Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Tusko

0

LSD (liserjik asit dietilamid), yani asit, yarı sentetik psikoaktif bir halüsinojen ve ilk kez İsviçreli bilim insanı Albert Hoffman tarafından 1930’ların sonunda sentezlenmiş. 1960’larda karşıkültürün etkisindeki ABD’de kullanımı yasal olan bu madde adeta bir mucize gibi görülüyor, alkolizmi iyileştirebildiği, şizofreni gibi hastalıklar için bir çare olabileceği düşünülüyordu. 1950’lerden itibaren LSD ile ilgili CIA tarafından dahi yürütülen deneysel projeler vardı ve LSD bilim dünyasının başlıca araştırma konularından olmuştu.

Asit, müzik, örümcek ve filin dahil olduğu üzücü bir hikaye olabilir mi? Evet, var…

Tusko Fatale: “The Unfortunate Elephant”.

“Örümcek daha mükemmel bir ağ örer
Fil, ölümün üzerine düşer
Yazar, mükemmele yakın şekilde yazar
Ortak nokta, hepimiz zamanın izini kaybederiz”

Tusko Fatale, 80’lerde şarkıcı-söz yazarı David Orr ve davulcu-ses mühendisi Bob Gurske tarafından kuruldu. Bu aslında psikoaktif bitkilerin (enteojenlerin) müzik kompozisyonları üzerindeki etkilerini araştıran bir kayıt projesiydi, kısa süre sonra gitarist Donnie Kepley’in de katılmasıyla canlı performanslar başladı. Grup adını bir zamanlar Oklahoma City’deki Lincoln Park Hayvanat Bahçesi’nde yaşamış olan Tusko adlı Asya fili ve dahil olduğu korkunç LSD deneyinden alıyordu. 1990 yılında Roo Records adı altında TUSKO FATALE adlı kendi albümlerini yayınlayan grubun şarkılarından biri olan “The Unfortunate Elephant” (özellikle nakaratında) şarkısında, asit etkisi altındaki “örümcek daha mükemmel bir ağ örer” ya da “fil ölüme düşer” denilirken metaforik bir dil kullanmaktan çok, yapılan deneylerin sonuçlarından bahsediliyor. İsviçreli farmakolog Peter Witt, bahçe örümcekleri üzerinde amfetamin, meskalin, striknin, LSD, kafein gibi psikoaktif maddelerin etkilerine dair deneyler yaparak, bu ilaçların hayvanların ördüğü ağların boyut ve şeklini değiştirdiğini ve LSD dışındakilerde ağdaki düzenli görünümün bozulduğunu keşfetmişti (1948).

Tusko: Talihsiz Fil(ler)

Tusko, İngilizce fildişi (“tusk”) kelimesinden türetilmiş ve farklı zamanlarda yaşamış esaret altındaki üç file verilmiş bir isim. Portland-Oregon Hayvanat Bahçesi’nde 2005-2015 yılları arasında yaşamış olan fil Tusko, tahminen 1970’lerde Tayland’da doğadan kopartılarak önce sirk sonra ise üretimde kullanılmak üzere Kanada ve sonrasında ABD’ye getirilmişti. 2015 yılında-45 yaşındayken, sağ ön ayağındaki enfeksiyon çok daha kötüye gidip yürümesini engellemeye başlayınca ötanazi kararı verilerek öldürüldü. Diğer Tusko ise çok daha eskiden, 1900’lerin başında henüz altı yaşındayken Tayland’dan getirilerek ABD’de bir sirkte kullanılmış ve 1921’de de başka bir sirke satılmıştı. 1922’de özgürlüğüne doğru kaçtığında ise, çevrede $20.000 hasara sebep olarak ünlenmişti. Defalarca “el değiştiren”, oradan oraya satılan, yıllar sonra dişleri zarar görüp kırık küçük parçalara dönüşen ve sağlığı çok kötü durumda olan Tusko’nun halini duyup üzülen Seattle Belediye Başkanı onu satın alarak Seattle Hayvanat Bahçesi’ne koydu ancak sadece bir yıl yaşadı ve 1933 yazında kan pıhtısından dolayı öldü.

Tusko Fatale adlı müzik grubuna adını veren diğer Tusko ise en az diğer ikisi kadar talihsizdi ve insan şiddetinden nasibini almıştı…

LSD’nin hayvanlar üzerindeki etkilerine dair farklı türdeki hayvanlar üzerinde sayısız deney yapılmış ve bunların üçünde, insana benzer şekilde (hacmen) büyük beyin yapısı dolayısıyla uygun denekler olabileceği düşünülen filler kullanılmıştı. Erkek fillerde kızgınlık döneminde görülen aşırı öfke hali mest (“musth”) de, o dönemlerde bazı psikiyatrik hastalıklara ilaç tedavisi olarak sunulup sunulamayacağı büyük merak konusu olan LSD’yi araştıran kişileri daha da cezbediyordu.

‘LSD deneyinde’ delirtilen, boğularak öldürülen fil Tusko

Oklahoma Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Louis Jolyan West, Chester M. Pierce ve Oklahoma’daki Lincoln Park Hayvanat Bahçesi müdürü Warren Thomas, fillerde kısa süreli bir delilik halini tetikleyerek testosteron miktarının 60 kat attığı bir mest periyodu yaratırsa, LSD’nin “model psikoz” üretme gücünün doğrulanabileceğini düşünüyorlardı. Hayvanat bahçesinde yaşayan 14 yaşındaki Hint fili Tusko’ya rekor sayılabilecek bir doz vermeye karar verdiler ancak dozun ne olması gerektiğinden hiçbiri emin değildi.

İnsan için uygun olan doz, 25 mikrogramdı (ortalama bir kum tanesinin ağırlığı 50 mikrogramdır). 3 Ağustos 1962 günü, Sandoz ilaç şirketi tarafından sağlanan LSD, öldürücü olmayan insan dozunun üç bin katı, yani 297 mg olarak Tusko’ya verildi. Hayvan yaşam alanının içinde delirmiş halde bağırmaya ve koşmaya başladı, bir süre sonra da yere yığıldı. Nöbet geçiriyor gibiydi ve panik içinde, önceden hazırlanan 2800mg antipsikotiği verdiler ancak beklemedikleri bu durum karşısında ne yapacaklarını pek bilmiyorlardı çünkü 1,5 saat sonra bile hayvan yerde, nefes nefeseydi. Sakinleştirmek için barbiturat, pantobarbital sodyum, akıllarına gelen her şeyi denediler ama olmadı, Tusko öldü.

Bu olay kısa süre içinde duyuldu ve hatta gazete manşetlerine de taşındı. Özellikle dozaj konusunda parlak (!) fikirlere sahip bu üçlü, ölümün LSD’den mi yoksa sonradan verilen ilaçlardan mı kaynaklandığını bilemiyorlardı. Otopside, Tusko’nun boğaz kaslarının şişerek nefes almasına engel olduğu -yani boğularak öldüğü anlaşıldı. Tüm deney filme alınmıştı, kayıt, West’in bu olaydan yedi yıl sonra katıldığı California Üniversitesi’nde (UCLA) bir arşivde saklı tutuldu. UCLA’daki meslektaşlarından psikofarmakoloji profesörü Ronald Siegel, Tusko’nun ölümüne sebep olan şeyin LSD mi yoksa uyuşturucu kombinasyonları mı olduğu sorusunun ve diğer soruların yanıtını bulmak istiyordu: Biri dişi biri erkek iki file, 12 saat boyunca su vermeyerek onları deneye hazırladı ve biri düşük biri yüksek olmak üzere iki farklı dozda LSD’yi onların sularına katarak test etti. Düşük doz 003mg/kg, yüksek doz ise 1mg/kg idi. Düşük dozda, kafa sallama ve olduğu yerde hafifçe sallanma dışında bir şey olmadı, yüksek dozda ise hayvanlar bir süre için agresifleşip sonrasında sakinleştiler ve 24 saat sonunda ikisi de normale dönmüşlerdi.

1970’te çıkan Kontrollü Maddeler Yasası’nın ardından psikedelik maddelerin terapötik etkilerine dair yapılan araştırmalara fon sağlayan Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü (NIMH) bu çalışmaları finanse etmeyi kesti ve Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (DEA) de çalışmalara onay vermemeye başladı (klinik öncesi hayvan çalışmaları için bile). Yazının başında bahsettiğim1953’te CIA tarafından başlatılan MKUltra adlı gizli proje de (üniversite, hastane ve hapishanelerde insanlara bilmeden/iradeleri dışında uyuşturucu verilerek yapılan yasadışı deneyler) 70’lerden sonra sonlandırıldı.

Kaynakça

  • Boese, Alex; Elephants on Acid: The Most Outrageous Experiments from the History of Science. Pan Books, 2016.
  • West, L. J., Pierce, C. M., & Thomas, W. D. ; (1962). Lysergic Acid Diethylamide: Its Effects on a Male Asiatic Elephant. Science (New York, N.Y.), 138(3545), 1100–1103.
  • Witt, Peter; “Spider Webs and Drugs.” Scientific American, vol. 191, no. 6, Scientific American, a division of Nature America, Inc., 1954, pp. 80–87, http://www.jstor.org/stable/24943711.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.