Konu hakkında Milliyet gazetesinin haberi ve Gila Benmayor’un köşe yazısı
Sayın Yeşil Gazete Yayıncıları,
29 Nisan Pazar günü eşimle birlikte Ayvalık’a gittik. Bu geziyi hemen hemen tüm gazetelerde Sabancı-Dinçer ailesi tarafından restore edildiği haberleri yapılan Ay Işığı Manastırını görmek için planlamıştık.
Cunda adasına geldiğimizde Pateriça köyleri ve Ay Işığı Manastırı yolunu gösteren yönlendirici tabela doğrultusunda ilerledik. Yol boyunca üç tabela daha bizi manastıra yönlendirdi. Yol çok bozuk olduğu için saatte on km. hız ile ilerleyebildik ve manastıra varmamız bir saati buldu.
Ancak kapıya vardığımızda bir güvenlik görevlisi buranın bir “özel mülk” olduğunu ve gezilemeyeceğini bildirdi. Böyle zorlu bir yoldan geldikten sonra tarihi yapıyı gezebilmek için biraz ısrarkar olduk ancak genç görevli buranın halka kapalı olduğunu, bizim gibi pek çok ziyaretçinin geri çevrildiğini üzgün bir ifade ile adete utana sıkıla anlattı.
Bizi tek mutlu eden şey ise bu mirası görebilmek için gelen beş arabayı yoldan çevirmemiz idi, hiç olmazsa bu insanlar bizim gibi bu zorlu yolda eziyet çekmediler.
Pateriça köyünden geçerken başımıza gelenleri köylülerle paylaştık ve köy ahalisinin de burayı alan kişilerden hoşlanmadığını anladık, hepsi insanların geri çevrilmesinden çok rahatsızdılar. Köylüler bize bir şeyler ikram ederek üzüntümüzü kendilerince hafifletmeye çalıştılar.
Aynı gün öğleden sonra Aşıklar Tepesinde Koç ailesi tarafından restore edilen tarihi değirmene çıktık. Yapıyı mükemmel bir minik kütüphane haline getirmişler, her biri insanı mutlu eden zarif detaylar, Koç ailesi tarafından adı kütüphaneye verilen diplomat Necdet Kent ve ailesini tanıtan broşürler, Cunda’yı tepeden seyredeceğiniz nefis bir teras, ufak tefek atıştırmalıkların makul fiyata sunulduğu bir kafeterya ve mis gibi tuvaletler. Kent kütüphanesi her ziyaretçinin son derece mutlu ve Koç ailesine müteşekkir kalarak ayrıldığı bir tarih/kültür yapısı olmuş. Koç’ların gönüllerine sağlık, Allah razı olsun.
Şimdi bizim anlamadığımız konular şunlardır;
1. Ay Işığı Manastırı özel ve kapalı bir mülk ise yol boyunca ne için tabelalar konmuştur? Bu tabelalar eski ise neden kaldırılmamıştır?
2. Burası halka açık değil ise hangi sebeple Sabancı-Dinçer ailesinin alicenaplığını gözümüze sokan çarşaf çarşaf restorasyon haberleri yapılmıştır? Üstelik bu haberler yanıltıcıdır, okuyan kişilere buranın bir müze-ev olarak kullanılacağı mesajı verilmiştir. Bu haberlerde buranın özel mülk olduğu ve halka açık olmadığı uyarısı neden yapılmamıştır?
3. Buckingham Sarayı bile belli bir parkur çerçevesinde gezdirilirken manastırı restore ederek güya tarih ve kültür mirasımıza sahip çıkan bu ailenin tutumu nasıl açıklanır?
Beyefendi, yaz sezonunun gelmesi ile bizler ve bizim yoldan çevirdiğimiz vatandaşlar gibi pek çok tarih sevdalısı burayı ziyaret etmek için manastırın bozuk yoluna düşecek ve eziyet çekeceklerdir. Sabancı mülkünün kapısından gönlü kırık insanların dönmemesi, daha fazla vatandaşın mağdur olmaması için bu yapının ziyarete kapalı olduğu haberini yapabilirseniz çok yararlı olacağı kanaatindeyim.
Akşam Taş Kahvede yan masada manastırın kapısından çevrilen iki aile aynı konuyu konuşuyorlardı, “zenginlik ne kadar kazandığınla değil kazandığını nasıl harcadığın ile ilgili bir şey” dedi beylerden biri. Sanırım Sabancı-Dinçer ailesi bu anlamda henüz yeterince zengin değil.