Ne olacak şu Juventus’un hali

Başta iklim değişikliği olmak üzere gezegeni tehdit eden ekolojik felaketlerin yaratacağı sosyal patlamaları görmezden gelenler, pek yakında sahip oldukları sınırsız sermaye güçlerinin ve yönettikleri devletlerin onları korumaya yetmeyeceğini görecekler...

Orta doğu ve kuzey Afrika’dan gelen haberler hiç de iç açıcı değil. Düşünebiliyor musunuz, Kaddafi ve oğullarının aktardığı sermaye ile ayakta duran İtalyan borsasının en havalı sirketlerinin değeri birer birer düşmeye başlamış. Kaddafi’nin oğullarının sahibi olduğu Juventus takımının ne olacagı duyarlı kamuoyunu derin kaygılara sürüklüyormuş. Bütün bu olanlar yetmezmiş gibi Bahreyn de yapılması planlanan Formula yarışlarının  da iptal edilmiş olduğu öğreniyoruz. Ne hazin olaylar yaşanıyor, kamu düzenini ve güvenliği sağlamakla görevli devlet organları, koskoca ordular, polis teşkilatları bir bir çöküyor.  Acaba bu devlet denilen kurumlar aslında kağıttan kaplandı da biz mi büyütüyoruz .

Kalkınma büyüme rakamları rekor üstüne rekor kıran bu ülkelerde isyan bir türlü kontrol edilemiyor. Devrim kapı kapı dolaşıp kudretli iktidar sahiplerini bir bir alaşağı ediyor.Yoksa demokrasi ve özgürlük ekmek kadar su kadar değerliydi de biz mi unuttuk.

TC Hükümet sözcüsü Libya’daki ekonomik çıkarlarımız nedeniyle olup bitenler konusunda sessiz kaldıklarını açıkladı.Yaşanan insanlık trajedisine sessiz kalmanın tamamen ”duygusal sebebleri” olduğunu öğrenmek beni nasıl memnun etti nasıl da kolayca ikna oldum bilemezsiniz. Libya’da iş yapan şirketlerimiz ve ticari bağlantılarımız çok önemliymiş. Hep bu şirketlerde çalışan vatandaşların güvenliğini de tehlikeye atamazlarmış. Gerçi Bingazi’den gelen Türkiyeli arkadaşlarımız, ”isyancılar gece gündüz yiyecek ve su ihtiyaclarımızı karşılamak için seferber oldular” diyorlar ama biz onlara değil hükümet sözcülerimize daha çok güveniyoruz. Söz konusu para olunca akan sular durur. Bu para pul işlerinden de en iyi mevcut hükümetimiz anlar. Zaten akan suya da bir tek bizim memleketimizin insanları aval aval bakar. Zira o suyu bir an önce paraya çevirmek varken börtü böceğin, ağacın otun, yani toprak anannın haklarından söz etmek ne kadar anlaşılmaz bir tutum öyle değil mi?

Her şey bir yana toprak ananın haklarının günlük yaşamın bir parçası olduğu pre-modern değerlerden beslendiği varsayılan, hali hazırda da ülkemizi yöneten siyasal ideolojinin savunucularının bu kadar çok kirlendiğini  görmek de çağımızın bize sunduğu armağanlardan biri olsa gerek…

Ne yazık ki para pul üzerinden yapılan değerlendirmeler sosyal ve politik gelişmeleri açıklamak için her zaman yeterli olmuyor. Hele de günlük yaşam söz konusu olunca ekonomizm bize hiç yardımcı olmadığı gibi, kendine güvenenleri çoğu zaman yoldan çıkarıp körleştiriyor.En çok da bu nedenle olsa gerek toprak ananın hakları, tüm yaşamı ekonomizm üzerinden kurgulayanların körlüğüne kurban ediliyor. Başta iklim değişikliği olmak üzere gezegeni tehdit eden ekolojik felaketlerin yaratacağı sosyal patlamaları görmezden gelenler, pek yakında sahip oldukları sınırsız sermaye güçlerinin ve yönettikleri devletlerin onları korumaya yetmeyeceğini görecekler…Orta doğuda esen demokrasi ve özgürlük fırtınası, ekolojik felaketlerin ardından tüm gezegen ölçeğinde esmeye başlayacak ki ne kıta Avrupa’sının kalın duvarları ne ABD nin nükleer silahlar kuşanmış orduları küresel devrim fırtınasını durdurmaya yetmeyecek.

Ulusal sınırlarımızın güvenliği, milli birlik beraberlik teraneleri ve de iktidar sahiplerinin en korkunç silahlarından biri olan yabancı düşmanlığını körüklemek de işe yaramayacak…Gerçi ya dinciler iktidara gelirse korkusu da böyle bir durumda işe yarar ama, bence bu taktik de çoktan ömrünü doldurdu.

Savaş Çömlek
Savaş Çömlek

Miting ve gösteriler sırasında doktor yok mu dediğinizde koşan kişidir. Yeşil Gazete muhabirliği ve köşe yazarlığının yanısıra röportaj da yapar. Yeşil Düşünce Derneği gönüllüsüdür. Açık havadaki sportif etkinlikler ile mekan sınırlaması olmaksızın muhtelif sanat dallarının müdavimi olmaktan hoşlanır. Kendini aktivist olarak tarif ediyor. Tanısanız seversiniz.
[email protected]

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR