Hafta SonuHaftasonuKitapKültür-SanatManşet

William Saroyan, iki kitabıyla Aras’ta

0

Amerikalı yazar William Saroyan’ın 1938-1939’da Broadway’de sahnelenen oyunları “Yüreğim Dağlardadır” ve “En Güzel Günlerin” , Ece Eroğlu çevirisiyle Aras Yayıncılık tarafından yayımlandı.

Yüreğim Dağlardadır

William Saroyan’ın 1938 yılında kaleme aldığı ve aynı yıl Broadway’de sahneye konulan Yüreğim Dağlardadır, kendi zamanının çok ötesinde bir oyun. 1914 yılının Fresno’sunda, aç bir şairle oğlunun, yolunu kaybetmiş, kendini dünyadan kopmuş gibi hisseden Mac Gregor adında ihtiyar bir Shakespeare aktörüyle karşılaşmasını konu alan bu tek perdelik metin, Saroyan’ın birçok öyküsü gibi, gerçeküstücü bulunmuştu. Birçok eleştirmen oyunu, dönemin daha geleneksel ve gerçekçi metinleriyle karşılaştırarak deneysel bulmuş ve bu sebeple derinlemesine bir okumasını yapmaktan çekinmiş, ancak bir taraftan alkışlamaktan da geri durmamıştı. Hikâyenin merkezindeki memleketine uzak düşmüş, Ermeni bir aileyle yüreği İskoçya’nın dağlarında kalmış Mac Gregor üzerinden yabancılık, gurbet, özlem, aidiyet gibi konuları işleyen Saroyan, kuvvetli kalemiyle okuyucuyu bunlar üzerine düşündürmekle kalmayıp, sadece yüreğin bildiği bir yere karşı duyulan özlemin de su yüzüne çıkmasına sebep oluyor. Ve belki de bu yüzden, yine birçok eleştirmenin yazılarında bahsettiği üzere, 1938-1939 sezonunda Broadway’de bu oyunu seyreden kitle, salondan sebebini tam olarak anlayamadıkları bir biçimde ağlayarak ayrılıyor. Bu ilk oyunun başarısıyla birlikte Broadway’in kapıları kendisine tamamen açılırken, Saroyan yeni Amerikan tiyatrosunun çığır açan ismi oluveriyor.

En Güzel Günlerin

Aynı anda hem Pulitzer Ödülü’nü hem New York Drama Eleştirmenleri Ödülü’nü alan ilk oyun olma özelliğini taşıyan En Güzel Günlerin, 1939’da San Fransisco’nun köhne bir rıhtım barında geçen beş perdelik bir dram. Oyunu, “Her yazar bir işçidir nasılsa” saikiyle New York’taki bir otel odasında her gün bir perde yazmayı planlayarak, bir işçinin haftalık çalışma süresi olan altı günde bitirmeyi hedefleyen Saroyan, hakikaten bu sürenin sonunda altı olmasa da beş perde yazmayı başarır. Böylelikle Saroyan asıl hedefine de ulaşmış olur: Kısa süre içinde çok çalışarak “Bir emekli onuru ve gururuna kavuşmak”. En Güzel Günlerin’de Amerikan toplumundaki adaletsizliklerin eleştirisini yapan yazar, zenginlerin kontrolü ve tekelinde olduğunu düşündüğü Pulitzer Ödülü’nü de bu sebeple reddeder. Yazıldıktan hemen sonra hiç vakit kaybetmeden Broadwayli bir yapımcı tarafından satın alınan oyun, her ne kadar yazarın Broadway’de sahnelenen ilk oyunu olmasa da (ilki 1938-39 sezonunda sahnelenen Yüreğim Dağlardadır’dır) onun kendini, öykü türünde olduğu gibi, oyun yazarlığında da hiç görülmemiş şeyler yapabilecek ölçüde yaratıcı ve nitelikli bir yazar olduğunu kanıtlamasını sağlar. Bu oyun birçok eleştirmen tarafından absürd tiyatronun (Kel Şarkıcı’dan 11, Godot’yu Beklerken’den 14 yıl önce yazılmıştır) habercisi ve Yeni Amerikan tiyatrosunun ortaya çıkmasındaki en önemli adımlardan biri olarak görülür. Oyun, 1948 yılında Hollywood tarafından sinemaya da uyarlanmıştır.

William Saroyan

Bitlis‘ten Amerika‘ya göç etmiş Ermeni bir ailenin, orada doğan ilk ferdi olarak 31 Ağustos 1908’de Kaliforniya eyaletinin Fresno kasabasında dünyaya geldi. Bir Presbiteryen rahibi olan babası, Saroyan üç yaşındayken ölünce, annesi Saroyan’ı ve üç kardeşini yetimhaneye vermek zorunda kaldı. Yetimhanede geçirilen beş yıldan sonra çocuklar annelerine kavuşarak Fresno’da bir araya geldiler.

Resmi eğitimle bir türlü yıldızı barışmayan Saroyan on beş yaşında okulu terk etti.

Çeşitli işlerde çalıştı. Asıl hedefi yazar olmaktı. Bunun için bir yandan da öyküler yazmayı sürdürüyordu. İlk öyküsü Story dergisinde 1933 yılında yayımlandı. 1934 yılında ise Randon House Yayınevi tarafından The Daring Young Man on the Flying Trapeze and Other Stories isimli kitabı yayımlandı ve o yılın en çok satan öykü kitabı oldu.

Bundan sonra artık hep yazdı. Yazmaktan ve gezmekten başka bir iş yapmadı. İçki ve kumar alışkanlığı yüzünden inişli çıkışlı bir grafik gösterse de elli seneyi aşan başarılı ve üretken bir kariyer ortaya koydu. 1939 yılında The Time of Your Life oyunuyla Pulitzer Ödülü’nü kazandı, ödülü reddetti.

Saroyan hayatı boyunca altmışı aşkın kitap -öykü, oyun ve roman yazdı. Düzyazıda kendine özgü bir tarz yarattı. Akıcı, konuşur gibi, coşku dolu bu tarz kendi adıyla “Saroyanesque” olarak anılır oldu. Kendisinin de söylediği gibi, Saroyan, öykülerinde tek bir şeyi anlatır: İnsanı. Yazarken içten ve yalındır. Onun eserlerinde süslü tabirler, söz oyunları aramak boşunadır. Öykünün bütünü ve konu esastır.

William Saroyan, klasik tabirle hızlı bir hayat yaşadı, dünyayı ve bu arada ata yurdu Bitlis’i gezdi, evlendi, boşandı, sonra aynı kadınla tekrar evlendi, sonra yine boşandı. 1981 yılında doğduğu yerde öldüğü zaman adı Amerikan edebiyatının en iyi kısa öykü yazarları arasına çoktan yazılmıştı bile.

Köklerine ve atalarının kültürüne bağlılığıyla, Saroyan, daha 1935’te Avrupa gezisinin bir durağı olarak Sovyet Ermenistanı’nı ziyaret etti.  Üçüncü ve 1978’deki son ziyaretinde, yetmişinci yaş gününü de dostlarıyla birlikte orada kutladı. Vasiyeti üzerine, naaşının bir bölümü Ermenistan’a götürülerek Erivan‘daki ünlüler panteonuna gömüldü.

(Yeşil Gazete) 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.