Köşe Yazıları

Adana’dan Livorno Geçti

0

livorno6fo5 Eylül günü  sanırım bu ülkedeki muhalif birçok futbol sever gibi ben de Adana’da olmak isterdim. Her şey gibi futbolun da kapitalizmin esiri olduğu, bir eğlenceden çok bir endüstri olarak adlandırıldığı, futbol zevkinin ödemeli kanallara taşındığı, modern zaman insan kaçakçıları olan menajerlerin futbolcuları köle gibi kullandığı bu dönemde, Livorno ve Adana Demirspor maçı futbolun sadece futbol olmadığı gerçeği ile birlikte gösterdikleri muhalif tavır daha da bir önem taşıyor.
Çok klişe bir laf olacak ama futbol hiçbir zaman sadece futbol olmadı, popülerliği ile politikacılar ve politik gruplar başta olmak üzere birçok kesimin kendilerini ifade etmeye çalıştığı platformların başında geldi hep.  Örneğin günümüzde kapitalizmin ve cinsiyetçiliğin ele ayağa bürünmüş olan Berlusconi A.C. Milan başkanı olarak popülerliğine popülerlik kattı ve İtalya gibi birçok sol ve muhalif gruba ev sahipliği yapan bir ülkede başbakanlığa devam ediyor.

Barcelona F.C. ise Franco döneminin faşist İspanya’sında Katalanların silahsız mücadale yollarından biri oldu, Katalan ulusal takımı olarak da görülen Barcelona ülkemizde de çok popüler olmuştur hep ve halen kendilerini solcu olarak ifade edenlerin yürekten başarıları ile gururlandığı takımların başında geliyor. Fakat kapitalizm onları da kanına girmeye başladı, Real Madrid’in ve Chelsea’nin futbolcuları metalaştıran, mal gibi satılıp alınan eşyalara dönüştüren politikalarının yanında para ile saadet olacağını düşünen Barcelona halen politik duruşunu devam ettirse de agresif transfer politikalarını kullanmaya başladı. Ayrıca, şovenist milliyetçilik Barcelona’nın da muhalif kanını kirletmeye, takımı zehirlemeye başladı.

Futbolun futbol olmadığına dair bir örneği de ülkemizden Beşiktaş’ı ve Çarşı’yı  verebiliriz. Her ne kadar son birkaç yıldır, Demirörenler, Sinan Enginler, Alahattin Çakıcılar ile sağ ve faşisan politikalar ile yönetilse de, halen Çarşısıyla politik duruşunu devam ettirebilen bir takım Siyah Beyazlılar. “Çarşı Nüklere Karşı”, “Çarşı Savaşa Karşı” gibi sloganları üreten, takımlarına verdikleri sınırsız destek ile tanınan Çarşı taraftar grubu, Türkiye’deki Irkçlığa inat, Ermeni asıllı bir lider ile faaliyetlerini sürdürüyor.  Bu bilgiyi basit görebilirsiniz belki, ama unutmayın ki bu ülkenin vatandaşlığına geçen bir Brezilya asıllı futbolcu “Mehmet” olmadan ve “İstiklal Marşı” milli takımın formasını giyemedi. Fakat klüp içi yozlaşma, mafyavari yöneticiler ile Beşiktaş da Çarşı da kirleniyor; her geçen gün bıçaklı kavgalar artıyor Beşiktaş tribünlerinde.

Beşiktaş ve Barcelona gibi sol muhalif kimliği ile ünlü olup da yavaş  yavaş bu kimliğini, kapitalizme ve “ futbol endüstrisine”  kaybetmeye başlayan birçok takım var. Levski Sofia, Marsilya, AEK, Liverpool, Celtic etc.

Bu ekiplerin arasında, Livorno ve St. Pauli halen endüstrilizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe ve cinsiyetçiliğe, yani futbolu kirleten, sağ ve kapitalizme alet eden tüm politikalara karşı tek başlarına ayakta durdukları için çok önemliler. Livorno’nun sol duruşu, tribünlerdeki “Hasta Siempre”leri birkaç gündür gazetelerde okuyoruz.  Almanya’dan St. Pauli, eşcinsel olan ve açık açık eşcinsel olduğunu belirten, onur yürüşlerine katılan bir başkanı olan takım,  politik duruşu ile Dünya çapında kültleşmiş kulüplerin başında geliyor.  Külübün taraftarları kendilerini, ırkçılık, faşizm ve cinsiyetçilik karşıtı olarak tanımlıyor.  2002’de erkek dergisi Maxim’in reklamları, cinsiyetçi bulunduğu için taraftarlar tarafından protesto edilmiş ve stadyumdan kaldırılmıştı.

Livorno ve St. Pauli gibi takımlar duruşları ile mücadeleleri ile halen birçok insana ilham veriyor, futbolun kapitalizme olan esaretini yıkmak için mücadeleye devam ediyor.

İşte bu yüzden, bir futbol sever olarak, Adana Demirspor – Livorno maçında Adana’da olmak, yozlaşmış yeni futbol sanayisine karşı dimdik ayakta duranlarla beraber olmak istedim. Bugünlerde, değerlerini yitiren, kapitalizme esir olan her şey gibi, futbol da uğruna mücadeleyi hak ediyor.

You may also like

Comments

Comments are closed.