Köşe Yazıları

Kum tüketiminde gelinen nokta: Kumdan kale bile yapamayacaksınız! – Berk Öktem

0

Oksijen ve suyun olmadığı durumda biyolojik olarak yaşamımızı sürdürmemiz mümkün değil. Kum ise toplumsal hayatımızın en önemli parçalarından biri ki bunun farkında bile değiliz! Şehirlerimiz kumdan yapılıyor, daha ne olsun.

Hayatımızın bu kadar içinde olan kum tabi ki de tüketim çılgınlığımızdan nasibini alıyor. Özellikle inşaat, «çılgın projeler», kullanılabilir kum stokunun hızlı bir şekilde tükenmesine sebep oluyor. Geçen yüzyılda karadan ve nehir yataklarından o kadar çok kum çıkarmışız ki elimizde, neredeyse, sadece su altı kumları kalmış1. Ayrıca kumun yenilenemeyen bir doğal kaynak olduğunu da unutmayın.

Ee tabi bu kadar çok tüketmenin bedelleri var. Su altı ve üstü biyoçeşitlilik direk olarak etkilenmekte, adalar su altında kalmakta, turizme ve balıkçılığa olan etkisi ise yerel ekonomileri mahvetmekte. Özellikle Güneydoğu Asya’da kum çıkarımı mafyanın kontrolünde ki, bu durum işçi sömürüsünün hat safhaya ulaşmasına sebep oluyor.

Kum, 200’den fazla alanda kullanılıyor

Toplumsal hayatımızın her zaman bir parçası durumundaki kumun kullanımı son yıllarda katlanarak arttı. Bunun en büyük sebebi günümüzün vebası olarak gördüğüm inşaat hastalığı. Kumun inşaattaki kullanımına gelmeden diğer kullanım şekillerine bakalım.

Hepimizin bildiği üzeri cam kumdan yapılıyor. Camın geri dönüştürülmesi göreceli olarak daha kolay olduğundan bu alandaki kum tüketimi bana pek de zararlı gelmiyor. Ayrıca, birayı cam şişeden içmek hem daha sağlıklı hem de daha lezzetli :) Kumun içindeki silis maddesi ise elektronik sanayinin vazgeçilmezi. Trenlerin fren sistemlerinde, su filtrasyonunda, kot pantalon üretiminde, güneş panellerinde, boya, badana sektöründe yine kum kullanılıyor. Tarım sektöründe ise bazı kumların içinde bulunan kalker sayesinde toprağın asitliğini azaltmak için yine kum kullanılmakta.

Petrol ve doğal gaz çıkarma tekniği olan hidrolik kırılma da (hydraulic fracturing) ciddi miktarda kuma ihtiyaç duyuyor. Kumla ve başka maddelerle karıştırılmış basınçlı suyun kayaları çatlatması sonucu doğal gaz ve petrol yukarı çıkartılıyor ve tabi ki beraberinde büyük ekolojik yıkımlara yol açıyor2. Son yıllarda, bu alandaki kum kullanımında yüksek bir artış gözlemleniyor.

Kum canavarı: inşaat sektörü

Gelişmekte olan ülkeler (Çin, Türkiye, Hindistan…) ve gösteriş budalası küçük züppe devletler (Singapur, Dubai…) kum talebine olan artışın arkasındaki ülkelerdir. Günümüzde kum talebinin büyük bir kısmı inşaat sektöründen geliyor. Gelişmekte olan ülkelerin aynı zamanda şehirleşiyor olması bunun başlıca nedeni. Ayrıca inşaatta kullanılan kumun geri dönüşümünün çok zor ve maliyetli olduğunu da unutmayalım.

İnşaat sektöründe kullanılan kumun Dünya genelindeki durumunu açıklayayım. Beton, çimento, kum, çakıl taşı ve suyun karıştırılmasıyla elde ediliyor. Her bir birim çimentonun betona dönüşebilmesi için bunun 6-7 katı kadar kum ve çakıl taşı gerekiyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’na göre beton üretimi için harcanan kumu hesaplamanın dolaylı yolu, Dünya genelinde üretilen çimento miktarının tamamının beton yapımında kullanıldığını varsayıp bunun için gereken kum miktarını hesaplamak. UNEP’e göre 2012 yılında 26 ile 29 milyar ton arasında kum ve çakıl taşı sadece beton üretiminde kullanılmış3. 2016 yılında bu sayının 30 ile 33 milyar tona çıktığını hesaplayabiliriz4.

2016 yılında, en çok çimento üretmiş olan ülkelere bir bakalım, sonuçlar hiç de şaşırtıcı değil. Çin, Dünya genelindeki üretimin %57’sini gerçekleştirmiş. Hemen arkasından Hindistan gelmekte, sonra ABD ve dördüncü en büyük çimento üreticisi ülke ise Türkiye. Tabi ki çılgın projelerimiz, duble yollarımız, gökdelenlerimiz için bol bol çimento lazım4. Çin’in çimento talebi ise son 20 yılda %400’ten fazla artış göstermiş3.

Kum sadece beton üretiminde kullanılmıyor. Yol üretiminde kullanılan asfaltın %90’ı yine kum ve çakıldan oluşuyor3. Sadece Çin, 2012 yılında 146.000 km yol yapmış3. Sanayi üretiminde ise 2012 yılında 180 milyon tondan fazla kum ve çakıl kullanılmış. Bunun yanında denizleri doldurmak için kullanılan kum ve çakıl taşının miktarı bilinmiyor bile. Birleşmiş Miller Çevre Programı’nın (UNEP) yaptığı hesaba göre yılda en az 40 milyar ton kum ve çakıl taşı tüketiliyor. Bu hesap 2012 yılında yapılmıştı. Günümüzde bu miktarın 50 milyar tona ulaştığı düşünülüyor.

Türkiye’de inşaat ve kum ilişkisi

Gelişmekte olan ülkelerde, şehirleşmeye paralel olarak kum tüketiminin arttığını belirtmiştim. Türkiye’de de durum farklı değil. 3. havalimanı, köprüler, Kanal İstanbul gibi mega projeler ve inşaat sektörüne dayalı bir ekonomi kum tüketiminin artmasındaki en büyük etkenler. 2015 yılında Türkiye’de 40 milyon ton kum çıkartılmış. Aşağıdaki grafikte de inşaat sektörünün büyümesine paralel olarak kum üretiminin nasıl arttığını açık bir şekilde görebiliyoruz:

Kum üretimi (sol eksen) silis kumu ve inşaat kumu toplamından oluşmaktadır. Silis kumu daha çok boru üretiminde ve su arıtmasında kullanılmaktadır. Son yıllardaki muazzam artış ise inşaat kumlarından kaynaklanmaktadır. Silis kumu çıkarımı yıllar boyunca sabit bir seyir izlemiştir, yaklaşık 7,8 milyon ton civarında. İnşaat endeksi (sağ eksen) ise 2010 yılı baz alınarak hesaplanmıştır, inşaat (bina ve bina dışı inşaat) üretimindeki artışı veya azalışı göstermektedir . (Veriler: TÜİK)

Türkiye asfalt yol yapımında iddialı ülkelerden biri, aşağıda 2005’ten beri asfalt yol artışını görebilirsiniz:

Tüm bu verilere bakınca inşaat ile kum arasındaki ilişkinin boyutunu anlayabiliriz. Ekonomisi inşaatla yürüyen veya yoğun olarak inşaat yapan ülkeler kum tüketimini daha da fazla arttıracak gibi gözüküyor. Peki çıkarılan bu kumların çevreye etkisini ne oluyor?

Ekolojik yıkım ve yerel ekonomilerin iflası

Denizlerden, okyanuslardan kum çıkarmak büyük ekolojik felaketlere yol açabilir, açıyor da. Endonezya açıklarından çıkarılan kum Singapur’daki 130 km2’lık bir alanı doldurmak için kullanıldı, sonuç 25 tane adanın sualtında kalması5! Singapur, Dubai gibi yerlerde denizler kumlarla dolduruluyor ki daha çok bina inşa edilebilsin. Sualtı yaşamı, bölge ekonomisi (balıkçılık, turizm), kuşlar ve adalar kum endüstrisinin tehditti altında.

Örneğin, Fransa’nın kuzeyinde yer alan Lannion Koyu’ndaki kum çıkarım projesine yerel halk direniyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri, bölgenin balıkçılık ile geçiniyor olması. Eğer bu kum çıkartılırsa, küçük balıklıkların saklanabileceği kumullar yok olacak. Hem bu balıklar başka yere göç ederek balıkçılık sektörüne darbe vuracak hem de bu balıklarla beslenen kuşlar aç kalmış olacak. İşin hem ekonomik hem ekolojik boyutunu ortaya koyan bir örnek6.

UNEP’ın aşağıdaki tablosu kum çıkarımın ekolojik zararlarını gayet güzel bir şekilde özetliyor:

Ekolojik yıkımın yanında bir de işin insanı boyutu var tabi. Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde ucuz işgücüne dayalı kum endüstrisi mafyalaşmış ve regülasyonun olmadığı bu bölgelerde işçi sömürüsü de vahim boyutlara ulaşmış durumda. Güneydoğu Asya’da yaygın olan bu durum «kum mafyası» tabirinin de ortaya çıkmasına sebep olmuş7.

Hindistan’da kaçak olarak çalışan kum tekneleri. İşçilerden biri deniz dibine dalıyor ve metal bir kovayı kumla dolduruyor. Sonra da teknedeki işçiler kumu yukarıya çekiyorlar. (Fotoğraf: Adam Ferguson / Wired)

 

Yılda, Dünya genelinde 70 milyar dolar gelir yaratan bir sektöre gerekli denetimler uygulanmazsa mafyalaşması da normal. Köylerinin yok olmaması için mücadele eden insanlar öldürülüyor8. Kalanlar ise denizlerden kum çıkarmak zorunda kalıyor. Kum çıkarıldıkça da kıyı erozyonu sebebiyle köylerin sahilleri yok oluyor, balıklar kaçıyor. Kısacası kum denizden çıkartılıyor ama bundan en çok yakındaki köyler etkileniyor.

Ucuz iş gücüne dayalı kaçak kum çıkarımı bu sektördeki işçi sömürüsünün en büyük sebebi. Örneğin Fas’ta inşaat için kullanılan kumun %50’sı kaçak olarak çıkarılmakta. Hindistan’da ve Endonezya’da durum daha da vahim. Dünya genelindeki toplam kum çıkarımının hesaplanması işte bu yüzden çok zor. Kaçak kum çıkarımına derhal son verilmesi gerekiyor. Bu konuda devletlere büyük sorumluluk düşüyor.

Hindistan’daki kum teknelerinde Bangladeşli göçmen işçiler kum indiriyor. (Fotoğraf: Adam Ferguson / Wired)

Dünya devasa bir kum stoğuna sahip olsa da, yaklaşık 120 katrilyon ton, bu kumun büyük bir miktarı hem ekonomik olarak (çok derinde) çıkarılabilir değil hem de bu kumun çıkarılması ekolojik yıkımlara yol açıyor. Kullanılabilir kum miktarı ise hızla tükeniyor. Ekonomik olarak ucuz olduğu için çıkarmamamız geren kumları da çıkarıyoruz. Bu durum da ekolojik ve ekonomik sorunlara yol açıyor. İnşaat sektöründe kullanılabilecek alternatif malzemeler icat etmediğimiz sürece yada inşaat fetişinden vazgeçmediğimiz sürece kum tüketimi artmaya devam edecek. Ekosistemlerin ürettiği kumdan çok daha fazlasını tüketiyoruz. Diğer bir çok şey gibi insanlığın sürdüremeyeceği bir alışkanlık da bu.

(1) https://www.greenfacts.org/en/sand-extraction/l-2/index.htm

(2) https://yesilgazete.org/?s=fracking

(3) http://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/8665/GEAS_Mar2014_Sand_Mining.pdf?sequence=3&isAllowed=y

(4) https://minerals.usgs.gov/minerals/pubs/commodity/cement/mcs-2017-cemen.pdf

(5) https://www.consoglobe.com/le-sable-une-ressource-en-voie-de-disparition-cg/2

(6) https://yesilgazete.org/blog/2017/09/16/fransa-lannion-koyu-sakinleri-bolgeden-kum-cikarimina-karsi-direniste/

(7) https://news.vice.com/article/how-indias-sand-mafia-pillages-land-terrorizes-people-and-gets-away-with-it

(8) https://www.wired.com/2015/03/illegal-sand-mining/

 

Berk Öktem

You may also like

Comments

Comments are closed.