Ordu dönmemek üzere hududu geçmiş olabilir mi? – Metin Munir

Türk ordusu Suriye’ye neden girdi?

İçeride ve dışarıda birçok yorumcunun bu soruya cevabı şudur:

Hudut bölgesinin tamamını ele geçirmek üzere olan Suriyeli Kürtleri durdurmak, onları Fırat’ın doğusuna hapsetmek için.

Daha önemli olan soruyu, nedense, kimse sormuyor: Türkiye Suriye’ye nasıl girebildi?

Türkiye beş yıldır Suriye’ye girmek istiyor ama ABD, Rusya, Suriye ve İran karşı olduğu için huduttan içeri adımını atamıyordu.

Hükümet bu ülkelere ne vaat etti de, dördü aynı anda itirazlarını geri çekti ve ordu Suriye’ye girebildi?

Suriyeli Kürtler Amerika’nın IŞİD’e karşı mücadelesinde en yakın müttefiki idi.

Washington, Türkiye’yi kızdırma pahasına Kürtlerle ittifakını sürdürdü.

Kürt savaşçıları eğitti. Silahlandırdı. IŞİD’e karşı kampanyalarını havadan destekledi.

Kürtlerle beraber savaşan Amerikan askerleri bile var.

Ama bir gün, birdenbire, ABD Kürtlere rest çekti. Fırat’ın doğusuna çekilmemeleri halinde onlara yardımı keseceğini açıkladı.

Kürtler fazla gürültü çıkarmadan bu komuta uydular veya uyar gibi göründüler. Ama bundan sonra artık Amerika’ya güvenip onun yanında IŞİD’e karşı savaşmazlar.

Amerika IŞİD’e karşı sahadaki tek müttefikini göz açıp kapatıncaya kadar neden satmış olabilir?

Türkiye “Onları bırakın, IŞİD’i ben temizlerim” dediği için.

Türkiye, Suriye Kürtlerinin batıya ilerleyişinin durdurulması karşılığında Amerika’nın IŞİD’e karşı Suriye’de ve hatta belki de Irak’taki postalları olmayı kabul etti.

Hükümet’in, Rusya’nın ve onun Suriye’deki müttefikleri olan Esad ve mollaların da olurunu alması gerekirdi.

Onlara ne vaat etmiş olabilir?

Bunun cevabı son haftalarda Esad karşıtı retoriğin değişmesinde aranabilir. AKP “Esad gitmeden bu iş hallolmaz” lafları etmiyor artık. Esad çözümün bir parçası olabilir diyor.

Şimdi ne olacak?

Ordu nereye kadar ilerleyecek ve Suriye’de ne kadar kalacak?

“Ne zaman DAEŞ  (yani IŞİD), YPG, PYD (Yani Suriye Kürtleri) ülkemize zarar vermeyecek hale gelirse, geri döneriz” diye cevaplıyor Başbakan Binali Yıldırım bu soruyu.

Bu “Asla dönmeyecek” demenin bir değişik bir yoludur.

IŞİD de Suriyeli Kürtler de Türkiye’ye “Zarar vermeyecek” hale getirilemez.

PYD, zaten, olsa olsa potansiyel bir tehlikedir.

Ama IŞİD öyle değil.

ABD önderliğindeki koalisyon 2014 Ağustos’undan bu yana IŞİD hedeflerine 9.400 den fazla sefer düzenledi.

Resmi kaynaklara göre IŞİD militanları Irak’ta tuttukları toprakların yüzde kırkını, Suriye’de yüzde yirmisini kaybettiler.

IŞİD artık birçok yerde savaşı kabul etmeden geri çekilmeyi yeğliyor. Askerin  Cerablus’a çatışmasız girmesinin nedeni bu olabilir.

Ama ufalma, örgütün yenilmeye başladığı anlamına gelmiyor. IŞİD eskisi kadar, belki daha fazla güçlüdür. Strateji değiştirerek Ortadoğu dışında başka ülkelere kayıyor ve Türkiye ve Batı ülkelerinde terör faaliyetlerini artırıyor.

Neredeyse 40 yıldır PKK’nın sırtını bir türlü yere getiremeyen Türkiye’nin ondan yüz misli gaddar ve kararlı olan IŞİD’i zararsız hale getirmesi hayaldir.

Ama AKP dış politikada hayallerin partisidir. Beş yıl önce Esad’a birkaç aylık ömür biçen de onlar değil miydi?

36

 

Metin Munir

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR