Muğla Su İnisiyatifi, Muğla‘nın Karacahisar ilçesine bağlı Suçıkan‘daki susuzluk sorununa dikkat çekerek bölgedeki suyun termik santrallere tahsis edilmesine tepki gösterdi.
Artık derinden hissedilen susuzluk sorununa vurgu yapılan basın açıklamasını okuyan Muğla Su İnisiyatifi Eş Sözcüsü Serdar Denktaş, yaşam hakkı olan suyun adil bir şekilde paylaşılmadığına dikkat çekti.
‘Muğla’daki su sorunun temel nedeni, termik santraller’
Karacahisar, İkizköy, Bodrum, Milas Gökova, Menteşe ve Fethiye‘den yurttaşların da katıldığı basın açıklamasında Muğla’da yaşanan susuzluk sorununun temel nedeninin, doğayı ve yaşamlarını sömürerek on yıllardır yargının verdiği kapatma kararına rağmen çalıştırılmaya devam eden termik santraller olduğuna vurgu yapıldı.
‘Bu yasadışı faaliyetin bedelini ölümcül hastalıklarla baş etmek zorunda kalarak bizler ödüyoruz’
1996’da Aydın İdare Mahkemesinin verdiği kapatma kararına rağmen Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin faaliyetlerine devam ettiğine işaret edilen açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Herkesin bildiği gibi bu karar 2005 yılında AİHM tarafından da onaylanmıştır. Ne ulusal ne de uluslararası hukuku tanıyarak sürdürülen bu yasadışı faaliyetin bedelini bölge halkı olarak hep birlikte ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, su kaynaklarımızın, köylerimizin yok edilmesi ve kirletilmesiyle, yaşam kaynağımız toprak, hava ve suyun zehirlenmesi sonucu yakalandığımız ölümcül hastalıklarla baş etmek zorunda kalarak bizler ödüyoruz.
Diğer yandan iklim krizini her yıl daha şiddetli olarak hissederken, iklim krizinin baş sorumlusu kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin veren enerji politikalarına yaşadığımız tüm bu vahşete kayıtsız kalınarak devam ediliyor.”
Karacahisar’ın Suçıkan mevkiisi, bölgenin önemli yeraltı su kaynaklarının bulunduğu bir nokta. Bölge bir zamanlar zengin su kaynakları olan ve adını da buradan alan bir yerdi.
Denktaş tarafından yapılan açıklamada da Suçıkan’ın güçlü kaynaklarından çıkan suların Karacahisar ve Gökçeler köyü arasındaki vadiden akarak, Hamzabey deresini de beslediği, Milas’ın dokuz köyüne içme suyu sağladığı belirtildi.
Öte yandan İkizköy’deki Akbelen ormanında ekokırım suçu işleyen YK Enerji‘nin kömür sahalarına suyun girişini engellemek için su havzasında sondajlar yapması sonucu yüzeye yakın suların yerin derinliklerine gönderildiğine dikkat çekildi.
‘Şırıl şırıl akan dereler artık kurudu’
“Eskiden köylülerin içinde yüzebildiği, şırıl şırıl akan dereler artık kurudu” diyen Serdar Denktaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bölgede zeytincilik, tarım artık yapılamaz hale geldi, dere yataklarında yaşam neredeyse yok oldu. Karacahisar’ın yaşam kaynakları bir yandan Yeniköy Termik Santrali için kurutulurken, diğer yanda bölgenin kalan su kaynakları Geyik barajında toplanarak bu santrale soğutma suyu olarak veriliyor. Geyik barajındaki su Bodrum halkına verilmek yerine büyük bölümü şirkete tahsis edildiği için susuzluk yaşayan Bodrum‘a çare olarak yine Karacahisar’ın kaynaklarına daha fazla yükleniliyor, Bodrum’a su taşımak için sondajlar yapılıyor.”
‘Akıl almaz bir kısırdöngü’
İnisiyatiften Serdar Denktaş tarafından yapılan basın açıklamasında ayrıca söz konusu susuzluk sorununun su yönetimiyle nasıl yakından ilişkili olduğu da şöyle dile getirildi:
“Akıl almaz bir kısırdöngü içinde, yeni su kaynakları oluşturmak için ekosistemleri daha da bozacak yeni projeler gündeme getiriliyor, krizden yeni rantlar oluşturmanın derdine düşülüyor. Bu projeler kamu yararına değil, yalnızca suyun daha fazla ticarileştirilmesinin aracıdır. Yaşadığımız iklim krizinin doğayı, yaşam kaynaklarını sömürerek, metalaştırarak yol açılan ekolojik yıkımın bir sonucu olduğunu biliyoruz. Yaşamlarımızı ancak bu sermaye kuşatmasından kurtararak özgürleştirebileceğimizin de bilincindeyiz.”
Son olarak yurttaşlar yetkililere “Bölgede susuzluk sorununu sözde ‘çözmek’ için havzalar arasında su transferi, desalinasyon, daha fazla yeraltı kuyusu açmak gibi aslında ekolojik krizi daha da derinleştiren girişimlerden vazgeçin” şeklinde seslendi ve şunları dile getirdi:
- “Kamu yararına olacak çözümün yolu, bölge halkının çığlığına kulak vermekten, doğanın korunmasından, adaletin sağlanmasından, hukukun işletilmesinden geçmektedir. Yargı kararını uygulayın, termik santralleri ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarını kapatın.
- Bölge halkı susuzluk çekerken termik santrallere yapılan yönetmeliğe aykırı su tahsislerini iptal edin.
- Santrallerin işletmecilerine bizlerin vergileri ile sağladığınız teşviklere son verin.
- Yaşam alanlarımızı yok eden şirket sahiplerine transfer ettiğiniz kaynaklarımızla termik santrallerde, maden ocaklarında çalışan emekçilere insanca ve doğayla barışık iş imkanları oluşturun.”