Buyrun size küreselleşme – Melis Alphan

Hindistan’da her 30 dakikada bir çiftçi intihar ediyor. Nedeni, genetiği değiştirilmiş tohumlar ve bu tohumları geliştiren ABD şirketi Monsanto.

Hindistan’da bir çiftçinin ailesini geçindirmek için günde 2 dolara ihtiyacı var.

Ne var ki ABD malı GDO’lu tohumlar bırakın cüzi geliri sağlamayı, her 30 dakikada bir çiftçinin canına kıymasına neden oluyor.
Son 16 yılda Hindistan’da 250 bin çiftçi intihar etti.

Krizin merkez üssü Vidarbha’da çiftçiler bin yıl boyunca bitkilerden aldıkları tohumlarla pamuk yetiştirdiler. 2002’de genetiği değiştirilmiş, yani GDO’lu tohum Hindistan’a girdi. En meşhurları Bt.

Bt tohumlarını ABD şirketi Monsanto geliştiriyor. Monsanto başta Hint pazarına giremedi. ABD boş durur mu? Dünya Ticaret Örgütü’ne Hindistan’ı şikayet etti ve ülke yabancı tohum şirketlerine kapılarını açmaya zorlandı.

Şimdi Hindistan’ın pamuk eken çiftçilerinin yüzde 90’ından fazlası Bt tohumlarını kullanıyor.

Zaten ortada lokal tohum yok. Bütün dükkanlarda GDO’lu Bt satılıyor. Ve Bt onlara “mahsulü ikiye katlıyor”, “böcek ilacı gerektirmiyor” yalanlarıyla pazarlanıyor.

Onlara has bir Amerikan rüyasıyla kandırılıyorlar.

Bt’nin reklamlarında mutlu çiftçi ailelerini görünce inanıyorlar.

Ama gerçek fena çarpıyor.

Hali hazırda tohum satın almak için bankadan çektikleri kredileri öderken bu GDO’lu tohumlardan bekledikleri verimi alamıyorlar. İddia edilenin aksine bitkiler böcekleniyor; böcek ilaçlarına, kimyasal gübrelere tonla para harcıyorlar. Elde ettikleri mahsul banka borçlarını kapamaya yetmiyor.

Borç-larının kalanını ödeyebilmek için yeniden tohum ekmeleri gerekiyor. Ama tohuma verecek beş kuruşları yok.

Çaresiz, yasa dışı ve astronomik faizlerle çalışan tefecilerin yolunu tutuyorlar.

Tefeci soruyor: “Sana vereceğim borç karşılığında ne verebilirsin?”

Çiftçi cevaplıyor: “Hiçbir şey.”

Tefeci kurnaz, “O zaman tarlanı bana ipotek edeceksin. Borcunu ödeyince ipotek kalkar” diyor.

Çiftçi mecbur tefeciye uyuyor.

Yine tohum dükkanının yolunu tutuyor, GDO’lu Bt alıyor.

Yine bitkiler böcekleniyor, kuruyor. Ve çiftçi bu kez tefeciye borçlu kalıyor. Tefeci kapısına dayanıyor. Varı yoğu olan tarlasını alıyor.

Ve çiftçi kendini öldürüyor.

İstanbul Film Festivali’nde gösterilen “Bitter Seeds” belgeseli bu durumu bütün acısıyla yansıttı.

Mumbai Monsanto’daki yetkililerde palavralar gırla:

“Köylere gittiğinizde Bt farkını görürsünüz. Eskiden bisiklete binenler şimdi motosikletlerle geziyor.”

GDO’lu pamuğun daha fazla suya ve gübreye ihtiyacı var. Ancak Hindistan’daki çiftçilerin sulama sistemleri yok, yağmura bağımlılar. Maliyet her zaman gelirden fazla.

ABD gibi ülkelerde tarımın devam edebilmesinin nedeni devlet desteği.ABD uluslararası anlaşmaları ihlal ederek pamuk sanayisine yılda 3-4 milyar dolar destek vererek Hintli çiftçiyi zor durumda bırakıyor.

GDO’lu tohum üreten ve Hindis-tan’a pazarlayan Monsanto’nun pamuk tohumlarından elde ettiği gelir, beş yıl içinde 58 milyon dolardan (2007) 750 milyon dolara (2011) çıktı.

Binlerce çiftçinin hayatı pahasına bir ABD şirketi daha zenginleşti.

Melis Alphan – Hürriyet

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR