Köşe Yazıları

Kongreye Doğru-4: Parti Olmayan Parti

0

CHP kurultayı ile Yeşiller Partisi büyük kongresinin hemen birbirlerini izlemesi ilginç oldu. Kendi partimizi daha iyi tanımamızı sağladı bile denebilir. Tabii ki büyüklük ve kitlesellik başta olmak üzere pek çok açıdan Yeşiller CHP ile karşılaştırılamaz. Her şeyden önce CHP bir devlet partisi. Biz değiliz. CHP iktidara oynuyor. Biz varolmaya, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ve şimdilik güçlü bir muhalefet partisi olmak bize yeter. CHP medyanın gözbebeği. Biz hakkımızda çıkan en ufak yorumdan mutlu oluyoruz.

Yine de CHP de Yeşiller Partisi de bu ülkenin 12 Eylül Anyasası’na ve demokrasiyi engellemek için yapılmış siyasi partiler yasasına tâbi. Biz bu deli gömleği yasayı esnetip kollarımızı gömlekten çıkarmak için yırtınıyoruz. CHP ne yapıyor?

Aslında yapacağım karşılaştırmaların hedefi CHP değil. Ama bu ülkede hala milyonlarca insanın sol kanatta gördüğü bu cumhuriyetçi partinin siyaset yapma anlayışı bizim kendimize bir ayna tutmamızı sağlayabilir.

Bir küçük örnek: Ne dedi isteği dışında MYK dışında kalan Gürsel Tekin gazetelere? “Genel başkanımın takdiridir.” Bu üç kelimelik cümleden makale çıkar. Ama şimdilik sadece bizim durumumuzla karşılaştıralım isterseniz. Aşağı yukarı bütün diğer sistem partilerinmde normal görülecek bu söz Yeşiller Partisi’nde edilebilir miydi?

Hayır edilemezdi, çünkü bir kere bizde genel başkan yok. Dolayısıyla tartışma baştan biter. Bunun da ötesinde bir yeşiller partisi üyesinin kendi fikrini ve iradesini bir “başkanın” takdirine terk etmesi hayal bile edilemez. Bir “başkan” bunu bir üyeden talep etmeye kalksa kimbilir başına neler gelir.

CHP kurultayında yaşanan diğer bir sürü şey bizde olamazdı. Blok listeler, uzun, upuzun genel başkan konuşmaları, kimsenin çıkıp bir laf etmemesi ve sadece alkışlaması, içeriksiz gösteriler bizde olacak iş değildir. Bütün bir yeşil politikanın bir “liderin” kişiliğine ve performansına endeklenmesi de yeşillerde olacak iş değildir. İşte “parti olmayan parti” de budur.

Avrupa’da yeşil siyasi hareketin alameti farikası olan “parti olmayan parti (anti-party party)” sözü bizde mantıki uç noktasına vardırılarak anlaşılıyor. Oysa Petra Kelly’e atfedilen bu söz yeşil partiler geleneğinde parti bürokrasisine, profesyonel politikacı tipine ve değişmez liderliklere karşı bir tepkinin ifadesidir. Yeşil partiler kurulurken mevcut muhafazakar, sosyal demokrat partilerin güçlü liderliklere dayalı, takım elbiseli-bond çantalı-iş takipçisi kılıklı profesyonel politikacılar tarafından yürütülen yozlaşmış ve bürokratik modelini yıktılar. Alman Yeşilleri’nin 1983’de ilk kez parlamentoya girdiklerindeki meşhur fotoğrafları parti olmayan partinin simgesidir.

Yoksa parti olmayan parti yapısı ve mekanizmaları olmayan bir parti demek değildir. İnsanların yetki ve sorumluluk almadıkları ve herkesin her şeyi yaptığı bir parti de değildir. İç tartışmaları ve fikir mücadelesi olmayan, parti içi demokratik yöntemleri işlemeyen, çekişmeli seçimler yaşamayan parti biçimi de değildir parti olmayan parti.

Parti olmayan parti, siyaseti ya da parlamenter siyaseti ciddiye almayan bir parti de değildir. Tam tersine sisteme muhalif olan ve bu son derece ciddi muhalefeti, kendine kapatılan iletişim kanallarını şenlikli ve yaratıcı yöntemlerle açarak herkese ileten bir parti biçimidir. Bu tür bir örgütlenme de her açıdan disiplin ve ciddiyet ister. Bizim karşı olduğumuz ciddiyet bürokratik ciddiyettir, yani asık suratlılık. Eğlenerek eylem ve politika yapan, ama yaptığı işi disiplin ve ciddiyetle yapan bir parti biçimidir yeşillerin tarif ettiği parti olmayan parti. Disiplin derken de elbette askeri ya da dıştan dayatılan bir disiplinden değil, yapılan işin öneminden ve kendimize duyduğumuz saygıdan kaynaklanan bir öz disiplinden bahsediyorum.

Üstelik Yeşiller geleneksel siyasetin liderlik mekanizmalarına yönelik eleştirileri sayesinde çok sayıda “lider” üretmeyi başarmıştır. Yeşiller yeşil milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, parti sözcüleri gibi (bazıları yerel düzeyde, bazıları dünya çapında) çok sayıda tanınmış figür yaratarak yeşil politikayı görünür hale getirdiler. Buradaki sihirli fark bu isimlerin dokunulmazlıklarının olmaması, hepsinin parti içinden gelen sert eleştirilere tabi olmaları ve çoğu durumda rotasyonla değişmeleridir. Yani tek adamlar (özellikle de “adam”lar) ve otoriter ve kalıcı liderlikler değil, çoklu liderliklere dayalı esnek ve değişime açık bir modeldir yeşillerin parti olmayan partisi.

Bizim bu kongrede peşinden gitmemiz gereken geleneğin de bu olması gerekiyor.

You may also like

Comments

Comments are closed.