30 Eylül’de açıklanan Demokratikleşme Paketi’yle ilgili TBMM’ye sunulan 17 maddelik “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” getirdiği yeni düzenlemelerle tartışma yarattı.
Yeni düzenlemelerle birlikte, Gezi Parkı, ODTÜ ve HES gibi konularda gerçekleştirilen eylemlere yönelik hapis cezası getirilirken, polise toplantı, yürüyüş ve gösterilere katılanların ses ve görüntülerini istediği gibi kaydetme yetkisi veriliyor. Nefret suçu tanımında ise ‘cinsiyet kimliği’, ‘etnik kimlik’ ve ‘cinsel yönelim’ ifadelerinin yer almaması, bu konuda 2000’li yıllardan beri mücadele veren LGBTİ örgütler tarafından eleştirildi.
# Gezi ve benzeri eylemlere hapis cezası
21 maddelik kanun tasarısının 13’ncü maddesinde, Gezi Parkı, ODTÜ ve HES protestolarından olduğu gibi bir kamu kurumu tarafından yürütülen projenin hayata geçirilmesini engelleyenlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. Maddenin gerekçesinde, “kamu kurumu veya kurumu niteliğindeki meslek kuruşlarının faaliyetinin engellenmesinin müstakil bir suç olarak” tanımlandığı belirtilirken, bu hizmetlerin engellenmesini birden çok kişiye etkisi olduğuna dikkat çekiliyor.
“Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi” başlıklı 13’ncü madde şöyle:
Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellemesi1) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışlaa) Bir kamu faaliyetinin yürütülmesineb) Kamu kurumlarından veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına, engel olunması halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Toplantı, yürüyüş ve gösteri yapanlara fişleme
Kanun tasarısında yer alan, 7’nci maddeye göre, toplantı, gösteri ve yürüyüşlere katılanların ses ve görüntüleri kolluk tarafından kaydedilebilecek. Bu düzenlemenin, birçok toplantıda polisin açık ya da gizli kayıt yapmasına izin vereceği, yürürlüğe sokulmak istenen ve geçtiğimiz günlerde kamuoyunda tartışılan “önleyici gözaltı” uygulamasına dayanak oluşturabileceği belirtiliyor.
LGBTİ bireyler yine yok sayıldı
Tasarıda yer alan ve “Nefret ve Ayrımcılık”ın tanımlandığı 15’nci maddede, ‘etnik kimlik’, ‘cinsiyet kimliği’ ve ‘cinsel yönelim’ ifadelerinin yer almaması, LGBTi bireylerin yine yoksayıldığı yorumuna neden oldu.
KAOS GL tarafından yapılan açıklamada, açıklanan kanun tasarısıyla, “ayrımcılık ve nefret suçları ile mücadelenin”, Türk Ceza Kanunu’nun bir maddesinden ibaret olduğu belirtildi. KAOS GL’e göre, 122’nci maddenin içine “cinsel yönelim, cinsiyet kimliği” ve “etnik kimliği” almayan hükümet, Türkiye’de en yoğun biçimde işlenen nefret suçlarına (ve ayrımcılık temeline) ortak olmayı göze aldı. KAOS GL’e göre, hükümet eşcinsellerin öldürülmesini, evlerinden atılmasını, işsiz kalmasını ve tüm bunlara göz yumulmasını “eşcinsellikle mücadele yöntemi” olarak benimsiyor.
Tasarının “Nefret ve ayrımcılık” başlıklı, 15’nci maddesinde, “dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan” nefrete göndermede bulunuyor.
Haber: Berkhan Çağlar Karaduman – Yeşil Gazete