Köşe Yazıları

Sol ekolojinin çıkış noktası: Yerel yönetimler

0

Yerellik, hem sol düşünce içinde, hem de ekolojist düşüncenin temelinde olan önemli bir anahtar kavram. Dolayısıyla da, sol bir ekoloji için yerellik ve yerelden yönetim kaçınılmaz bir şekilde çok çok önemli. O zaman bunun üzerine gitmeliyiz.

Alternatifler yaratma, bu alternatiflerin yaşadığını gösterme, bu alternatiflerle yol alma, yani kısaca “Başka bir Dünya’nın mümkün olduğunu” göstermenin yolu da yerelden geçiyor. Başka bir Dünya’nın yolu, öncelikle başka bir yerelden geçiyor. Bu bir felsefe değişimi aslında. Bu felsefi değişim sonucunda, ancak toplumu ve hayatımızı değiştirmenin önceliklerinin değiştiğini görebiliriz. Demokrasinin gerçek anlamda hayata geçmesi, değişimlerin tabandan gerçekleşmesi, kararların herkesin katılımı ile alınmasını gibi maddeleri içine alan büyük bir felsefe değişimi gerçekleştirmeliyiz. Kimsenin hayır demediği, diyemediği, fakat iş uygulamaya gelince çevresinden dolaşmaya çalıştığı bir durum aslında bu. Bu çevreden dolaşmayı da zaten içinde bulunduğumuz merkezin sözünden çıkmayan bir belediye, vali, kaymakam ve muhtar yönetim zincirinde görüyoruz.

Peki hedefimiz ne olmalı? Öncelikle bir çok karar için, kararın alındığı yer ile kararın uygulandığı yeri yakınlaştırmalı ve hatta aynılaştırmalıyız. Karar nerede uygulanacaksa, merkez orasıdır çünkü. Türkiye’de solun tarihindeki başarı noktalarına baktığımızda, bu geleneğin olduğunu ve sahiplenilebildiğini görebiliyoruz. Ekolojinin ise geleneği tamamen buna dayalı neredeyse. Hatta öyle ki, bazen genelden kopup yaşamaya devam eden örnekler bile mevcut. Fakat siyasi bir akım için bu geçerli olamayacağı için genel ve yerel arasındaki dengeyi iyi  ve yerelden yana yeniden kurmak gerekli.

Sol bir ekolojinin insanların hayatlarını değiştirebileceğini, insanların sol bir ekoloji içerisinde kendilerini yönetimde bulabileceğini ve aslında insanların doğayla uyum içerisinde kendi kendilerini, en yerelden yönetmeye başlayabileceklerini göstermeliyiz. Bu felsefi ve toplumsal değişimini gerçekleştirmek için de önümüze bir hedef koymalıyız. Bu hedef, 2014 yerel seçimleri gibi gözüküyor! Neredeyse tam 2 yıl var! Yerel seçimlerde sol bir ekolojinin ortaya koyacağı vizyonun, yerel görülen sorunların da, genel görülen sorunlarında da iki ayaklı olduğunu çözümlemesi ve bunlara her iki düzlemde de geçerli olabilecek çözümler ortaya koyması gerekli. Elde edilecek başarı ve mutluluk ancak bundan sonra örnek olur ve örnek gösterilir.

Tabii ki sadece seçimlere dayalı bir politika ile hareket etmemiz de mümkün değil. 2014 seçimlerinde Anadolu’nun mümkün olan her yerinde kazanılacak belediyeler sol ekolojiye güç verecek, değişimleri, dönüşümleri gerçekleştirmek adına şimdiye kadar pek de sahip olmadığımız araçların bize geçmesini sağlayacaktır. Bu bir gerçek. Fakat alternatifler ortaya koymak ve bu alternatifleri canlandırıp, yaşamak için seçim dönemlerini beklemek de, o zamanı da kaybetmek anlamına gelir. Yani seçim tarihini bile tek merkez olarak görmememiz gerekir. Nasıl ki, bir ayağımızı seçimlere koyuyorsak, diğer ayağımızı da yaşama koymalıyız. Hayalimizdeki Dünya’yı kuracak organizasyonları hayata geçirmeye çalışmaya hemen başlamalıyız.

Bununla birlikte yerel yönetimler, bize yerel mücadeleleri de sonuna kadar kovalama fırsatı verecektir. Bir noktaya kadar da yerel mücadelelerde başarılı olma fırsatı verecektir. Doğa mücadelelerinin yerellerde başlaması fakat bir noktaya kadar geldikten sonra siyasi bir irade koyulamadığı için, her zaman başarıya ulaşamamasının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz. Yerel yönetimlerin sol ekolojide olması, yerel yönetimleri bu anlamda da güçlendirecek ve o denge içerisinde kendilerine genel siyasette de karşılığını bulabileceği için başarılar kalıcı olacaktır. 1990’da İzmirlilerin termik santrallere karşı açtıkları “Biz istemezsek yapamazsınız!” pankartı yerel ile genel arasındaki doğa mücadelesini çok iyi anlatmakta. Yerel yönetimlerin de desteğini alan İzmirliler o zaman kazanmıştı. Sol ekoloji ile yönetilen yerel yönetimlerde yine kazanılacaktır.

Sonuç olarak, biz, 2014 yılına kadar boş durmadan ama bir yandan da 2014’ü hedefleyerek, yerel seçimlerde bize gelecek olan “Neler yapabilirsiniz?” sorusuna yanıtlar bulmalıyız. Enerjide, gıdada, kadın haklarında, doğayla uyumda, sosyal yaşamda alternatiflerimizin ayaklarının yere bastığına ilk önce insanları ikna etmeliyiz, sonrasında da bunları hayata geçirmeliyiz. Zor ama gerekli!

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.