“Hiçbir şey anlamıyordu. İnsanlar nasıl oluyor da sanki hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ediyorlardı? Tramvaylar her zamanki gibi çalışıyordu. Metro trenleri, altında dikilmekte olduğu köprülerin üstünden geçiyor ve uğultulu demir kirişlerin çekiç gürültüsü bu sabahın dayanılmaz sessizliğinde Kurt’un kulağına müzik gibi geliyordu. Ortalık inlemeli, her şey çatırdamalı, yok olmalıydı! İşçiler bu yalanları yayan rotatif makinelerini neden parçalamıyor, neden sadece konuşup sövüyor, ama sonra hiçbir şey olmamış gibi günlük işlerine gidiyorlardı?”
Berlin’de, 1 Mayıs 1929 zamanlarında genç çimento taşıyıcısı Kurt Zimmermann, insan onuruna yakışan ücret ve şartlarda çalışmak için mücadele eder ve Wedding barikatlarında yoldaşlarına omuz vererek direnirken, insanların nasıl da yalanlara ve adaletsizliğe karşı kayıtsız kaldıklarını sorguluyor bu düşünceleri ile.
Wedding Barikatları sıradan işçilerin dayanışmasını, yeteneklerini ve güçlerini ortaya koyan bir direniş romanı.
Sermaye sınıfına hizmet eden kolluk kuvvetlerinin saldırısı, çıkarları tehlikeye giren egemen güçlerin emriyle gerçekleşmektedir. Çünkü onlar da bilir ki bütün güç ve enerji kitlelerden gelmektedir. Bu yüzden devrimci nitelikte olan bu direnişe karşı tüm imkânları çekinmeden kullanırlar.
Yazar Klaus Neukrantz bu romanında işçilerin gözünden yaşadıkları sosyal demokrat ihanetleri ve birlik olmanın harekete geçirdiği değişimi anlatıyor.
1 Mayıs sabahına uyanan işçi Kurt, tüm dünyada işçilerin bugünü kutlamak için birlik oluşturacaklarını düşünüyordu:
“Hepsi bir arada olsa, bugün kendilerini sömürenlere tek bir parmağını bile kımıldatmayan bütün emekçiler, ah Lustgarten parkı bile onlara yetmezdi. Ve hepsi birlikte bir üflese, Katedral binası cumburlop Spree nehrine düşerdi.”
Uluslararası işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın kanlı bir çatışmaya dönüşmesinin nedenlerine ve aşamalarına çok yakından bakan bir sınıf savaşı romanı Wedding Barikatları.
Kitabın ana karakterlerinden biri olan Anna:
“…Hakimin önünde daha fazlasını söyleyeceğim nasılsa. Ona diyeceğim ki, bugün ellerinde devlet otoritesini tutan kişiler, işçilerin can düşmanlarından başkası değiller. Ellerindeki iktidarı, kapitalistlerin çıkarlarını korumak ve işçilerin haklarını ‘devlet otoritesi’ ile bastırmaktan başka bir şey için kullanmıyorlar.” diyerek 1 Mayıs’tan bunu anladığını belirtiyor.
Direniş edebiyatının en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilen Wedding Barikatları’nı okurken mücadele eden işçilerin kulağındaki ezgiyi duyun.
Wedding barikatlarından evrensel bir ezgi yükseliyor, Enternasyonal marşı!
Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Kavgamız ölüm-dirim kavgası
Mazi ta kökünden silinsin
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra her şey biziz.
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık
Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık
Hem fabrikalar, hem de toprak
Her şey emekçinin malı
Asalaklara tanımayız hak
Her şey emeğin olmalı
Cellatların döktüğü kan
Bir gün onları boğacak
Bu kan denizinin ufkundan
Kızıl bir güneş doğacak
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık.
Sevinç Altınçekiç tarafında çevrilen kitap, yazarı Klaus Neukrantz tarafından 1929 Mayıs günlerinde Berlin’de polisin vurduğu 33 işçinin belleklere yer etmiş devrimci mücadelesine ithaf edilmiştir.
Wedding Barikatları
Yazar: Klaus Neukrantz
Çeviren: Sevinç Altınçekiç
208 sayfa, Yordam Edebiyat, Mayıs 2018
Gökçe Atik