Yazarlar

“21 Aralık ve Sonrasında Hayatta Kalma Kılavuzu”

0

Bir önceki yazımızda 21 Aralık’ı neden bu kadar umutla beklediğimizi anlattık.

Şimdi de orada verdiğimiz sözü tutalım ve “21 Aralık ve Sonrasında Hayatta Kalma Kılavuzu”nu sizlerle bedavaya paylaşalım.

1) Sakin olun. Soğukkanlılığını koruyamayanların, depresyona girenlerin, stresi depreşenlerin, sinirlerine hakim olamayanların durumu pek umut vermeyecek.

 

2) Dikey kurumlardan yardım gelmeyeceğini kabullenin. Polisti, devletti, orduydu falan… Hepsi anında yokolacak, dağılacak. Dikey kurumların özelliği bu zaten, düzene dayandıkları için düzen gittiği an onlar da buhar olur giderler.

 

3) Evden çıkın,ama aceleyle değil: İşe yarar eşyaları taşıyabileceğiniz kadar yüklenin. Eski gazete bulamazsanız kağıt para alın, ateş yakmaya yarar o da.

 

4) Birbirine güvenen, sağlam bi’ grup oluşturmak gerekiyor vakit kaybetmden. Gerçi apartmanda-sitede kimseyi tanımıyorsun, mahalle zaten yok, arkadaşlar uzakta ve cep telefonları çalışmıyor… Nasıl olacak bilmiyorum.

 

5) Marketlerden falan uzak durun, ya da çok temkinli yaklaşın. Herkes oraları yağmalayacağı için kalabalıkta gümbürtüye gitme riskiniz var. Dahası polis ve ordu da (tam da kendilerinden bekleneceği gibi) oradaki malları, “mülkiyeti” falan korumak için “yağmacılara” ateş ediyor olacak.

 

6) Hızla şehirden uzaklaşın. Şehirde ne su var, ne gıda, ne bi’ şey. Tam tersine acayip tüketici bi’ kitle var. Yani üretim sıfır, tüketim devasa. Medeniyet çöktüğü an şehirlerin toplam 3 dakika falan dayanacak olması da bundan. Arkanıza bile bakmadan kaçın.

 

7) Uzaklaşın dedik tabi de, arabaya tabi ki binmeyin. Bütün yollar tıkalı şu anda, arabalar yanıyor falan, millet birbirini boğazlıyor E5’te. Bisikletle, ara yollardan, yavaş yavaş kaçın. Bisikletiniz yoksa ve/veya iki pedal çevirmeye izin vermiyorsa göbeğiniz… Tüh. :(

 

8 ) Şehirden kaçtığınıza göre kırsala geldiniz (aradaki ilçeleri falan kazasız belasız atlattığınıza sevindim). Şansınıza, köylerin çoğu boş. Herkesi şehre yığmaya çalışan kalkınmacı politikalar işe yaramış yani.

 

9) Bir-iki hafta dinlenme molası verebilirsiniz artık, aylar süren yolculuğunuzda. Gerçekten ve anlamlı bi’ şey için mücadelenin sonrasında bu iki hafta size yaşadığınızı hatırlatacak.

 

10) Ama özellikle ova köylerinde fazla duramazsınız ne yazık ki çünkü tarım yapılmaz buralarda… :( Kimsede gerçek tohum yok bi’ defa, topraklar da sunni gübre ve böcek-ot zehri yemekten bunların müptelası olmuş, uyuşturucu gibi. Su desen zehirlenmiş. Köyde insan da kalmamış ki sana ekmek yapmayı öğretsin, odun kesmeyi göstersin, ateş yakmayı anlatsın…

 

11) Haliyle, Iron Maiden’ın dediği gibi, “Run to the Hills!” (Koşun tepelere doğru!)

 

12) Ama biraz daha yukarılara çıkın. İklim değişikliği yüzünden zira, su pınarları iyice kurudu. Ne kadar yukarı çıkarsanız o kadar yükselir hayatta kalınacak bir yer bulma ihtimaliniz.

 

13) Sizden önce zaten yapmış bir grupla karşılaşmazsanız, suyu sağlam, merası güzel, ormanı yakın bir tepede kurun ekoköyünüzü. Ev inşa etmeyi, tohum ekmeyi, ağaç dikmeyi, balta kullanmayı, dikiş dikmeyi, yabani meyve toplamayı, ormanda tuzak kurup avlanmayı falan bilenler vardır diye umuyorum aranızda…

 

Diğer yazımızda belirttiğimiz araştırmaların da ışığında, toplumsal yapınızı ve yönünüzü belirleyin.

Bu noktada seçim tabi ki sizin; ve ama akılda tutmakta yarar var: Özgürlük yerine tahakkümü seçerseniz “bütün bunlar bir kez daha yaşanabilir”.

Ve o durumda, torunlarınızın torunlarına bıraktığınız tek tekerleme, efsanevi dizi Battlestar Galactica’ın ünlü repliği olur:
“Tüm bunlar daha önce yaşanmıştı, bundan sonra da yaşanacak””(All this has happened before, all of this will happen again”)

***

Bu kadar bi’ kılavuz yeter. Uzun kılavuzları kimse okumaz da zaten. Hem akşam oldu, kümesi kapatmam ve odun getirmem lazım içeriye.

Kırsalda görüşürüz.

 

More in Yazarlar

You may also like

Comments

Comments are closed.