Köşe Yazıları

Yeşil Yeni Düzen Halen Truva Atı!

0

Ahmet Atıl Aşıcı bana cevaben yazdığı yazısında anladığım kadarı ile Yeşil Yeni Düzeni’nin iki biçimde anlaşılabileceğini söylemiş. Biri benim dediğim gibi… yani tıpkı sürdürülebilir kalkınma gibi yeşil ekonomi kavramının da kapitalizmi kurtarmak için bir halkla ilişkiler çalışması olarak algılayan görüş, diğeri de Ahmet’in yazısında belirttiği gibi (benim anladığım kadarı ile) günümüzün ekonomik düzenin yarattığı ekolojik sorunlara geçici çözümler getiren, kamu harcamalarını yeşil yatırımlar olarak kullanılmasını öneren bir kavram.

Ahmet benim algımın yanlış olduğunu, konuya bakış açımın eksik olduğunu iddia ediyor. Olabilir, ancak kendisinin de dediği gibi benim bakış açım doğruysa zaten tartışmayı uzatmaya gerek yok. Yeşiller anti-kapitalist bir hareket ve bu tür bir hareket, kapitalizmi kurtarma planın parçası olmamalı diyor kendisi de.

Ne yazık ki ben ve benim gibi birçok kişi yeşil ekonomiyi bir nevi Truva atı olarak algılıyor. Bence bunun temel nedeni,  yeşil ekonomi kavramının özel sektör kuruluşları, hükümetler ve benzer karteller tarafından bir halka ilişkiler aracı olarak kullanılıyor ve kamu kaynaklarının özel sektörü kurtarmaya harcanmasına aracı oluyor olması.

Şimdi bir bakalım; Yeşil ekonomiyi destekleyen birçok ekonomist, özel sektör ve birçok hükümet, üstüne üstlük ben ve benim gibi kavram karşıtları ortak bir noktada birleşmiş durumda: Yeşil yeni düzen bir tür Yeşil Keynesçilik!

Aslında Ahmet yazısında benim algımı destekler birçok kelam etmiş. Mesela demiş ki:

“….. alternatif bir ekonomik sistem olamayacağını açıkça ortaya koyuyor.”

Kavram bir yandan  “Yeni Düzen” ifadesi içeriyorsa ve Ahmet’in de dediği gibi alternatif bir ekonomik sistem değilse başlı başına bir kandırmaca olmaz mı? Yeni diyerek düzenin değişmesinden bahsediyoruz ama kapitalizm ile ilgili bir kelam etmiyoruz, zaten ona alternatif değil diyoruz.  Pek inandırıcı gelmedi. Gördüğünüz gibi yeşil ekonomi bence halen düzmece bir çözüm.

Diyelim ki ben ve yeşil ekonomik düzene “yeşile boyama” eleştirisi getirenler, dahası yeşil ekonomi destekçileri olan ekonomistler, devletler ve özel sektör yanlış. Diyelim ki Ahmet’in dediği gibi Yeşil ekonomi, “harcayacaksak kamu parasını yeşil yatırımlara harcayalım bari” demek. Ben kavramın bu halinde de sorun görüyorum.

Gayet iyimser bir yaklaşımla bu anlama gelen kavramın günü kurtararak ekolojik sorunlara yavaş yavaş çözümler getirmek için atılması gereken ufak adımları tanımladığı iddia edilebilir, ki Ahmet de bunu diyor sanırım. Günü kurtaran, ufak adımların çok önemli olduğuna inananların biri de benim. Fakat bu adımların, gerçekten birer adım olabilmesi için nereye gittiğini bilmemiz gerekiyor.

Yani, yeşil toplumun oluşması için bence bütüncül bir ekonomik yaklaşıma ihtiyacımız var. Bu bütüncül yaklaşım, tümden gelirsek; nasıl bir toplum tasavvur ettiğimizi, yani nasıl bir insan düzenin ekolojiye en az zararı vereceği, antikapitalist ve barışçıl bir ekonomik düzenin nasıl olması gerektiği sorusuna cevap bulmamız gerekiyor.

Bu soruya cevap verdikten sonra bu ideale nasıl ulaşılabileceği, bu ideale ulaşılması için izlenmesi gereken yol haritasının ne olduğu, uzun-orta ve nihayet kısa vadede atılması gereken adımların neler olduğu sorularına net cevaplar vermemiz lazım.

Tabi ki bu planlamayı yaparken ve çözümlerimizi ortaya koyarken, sosyalist ve/veya devrimci mantıktaki gibi önce devrim olsun sonra bakarız demek yerine, günü de değiştiren,  yaşadığımız ana dair önermeleri ortaya koymalı ve uygulanması için baskı unsuru oluşturmalıyız. Ama güne dair öğelerin  yukarıda yazdığım bütüncül yaklaşımın bir parçası olması ve bizi bu bütüncül  yeni düzene yavaş yavaş yaklaştırması gerekiyor. Öyle olmadığı müddetçe romantizm yaratmaktan ve var olan düzene hizmet etmekten öteye gitmez. Tamamen bir “yeşile boyama” olur. Unutmayın ki yeşile boyama beyin yıkamadır.

Ahmet’in tanımına göre yeşil ekonomi bu tür “kısa vadeli, günü değiştiren” önermeler dizisi. Önemli ancak ortada tamamen yeşil bir ekonominin nasıl olması gerektiğine, yol haritasının ne olduğuna, atılması gereken adımlara dair hiçbir şey yok ve bunlara rağmen “yeni düzen” önermesi içeriyor.

Bu yüzden ortada hiçbir planımız yokken bu düzmece düzeni savunmak bize hiçbir şey kazandırmaz, aksine ilkelerimizden geri adım atmamıza sebep olur ve samimiyetimizi sorgulattırır.

Ahmet diyor ki “ (yeşil yeni düzen) Aksine, uzun vadede birtakım köklü değişiklikler yapmamıza olanak sağlayacak  kısa vadeli bir araç.”

Peki, sormazlar mı bize, “ekonomik sistemle ilgili uzun vadedeki köklü değişiklik önermeleriniz ne

?” diye.  Cevaplayamadığımız an samimiyetimizin sorgulanacağı andır.

Verilen “Plastik Torbaya Hayır” kampanyası üzerinden gidersek, eğer bu kampanya da sadece kısa vadeli bir önerme içeriyorsa, ve kampanya kendi içinde plastik torba yerine nihai olarak ne kullanılacağını, bu geçişin nasıl olacağını, orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri içermiyorsa, ve sadece “kullanmayın plastik torba” ifadesinden ibaretse bence bu kampanya da sorunlu!

Ama bu tür kampanyalar yapmamalıyız da demiyorum J

Özetle ben yanlış tanımlıyor olsam da Ahmet’in tanımının doğru olduğunu kabul etsek de “Yeşil Ekonomi”nin bu haliyle bir kandırmaca olduğu, bir Truva atı olduğu gerçeği değişmiyor.

You may also like

Comments

Comments are closed.