Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Baltalar elimizde…

0

Çocukluk yılları insanın tüm yaşamına çok fazla damga vuruyor olmalı ki pek çok yazımda çocukluğumdan kalma bir şeyler mutlaka bulunuyor. Bu kez de aklıma baltalı şarkı geldi çocukluk yıllarımdan. Hem okullarda bolca söyletilirdi bize hem de çokça kulağımıza çalınırdı orada burada. Bilmeyenler için şarkının sözlerini biraz daha devam ettireyim:

Baltalar elimizde, uzun ip belimizde
Biz gideriz ormana, hey ormana
Yaşlı kütük keseriz, testereyle biçeriz
Biz gideriz ormana, hey ormana

Daha o yaştayken zihinlerimize kazınıyormuş yani, ormana balta ve iple gidilir, ormanda ağaçlar kesilip biçilir. Bilmiyorum çocuk psikologları bu duruma ne der. Gerçi haksızlık etmeyeyim, şöyle çocuk şarkıları da yok değildi:

Kestane, gürgen, palamut
Altı yaprak, üstü bulut
Gel sen burada derdi unut
Orman ne güzel, ne güzel

Parsel parsel orman

Bu şarkılar durup dururken aklıma gelmedi elbette. 30 Kasım tarihli Resmi Gazete’de ormanların farklı farklı kullanımlara tahsisi ile ilgili iki yönetmelik yayımlanınca, kamuoyunda kıyamet koptu doğal olarak. Pek çok kişi ve hatta basın-yayın organı bu yönetmeliklerin daha önce olmayan uygulamaları içerdiğini sandı. Gazetelerde, haber sitelerinde bu yönde haberler yapıldı, sosyal medyada bu yönde paylaşımlar peş peşe geldi.

İşin doğrusu ise şöyleydi: Bu iki yönetmeliğin içerdiği konular 2014 yılında tek bir yönetmelik olarak düzenlenmişti.[1] Ayrıca bu yönetmeliğin 2015, 2016 ve 2017 yıllarında üç kez de değiştirilmek zorunda kaldığını biliyoruz. Değiştirilmek zorunda kalınıyordu, çünkü yönetmeliğin dayanağı olan 6831 sayılı Orman Yasası’nın 17’nci ve 18’inci maddeleri yeşil[2] denilince gözleri ışıldayan siyasetçilerimiz tarafından sık sık değiştiriliyordu. 2017 yılından sonra da yasada değişiklikler yapıldığı için yönetmeliğin de değişmesi ihtiyacı ortaya çıkınca, bu kez idare tek bir yönetmelik yerine, ayrı iki yasa maddesi için ayrı iki yönetmelik yayımlamayı uygun görmüş. Bu yeni yönetmelikler büyük ölçüde eskisinin tekrarından ibaret.

Hiç mi yeni bir şey yok derseniz, var, var elbette. Bunların neler olduğunu merak edenler Türkiye Ormancılar Derneğinin konuyla ilgili basın açıklamasına bakabilir. Benim söylemeye çalıştığım özetle şu: Orman alanlarının ormancılık dışı uygulamalara tahsisi konusu maalesef yeni değil. Anayasa’nın 169’uncu maddesi, Orman Yasası’nın 16, 17, 18 ve Ek 9’uncu maddeleri ile Turizmi Teşvik Yasası’nın 8’inci maddeleri söz konusu tahsislerin temellerini ortaya koyuyor. Yönetmelikler bu temeller üzerinde inşa edilecek uygulamaların detaylarını şekillendirir. Bir hukuk devletinde[3] hiçbir yönetmelik hükmü yasa ve anayasaya aykırı olmaz. Bahsettiğimiz iki yönetmelikte böyle bir aykırılık var mı yok mu, hukukçular buna bakar. Bilmemiz gereken, özetle, bu iki yönetmelikte sayılan pek çok iş ve işlemin orman alanlarında zaten yıllardır yapılıyor olduğu, bu nedenle ormanlarımızın parsel parsel bölüşüldüğü ve bu uygulamaların temelde yukarıda belirttiğim anayasa ve yasa maddelerine dayandığı.

Bir noktayı daha açıklığa kavuşturmakta fayda var. Evet, bu uygulamalar yıllardır yapılıyor ama son yıllarda yapılan yasa değişiklikleri ile hem kapsamı çok genişletildi hem de ormancılık örgütü üzerinde kurulan siyasi ve idari baskı ile bir yandan süreçler kolaylaştırılıp diğer yandan da usulsüz iş ve işlemlerin önlenmesi zorlaştırıldı. Örnek mi? Sayıştayın Orman Genel Müdürlüğü 2020 faaliyetlerini denetleme sonuçlarını gösteren rapora göre orman alanlarında faaliyet gösteren madencilik işletmelerinden 649’u denetlenmiş ve bunlardan 152’sinde izinsiz yapı ve izin amacı dışında kullanım saptanmış. Rapor aynı zamanda bu usulsüz işlemler için etkili denetim ve işlem yapılmadığını söylüyor. Peki, denetleme yükümlülüğüne sahip ormancı meslektaşlarım mı işini yapmıyor sizce, yoksa birileri o onlara ‘dur, yoksa yanarsın’ mı diyor? Bir soru daha: Biz bu yönetmelikleri konuşmaya başlamadan kısa süre önce, 16 Kasım 2021 tarihinde TBMM Başkanlığına verilen bir torba yasa teklifinin içinde Orman Yasası’nın 18’inci maddesinin değiştirilmesini içeren bir maddenin de bulunduğunu ve bu değişiklik yasalaşırsa verilecek izinlerin kapsamının genişleyeceğini, dolayısıyla 30 Kasım’da yayımlanan yönetmeliğin yine değiştirilmek zorunda kalınacağını biliyor muydunuz?

Asıl üzerinde durmamız gereken idarenin (yürütmenin) tasarruflarından (yönetmelik yayımlamak ya da değiştirmek, iş ve işlemleri yürütmek vb.) çok yasamanın, yani siyasetin ve siyaseti etkisi altında tutan unsurların tasarrufları (yasaları değiştirmek ve idareyi baskı altında tutarak bağımsız ve tarafsız yürütmenin önüne geçmek) olmalı. O unsurların akıl ve bilim ekseninden çok çok uzakta olduğunu söylememe gerek var mı? Yahut o unsurların neler olduğunu illa ben mi söylemeliyim? En iyisi o unsurların yerine ben kocaman bir…………………………………………………………. boşluk bırakayım ve İngilizce öğretemeyen İngilizce derslerinin sınavlarından hatırlayacağımız bir cümleyle topu size atayım: Please fill in the blank properly.

Hadi, bir ilk yapıp yazıyı da İngilizce tamamlayayım:

Axes in our hands, long rope on our waist
We go to the forest, HURRA(!) to the forest.

*

[1] Daha öncesi de var. Ben sadece şimdikinden bir önceki durumu açıklıyorum
[2] Yeşil ama doğanın yeşili mi yoksa bir nesnenin yeşili mi? Yanıtı siz verin
[3] Bu açıdan Türkiye için kocaman bir soru işaretinin olduğunun farkındayım.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.