Köşe Yazıları

Bize ne kaldı, bizden kalacak ne? – Göksal Çidem

0

Trakya topraklarında 3 ilimiz, 3 dağımız, 3 ormanımız, 3 denizimiz ve 1 nehrimiz bize kalandı.  Önce Trakya’nın  gerdanlığı olan Ergene gitti. Öldü. Öldürüldü demek daha doğru. Ne uğruna..? Sanayileşme uğruna. Sanayi demek aş, iş, eş, refah, apartman, araba dediler. Ergene kaynakları üzerine sanayi tesisleri kuruldu. Köyünü evini  bırakan fabrikalara koştu.

Köyde kalanlara ne oldu ..?  80 ve 90’lı yıllara kadar her şey yolunda gibiydi. Kışa girerken 2 römork buğday satan odun, kömür, gübre, un, yağ alıp, kış ayında soba başında, kahvede dost sohbetleri ile baharı beklerdi.

2000’den sonrası, günümüze gelince ise tam bir çöküş devri. Ot, et, canlı hayvan, karkas et ithalat ile yapılan tarım politikalarındaki yanlışlıklar, çiftçinin elinde ki üretim araçlarının sermayeye devredilmesine neden oldu.

Girdi maliyetleri yükseldi, ürünler maliyeti karşılamayınca, bankaların sokakta dağıttığı kredi kartları sayesinde, çiftçimiz  kredi ekip haciz biçmeye başladı. Tarımsal ürünler, hayvancılık ve süt ise para etmeyip maliyetini bile karşılamayınca ve desteklemeler yeterli olmayınca kış aylarında kahvelerdeki dost sohbetleri de kalmadı.

Ergene Nehri

Hayvanlar ve tarımsal ürünler para etmeyince de topraklar satılmaya başlandı. Sattıran belli. Bankalar alacağına karşı sattırıyor da, alan kim..? İşte orası muamma. Alanların bir çoğu tarım yapmıyor. Hatta satın aldığı çiftçiye sen ekmeye devam et.. günü geldiğinde gereğini yaparız..diyorlar.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK 1923′ te “Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.” diyor. Ülkemizin bugünkü stratejik konumu dikkate alınarak, çiftçimiz yanlış politikalar sonucunda üretimden uzaklaştırılırsa, toprakları kimin aldığı belli değilse, üretmeden her şeyi ithal ürünlere bağlarsak bizden sonra bu topraklarda yaşayacak olan gelecek nesillere hiçbir şey kalmayacak.

Ergene ölmüş. Dağlar delik deşik. Topraklar kirlenmiş. Kalanların üzerine kirli sanayi ve kömürlü santral planları. Derelerde balık kalmadı, dağlarda ormanlarda yaban hayvanı kalmadı. Köylerde insan kalmadı.  Her şeyi tükettik.  Yok ettik. Talan ettik. Dağları deldik, kalbur alıp toprağını eledik. Yerin altındaki suları bile kirlettik yok ettik.. Yapmayın etmeyin, dağlar, ormanlar, nehirler insanlar ölüyor dedik.. ÇED raporu var. Bilirkişi raporu var dediler. Doktor bile rapor verdiğinde, SGK ilaçları 3 aylık verirken, ÇED raporuyla yaşam alanı yok edilirken 10-20-30 yıllık süreler veriliyor.

Ülkemizin en önemli doğa alanlarından Istrancalar için o kadar çok plan yapıldı, milyon liralar,  dolar ve eurolar harcandıki, hepsinde koruma vurgusu ön planda. Uygulama da ise arka planda.

O kadar çok plan yapıldı ki, GEF II, Biyosfer Rezerv alan, Turizm bölge planı, Doğa Turizmi Master planı,.. Planlar uygulanmayacaksa neden yapıldı.?

Elinde ÇED ve Proje dosyasıyla gelenlere, Burada bu faaliyet olursa sular zarar görecek, bak burada doğa turizmi planı var, burada eko-agro turizm var, burada sağlık turizmi var diyorsunuz, itiraz ediyorsunuz, bende de ÇED olumlu kararı var, diyor.

Bu kararı kim veriyor..? Proje sahasındaki köyde bir gece bile yatmamış, yaşamamış, ormana girmemiş, kaynağından su içmemiş, köyü harita üzerinden görmüş  imzayı atmış. Görmeden hazırlanan ÇED raporlarında Ege Denizi Vize Evrencik köyüne, Kızılırmak üzerinde ki barajlarla Kırklareli Kapaklı köyüne, Büyükçekmece Gölü Kırklareli’ne gelmezdi.

Taş ocağı zarar vermez. RES zarar vermez. Kırma-eleme tesisi rahatsız etmez diyor. Aslında doğru da söylüyor. İmzayı atanı rahatsız etmiyor. Ya köyde yaşayan insan, Ormanda barınan hayvan ne yapacak.?

Suçlu kim..?

Istrancalar’da taş ocakları

Hepimiz suçluyuz. Gelecek nesillere yaşanacak toprak, içilecek su bırakmadık. Başkasını suçlamakla da kurtulamayız. Ne yazık ki slogan atmakla da kurtulmuyor. Bu vebal, bugün yaşayan herkesin.

Çözüm ..? Karar vericiler tarafından hazırlanan ulusal ve uluslararası plan ve projeler onaylansa, en azından bundan sonraki tahribat azalacak. Turizm bölge planı 8 yıldır onaylanmayı bekliyor. Biyosfer Rezerv Alan ilanı 10 yıldır bekliyor. Dünyanın 3. Büyük longozu RAMSAR kapsamına alınacaktı. Vazgeçildi. 6 Yıldır hala bekliyor.

Istrancalar’da taş ocakları

Bekledikçe de ormanlarda dinamitler patlıyor. Sular kirleniyor. Orman ve su varlığımız azalıyor. Geçmişten bize kalanı miras olarak görüp, yok  etmeye devam. Miras değil de, gelecek nesillerin emaneti olduğunu anlarsak, ve emanete ihanet etmekten vazgeçersek, işte o zaman geleceğe bırakacağımız onların yaşamları ve hayatlarıdır.

Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok etmeye hakkımız yok. Onlar bunu hak etmiyor. Bugün ÇED raporları ile hak gördüklerimiz, aslında  yarınlardan çaldıklarımızdır. Çalınan gelecek  nesillerin hayatlarıdır.

Istrancaların ve Kırklareli’nin  geleceği doğasıdır, denizidir, turizmdir, eğitimdir. Nüfusun 7 katı turist gelmesi de bunun göstergesidir.

Yetkililere bir kez daha düşünün demiyoruz. Çünkü siz düşünürken kalanlar da yok olacak. Yıllardır bekleyen doğayı korumaya yönelik projeleri, gelecek nesillerin yaşayabileceği bir dünya bırakmak için bir an önce onaylayın. 

 

Göksal Çidem

Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı

 

You may also like

Comments

Comments are closed.