Sadece Türkiye’nin önde gelen sanatçılarından ve dünyanın en iyi piyano virtüözlerinden biri olmakla kalmayan, aynı zamanda AKP’nin en sıkı muhaliflerinden de biri olan besteci-piyanist Fazıl Say her söylediği ile olay yaratmaya devam ediyor. Fazıl Say, değişen yaşam koşullarıyla, muhafazakarlaşmayla ilgili endişelerini dile getirdi sık sık. Sözleri çok konuşuldu, çok tartışıldı. Sadece sevenleri değil “bıraksın ülkeyi gitsin” diyenler tarafından da hep dikkate alındı.
2010 Avrupa Kültür Başkenti geride kalırken biz de kültür-sanat hayatının dünyaca tanınmış bir ismi olarak, Fazıl Say’a mikrofon uzattık. “2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi İstanbul’a ne bıraktı” diye sorduk. Bir dokunduk bin ah işittik. Say, İstanbul için bestelediği senfoniyi proje kapsamında İstanbul’da çalamadı. Ayrıca ona göre 2010’dan geriye İstanbul’a pek de bir şey kalmadı.
…
2010’dan geriye kalanlar ya da kalamayanlar
Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılı İstanbul için sizce nasıl geçti? Kültür başkenti olmak kentin kültür- sanat hayatına yansıdı mı, İstanbul bu fırsatı nasıl kullandı?
Bence 2010 tüm İstanbulluların İstanbul Kültür Başkenti değildi. Biraz fazla hükümet yanlısıydı. Yapılanları ve yapılmayanları, kabul edilmeyen başvuruları görünce bunu anladık. Bakın İstanbul hepimizin İstanbul’udur. AKP’ye oy vereni de, CHP’ye ve MHP’ye oy vereni de İstanbulludur; İstanbul sevgisi taşır. Bu üzücü bir durum oldu…
Proje seçiminin ve bütçe kullanımının şeffaf ve demokratik yönetildiğini düşünüyor musunuz?
Bu kadar bütçe nereye harcandı diye soruluyor…. Hangi projelere? Hangi sanatçılara? Hangi masraflarla? Ne kadar? Detayda ne kadar? Kime ne ücreti verildi? Niye verildi? Tüm bunlar soruluyor, sorgulanıyor. Ben de merak ederim. Çünkü bunlar haklı sorulardır…
Açılış konseri ve U2 konseri en çok ses getiren iki faaliyetti. Bu seçimler sizce doğru muydu, sonucu ne oldu?
Bilmem. U2 konseri sorunlu geçmiş. Bildiğimiz, adı geçen bütçenin %1’i tutar bu iki faaliyet. Bütçenin diğer %99’u neydi ve nerede, işte herkes asıl onu merak etmekte…
Bir senfoni hayatınızı değiştirebilir
İstanbul’a Avrupa Kültür Başkenti’nden geriye ne kaldı?
Sizce? Toplumun kültür ile buluşması bu bütçeyle çok ama çok daha iyi yapılabilirdi. Ben gerçekten aklımda kalan bir faaliyet hatırlamıyorum. Bu faaliyetlerin – ne olduğunu bile bilmediğimiz faaliyetlerin- reklamlarını hatırlıyoruz sadece. Onu da birkaç güne unuturuz zaten… Kültür-sanat olsa hayatımız boyunca damgasını vuran işler olabilirdi. Sanat öyle bir şeydir; bir resim veya bir senfoni, o etkileşim, o haz, o büyü, hayatınızı değiştirebilir… Akılda kalması gereken konserlerdi, sergilerdi, kitaplardı, filmlerdi. Bunlar akılda kalmadı. Akılda kalan bir takım bütçe tartışmaları ve siyasi tutumlar oldu… Ne yazık ki…
Bu süreçte iyi niyetin kazanmadığı yönünde yorumlarınız var. Bunu biraz açabilir misiniz? Bu ne demek ve iyi niyet neden kazanamadı?
İyi niyet kazanmadı. Yapılanlar var ama reddedilenler – yapılmayanlar var. Ve oraya dikkat edin, genellikle muhalif isimler reddedildi hep. Yazık…
Say İstanbul Senfonisini çalamadı
Siz İstanbul Senfonisi’ni İstanbul 2010 kapsamında seslendiremediniz? İstanbul üzerine, üstelik 2010’da yazılmış bir senfoninin kültür başkenti kapsamında seslendirilmemesi ilginç değil mi? Bunu neye bağlıyorsunuz?
İstanbul Senfonisi skandal bir konudur. Bakın, İSTANBUL SENFONİSİ Konzerthaus Dortmund’un ve WDR’nin (West Deutsche Rundfunk Radyosu) besteci Fazıl Say’a ortak siparişi üzerine oluşmuştur.
Avrupa’da çıkan eleştiriler bu eserin bir 21. Yüzyıl başyapıtı olduğu, yüzyıllara binyıllara kalacağı yönündeydi. Yani, doğrusu şu ki, sipariş ücretini Almanlar vermişti zaten. Biz İstanbul 2010’dan bir beste siparişi talep etmedik. Buraya bir parantez ekleyelim. Bu bile aslında ayıptır.
Fazıl Say’ın besteleyeceği bir İstanbul Senfonisi’nin siparişini Türklerin vermesi gerekmez miydi?
Yani anlamadığım şey şu, bu konser aslında normal bir Borusan Orkestrası konseri. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi kiralanıyor, Fazıl Say normal bir klasik müzik konseri bütçesi ile ve dünyanın her yerinde aldığı fiyat ile o konserin solisti oluyor. Ve ardından Gürer Aykal İstanbul Senfonisi’ni Borusan Orkestrası ile İstanbul’da ilk kez yorumluyor. Orkestramız 100 kişilik. Bu pahalı mı?
İnanılmaz ayıp ettiler… Şunu da eklemek isterim, yani biletten elde edilen gelir ile neredeyse bütün konserin masrafı bile çıkartıldı. Orkestranın, şefin ve solistin masrafı. Çok ayıp ettiler. Yanlış ve yanlı davrandılar…
Son olarak geçtiğimiz hafta sonu yapılan Fazıl Say Festivali’ni değerlendirir misiniz? Yoğun bir ilgi olduğu ve İstanbul Senfonisi’nin güzel yorumlandığı söyleniyor. Sizin izlenimleriniz nelerdir?
Bence müthişti.
…
Röportaj: Işıl Sarıyüce (Yeşil Gazete)