2013’te kaybettiğimiz Avukat Noyan Özkan’ın çevre ve ekoloji alanında yaşamı boyunca sürdürdüğü mücadelelere ilişkin hukuk arşivini Türkiye’deki İlk Sivil Ekoloji ve Kent Kütüphanesi’ne bağışlayan Beynun Özkan, eşi Noyan Özkan ile anılarını Yeşil Gazete ile paylaştı.
- Beynun Hanım, Noyan Bey’in sevdikleri, mücadele arkadaşları, dostları buradaydı. Nasıl hissediyorsunuz?
“Çok duyguluyum bir kere. Uzun zamandır pek su yüzüne çıkmamış duygular hücum etti. Özlem doluyum, gurur doluyum, umut doluyum.
- Noyan Özkan’ın çalışma yaşamına ait hukuk arşivini, dijital ekoloji ve kent kütüphanesine bağışladınız. Bu fikir ne zaman, nasıl doğdu?
“Ölümünden hemen sonraydı. 2014 Nisan ve Haziran arasında. Haziran ayında bürosu boşalacaktı. O zamana kadar toparlandı. Sekreteri İsmail Koç, onun dışında da Ankara’dan Aydın Tansu, İzmir’den İbrahim Arzuk ve Ömer Erlat destek verdiler. Türkiye Barolar Birliği ‘Noyan Özkan Çevre ve Ekoloji Mücadelesi Onur Ödülü’nün oluşturulmasında katkı sağladı. Arşivin korunması bireysel bir inisiyatifti. Ekoloji Kolektifi ile ilişkimiz geçen yıl Fevzi Özlüer’in benimle görüşmek istemesi ve Sevinç Pastanesi’nde buluşmamızla başladı. Buluştuğumuzda bana böyle bir projeleri olduğunu ve amaçlarını anlattı. Noyan Özkan’ın arşivinin çok değerli olduğunu, bunu da hem fiziki olarak koruma altına almak istediklerini, son teknolojiyle dijital ortama aktarıp kent ve çevre mücadelesiyle ilgili bir kütüphane kurmak istediklerini söyledi. Benim iznimi istediler. ‘Tabi ki’ dedim. Çok gurur duyarak hemen kabul ettim. Onun hazırlıkları sürdü. 1 yıl dolmadan da devir teslim yaptık. Ömer Erlat’ın bir lafı vardı. Arşiv Ömer’in bürosunda duruyordu. ‘Beynun, bu arşiv bizim hayatlarımızla sınırlı. Üstelik havayla da teması var. Zaman onu da eskitiyor. Biz gittikten sonra arşivi belki de birisi çöpe atacak. O yüzden çok iyi bir şey yapıyoruz’ dedi.
- Noyan Bey ile ne zaman tanışmıştınız, onu düşündüğünüzde sizi gülümseten bir anınız var mı?
“Biz 1982 yılında tanışıp 1983 evlendik. Aslında evliliğimizin 30’uncu yılını kutlamamıza birkaç ay kala vefat etti. Doğum gününe birkaç gün kalmıştı. Şunu anlatabilirim. Daha flört sayılmıyordu. Ben dağ yürüyüşlerine gidiyordum. O da İzmir’e yeni taşınmıştı. Kaymakamlıktan istifa edip İzmir’de avukatlık yapmak üzere dayısının yanında kalmaya başlamıştı. Tesadüf aileler tanışıyordu. Biz de öyle tanıştık. Noyan, ‘A ben de dağlara gelebilir miyim’ dedi. ‘Tabi’ dedim. Bir, iki dağ yürüyüşüne birlikte gittik. Sonra da onun eniştesinin, kız kardeşinin ve arkadaşlarının bulunduğu daha büyük bir grup ile baharda, bir Mart ya da Nisan günü sanıyorum Yamanlar yürüyüşüne gittik. Noyan’ı kişi olarak çok beğeniyorum. Arkadaşlığından çok keyif alıyorum. Düşünce yapısı acayip hoşuma gidiyor ama henüz bir “hadi sevgili olalım” işaretini kendimden alamıyorum. O yürüyüş sırasında nasıl içimden geliyor, gidip sarılasım geliyor, canım acayip sarılmak istiyor. (Gülüşmeler) İnanılmaz tatlı bir çocuk. Kocaman bir çocuk. O kadar tadını çıkartıyordu ki. Çok sevdim… O anda onu ne kadar sevdiğimi hissettim. Zaten dönüş yolunda elini tuttum, tutuş o tutuş. (Gülüşmeler) Noyan gerçekten hayatta tanıdığım en temiz, en naif, en objektif insanlardan bir tanesi. Güzel bir birliktelik oldu, çok şanslıymışım. Birlikteliğimiz ikimizi de daha iyi insanlar yaptı. Sizlerle de gündemi ve ruh kardeşliğini yaşıyorum. Yeşil Gazete’yi her açtığımda beni ilgilendiren, yüreğimdeki ya da aklımdaki sorunu ya da sevinci burada bulabiliyorum. Teşekkür ederim.
- Biz teşekkür ederiz.
Noyan Özkan’ın mirası Türkiye’nin ilk sivil ekoloji ve kent kütüphanesinde yaşayacak
Noyan Özkan’ın adı Karşıyaka’da otopark olmaktan kurtardığı parkta yaşayacak
Dostları Noyan Özkan’ı anlatıyor
Röportaj: Merve Damcı
(Yeşil Gazete)