Zarların hileli olduğunu bilmiyorduk, çünkü L.Cohen henüz o şarkıyı yazmamıştı

“Bu adamın her bir şarkısını dinlediğimde bir roman okumuş kadar yoruluyorum” demişti romandan ve müzikten anlayan bir arkadaşım. Yanlış hatırlamıyorsam “famous blue raincoat” bitmiş, cigaralarımıza derince asılmış, dibi görünen tabii kanyak şişemizdeki son damlaları hak geçmesin diye bardaklarımıza yavaşça pay etmiştik. Sıradan bir Ankara akşamıydı.

49

Ankara’daki mütevazı öğrenci evimizdeki toplam beş plaktan ikisi Leonard Cohen’di de diğerleri nedense aklımda kalmamış. Geceler boyunca usanmadan Chelsea Hotel’i, Suzanne’ı, Who by fire’ı tekrar tekrar dinlerdik. Her defasında yeniden sarsılırdık, her defasında farklı bir ayrıntının tadını çıkarırdık.

Çok gençtik, heyecanımız henüz törpülenmemişti. Aşklarımız ve hayallerimiz bizi diri tutuyordu. Devrime inanıyorduk inanmasına ama yaklaşan kara bulutların da farkındaydık. 1 Mayıs 77 sonrası Ankara’ya dönüp evimize sığındığımızda, Maraş’tan, Çorum’dan, Bahçelievler’den sonra pikapta mutlaka Leonard Cohen’in bir şarkısı çalınıyor olurdu.

Biz henüz zarların hileli olduğunu, iyilerin kaybettiği savaşın bittiğini, oyunda şike olduğunu, kayığın dibinin delik olduğunu ve kaptanının bizi kandırdığını“ henüz bilmiyorduk, çünkü masumduk, kaybetmeye yazgılıydık ve üstelik Leonard Cohen henüz o şarkısını yazmamıştı.

51

Hayat hepimizi farklı yerlere savurdu ama L.Cohen ardımızdan gelmeye devam etti. Cohen’le ilgili haberler kulaktan kulağa yayılarak bize kadar ulaşıyordu. Nerede ne zaman konser vereceğini biliyor, albümlerinin arası uzadıkça derin bir merak içine düşüyorduk. Tabii bir de kitapları vardı, hepsi başucumuzdaydı uzun süre.

Çıkan her albümünü bir yerlerden duyuyor, edinmenin yolunu bir şekilde buluyorduk. Her bir albümünü nereden ve nasıl edindiğimi zihnime tüm açıklığıyla kaydetmişim. Şarkılarını ilk kez kimlerle, hangi ortamda dinlediğimi nasıl unutabilirim.

Zamanlar değişti; plakları, kasetler, onu cd’ler devraldı. Leonard Cohen’in her plağını, kasetini, diskini sakladım, gittiğim her yere götürdüm. Elimin altında mutlaka bir albümünün olması beni gittiğim her yerde kendi evimde hissettirdi.

52

Leonard Cohen’i canlı olarak ilk kez Berlin’de dinleme fırsatı buldum. O karanlık ve puslu Berlin akşamında konser salonuna akan ve Avrupa’nın her yanından gelen kalabalığın arasına karıştık. Koca salonda çoğu orta yaş üzeri hayranlarıyla hep birlikte  bir ayine katılan insanlar gibiydik. Cohen’in şarkılarını dinlerken neredeyse salondaki herkesin ağladığına, insanların birbirlerine sarıldıklarına şahit oldum. Sevgilim de omzumda usulca ağlıyordu ve ben neden diye sormamıştım. Konser bittiğinde uzun süre yerimizden kalkamamıştık.

Leonard Cohen’i daha sonra İstanbul ve New York’ta da dinleme şansım oldu. Her seferinde her sözcüğünü ezbere bildiğimiz şarkılarını ilk kez dinliyormuş gibi heyecanlandım.

Son albümüyle ilgili haberler sızmaya başlayınca bir mucizeye inanmaya başladım. Yeni bir turneye çıkar ümidine sarıldım. Marianne’a yazdığı veda mektubu aslında kendi vedası gibiydi. Yine de bizi yeni şarkılarından mahrum bırakmayacağına inanmak istedim.

50

“You want it darker” albümü yayınlandıktan sonra kendisiyle yapılan son görüşmelerden birinde artık gitmeye hazır olduğunu söylemişti. Oysa biz henüz veda etmeye hazır değildik.

53

 

Mahmut Boynudelik

Mahmut Boynudelik
Mahmut Boynudelik
1957 doğumlu ve YG ekibinin şimdilik yaşça en tecrübelisi, kimsenin bilmediği bağzı eski kelimeleri kullanır. 6 Ağustos 2012’de kırk yılın başında Yeşil Gazete için yazdığı köşe yazısı vasıtasıyla Noam Chomsky, James Hansen ve Bill Mc Kibben ile köşe komşusu olması nedeniyle yerli yersiz övünür. Aslen Yeşil Gazete esenler muhabiridir; yani estikçe yazar. Bazen okur yazar, bazen yazar okumaz, bazen okumadan yazar, bazen okur yazmaz, bazen ne yazar, ne okur. Okumadığı ve yazmadığı zamanlarda Kazdağları ve İstanbul arasında tembellik hakkı aktivistliği yapar. Ha, bir de YG dış köşe ve yorum editörüdür, yorum yazıları göndermeyi düşünüyorsanız iyi geçinmenizde fayda var. Rumuzu: MB

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

[İklim Masası] COP29 kararları zayıf: “Jeopolitik gelişmeler iklim eylemini yavaşlatıyor”

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen İklim Zirvesi’nde (tam adıyla 29....

EN ÇOK OKUNANLAR