Köşe Yazıları

Çukurova’nın baş belaları: Kömür Santralleri – Yaşar Gökoğlu

0

Son yıllarda Akkuyu nükleer santraline dikkatimizi yoğunlaştırmışken, yanı başımızdaki bir başka büyük tehlikeye gereken önemi gösteremedik. Bölgemizdeki kömür santrallerinin ilki olan Yumurtalık – Sugözü santraline karşı gücümüz yettiğince mücadele etmiş fakat kaybetmiş, kurulmasını önleyememiştik. Şimdi anlaşılıyorki o santral ilkiymiş, sırada başkaları da varmış. Bunlardan bazılarına karşı hukuki mücadelenin sürdürüldüğünü biliyorum. Fakat şu sıralar Ceyhan ve Yumurtalık İlçeleri arasına kömür santrali kurmak için müracaatlar o kadar artmış görünüyor ki, takip etmek ve yetişmek iyice zorlaştı. Çevre Etki Değerlendirme yönetmeliğinin “yatırım en yakın yerleşim yerinde halka açıklanır ve ilan edilir” diye bir maddesi var da, bazılarından böylece haberdar olabiliyoruz. Üretilecek olan elektriğin devlet tarafından satın alınacağı garantisi ve bilemediğim başka tür teşvikler nedeniyle sermaye için bu işin tatlı kazanç kaynağı olduğu belli. Başka türlü olsa, sinekler gibi bu bölgeye aynı işi yapmak için üşüşmezlerdi herhalde.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Adana İl Müdürlüğü sitesinden edinebildiğim bilgilere göre liste şöyle:

Kömür santrallerinin kurulacağı İskenderun Körfezi'nin Yumurtalık tarafından görünüşü. Erzin, Payas ve İskenderun karşıda...

Kömür santrallerinin kurulacağı İskenderun Körfezi’nin Yumurtalık tarafından görünüşü. Erzin, Payas ve İskenderun karşıda…

Adana’nın Ceyhan ve Yumurtalık ilçelerinde kurulmuş ya da kurulması için ÇED raporu hazırlanmış kömür santrallerinin listesi

— İSKEN A.Ş. – SUGÖZÜ TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – SUGÖZÜ KÖYÜ – İthal kömür – 2004 yılı başında çalışmaya başladı…

— IC İÇTAŞ A.Ş.– YUMURTALIK TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

— DİLER A.Ş. – AKDENİZ TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

— İPEKYOLU A.Ş. – SEDEF ENERJİ SANTRALİ – YUMURTALIK – DEMİRTAŞ KÖYÜ-İthal kömür –  ÇED süreci devam ediyor.

— SANKO A.Ş. -YUMURTALIK TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – GÖLOVASI KÖYÜ – KOCADAĞ BÖLGESİ –  İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

— EMBA ELEKTRİK A.Ş. – HUNUTLU TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – SUGÖZÜ (HUNUTLU) KÖYÜ –İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

— ÇELİKLER A.Ş. – GÖLOVASI KÖYÜ TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – GÖLOVASI KÖYÜ – İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

— ÇALIŞKAN A.Ş. – TERMİK SANTRAL – CEYHAN – SARIMAZI BELDESİ –  İthal kömür– ÇED süreci devam ediyor.

— ASTORİA A.Ş. – TERMİK SANTRAL – CEYHAN – SARIMAZI BELDESİ – İthal kömür- ÇED süreci devam ediyor.

— ATAGÜR ENERJİ A.Ş. – KLİKYA TERMİK SANTRALİ – YUMURTALIK – SUGÖZÜ KÖYÜ – İthal kömür – ÇED süreci devam ediyor.

 Listenin daha uzun olma ihtimali var. Bunlar ÇED raporu hazırlayıp, ilan edilenler arasından benim tesbit edebildiklerim. Hepsi Ceyhan -Yumurtalık arasında uzanan deniz kıyısında, çünkü soğutma suyunu denizden alacaklar, sonra yine denize deşarj edecekler, birbirlerine 3-4 km. mesafedeler ve hepsi aynı iskelelere yanaşan tankerlerden kömürü alacaklar. Kapasiteleri 1.000 MW’ın üstünde, listenin sonundaki Klikya termik santralinin ise 600 MW. Hepsinin ÇED raporunda çalışma ömrü 49 yıl olarak belirtilmiş. Hergün on binlerce ton kömür yakılacak, bir o kadar kül çıkacak ve depolanacak, tonlarca gaz atmosfere salınacak, bazıları asit olup yeryüzüne inecek, on binlerce ton su denizden alınacak ve işlemden geçmiş ve ısınmış olarak tekrar denize salınacak ve de bu işlemler 49 yıl boyunca devam edecek. Deniz dediğimiz de okyanus değil, İskenderun Körfezi’nden bahsediyoruz, Körfezin öte yakasında kurulan veya kurulacak olanları da hesaba ilave etmek gerek.

Önüne geçilemezse manzara böyle görünüyor. Hükümet bu bölgeyi sanayi ve enerji bölgesi ilan etti ve gözden çıkarmışa benziyor. Oysa aynı hükümet, aynı zamanda Yumurtalık İlçesi’ni turizm bölgesi de ilan etti ve santrallere 30 km. mesafede koruma altındaki Akyatan ve Ağyapan lagünleri bulunuyor.

Kurulan ve halen çalışan İsken A.Ş. nin ÇED raporunun halka açıklanma toplantısına katılanlardan biriydim. 1990 ların sonu veya 2000 li yılların başındaydı. Yumurtalık İlçesi’nde büyük bir salonda yapılmıştı ve çok kalabalıktı. İtirazlarımızı seslendirmiş fakat katılan halkı pek ikna edememiştik. Bunun en önemli sebebi, şirketin köylülerin tarlalarını piyasa değerinden ve peşin para ile satın alıyor oluşuydu. Şirketler, köylüleri karşılarına almamak için aynı taktiği bugün de uyguluyorlar. Tarım ürünlerinin getirisinin çiftçiyi memnun etmediği gerçeğini hatırlamak gerek. Köylüleri işe alacakları palavrası da o zaman etkili olmuştu. Köylüler işe alınmamıştı ama o toplantıyı yöneten zamanın Yumurtalık Kaymakamı istifa edip, kömür şirketinde işe başlamıştı.

İncirli Köyü'ndeki toplantı

İncirli Köyü’ndeki toplantı

Geçtiğimiz Aralık ayında, yukarıdaki listede yer alan Çelikler A.Ş. Gölovası termik santrali ÇED raporu halka açıklanma toplantısına katıldım. Yine geçtiğimiz hafta 8 Ocak günü ise, sabah Sarımazı Beldesi’nde Çalışkan Enerji’nin, öğleden sonra da İncirli Köyü’nde Astoria A.Ş. nin kuracakları kömür santrallerinin ÇED raporu halka açıklanma toplantılarına katıldım. Toplantılar yine kalabalıktı. Özellikle Sarımazı’daki toplantı en kalabalık olanıydı, 300 kişi toplantının yapıldığı eski belediye kahvesini doldurmuştu. Atmosferin, köylülerin kömür santrallerine olan tavırlarının değiştiği, yeni santral istemedikleri hemen belli oluyordu. ÇED raporlarının açıklanmasından sonra söz alan köy sakinleri yeni kömür santrali istemediklerini, hem de oldukça öfkeli ses tonu ile, yükses sesle bağırdılar. Yakın akrabalarını kanserden kaybettiklerini, bölgede kanser hastalığının arttığını, özellikle zeytin üretiminin düştüğünü, balık tutmak için sahilden çok uzaklara açılmak zorunda kaldıklarını ifade ettiler. İncirli köyü’nden genç bir arkadaş cep telefonu ile çektiği resimleri gösterdi. Resimlerde İsken santralinin bacalarından körfeze doğru uzanan sarı renkli zehir bulutu açıkça görülüyordu. Resimleri sabah güneş doğarken çekmişti, çünkü geceleri filtre sistemi çalıştırılmıyordu, bu bilgiyi diğer köylerde konuşanlar da doğruladılar. Konuşan köylülerin cevapsız kalan şu sorusu ilginçti: 13 yıldır çalışan İsken kömür santralinin canlı hayata, insan sağlığına ve tarım ürünlerine etkisi konusunda devlet neden bir araştırma gereği duymuyor? Toplantılarda konuşan ve oralarda yaşayan bazı arkadaşların elektrik enerjisi üretmek için tek yolun kömür santrali olmadığını, rüzgar ve güneş gibi temiz enerji kaynaklarına neden yatırım yapılmadığını sormaları hem ilginç, hem de sevindirici idi.

Katıldığımı söylediğim her üç toplantıda da konuştum. Adımı söyleyerek, Adana’dan geldiğimi ve Adana Çevre Platformu adına toplantıya katıldığımı belirterek başladım konuşmaya. Her üç toplantıda da konuşmam alkışlarla karşılandı. Nereden nereye? Seneler önce İsken toplantısında “nereden geldi, pişmiş aşa su katmak isteyen bu yabancılar?” gözüyle bakmışlardı bizlere. Hazırlıklı gitmiş, ÇED raporunu inceledikten sonra, konuşmamı bir sayfa halinde özetleyerek yazılı hale getirmiş, adımı, adresimi yazmış ve imzalamıştım. Konuşmamın sonunda yazılı itirazımı ilgililere vermeden önce, kalabalığa itirazı çoğalttığımı, isteyenlerin aynı şeyi yapabileceğini söylediğimde, elimdeki bütün kağıtları alıp tek tek imzalayıp yetkililere verdiler. Toplantıları yöneten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Adana İl Müdür Yardımcısının tavrına da değinmek gerek. ÇED sunumu yapan firma yetkilileri her türlü konuşma özgürlüğüne sahipken, sorulara istedikleri gibi eğip, bükerek cevap verirken, bana sık sık “konu dışına çıkmayın” uyarısı yaparak sözümü kesmesi, toplantıya katılanların da tepkisini çekti.

Toplantılardan umutlu döndüm ama endişeliyim. Halkın görüşünü esas alacaklarını sanmıyorum. Şirketlerin bir bildiği vardır, “ya tutarsa” diye zar attıklarını sanmıyorum. ÇED raporu hazırlatmanın da yüklü bir faturasının olduğunu tahmin ediyorum, boşa para harcamazlar. Söz açılmışken, şu ÇED hazırlayan firmalar hakkında da bazı şeyler söylemek istiyorum. Sünnet olacak çocuğa “hiç acıtmayacak” derler ya, bu ÇED raporları da bilgi kirliliği yaratarak ve laf kalabalığı halinde “hiç kirletmeyecek” demekten öte bir iş yapmıyorlar. İsimlere ve toplantılarda gördüğüm kişilere bakıyorum, genç çevre, maden ve jeoloji mühendisleri imza atmışlar ve sunum yapıyorlar. Daha geride, orta yaşlı ÇED firması sahipleri görünüyor. Kömür santrali kuracak olan asıl şirket sahipleri ise hiç ortalıkta yoklar. Bu iş biraz şuna benziyor: İnşaatları denetlemekle yükümlü denetim firmaları parayı inşaat sahiplerinden alıyorlarmış. Bu yüzden para aldıkları inşaatı hakkıyla denetleyemedikleri söylenmekte. ÇED raporu hazırlayan firmalar için de aynı şey söz konusu değil mi? Para aldıkları firmanın yatırımı için nasıl olumsuz rapor hazırlayabilirler? Bu işin başka türlü bir çözümü bulunmalı. Yoksa bu çürümenin önü alınamaz. Düşünün, mühendis olmuşsunuz ama belki inanmadığınız gibi, kömür lobisi gibi rapor hazırlamak zorunda kalıyorsunuz ve işin sonunda bütün canlı hayat zarar görüyor, bunun sorumluluğundan nasıl kaçarsınız? “Naaparsın, geçinmek zorundayız” diye geçiştirilebilecek bir konu mu bu? İleride, mesela toplu ölümler olduğunda, açılacak davalarda ÇED raporu hazırlayanların sorumluluğu olmayacak mıdır?

Toplantılarda Tarım ve Sağlık Bakanlığı İl Müdürlüklerinden, DSİ Bölge Müdürlüğünden, Büyükşehir Belediyesinden yetkililerinin varlıkları anons ediliyordu. Onlar bu yatırımlara nasıl rapor verecekler merak konusu. Yeni Büyükşehir yasası gereği, ÇED olumlu kararı verilirse imar planları Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmak durumunda. En önemli sorulardan biri de şu: Bu tür yatırımlarda “toplam etki” hesaplanmalıdır, diyen yüksek yargı kararı hatırlanacak mı?

Adana için kömür santrali belası bu saydıklarımla bitmiyor. Tufanbeyli İlçesi’nde Sabancı Holding’e bağlı Enerji-Sa şirketi bir kömür santrali kurdu, önümüzdeki aylarda çalışmaya başlayacak. Aynı yerde Koç Holding te ikinci bir kömür santrali kurmak için harekete geçti. Bu santraller Tufanbeyli’de bulunduğu yıllardır bilinen, ticari değeri olmayan, yüzeye çok yakın kömürü yakacaklar. Karbon oranı düşük bu kömürlerin yıllar boyunca yakılmasının acı sonuçları Tufanbeyli’de yaşayanlarca da görülecek, ama şimdilik onlara bunu anlatmakta güçlük çekiyoruz.

ALTINCI ŞİRKET KOZA A.Ş. POZANTI’DA…

İncirli Köyü'ndeki toplantıda özellikle kadınlar aktif olarak karşı çıkıyorlar

İncirli Köyü’ndeki toplantıda özellikle kadınlar aktif olarak karşı çıkıyorlar

Bergama’da yaptıklarıyla meşhur KOZA şirketi Adana’nın Pozantı İlçesi’nde, iki ayrı yerde altın rezervi tesbit etmiş ve açık işletme kurmak için ÇED raporu hazırlatmış. Bunlardan biri Pozantı’nın içinde sayılır, 170 metre mesafede, diğeri de Kamışlı Köyü’nde. 7 Ocak tarihinde, Pozantı’da yapılan ÇED halkın katılımı toplantısına gittim, oldukça kalabalıktı. Belediye Başkanı, siyasi parti ilçe başkanları, mahalle muhtarları katılmışlardı. Önce ÇED firmasından projeksiyonlu sunumu dinledik. 53 hektar alanda ağaçları kesecekleri, toprağı sıyıracakları, patlayıcı kullanarak cevher ve kayaç çıkaracakları, 233.000 ton hafriyat yapacakları halde “kötü bir şey olmayacak” diyorlardı. Mülkiyet Orman Bakanlığı’nda olduğu, yani orası ormanlık bir tepe olduğu için bakanlıktan izin alacaklarmış. Tek teselli konusu, ayrıştırma işlemini orada yapmayacak oluşları idi. Çıkarılan cevheri önce depolayıp, sonra kamyonlarla en yakındaki (muhtemelen Kayseri’deki) işleme tesislerine götürecek, ayrıştırma işlemini orada yapacaklarmış. Yatırmın toplamı 924.000 TL. İmiş. 233.000 ton hafriyatın 78.000 tonu cevher olacakmış. 1 ton cevherden 1 gram altın elde edilecekmiş. Bu hesaba göre, işletme süresi olan 3 yıl sonunda 78 kilo altın elde edecekler. Diğer elde edilecek ürünler olan gümüş, bakır ve çinkoyu da hesap edersek 3 sene sonunda 10 milyon TL.nin üzerinde gelir elde edecekler. Ne güzel yatırım değil mi, 1 koyup, 3 senede 10 kazanıyorsun, daha ne olsun, hangi yatırım bu kadar getirir? Pozantı bölgenin yayla, sağlık ve turizm merkezi imiş, gerçek geleceği bu potansiyelini geliştirmekte imiş, Toros Dağları’nın tepesinde dört bir yanı ormanlık alan imiş, yeraltı ve yerüstü suları zenginmiş, bu sular işletmede patlatmalar sonucu ortaya çıkacak olan kayaların ve cevherin atmosferik şartlarda asitlenmesinden kötü etkilenirmiş, patlamalar ve harfiyat toz dumanı  çevreyi olumsuz etkilermiş, kimin umurunda?

Toplantıda Adana Çevre Platformu adına bulunmam, konuşmam ve yazılı itirazda bulunmam pek hoş karşılanmadı gibi bir izlenime kapıldım. Katılımcıların sorularından bazıları şöyleydi: “Benim benzin istasyonum var, mazotu benden alacak mısınız?” “Ben bin ortaklı kamyoncular kooperatifi başkanıyım, taşıma işini bize verecek misiniz?” Son konuşmacı olan Belediye Başkanı ise toplantıya son noktayı koydu: “Ben de çevreciyim ama ekonomi de önemli. Orada maden varsa bu çıkarılmalı elbette, başında durur, işletmenin zarar vermesini önlerim.” Oysa, ne yapacağını önceden ilan ediyordu şirket, ÇED firması ağzından.

Zayıf ta olsa bir umut var gibi görünüyor ama. Malum, KOZA cemaat mensubu olarak biliniyor, iktidar ise cemaata öfkeli. Bakalım, göreceğiz…

Yaşar Gökoğlu...

 

Yaşar Gökoğlu – Adana

You may also like

Comments

Comments are closed.