Henning Gloystein ve Aaron Sheldrick tarafından Reuters‘da yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Özge Geyik‘in çevirisiyle sunuyoruz.
***
Dünyanın önde gelen endüstriyel ülkelerinden Japonya, kendisini bu noktaya getiren devasa petrole dayalı termik santrallerini bir bir kapatıyor.
Japonya Yenilenebilir Enerji Vakfı’na göre yılın ikinci çeyreği itibariyle güneş enerjisi karlı bir yatırım haline dönüşüyor. Bu durum, hükümet desteğine olan bağımlılığı ortadan kaldırıyor ve Japonya’nın güneş enerjisi teknolojisinin ekonomik olarak uygulanabilir olduğu son G7 ülkesi olmasını sağlıyor.
Japonya şu anda dünyanın en büyük dört güneş paneli pazarı arasında bulunuyor ve çok sayıda yeni proje faaliyete geçmek üzere. Bunların arasında Kano şehrindeki iki adet dev yüzen güneş paneli dizisi ve Okayama’daki tuzla üzerinde kurulmakta olan 1,1 milyar ABD doları değerinde bir başka devasa güneş enerjisi tarlası da var.
Vakfın yönetim kurulu başkanı Tomas Kåberger, güneş enerjisinin artık reşit olduğu benzetmesini yapıyor ve bu teknolojinin bundan sonra Japonya’ya ithal edilen uranyum ve fosil yakıtların yerini alacağını belirtiyor.
Ayrıca, 1950’lerden beri enerji üretimini tekelinde bulunduran on firmaya da atıfta bulunarak “Fosil yakıt ve nükleer enerji santrallerini korumaya çalışan bu firmalar en fazla gelişmeleri geciktirebilir ama engelleyemez” diye ekliyor.
Japonya, önümüzdeki sene Mart ayına kadar 2,4 GW kurulu güce sahip pahalı ve çevreyi kirleten petrole dayalı enerji santrallerini kapatarak alternatif enerji kaynaklarına geçiyor. 2011 senesinde Fukuşima’da deprem ve tsunami sonrası gerçekleşen nükleer santral yangınının ardından Japonya ülkedeki 43 nükleer reaktörü kapattı ve bu tarihten beri yenilenebilir enerji kapasitesi üç katına çıkarak 25 GW’lık kurulu güce ulaştı. Bunun %80’inden fazlasını ise güneş enerjisi oluşturuyor.
Hükümetler, endüstri ve tüketici topluluklarından toplanan verilere göre Japonya’nın da güneş enerjisinde maliyet-kazanç denkliğine ulaşması, G7 üyesi ülkelerin hepsinde ve G20 ülkelerinin ise 14’ünde güneş enerjisi teknolojisinin ticari olarak uygulanabilir olması anlamına geliyor.
Güneş enerjisinin piyasalardaki yükselişini kaya petrolü ile karşılaştıran uzmanlar, fotovoltaik panel fiyatlarının düşmesinin ve daha verimli enerji üretimini sağlayan teknolojik gelişmelerin güneş enerjisini küresel pazarda zirveye taşıdığını söylüyor.
Petrol endüstrisi alanında faaliyet gösteren Wood Mackenzie danışmanlık firması, kaya petrolü çıkarımının petrol ve gaz piyasasını yeniden şekillendirmesine benzer olarak dağıttığını ve şebeke ölçeğindeki güneş enerjisi üretiminin de mevcut teknolojiler arasında piyasaları dönüştürmede en güçlü konumda olduğunu belirtiyor.
Akaryakıt devi Exxon Mobil de güneş enerjisinde 2010-2040 yılları arasında yirmi kattan daha fazla büyüme beklendiğini söyledi.
Yatırımcıların da güneş enerjisine yeniden yönelmesiyle 2008/2009 mali krizinin sebep olduğu ve etkileri devam eden ekonomik durgunluktan çıkan güneş enerjisi sektörü demir, doğalgaz, bakır ve kömür gibi ürünleri geride bırakarak bu yıl %40 büyüme gösterdi.
Ucuzlayan Paneller
Almanya Fraunhofer Enstitüsü’ne göre, Çin’in toplu güneş enerjisi paneli üretimine başlamasıyla beraber üretim maliyetleri geçtiğimiz on sene içerisinde %80 azaldı.
Japonya’da 2010’dan bu yana hanelerde güneş enerjisi üretim maliyeti yarılanarak KW-saat başına 0,25 ABD dolarına düştü ve ortalama elektrik fiyatıyla aşağı yukarı aynı seviyeye geldi.
Wood Mackenzie firması, mevcut güneş modüllerinin teorik olarak hesaplanan limitlerden çok daha düşük düzeylerde çalışması sebebiyle ileride artacak verimliliğin güneş enerjisi fiyatlarını daha da düşüreceğini öngörüyor.
Güneş enerjisi Avrupa ve Kuzey Amerika’da halihazırda yaygın bir kullanıma sahip ve Asya’da da niş pazarından çıkıp yükselişe geçmesi beklenmekte.
Çin’in kirliliğe karşı ürettiği yeni politikalar büyük bir değişimin gerçekleşmesini sağlıyor. Bu politikalar sayesinde enerjisinin 2/3’ünü kömürden sağlayan Pekin de alternatif enerji kaynakları arayışına girmiş bulunuyor.
Çin’in 2014 yılındaki güneş enerjisi kapasitesi, ülkenin toplam enerji kurulu gücü olan 1.360 GW değerinin %2’sinin biraz altında kalarak 26,52 GW olarak belirlendi.
2020 yılında 100 GW kurulu güce ulaşmayı hedefleyen Çin hükümeti, bu sene güneş enerjisi kurulu gücüne 17,8 GW daha eklemeyi amaçlıyor ve yılın ilk çeyreğinde 5 GW’lık artışı sağlamış durumda.
Kömür güdümlü Hindistan da bol güneş ışığı sayesinde güneş enerjisinde güçlü bir yer edinebilir.
Bu gelişmelere rağmen fosil yakıtlara bağlı enerjinin milâdı dolmuş değil.
Exxon güneşin parlamadığı, rüzgarın esmediği zamanlar için yedek plan olarak, doğal gazla çalışan santraller gibi, ek üretim kapasiteleri sağlanması gerektiğini belirtiyor.
Haberin İngilizce Orjinali
Haber: Henning Gloystein, Aaron Sheldrick
Yeşil Gazete için çeviren: Özge Geyik
(Yeşil Gazete, Reuters)