Tesla 2020’de, vergi mükelleflerinin parasıyla 1,5 milyar dolarlık çevre sübvansiyonu almıştı. Buna karşılık büyük bir kısmı kömür santrallerinden alınan elektrikle üretilen Bitcoin’e aynı miktarda para yatırmaya karar verdi. Bu sübvansiyonun incelemeye alınması lazım” dedi.

Gerard, kripto para birimlerinin üretiminden bu kadar karbon salımı olması nedeniyle bu para birimlerine karbon vergisi uygulanmasını tavsiye etti.

[Hayvan hakları yasası nerede?] Ceviz Otizm: Yunusla yüzme terapi değildir, yasallaştırılmamalı

Hayvan Hakları Yasası‘nın Mecliste tartışıldığı bugünlerde siyasilerin hazırlanan yasa teklifinde mevcut yunus gösteri ve terapi merkezlerinin kapatılacağından bahsetmemesi hayvan hakları alanında çalışan platform ve dernekleri harekete geçirdi.
Ceviz Otizm Araştırmaları ve Toplumsal Savunma Derneği, milletvekillerine hitaben kaleme aldığı mektupta yunusla terapi adı altındaki ticari faaliyetlerin yasallaştırılmaması talebinde bulundu.
Sekiz sayfalık mektupta, bilimsellikten oldukça uzak bir uygulama olarak tanımlanan yunus terapisinin nöroçeşitli bireylere yönelik terapötik bir etkisinin olmadığı, bireyler için tehlike arz ettiği ve hayvan haklarını yok saydığı kaydedildi.

‘Son elli yılda yetmişten fazla kaza yaşandı’

Mektupta, çok sayıda bilimsel makaleyle birlikte TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu‘nun hazırladığı rapordaki verilere de atıfta bulunuldu. Söz konusu yunus parklarında son elli yılda yetmişten fazla kazanın yaşandığı belirtilerek şunlar kaydedildi:

Yaygın gelişimsel bozukluk olarak adlandırılan engel türü [bağlamında], kişinin beyin yapılanmasındaki farklılığın yunuslarla yüzerek zamanla geçebileceğinin iddia edilmesi; birden fazla sorunu beraberinde getirmektedir.

İlk olarak, yunus parkları, nöroçeşitli ve nörotipik bireyler için yüksek riskli yerlerdir. Son elli yılda yetmişten fazla kaza yaşanmış; bu kazaların on beşinde insanlar, yunuslar ve balinalar yaşamını yitirmiştir. Ölümlerle birlikte; insanları yunuslarla yan yana getirmenin viral ve bakteriyel hastalıklar başta olmak üzere birçok bulaşıcı hastalığı da davetiye çıkardığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Terapi sözcüğü, bir hastalığın, yaralanmanın, engelliliğin tedavi edilmesi, iyileştirme süreci anlamına gelir. Türkiye’deki yunus parklarının neredeyse tamamında varlığını sürdüren uygulamalardan biri de yunusla terapi fenomenidir. Son yıllarda yunus gösteri merkezi işletmecileri tarafından ‘özel çocuklarla yüzme programı’ olarak da adlandırılmaya başlanan yunusla terapi fenomeni, otistik, Down sendromlu ve yaygın gelişimsel çeşitlilikleri bulunan bireylerin yunuslarla yüzerek tedavi olabileceği iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Yunusla yüzmenin, nöroçeşitli ve görünmez engeli bulunan bireylere yönelik iyileştirici herhangi bir etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda değildir.”

‘Tedaviye yanıt vermediği kanısı oluşturulacak’

Mektupta, yunus parklarının yasallaşmasının nöroçeşitli bireye hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, bu bireyin tedaviye yanıt vermediği kanısının oluşacağının da altı çizildi:

Yunus parklarının yasallaşması, nöroçeşitli bireye yönelik hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, uygulamaya konu edilen nöroçeşitli bireyin ‘tedaviye yanıt vermediği’ kanısını oluşturarak, bireyin güncel bilimsel araştırmalarla faydası kanıtlanmış destekleyici unsurlara erişimini engelleyebilecek, özgü ihtiyaçlarının belirlenmesinde karmaşa yaratabilecektir. Bireyin ‘normalleşeceği’ iddiası, sağlamcı bir umut ve gerçeklik dışı bir iyimserlik sunumundan ibarettir.

Yunuslar, nörotipik veya nöroçeşitli hiçbir bireyin gündelik yaşamda karşılaşabileceği hayvanlar değildirler. Hiperduyarlılıkları bulunan, stereotipi (stim/uyaran) hareketleriyle bu duyarlılığı indirgemek, sönümlemek isteyen nöroçeşitli bireyin yaşamında ilk defa gördüğü bir canlıyla yan yana gelmesi, nöroçeşitli birey için aşırı yüklenmeye ve böylece duygusal çöküntüye neden olabilecektir.”

Ağır hayvan hakları ihlalleri yaşanıyor

Yunuslara çeşitli sakinleştici ve mide ilaçlarının verildiğinin hatırlatıldığı mektupta, bu ilaçların yunusların bağışıklığını zayıflatarak enfeksiyona dayalı ölümlere sebebiyet verdiği belirtildi:

Komisyon’un Ekim 2019 Raporu’ndan alınan bilgiler ışığında; yunus parklarında mahpus tutulan yunusların insanlara ve akranlarına yönelik saldırganlığını elimine etmek adına, yunuslara sakinleştiriciler ve çeşitli mide ilaçları verilmektedir. Bu ilaçların, yunusların bağışıklığını zayıflatarak enfeksiyona dayalı ölümlere neden olduğu, yunusların tipik olmayan ve mahpusluk kaynaklı davranışlar gösterdiği ifade edilmektedir.

Raporda, yunus parklarında diş törpüleme ve diş sökme işlemlerinin yapıldığına da işaret edilmiştir. Bu işlemlerin yürürlükte olan normatif düzenlemelere de aykırı olduğu belirtilmektedir.”

Türkiye’de şu anda mevcut 10 yunus parkı bulunuyor. Bu parklardaki tesisler, gösteri ve terapi adı altında ticari faaliyet yürütüyor.

Sağlık Bakanı: 100 milyon doz aşının sözleşmesi yapıldı

Dün gerçekleşen Bilim Kurulu toplantısının ardından koronavirüsle ilgili son gelişmeler hakkında açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tedbirlerin alınmayacağını belirtti ve “Salgın yönetiminde yeni dönemin adı yerinde karar dönemidir” dedi.

‘Salgında yeni dönemin adı yerinde karar dönemi’

Bakan Koca, aşı programının titizlikle ele alındığını vurgulayarak şu açıklamalarda bulundu:

Hayatın her alanında öngörülebilir bir plan yapmamıza imkan tanımayan bir mücadele dönemindeyiz. Sizlere öngörülebilir bir gelecek sunmak için aşı programını titizlikle ele alıyoruz. Çok yakında hayatımızı planlamamız mümkün olacak. Bu grubun aşılanmasıyla daha önce ışığı gördüğümüz tünelin ucuna doğru ilerliyoruz. Pazartesiden itibaren il bazında 7 günlük vaka sayılarının ortalaması canlı olarak yayınlanacak. Salgın yönetiminde yeni dönemin adı yerinde karar dönemidir.

Esnafımızın, öğretmenimizin, sağlık çalışanımızın önünü görebileceği, karamsarlıktan uzak bir geleceğe adım adım ilerliyoruz. Tedbirlere bazılarımız uyarak başarımızı sürdürmemiz mümkün değil. Ülkemizin salgın yönetimindeki en büyük gücü vatandaşlarımızın uyumudur. Hep birlikte mücadele devam edecek ve aydınlık geleceğimize en kısa sürede kavuşacağız.”

İkinci doz aşılamaya başlanıyor

2 milyon 800 bini aşkın kişinin ilk doz aşılarının tamamlandığını ifade eden Fahrettin Koca, bugünden itibaren de ilk doz aşı olanların ikinci doz aşısına başlanılacağını söyledi:

An itibariyle 2 milyon 800 bini aşkın vatandaşımızın ilk doz aşıları tamamlandı. Yarından itibaren ilk doz aşı olanlarının ikinci doz aşısına başlıyoruz. Hedefimiz en az yüzde 60 vatandaşımızın aşılanmasıdır. Nüfusumuzun yüzde 3,5’ini aşılamış olmamız, az gelebilir. Aşı üreticisi ülkelerden biri olan Almanya’da bu oran yüzde 3,7’dir.

Yarından itibaren 70 yaş üzeri ve cuma gününden itibaren 65 yaş üstü vatandaşlarımızın aşılanması başlanacak. Kritik kamu hizmetlerinin aksamadan sürdürülebilmesini sağlamak ve toplumsal mobilizasyonu teşvik etmek amacıyla hafta sonundan itibaren başta kabine üyelerimiz olmak üzere devlet üst yöneticilerini aşılanmaya davet ediyorum.”

’17 aşı adayı var’

Türkiye’de 17 tane koronavirüs aşısı adayının olduğunu belirten Koca, dün itibariyle de faz 2 için gönüllülerin aşılanmaya başladığını duyurdu:

Yerli aşı projelerimizi gün be gün takip ederek gayret sarf ettik. Şu an 17 aşı adayımız var. Bugün faz 2 için gönüllülerin aşılanmaya başladı. Umudunu bu topraklara bağlamış ülkeler için de son derece değerlidir. Ardı sıra gelen mutasyon haberleri yeni sorular ve yeni sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Dünyanın üç ülkesinde görülen önemli mutasyonları ve etkilerini yakından takip ediyoruz.

Önümüzdeki süreçte aşılama tedariki ile birlikte takvimi de genişleteceğimizi biliyorsunuz. Bu dönemde daha önce 50 milyon doz aşı için sözleşme yapılmıştı. 50+50 milyon talebimiz şeklindeydi. 100 milyon doz aşının sözleşmesinin imzalandığını söyleyebilirim.”

‘500-800 bin BioNTech aşısı bu ay geliyor’

BioNTech aşısı için başından beri Uğur Şahin ile iletişim halinde olduğunu belirten Bakan Koca, 500-800 bin BioNTech aşısının Türkiye’ye bu ay geleceğini de ekledi:

Sorunlu olan birtakım durumları birlikte aştık. Bu ay için BioNTech aşısı ayrıca gelmiş olacak. Muhtemelen 500-800 bin arası gelmiş olacak. Mart sonunda 4,5-5 milyona tamamlamak ihtimali üzerine gelmiş olacak. 30 milyona kadar da opsiyonel olarak imzalanmıştı. İlave olarak 50+50 milyon Sinovac’tan talebimiz vardı. 130 milyona yakın aşının sözleşmesinin yapıldığını söyleyebilirim. Özetle Mart veya Nisan ayına kadar aşıyı verebilecek her firmadan alma çabası içinde olduğunu vatandaşımız bilmiş olsun.

Aşı küresel bir savaşa döndü. Biz vatandaşımızı dünyada en az etkilenen, bu tedariki sağlayan ülke olma noktasında yoğun bir çaba içindeyiz. Bundan sonraki süreçte aşının gelişiyle ilgili ‘bugün şu kadar geldi, şu kadar gelecek’ gibi söylemekten yana değiliz çünkü başka ülkeler ve firmalar nezdinde sakıncalı olduğunu biliyoruz. Mesela dün ve bugün aşı geldi Türkiye’ye. Bunu ilk defa benden duyuyorsunuz.”

 

EDÇEP: Dalyan Sazlıkları imara açılıyor

Edremit Çevre Platformu (EDÇEP) 380 dönümlük Dalyan Sazlıkları’nın imara açılmasını protesto etmek için Altınkum’da bir basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada bölgenin doğa parkı olarak korunması talep edildi.

Bu bölgede yeni bir konut, ticaret, turizm ve sosyal donatı alanı oluşturulması planlanıyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin satıştan önemli bir gelir sağlamayı amaçladığı aktarılan açıklamada “Yıllardır bu araziler pek çok kişi ve kurumun iştahını kabarttı. Onlarca farklı öneriyle, bu alanları kapmak isteyenler oldu. Son yıllarda da bu girişimler arttı” denildi.

Hazine’den Belediye’ye aktarıldı

İmara açılması için yerel seçimlerden önce başlatılan girişimin Şubat 2019 tarihinde yapılan imza kampanyasıyla iptal ettirildiği belirtilen açıklamada “Fakat yerel yönetimler yenilendikten hemen bir yıl sonra, 2020’de bu arazilerin Hazine’den Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne devri gerçekleştirildi” ifadeleri kullanıldı.

Büyükşehir’e geçmesinin ardından ise arazilerin bedelsiz devriyle ilgili karar Şubat 2020’de Belediye Meclisi’nden oy birliğiyle çıktı. Açıklamada bu karara hiçbir itiraz şerhi bile konulmadığı belirtildi.

Fotoğraf: Ekoloji Birliği

‘Doğal bir miras’

Arazi satışlarının iptaliyle ilgili bir “dilekçe kampanyası” başlatacaklarını dile getiren EDÇEP, açıklamasında “Vatandaş sorumluluğu hisseden bütün duyarlı hemşerilerimizi, bu kampanyaya destek vermeye davet ediyoruz. Seslerimizi ortaklaştırarak, layık olduğumuz temiz, huzurlu, sağlıklı ve dengeli yaşama kavuşmak için, elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” çağrısında bulundu. EDÇEP olarak yapılan basın açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi:

‘Finansman’ kaynaklı bu amacın tek çözüm yoluymuş gibi vatandaşlara sunulmasını kabul etmiyoruz. Zira bu alan ‘sivrisinek kaynağı’ olmadığı gibi, para kaynağı da değildir. Dalyan’ın son sazlıkları, Kazdağları ekosisteminin günümüze kalan son örneğidir, binlerce canlının yaşam alanıdır ve geleceğe bırakılması gereken bir doğal mirastır. Bu sulak alanların ‘doğa parkı’ olarak korunması bu nedenle çok önemli.”

 

Güney Kore’de kedi ve köpeklere ücretsiz koronavirüs testi yapılmaya başlandı

Güney Kore’nin başkenti Seul’de kedi ve köpeklere ücretsiz koronavirüs (Covid-19) testi uygulanmaya başlandı. Testin, sürüntü çubuklarıyla birlikte köpek ve kedilerin burunlarından ve rektumlarından alınan örneklerle yapıldığı açıklandı.

DHA’nın aktardığına göre ilk testi yapılan köpeğin ise burun akıntısı ve ateş şikayetiyle getirilen Cocker Spaniel cinsi bir köpek olduğu açıklandı.

Seul Büyükşehir Hükümeti (SMG) basın ofisinden yapılan açıklamada, “Örnekler burun ve rektumdan toplandı ve Seul Sağlık ve Çevre Enstitüsü Hayvan Sanitasyon Laboratuvarı‘na aktarıldı ve şu anda test ediliyor” denildi.

Hayvanlarda koronavirüs vakaları

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) virüsün evcil hayvanlardan insanlara bulaşma riskinin düşük olduğunu, ancak evcil hayvanlarda Covid-19 testi pozitif çıkarsa, hayvanın 14 gün karantinaya alınması gerekeceğini açıklamıştı.

Seul yetkilileri, testi pozitif çıkan evcil hayvanların ayrı bir alanda izole edilmesini, yaşlılar ve çocuklar dışındaki aile üyeleri tarafından bakılmasını tavsiye ediyor. Uyarılar arasında hayvanın bakımını üstlenen kişinin maske ve eldiven takması gerektiği, hayvana sarılmak ya da öpmek gibi doğrudan temastan kaçınılması gerektiği de yer alıyor.

Foça Tatil Köyü 49 yıllığına özelleştirilecek

Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), İzmir‘de bulunan Foça Tatil Köyü‘nün  özelleştirileceğini bildirdi.

Maliye Hazinesi adına kayıtlı, İzmir’in Foça ilçesi, İsmetpaşa Mahallesi‘nde bulunan Foça Tatil Köyü taşınmazları ile bunlar üzerinde bulunan tesis, bina ve müştemilat, bir bütün halinde 49 yıl süreyle ‘işletme hakkının verilmesi’ yöntemiyle özelleştirilecek. İhalede geçici teminat bedeli 3 milyon lira olacak.

İhale pazarlık usulü gerçekleşecek

AA’nın aktardığına göre ihale, ‘pazarlık’ usulüyle gerçekleştirilecek ve pazarlık görüşmelerine devam edilen teklif sahiplerinin katılımıyla yapılacak açık artırma suretiyle sonuçlandırılacak.

Gerçek ve tüzel kişiler, ortak girişim grupları (OGG), kuruluş belgelerinde ticari şirket sahibi olabileceklerine dair hüküm bulunan dernek ve vakıfların katılabileceği ihalede, yatırım fonları ise sadece bir OGG içinde yer alabilecek.

Teklifler Türk lirası cinsinden verilecek. İhale bedeli peşin veya vadeli ödenebilecek. İhaleye 20 Nisan’a kadar teklif verilebilecek.

Daha önce de özelleştirilmek istendi

Foça Tatil Köyü taşınmazları üzerinde bungalov tipinde 400 oda, zeytin ağacı, fıstık çamı gibi ağaçlar, traverten malzemeden imal edilmiş yürüyüş yolları, yüzme havuzu, amfi tiyatro, basketbol sahası, disko, revir, tenis kortları, hamam, lojman ve çamaşırhane bulunuyor.

Türkiye’nin ilk tatil köyü olan Foça Tatil Köyü 900 metrelik de plaja sahip. Benzer biz özelleştirme girişimi 2018 yılında da olmuş en yüksek teklif olan 44 milyon 250 bin TL’yi veren Arda Mühendislik Sanayi ve Ticaret A.Ş. ihaleyi kazanmıştı

İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği’nden tüm vekillere çağrı: Somut adımlar istiyoruz

Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun hazırladığı rapor bugün Meclis Genel Kurulu‘nda görüşülecek. Görüşme öncesi İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği yaptıkları bir açıklamayla tüm vekilleri göreve çağırdı.

‘Gerekli somut adımların atılmasını istiyoruz’

Yapılan açıklamada, her yaştan otizmli vatandaşın insan haklarına uygun bir yaşam sürmesi gerektiği belirtildi ve somut adımların atılması çağrısında bulunuldu:

Her yaştan otizmli vatandaşın insan haklarına uygun kaliteli bir yaşam sürmesi, toplumun içinde hak ettiği yeri alması, başta sağlık, eğitim, istihdam ve bakım olmak üzere tüm hayat şartlarını dünyanın gelişmiş ülkelerindeki gibi iyileştirilmesi için gerekli tedbirlerin ülkemizde de en kısa sürede alınması gerekiyor.

Komisyon tarafından hazırlanan rapor yıllar öncesinde kalan, ancak farklı nedenlerle hayata geçirilemeyen ‘Otizm Eylem Planı’nın akıbetine asla uğramamalıdır. Raporun üçüncü bölümünde yer alan önerilerin, sivil toplumla işbirliği içerisinde hızla hayata geçirilmesi için gerekli somut adımların atılmasını istiyoruz.”

‘Gerekli kanunlar ve kararnameler en kısa sürede çıkarılmalı’

Raporun Mecliste görüşülmesi sonucunda bir tavsiye kararının alınması yerine, ilgili bakanlık ve kuruluşlarla gerekli çalışmaların yapılmasının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Bu amaçla, raporun Meclis’te görüşülmesi sonucunda bir tavsiye kararı alınması yerine Meclis yönlendirmesi ile Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi ilgili başlıca bakanlıklar ve ilgili diğer kuruluşlarla gerekli çalışmaların yapılmasına yönelik kanunlar ve kararnameler en kısa sürede çıkarılmalıdır.”