Doğa MücadelesiEkolojiİklim KriziManşet

Muğla Su İnisiyatifi: Çare desalinasyon değil, adaletsiz su yönetimine son vermek

0

İnsan kaynaklı iklim krizinin etkisiyle artan hava sıcaklıklarıyla birlikte ardı ardına en sıcak ay rekorları kırılırken Muğla‘ya bağlı Bodrum‘daki susuzluk yurttaşları tedirgin ediyor. Muğla Su İnisiyatifi tarafından açıklama yapılarak konuya ilişkin endişeler dile getirilirken deniz suyundan desalinasyon ile içme suyu elde edilmesi projelerinin daha da büyük sorunlara yol açacağı belirtildi.

İnisiyatif’in açıklamasında susuzluğa çözüm olarak desalinasyona yönelik planlamalar yapılması yaklaşımının doğru olmadığı, ekolojik dengeyi bozan faaliyetler sonucu yaşanan bu sorunu yine ekolojik dengeyi bozacak, deniz kirliliğine, deniz canlılarının yok olmasına yol açacak bir yöntemle çözmeye çalışmanın daha fazla sorunlara yol açacağı belirtildi.

Denizden su arıtma: Hem maliyetli hem çevresel tahribat
Desalinasyon susuz kentlere çare mi?
Desalinasyon İstanbul’un susuzluğuna çare olamaz

Desalinasyonun öncesinde bölgedeki su sorununa ilişkin şu adımların atılması gerektiğine de vurgu yapıldı:

  • Bölgede hali hazırda suya ihtiyaç duyulan tüm süreçlerin tartışılması,
  • Suyun yaşam için vazgeçilmez olduğunun kabul edilmesi,
  • Bölgede su gereksiniminin doğru hesaplanması,
  • Gerekli önlemlerin alınması öncelikli olmalı…
  • Demokratik kitle örgütleri; emek, ekoloji, meslek örgütleri ve yöre halkı ile birlikte, suyun ve ekosistemlerin korunması esas alınarak su sorununun çözümü tartışılmalı, çözümler aranmalı ve su sorununun çözüm yolları doğru saptanmalı,
  • Su varlıkları ve deniz ekosistemi ise mutlaka korunmalıdır.

‘Termik santraller gibi oteller de mi su arzında halktan öncelikli olacak?’

Açıklamada ayrıca bölgede ekokırım gerçekleştirmek pahasına yapılan otel projelerinden birine dikkat çeken İnisiyatif, suya erişimde bu otellerin önceliği olup olmayacağını da sordu:

“Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bodrum’un en bakir yerlerinden ve çoğu orman olan Kızılağaç’ta 3 bin 575 yatak kapasiteli 7 otel için yatırımcılara arazi tahsis edileceğini ilan etmiştir. Bırakın orman alanlarının katledilecek olmasını, bu otellere nereden su sağlamayı düşünüyorlar? Yoksa termik santraller gibi oteller de mi su arzında halktan öncelikli olacak! Suya erişimin bu kadar zorlaştığı koşullarda bu uygulamaların hangi akla hizmet ettiğini anlamakta zorluk çekiyoruz.”

DSİ’ye dava açıldı: ‘Suyu termik santrallere değil, doğaya verin
Türkiye’de su sorunu ve yönetimi: Kriz kapıda mı?
Ege madenler ve JES’lerle doldu

‘Desalinasyon, çok pahalı ve ekosisteme zararlı bir yöntem’

Desalinasyonun Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail gibi suya erişim sorunu yaşayan, ekonomik düzeyi yüksek ülkelerde kullanılan bir yöntem olduğunu hatırlatan İnisiyatif’in açıklamasında şunlara yer verildi:

“Ancak hem çok pahalı, hem çok enerji ihtiyacı doğuran, hem de deniz ekosistemine zararlı bir yöntemdir. Tuzdan arındırma çok fazla enerji gerektirir. Desalinasyon yönteminde; reverse ozmos (ters tuz basıncı) uygulanarak membran sistemi ile tuzlu suyun içindeki tuz alınır. Sistem maliyeti enerji maliyetine, membran teknolojisine bağlı kalmaya devam ettiği sürece, bu teknolojiler kendilerine en çok ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkeler için uygun yöntemler olamaz. Sonuç olarak halkın içme suyuna erişimi de daha pahalı olacaktır.”

Fotoğraf: DHA

Deniz ekosistemindeki varlıklar için geri dönüşsüz zararların söz konusu olacağının belirtildiği açıklamada, “Deşarj edilecek olan tuz yoğun akışkan toksik etkisini hızla göstererek deniz yaşamında biyo-çeşitliliği olumsuz etkileyecek, balık popülasyonu hızla azalacak, deniz giderek kirlenecek, çölleşecek, çeşitli canlı türlerinin yaşaması daha da imkansızlaşacak” denildi.

Sonuçları itibarı ile desalinasyon tesislerinin, 1976 Barselona Sözleşmesi gibi Akdeniz’in korunması amaçlı birçok uluslararası sözleşmeye de aykırı olduğunun altının çizildiği açıklamada, “En son Datça ve Bozburun’da yapılması planlanan desalinasyon tesislerinin ÇED gerekli değildir kararı da bilirkişi raporlarına dayanılarak iptal edilmiştir. Yine son zamanlarda suyu daha az tuzlu olduğu için desalinasyonun daha az maliyetli olacağı söylenerek gündeme getirilen Ekinanbarı suyu için de aynı endişeleri taşıdığımızı bildirmek isteriz. Bu projenin Geyik Barajı’nın kamulaştırılmasından dört kat daha fazla maliyetli olacağı MUSKİ tarafından da açıklanmıştır” ifadelerine yer verildi.

Geyik Barajı kamunundur, kamuya iade edilmelidir
Bodrum’da kuraklık
Bodrum’a su veren ikinci baraj da kurudu

‘Su için önce ömrünü çoktan doldurmuş termik santraller kapatılmalı’

Son olarak açıklamada bölgede her gün neredeyse bir milyon insanın, şehrin tüm nüfusunun, ihtiyacı kadar su kullanan ancak enerji üretimine katkısı sadece yüzde 2 olan, ömrünü çoktan doldurmuş 40 yıllık termik santrallerin kapatılması gerektiğine vurgu yapıldı.

You may also like

Comments

Comments are closed.