Hafta SonuHaftasonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Orman diye diye (10): 2019’un ‘en’leri

0

Yeni yıl yeni umutlar demektir. Hiç değilse eski umutlar için yeni bir soluk anlamı taşır. O nedenle, 2019’un en umut verici olayı ile başlayarak ve elbette ormanlar ve ormancılık bağlamında kalarak kendimce 2019’un “en”lerini kısaca hatırlatmak istiyorum.

En umut verici olay

16 yaşında bir çocuğun, Greta Thunberg’in 2018 Ağustos’unda İsveç Parlamentosu önünde başlattığı eylem 2019’da dünya çapında halka halka yayılarak küresel bir iklim hareketine dönüştü. Özellikle Friday for Future eylemleri oldukça yüksek bir etki yarattı. 15 Mart, 24 Mayıs, 20 Eylül ve 29 Kasım 2019 tarihlerinde milyonlarca insan sokaklara dökülerek, karar vericilerden iklim krizine karşı güçlü ve kararlı bir duruş sergileme taleplerini haykırdılar. Özellikle siyaset ve bürokrasi bu konuda hala üç maymunu oynamakta ise de dipten gelen bu dalga 2020’nin çok daha büyük değişimlere gebe olduğunun habercisi niteliğindeydi.

11 milyon fidan etkinliğine devletin en başından en sonuna kadar tüm yetkililer katıldı.

En büyük şov

Tereddütsüz 11 milyon fidan etkinliği yılın en büyük şovuydu. On binlerce hektar orman alanını madene, yola, havalimanına ve her türlü ranta açmakta hiç tereddüt etmeyen, Anayasa’ya apaçık aykırı bir yasal düzenleme ile yine on binlerce hektar orman alanının orman sınırları dışarısına çıkarmanın önünü açan hükümet 11 milyon fidan etkinliğini, hakkını vermek gerekir ki, milyonlarca insana doğaya çok büyük bir katkıymış gibi yutturdu. Yapılan şovun reel karşılığının ne derece küçük olduğunu ve uygulama açısından yapılan yanlışları “Orman diye diye (4): Fidan mı orman mı, ağaç mı ekosistem mi” yazımda ayrıntılarıyla açıklamıştım. Burada tekrar etmek niyetinde değilim. Ama milyonlar, dikilen 11 milyon fidanla (inanmazsanız sayın) Türkiye’nin ormancılık açısından uçtuğuna ikna oldu, her ne kadar gerçekler tam tersi olsa da.

İzmir yangını günlerce söndürülemedi.

En büyük bilgi kirliliği

Elbette orman yangınları. Ne yazık ki biz ormancılar Türkiye’ye orman yangınları konusunu bir türlü anlatamadık. Veya herkes, biz ne anlatırsak anlatalım ısrarla kendi inanmak istediğine inanmaya devam ediyor. Özellikle Ağustos ayında İzmir’de çıkan orman yangınları, havada gerçekle uzaktan yakından ilişkisi olmayan pek çok bilginin uçuşmasına neden oldu. Tarım ve Orman Bakanı yangından yangına koşarak kendi PR’ını yapmaya çalışırken toplumun kafasını iyice karıştıran açıklamalar yapmaktan geri durmadı. Ne yanan orman alanı doğru açıklanabildi ne de yangın nasıl söndürülür konusu anlatılabildi. Bu sırada yangını söndürmek için canını dişine takarak çabalayan bir ormancı, karşı ateş yöntemiyle yangına müdahale etmek isterken az daha linç ediliyordu. Yetmedi, oturduğu yerden her konuda ahkam kesmeyi marifet sayan sosyal medya asalakları tarafından linç edildi. Yangın söndü, bu kez çam ağacının bir Amerikan oyunu olduğu masalını anlatan kara cahiller aldılar sazı eline. O da yetmedi, “zeytin dikelim, ceviz dikelim, niye çam dikiyoruz?” korosu başladı. Kısa süre önce Karadeniz’de yaşanan yangınlar, yangın korosunu yeniden hareketlendirirdi. Mayıs sonuna kadar biraz soluklanacağız ve 2020 yazında aynı şeyleri bir filmi tekrar tekrar izliyormuş gibi yeniden yaşayacağız. Ne diyelim? Hayırlısı.

Sibirya’da iki ay süren yangınlarda tahrip olan ormanlık alanlar konusunda farklı rakamlar verildi.

En kötü gelişme

2019 yılında dünyanın değişik noktalarındaki orman ya da yabanıl alan yangınları gündeme damga vuran gelişmeler arasında yer aldı. Yaz aylarında Sibirya ve Amazonlar’daki yangınlar epey ses getirdi. Sibirya’da temmuz sonunda başlayıp ağustos ayında da devam yangınlar sonucunda yanan ya da tahrip olan orman alanı konusunda değişik kaynaklardan değişik açıklamalar geldi. Rus otoriteler yanan alanın 3 milyon hektar civarında olduğunu açıklarken Greenpeace 5 milyon 500 bin hektara yaklaştığını iddia etti. Ülkemizde bu yıla damgasını vuran İzmir yangınında yanan alanın 6 bin 500 hektar olduğunu hatırlarsak Sibirya yangınlarının dünya için ne derece büyük bir felaket olduğunu daha kolay anlayabiliriz. Sibirya yangınlarının bir diğer önemli boyutu da dünyanın en soğuk bölgelerinden biri olan Sibirya’da bu derece büyük yangınların yaşanmış olmasıydı ki, bu durum iklim krizinin gittikçe artan ayak seslerinden biri olarak yorumlandı.

2019 yılında Amazonlar’da çıkan yangınlar.

Amazonlar’da ise bu sene 80 binden fazla orman yangını çıktı ki, bu da 2018’e göre %75’lik bir artış anlamına geliyor. Amazon yangınlarında bu yıl, çoğunluğu Brezilya’da olmak üzere 900 bin hektar civarında orman yandı. Özellikle Brezilya’da çıkan yangınların büyük bir bölümünün endüstri ve tarım alanı (hayvancılık ve soya tarımı başta olmak üzere) kazanmak üzere kişiler ve şirketler tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığı tahmin ediliyor. Brezilya’da yangınlar sürerken Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun açıklamaları da gündeme damga vurdu. Bolsonaro orman yangınlarının arkasındaki gerçek nedenleri araştırmak yerine çevreci grupları suçlamayı tercih ederek pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da sansasyon yaratmayı başardı.

Yılın sonuna doğru Kuzey Yarımküre’de havalar serinlerken ısınan Güney yangınlarla sarsılmaya başladı. Özellikle Avustralya ve Endonezya’da çıkan ve aralıklarla halen devam etmekte olan yangınlar gezegenimizin geleceği açısından duyduğumuz kaygıları artırmaya ne yazık ki devam ediyor.

Kazdağları’nda altın madenine karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti kısa sürede büyük toplumsal destek kazandı.

En güzel eylem

Kazdağları’nda yürütülen ve planlanan altın madenciliği faaliyetlerine karşı yöresel bir direniş olarak başlayan Su ve Vicdan Nöbeti kısa sürede büyük bir toplumsal destek kazandı. Maden alanında ağaç kesimi sonrası oluşan görüntüler ülke çapında tepki topladı. Öyle ki, tepkiler kısa sürede büyük bir eyleme evrildi. Takvimler 18 Ağustos’u gösterdiğinde Su ve Vicdan Nöbeti’nin tutulduğu alanda binlerce doğasever bir araya geldi ve Kanadalı Alamos Gold şirketi tarafından yapılacak altın arama faaliyetlerine karşı güçlü bir duruş sergilendi. Ünlü piyanist Fazıl Say’ın da çok güzel bir resitalle destek verdiği eylem, Bergama’dan Cerattepe’ye, Amasra’dan Gezi’ye uzanan çevresel direniş tarihinin altın sayfalarından biri olarak yerini almış oldu.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.