Köşe YazılarıManşetYazarlar

Fırsatçılar yangında bile iş başında

0

Yaklaşık iki haftadır ülke genelinde; özellikle de Antalya ve Muğla’da yoğunlaşan orman yangınlarıyla boğuşuyoruz. Yangınların bu süre içinde söndürülemeyişi, daha büyüyerek yayılması ve THK’nın yangın söndürme uçaklarının inatla uçurulmaması toplumsal tepkileri her gün daha da büyütüyor. Üstelik yangınla baş edemeyen yönetim hala yangınların ana nedeninin küresel iklim krizi olduğunu bile kabul etmiyor. Tüm ülkeler sıcak yaz aylarına büyük orman yangınları açısından ön hazırlık yaparak girerken tek bir yangın uçağı bile edinmeden, THK uçaklarını hazırlamadan, küresel iklim değişikliği nedeniyle aşırı sıcak geçeceği önceden belli olan yaz sezonuna giren tek Akdeniz ülkesiyiz.

Orman yangınları gerek öncesindeki nedenleri, gerekse sonuçları itibarıyla temelde önemli bir halk sağlığı sorunu… Günlerce süren büyük orman yangınları son dönemde büyük çoğunlukla iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Küresel iklim krizi ile birlikte sıcaklıkların yükselmesi, kuraklığın artması, sıcak dalgaları gibi meteorolojik ve iklimsel koşullar tüm dünyada ve ülkemizde her geçen yıl orman yangınlarının sıklığını ve maruz kalan bölgelerin sayısını arttırıyor.

Yangın sadece ağaçları değil, tüm hayatı yok ediyor

Büyük orman yangınları sadece yangın bölgesi için değil, geniş bir bölge için tam anlamıyla bir ekolojik yıkıma neden oluyor. Yangınlar etkiledikleri bölgede doğal yaşama uzun yıllar boyunca giderilemeyecek zararlar verip bitki türlerinin ve yaban hayatının yok olmasına da neden oluyor.  Yangın sonrası iyi niyetle yapılan bu alanların hızla yeşillendirilmesi çabaları ve yangın bölgesine başka canlı türlerinin gelmesi de ekosistemlerin onarımı açısından büyük sakıncalar oluşturuyor. Ayrıca bu yangınlar hava kalitesini de olumsuz yönde etkiliyor. Yangın nedeniyle ortaya çıkacak partikül madde olarak nitelendirdiğimiz parçacık maddeler, SO₂, NOx,  bölgede yangından etkilenen endüstriyel tesislerden atmosfere karışacak zehirli gazlar hava kirliliğinin çoğunlukla nedeni.

6 Ağustos, İzmir. Fotoğraf: Hakan Köse

Orman yangınlarına bağlı hava kirliliği, diğer bölgesel kirletici kaynakları emisyonlarıyla da birleşerek ve meteorolojik koşulların da etkisiyle bazen çok geniş alanları etkileyebilir. 6 Ağustos’ta birçok batı kentimizde görülen ve güneşin bile görülmesini zorlaştıran kirlilikte Antalya ve Muğla’daki orman yangınlarının da katkısı var.

Antalya- Manavgat ve Muğla yangınlarında da yaşandığı gibi son yıllarda küresel iklim değişikliği nedeniyle çıkan büyük orman yangınlarında ormanlık alanların yakını ve çevresindeki büyüklü küçüklü yerleşim yerleri de yangından yoğun olarak etkileniyor. Bu durum nedeniyle can kayıpları yaşanıyor. İnsanlar evlerini ve ekonomik varlıklarını kaybediyor, fiziksel ve ruhsal sağlıklarını yitiriyor. Yanan alanların yeniden ayağa kaldırılması uzun yıllar alacak bilimsel çabalar istiyor. Tabii bu alanların tekrar canlandırılabilmesi için ilk şart ise yanan bölgenin imar rantı peşinde koşanlardan korunması. Bu konuda ülkemiz sabıkalı…

Akbelen Ormanları’nda yangından istifade kesim

Bunun son örneği son yangınlarda ortaya bir kez daha çıktı: Bodrum’da yangınlardan zarar gören bazı oteller aynı bölgede 2007 yılında çıkan yangınlarda zarar gören orman alanlarına yapılmış. Ayrıca halen yangından zarar gören alanların birçoğu için yangın öncesi maden ruhsatları verildiği iddiaları da kamuoyuna yansıdı. Fakat dün gelişen durum ise daha da vahim. İki gün önce bölgedeki iki termik santrali de yanma tehlikesi geçiren bir şirket, bölgede tüm dikkatlerin yangın üzerinde olduğu bir anda kömür madeni açmak için yangından zarar görmeyen Milas Akbelen Ormanı’na girerek ağaç kesimi yapmak istedi. Daha önce de bölgede kömür madeni açmak için ormanı yok etmek isteyen şirket bölge halkının açtığı karşı davanın sonucunu beklemek zorunda kalmıştı. Kelimenin tam anlamıyla pes!

O bölgede tüm insanlar on günden bu yana aç ve uykusuz yanan tek bir ağacı kurtarmak için yangını elleriyle, şişe sularla söndürmeye çalışıyorlar. İşte böyle bir ortamda; hedefleri sadece para kazanmak olanlar, üstelik küresel iklim değişikliğinin ana nedenlerinden olan kömürlü termik santrallerine kömür çıkartmak için kalan son ormanları da yok edilmek isteniyor. Bölge halkının tüm yorgunluklarına rağmen ormanı büyük bir güçle savunması şimdilik kapitalist sistemin yangınla değil ama balta ile yapmak istediği katliamı durdurdu. Dün akşam bölgeden gelen son haberler İkizköylülerin tek tek ağaçları savunma kararlılığında olduğunu gösteriyordu.

Bugün Akbelen Ormanı’nda yaşananlar kapitalist sistemin ucunda para olduğunu gördüğü anda hiç tereddüt etmeden dünya üzerinde kalacak son ağacı bile keseceğini ve bu sistem içinde çevre mücadelesinin olamayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Haydi, Milas’a, haydi Akbelen Ormanına; oradaki ağaçları tek tek savunmak için İkizköylüler bizi bekliyor.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.