Ne iyi ki… – Aydın Engin

Duruşma salonunun önündeki flama, bayrak, pankartlı kocaman gösteriyi küçümsemek niye?

Hele hele gazetelerdeki, ekranlardaki ve ille de sosyal medya denen gayya kuyusundaki itiş kakışı, laf sokuşturma yarışını ciddiye almak niye?

Hatta hatta 12 Eylül mağduru filan olmayanların ya da 12 Eylül zihniyetiyle aralarında Çin Seddi olmayanların “müdahil” olmalarına öfkelenmek niye?

Tam tersine sevinmek, demokrasi açısından olumlu bir gelişme olarak selamlamak gerek değil mi?

Bir araya gelemeyenler, birinin dediğine kulak asmak yerine laf çakarak cevap yetiştirmeyi bir siyasal refleks haline dönüştürenler bugün bir ortak payda da buluştular: 12 Eylül darbesi bir insanlık suçudur ve onların elebaşıları da suç ortakları da yargılanmalıdır!

Bu ülkede uzun süredir, hem de çok uzun süredir böylesine bir mutabakat, böylesine bir tavır paylaşımına, uyumuna tanık olduk mu?

Tamam biliyorum, 12 Eylül darbesine ve darbecilere aldıkları tutumlarda, başlayan yargılamaya ilişkin değerlendirmelerde aralarında büyük farklar var; farklar var; küçük farklar (=nüanslar) var.

Olsun.

Darbeyi de, darbecileri de savunan yok ama.

Bu iyidir.

O yüzden laf sokuşturmalara, itişip kakışmalara kulak asmaya niyetim yok; niyetiniz olmasın.

– Sen anayasa referandumunda ‘’hayır ‘’ dedin şimdi müdahilsin. Bu ne yaman çelişki?

– Sen mağdur değilsin ki niye müdahil oluyorsun. Yemezler…

– Hani yargılanamazlardı… Gördün mü, gördün mü!..

– Bu dava göstermelik. Bizi uyutmak için bir tiyatro oynanıyor…

– Darbenin suçlusu bu iki ihtiyar adam mı? Hani nerde işkenceciler, bakanlar, valiler, sıkıyönetim komutanları, hapishane müdürleri, gardiyanlar?..

Ben rasgele bir seçki yaptım. Özellikle internette bol bol var. Siz isterseniz çoğaltın…

Ama bana kalırsa çoğaltmayın, oyalanmayın.

Gözünüzü 12 Eylül’ün simgesi o iki adama dikin ve sakın ayırmayın.

Hesabımız onlarla; birbirimizle değil.

Bu bir başlangıç ve umduğumdan çok daha iyi bir başlangıç…

Ne iyi ki müdahil olunuyor.

Ne iyi ki siyasal olarak biraraya bile gelemeyenler duruşma salonunun önünde ya da içinde biraraya geliyor…

Ne iyi ki darbeye hayır deniyor; darbe bir suç, bir insanlık suçu olarak algılanıyor; darbeciler kamu vicdanında mahkum ediliyor.

*    *    *

Gelin biz “beş baş katil”den hayatta kalan ikisine bakalım.

Niye duruşmaya gelmediler?

Yiğitlik mi bu?

Yiğit sözünün eri, yaptığının ardında duran, durabilendir.

GATA’nın duvarları ardına saklanmaksa herhalde yiğitlik değildir.

(Ne olduğunu siz söyleyin!..)

Aydın Engin – www.t24.com.tr

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR