Biz Neymişiz de Haberimiz Yokmuş

Ne kadar güzel ortaya koymuş değil mi HCG, referandumda HAYIR diyenleri. Artık ben de kendime bir tane sıfat seçeceğim bu yazılanlar içinden. Bakacağım bakalım, “Ben neymişim be abi?” diyerek. Tabii, tüm kötü sıfatlar bir tarafa toplanınca, karşı taraf için söylenebilecek tek şey kalıyor: Demokrasinin Yıldızları!

Radikal Gazetesi’nin bugünkü sayısında Hasan Celal Güzel (HCG), kendi üslubuyla ve dahil olduğu fikir cephesinin genel tarzıyla referendum ile ilgili bir yazı yazmış. Okumakta olduğunuz yazıyı, şimdilerde moda olan “okuyucu-yorum” şeklinde yazısının altına da gönderebilirdim fakat, Radikal’in internet sitesinde yorum yapılamayan tek “şey” HCG’nin yazıları ne yazık ki. Hava durumuna bile yorum yazılabiliyorken, bu kişinin yazılarının altına yorum yazılamıyor. Bir sansür söz konusu.

Yazının başlığı, “PKK’nın oyunu ve muhalefetin İstismarı”. HCG, devlet kademesinde herkesin kabul ettiği PKK ile görüşmelerin olmadığını iddia ederken, herkese de AKP ve Başbakan gibi davranmayı öğütlüyor. PKK, görüştük diyecek, CHP ve MHP de üstüne gidecek, referandumda oylar etkilenecek komplosunun da çoktan kararlaştırılmış bir durum olduğunu iddia ediyor. İşin komplo kısmını bir tarafa bırakıp, yazının başına dönelim:

“PKK ve onun Meclis’teki temsilcisi olan BDP, referandum kampanyasında açıkça ‘ret cephesi’ içinde yer aldılar. Defaatle yazdık; bir yanda antidemokratik oligarşik jakobenizmin temsilcisi CHP diğer yanda ne yazık ki CHP ’nin kanatları altına sığınmış görünen güya milliyetçilerin temsilcisi MHP, bir de teröristbaşının emrinden çıkmayan PKK/BDP… Ayrıca, bilcümle ulusalcılar, Ergenekoncular, militaristler ve darbeciler…

Bu birbirinin zıddı gibi görünen, birbiriyle ezelden kavgalı gruplar, anayasa referandumunda ayrı cephede yer aldılar. CHP’liler ve özellikle MHP ’liler, bir taraftan AK Parti ’yi teröristlerle işbirliği yapmak ve ‘vatanı satmak’ la suçlarken, kendileri vatan hainleriyle aynı safta bulundular.”

Ne kadar güzel ortaya koymuş değil mi HCG, referandumda HAYIR diyenleri. (Neden hayır, değil de HAYIR yazdığım düşünülecek olursa, aklıma objektif bir köşe yazısında tam 41 kere EVET yazan bir yazar geldi. Referandum değerlendirme yazısında 41 kere EVET, 1 kere hayır ve bir kere de boykot yazarak durumu tarafsız bir şekilde özetlemişti kendisi.) Artık ben de kendime bir tane sıfat seçeceğim bu yazılanlar içinden. Bakacağım bakalım, “Ben neymişim be abi?” diyerek. Tabii, tüm kötü sıfatlar bir tarafa toplanınca, karşı taraf için söylenebilecek tek şey kalıyor: Demokrasinin Yıldızları!

Her ne kadar HCG, Radikal okuyucuları tarafından bile pek ciddiye alınmayan ve konumu itibariyle folklor öğesi gibi duran bir kişi olsa da, onun zihniyetinin genel olarak egemen olduğunu söylememek güç. Kendi taptığına tapmayan herkesi, Ergenekoncu, oligarşik jakobenizmin(!!) temsilcisi, “güya” milliyetçilerin, “sözde”  bir şeylerin temsilcisi ilan edebilecek kadar demokrat bir kesimle karşı karşıyayız. Başka bir sebeple, farklı düşünmek imkansız. En iyisi bizim için yapılıyor, buna karşı çıkmak için hiçbir “legal” neden yok. O yüzden ya militarist olmak gerekir, ya darbeci olmak gerekir, ya da küçükken ateşli bir hastalık geçirmek… İş biraz da zora girerse, anketler biraz daha AKP’nin tersine çıkarsa, büyük ihtimalle şunu da duyarız: İnsan olan evet der!

İşin daha da kötüsü, referandumda iki taraftan bir tanesi için söylemediğini bırakmayanların, Referandum’dan bağımsız olarak sürekli olarak muhalefeti darbeci, ergenekoncu, militarist ve terörist olarak adlandırmaya çalışanların demokrasi getireceğine inanan gerçek demokratlar da var. (AKP’nin ya da onun iktidar havuzu sayesinde kamuoyunda söz sahibi olan kişilerin, toplumsal bir muhalefet olayı karşısında, bu sıfatlara başvurmadığı tek bir örnek dahi gösteremezsiniz. TEKEL Direnişi için bile açık açık PKK vurgusu yapılmıştı.) “Hayır demek, vatan hainliğidir”, “Hayır diyenler teröristtir” diyenleri duyup, görüp hala aynı yolda gitmekte kararlı görünenler var. Kendi muhalefetine böyle yapanların, ülke geneli söz konusu olduğunda değişebileceğini düşünenler var. Sadece, bazı olayları değerlendirmek bile akılda şüpheler doğurmaya yetecekken hem de. Unutmamak lazım: AKP, Cemil Çiçek’tir. AKP, Hasan Celal Güzel’dir. AKP, Egemen Bağış’tır.

Yazıya dönecek olursak, son cümlesi yerinde: “Bu mübarek Ramazan Ayı’nda yalanlarla, dolanlarla kimseyi kandıramazsınız.” Tüm dini referanslara rağmen sonuna kadar katılıyorum Hasan Celal Güzel. Kimseyi kandıramazsızın, gerçekten de.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR