Yazarlar

Doğan Akhanlı’nın gerçek durumu üzerine – Sennur Baybuğa

0

Doğan Akhanlı geçtiğimiz hafta sonu İspanya’da hakkında kırmızı bültenle arama kararı bulunduğu gerekçesi ile gözaltına alındı. Çıkarıldığı Mahkemece de, İspanya’yı bir süre terk etmemek koşulu ile serbest bırakıldı.

Akhanlı 2010 yılı ağustos ayında uzun yıllardır gelmediği  Türkiye’ye giriş yaptığı sırada havalimanında gözaltına alındı. Devamında, 1989 yılında İstanbul’da meydana gelmiş ,  varlığını o gün öğrendiğimiz bir döviz bürosu soygununa karışmak suçunun faili olduğu iddiasıyla tutuklandı. Sorgusunda hazır bulunan avukat olarak klasör halindeki dosyayı görmem için bana verilen süre 3 dakikaydı.

Akhanlı’nın  25.8.2010  tarihli iddianame ile, tutuklanmasına gerekçe eylemden ve örgüt üyeliğinden müebbeden mahkumiyeti istendi ve  8 Aralık 2010 tarihinde İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşmada tüm iddiaların  ve delillerin çürütülmesini takiben tahliyesine karar verildi.

Akhanlı, tahliyesinden sonra tarifeli uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan çıkmak üzere iken tekrar gözaltına alındı ve Yabancılar Şubesinin sınırdışı kararı ile Atatürk Hava Limanından yeni bilet aldırılmak sureti ile sınır dışı edildi. Zira TC vatandaşı değildi ve Türkiye’de üç aydan fazla zaman kalmıştı! Ajansların bir iki gündür Akhanlı’nın TC Vatandaşlığına geri alındığı haberi gerçekdışıdır ve Vatandaşlık Kanunumuz bu yönteme cevaz vermemektedir.

12.10.2011 tarihli 4.oturumda da Mahkeme Akhanlı’nın suçu işlemediği sabit olduğundan beraatine karar verdi. O zamanın savcısı şimdi FETÖ örgütü üyeliğinden kaçak durumda olan Celal Kara beraat kararına sinirlenerek  kararı temyiz etti.

Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı tebliğnamesinde Akhanlı’nın beraat kararının onanmasını istedi. 9.Ceza Dairesi 27.2.2013 tarihli  özensiz bir kararla beraat kararını bozdu.

9.Daire bu kararda özetle; İlk derece Mahkemesi ve Yargıtay savcılığının tebliğnamesinin aksine ‘yeni tezler’ geliştirdi. Örneğin Akhanlı ‘nın evvelce yasadışı TDKP üyeliğinden  20 yıl ceza aldığını’ iddia etti’. Bu hepimiz için sürpriz bir tespitti zira bu karardan bizim haberimiz olmamıştı! 1985 yılında Türkiye Devrimce Komünist Partisi (TDKP) üyeliği iddiası ile tutuklanarak Askeri Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanan ve tahliye olduğu 1987’yi takip eden yıllarda da bu örgütün üyesi olmaktan 6 yıl 6 ay ceza alan Akhanlı 1991 yılında ülkeyi terk etmişti ve bundan başkaca bildiğimiz bir mahkumiyeti de yoktu.

TDKP örgütü ile dosyadaki eylemi gerçekleştirdiği iddia olunan örgütün  (THKP/YKB-HKG) aynı örgüt olduğunu, dolayısıyla Akhanlı’nın örgüt üyeliğinde devamın söz konusu olduğunu da ‘iddia etti’ . Bu iki örgütün ,birbiri ile uzak yakın ilişkisi olmadığını sıradan bir terörle mücadele şubesi masası polisi bile bilebilirdi ama uzman Yüksek Mahkeme bunu bilmiyordu. Yargıtay yine bu kararında, döviz büfesi soygununda öldürülen dükkan sahibinin iki oğlunun da eylem sonrası teşhis ettikleri fotoğraftaki kişi ile Akhanlı’nın aynı kişi olmadığını söyleyen beyanlarını ,neredeyse, korkudan söylemişlerdir bunu ‘yorumu’ ile geçersiz saydı. Ve esasen eylem tarihi itibarı ile zamanaşımına uğradığı sabit olan dosyanın zamanaşımı koşulları gerçekleşmediğinden bu yöndeki itirazlarımızı da tabii ki dinlemedi.

Ve Yargıtay 9.Ceza Dairesi, gerekçelerini dosyanın hangi bölümünden çıkardığını hala anlayamadığım bir şekilde beraat kararını bozdu.

31.7.2013 tarihinde, Akhanlı’nın adresi mahkeme kayıtlarında bulunmasına rağmen kendisine ve biz avukatlarına duruşma günü tebliğ olunmadan açılan ilk celseye  dışardan aldığımız bilgilerle katıldık. Ve Mahkemeden kararında direnmesini gerekçelerimizle birlikte talep ettik. Bu celsede savcı ve başkan  ısrarla ,müvekkilin Almanya’da bulunan ikamet adresini mahkemeye bildirdiğimi ve usulüne uygun olarak kendisine davetiye çıkarılmasını talep ettiğim  halde ,Müvekkilimi Mahkemeye  getirip getirmeyeceğim sordular. Talep ve itirazımıza rağmen de, Akhanlı hakkında ‘bozma ilamına karşı diyeceklerinin tespit edilmesi gerekeceğinden’ bahisle kırmızı bültenle arama kararı çıkarıldı.Akhanlı hala usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmiş değil. Adil Yargılanma hakkı böylece tartışmaya yer vermeyecek şekilde ihlal edilmişti.

İadeyi gerektirecek bir suçun sanığı, şüphelisi  ya da hükümlüsü olarak aranan kişinin, adresi tespit edilen ülkeden doğrudan istenmesi mümkündür. Bu şekilde iade talep edilen ülkeden hiçbir netice alınamazsa ilgili şahsın aranması difüzyon ya da kırmızı bülten ile diğer ülkelere genişletilebilir. Akhanlı’nın adresi Türkiye makamlarınca bilinmektedir ve yaşadığı ülkeden bizzat istenmemiştir. Akhanlı suçluların iadesine dair Avrupa sözleşmesi (SİDAS) ve İnterpol protokolü çerçevesinde gözaltına alınmıştır ve bu sözleşme tüm imzacı devletlere vatandaşın geri verilmemesi istisnasını tanımaktadır.

Kırmızı bültenle verilen yakalama kararında, bültenle aranan şahsın iade edileceği zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkeme iadesi istenen kişiye atfedilen suçun politik, askeri veya düşünce suçu olup olmadığını titizlikle incelemelidir, bu tip suçlarda iade kararı verilemeyeceği de yine sözleşme gereğidir.

Her şeyden önce, Akhanlı Almanya vatandaşıdır ve Almanya’nın iadeye ilişkin tüm diğer usuli prosedürlerin yerinde olmazlığı bir yana, açıkça ki siyasi suçlu olarak aranmakta olan vatandaşının Türkiye’ye iade edilmesinin engellenmesini talep hakkı vardır.

İçişleri Bakanlığının bugün basında çıkan ve Alman Hükümetine cevap veren açıklaması baştan sona kadar yanlış bilgilerle doludur ve bunun, hükümet yetkililerinin kendi Mahkemeleri tarafından yanlış bilgi ile donatılmış olduğundan başkaca bir açıklaması yoktur. Her şeyden önce Akhanlı işlediği bir suç nedeni ile aranmamaktadır. Türkiye makamlarının Akhanlı’nın iadesi ile ilgili oluşturacakları beklenen dosyada, ‘Yargıtay bozma ilamına karşı diyeceklerini soracağız’ demekten başka bir hukuki argümanları yoktur, Akhanlı ne hükümlü ve ne de gerçekte suçlu değildir, kendi iç hukuk mevzuatına göre usulüne uygun duruşmaya bile çağırmadıkları ve hala 4 yıldır her celse yinelediğimiz talebe rağmen yanlışlıklarında ısrar eden tutumları bundan sonra yapacakları yargılamanın da yazık ki ipuçlarını vermektedir.Yargılandığı Mahkemede ortaya çıkmayan adaletin, hukukun evrensel normlarında kendisini koruması dileğimle.

Sennur Baybuğa – Akhanlı’nın Avukatı

More in Yazarlar

You may also like

Comments

Comments are closed.