Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Ayrımcılığı geri dönüştürmek daha mı kolay?

0

Yerel olarak bundan yirmi yıl öncesinin, 30 yıl öncesinin ve hatta daha önce yazılmış haberlerin diline, LGBTİ+ ve özellikle trans kadınlar üzerine atılmış manşetlere bir göz atın. Hedef göstermeler, sürekli şeytanlaştırma ve kötüleme üzerinden ve aynı zamanda objeleştirmekten farklı başlıklar nadirdir. Dünya’da da çok farklı değil. “Kuzuların Sessizliği” filminde bile sapık katilin “transgender” olduğunu ve kadınları kıskandığı için onları öldürdüğü söylenir. Yine, sinemanın baş yapıtlarından biri olan “Sapık” (Psycho) filminde de “trans değil ama” diye ortaya koyduğu görsel, yine kadın kıyafetleri içinde bir erkeğin sapkınlığıdır. Türk gazeteleri yıllarca “sapık, jilet tüküren tekinsiz kadın kılığında erkekler” olarak resmetti bizi.

Transfobi toplumda öyle bir kök salmış ki, neredeyse altmış yıl önce  hakkımızda yapılmış cahilce yorumlar gerçek sanılıp kabul görüyor. Her şey güncelleniyor, bilim ilerliyor ama translar hep toplumun, bilimin, kabulün dışında bırakılıyor. Bu noktada medyada, haberlerde, kitaplarda veya kısaca tükettiğimiz kültürel içeriklerde transların resmedilme şeklinin toplumun bilinçaltında inşa ettiği rol ve yer önemli bir işlev görüyor.

Küçükken, “Kutsal Damacana 2” adlı Türk yapımı filmi izlerken orada  “travesti ile kurtadam karşılaşıyor, ne kadar komik” fikriyle çekilmiş bir sahneye denk gelmiştim. Her daim alay edilen, hor görülen ve dışlanan trans kadınların “düzgün” biçimde temsil edildiği kaç yapım biliyorsunuz?

Yıllar geçti, bakış değişmedi

Meseleye tam buradan bakınca, bugün de sosyal medyada aldığımız tepkiler çerçeveye uyuyor. Bir trans kadına “bu uyuşturucu içiyor” diye asılsız iftiralarda bulunabilirsiniz, herkes sorgulamadan inanır. İstediğiniz her etiketi, hiç bir destekleyici unsur, kanıt olmadan kullanabilirsiniz ve toplum onaylar. Ne bekliyoruz ki? Haberlerde, filmlerde ve filmlerin uyarlandığı romanlarda hep “kötü” olmuşuz, “sapık” olmuşuz. Erk ve iktidar, azınlıklara yaptığı zulmü tam bu şekilde meşrulaştırır zaten.

Trans kadınları sürekli “kötü” olarak resmetmek gerekiyor ki bize yapılan zulme toplumun rızası olsun. Gazeteler manşetler atarken, Hortum Süleyman, Balyoz ekibi gibi kişi ve grupların farklı yer, zamanlarda translara yaptıkları zulüm kabul görsün. 80’lerde trenlere doldurulup İstanbul’dan sürülmek, 90’larda ve 2000’lerde ev baskınlarına kadar giden şiddet, sayısız işkence… Toplum da zaten değersiz gördüğü bu azınlığın arkasında durma gereği hissetmiyor. Çünkü sayısı az, sesi kısılmış bir azınlık olarak vurması ve sövmesi kolay, hedef gösterilmeye açık olmuşuz.

Günümüzde ise LGBTİ+ ve özellikle trans görünürlüğünün artması ile eskiye kıyasla şiddet olaylarında azalma olsa da şiddetin evrilip şekil değiştirdiğini söylemek mümkün. 8 Mart’ta alandan trans kadınları atmaya çalışmak, söz sahibi veya herhangi bir görünürlüğü olan trans kadınların sürekli hedef gösterilmesi, iftiralara maruz kalması gibi… Görünürlüğümüz ve inanırlığımıza saldırılıyor ki, eskiden olduğu gibi “sapık” damgasıyla o eski şiddete ve işkenceye maruz kalalım.

Faşist ideolojilerin günümüzde ana meselelerinden birinin LGBTİ+ ve özellikle de trans kimlikler olduğu artık aşikardır. Dünyada ne kadar faşist organizasyon ve hareket varsa hepsinin LGBTİ+ üzerinde çok sert bir çizgisi ve hatta çoğu noktada ana mücadele noktalarından biri olduğunu gözlemleyebiliriz. Kürtaj karşıtı, çekirdek aileyi kutsal gören bu gruplar için baskıyla yok etmeye çalıştıkları kimlikler; mülteciler, LGBTİ+’lar, eşitlik isteyen insanlar ve hepsinin kümesinde olan kadınlardan oluşur. Bu kişilerin sinsice “hak ve eşitlik” iddiasını kullanarak “özgür ifadeyle nefret söylemi” “kadınları koruyoruz translara hayır!” “Aileyi koruyoruz LGBTİ+’ya hayır!” gibi söylemlerinin amacı, hoşgörülü bir toplumun sınırlarını daraltmaya çalışmaktır.

Gördüğümüz şeyin açıklaması basit, bu faşizan kapitalist düzende geri dönüşüm, yeşil politikalar ve birliktelik yerine daha kolay gelen ayrışma ve aksine nefretin yeniden farklı kalıplarla üretilmesi. Doğrudan translara hakaret etmek yanlış örneğin, ama bu kişi tuvalete gitmek isterse, spor müsabakalarında yarışmak ya da soyunma odası kullanmak isterse bir anda hakaret etmek ve o kişiye saldırmak mübah karşılanıyor. Kısaca bu kişiler 20. Yüzyıl’ın nefretini geri dönüştürmeyi tercih ediyorlar.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.