Köşe Yazıları

Kadını, 7 yaşındayken zorla kapatma özgürlüğü

0

Üç ay önce üniversitelerde serbest bırakılsın mı bırakılmasın mı diye tartışılan türban (ya da başörtüsü), lise faslını hızlıca geçerek, ilkokullarda serbest kalsın mı kalmasın mı diye kendisini tartıştırıyor. Böylelikle de zaten ilkokuldan sonrası otomatik olarak serbest kalmış oluyor. Sorunu kökünden çözmeye yönelik, kamuoyunu da bu çözüme alıştırmaya yönelik iddialı bir hamle gerçekten.

İlkokul, 8 yıllık zorunlu eğitim ile birlikte düşündüğümüzde 7+8 yani 15 yaşına kadar okunan bir kademe. Eski alışkanlıklarla da düşünürsek 7+5 yani 12 yaşına kadar diyebiliriz. Ne kadar güzel bir zamanda yaşıyoruz ki, 12 yaşındaki bir çocuğun saçlarının ailesi tarafından kapatılıp, kapatılmaması özgürlük adına tartıştığımız tek konu neredeyse.  Tek gördüğümüz özgürlük sorunu bu. Daha da ilginci, tartışmamıza kaynaklık eden de, özgürlüğü temsil etmek konusunda namı ülkeye yayılmış bir örgütün, legal ayağı olan bir dernek. Söz konusu örgüt, daha önce özgürlük adına “domuz bağı” atılımı yapmıştı hatırlayanlar olacaktır. mezar evlerle dolu bir ülkede yaşama özgürlüğünü de onlarla tatmıştık doyasıya.

Tüm bu tartışmalar sırasında, bir kişi de çıkıp, 12 yaşındaki bir çocuğun kafasına örtü bağlamanın kimin hangi özgürlüğüne yarar sağlayacak bir davranış olduğunu sorduğu falan yok. 18 yaşında özgürlük de 12’de hatta 7’de farklı mı? Soranlar varsa da, 12 yaşındaki bir çocuğun kafasına örtü bağlamanın, hadi doğrusunu söyleyelim bağlattırmanın nasıl bir “psikolojik sağlık” sorunu olduğu konusunda pek fikir belirtmiyorlar. Açık konuşmak gerek. Tam da zamanıyken, bakın yazılanlara söylenilenlere. Kim ki bir çocuğun, ailesi tarafından zorla örtülmesini özgürlük olarak sunuyor ve bunun olmasını savunuyor, o kişinin notunu verin. Bu kişilerin özgürlük anlayışı bu düzeyde gidecektir. Daha önce de gitti.

22 yaşında, üniversitede bir kişi üzerinde bu türban konusu çok da açık olarak görülemiyordu. Konuşulamıyordu. Dini simge, özgürlük bayrağı, okuyamayan kadınların %1’inin gerekçesi, namusunu koruma amacı gibi gerekçelerle tartışılıyordu konu. Hepsi söylendi yıllardır. Tamamen kadınlar üzerinden, kadınlar üzerinde bir savaş verildi. İslamcıların da, Kemalistlerin de gücü başı kapalı kadınlara yetti. Onları kapatanlar, her kapıdan rahatça girip çıktılar. Bu durum bir yana, bu ilkokul tartışması tüm o söylenenlerin ne kadar da samimi olmadığını ortaya koydu. 12 yaşında bir çocuğun ne dini olabilir ki, simgesi olsun? Ne siyaseti olabilir ki, bunu yaymaya çalışsın? 12 yaşında bir çocuğun kapanmayı mı, açılmayı mı özgürlük olarak göreceğini kim bilebilir? Bakarsınız, ilkokulda ona bir şeyleri zorla yaptıran ailesinin tam tersi hareket etmek isteyecektir özgürlük adına? Namus koruma konusuna hiç girmiyorum. Belirli şeyler akla gelecektir.

Aslında tartışmanın bu noktaya gelmesi çok da yararlı oldu. Kartlar açıkça ortaya kondu. Eğitim hakkı konusu bir kenara bırakıldı. Türbanın ya da başörtüsünün (yine kelimeler üzerinden bir mücadele gidiyor bakalım. NTV bile, sms atıyor türban diye, daha sonra aynı mesajın bir de başörtülü versiyonunu gönderiyor.) takılmasında bir “zor” olduğu ortaya çıktı. Bu zor, bu baskı herkesin üstünde var. Toplumun üstünde de var. Bu bağlamından ve potansiyelinden daha uzağa yönelik tartışmalar bunların hepsini gayet güzel bir şekilde ortaya çıkartıyor.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.