Köşe YazılarıManşetYazarlar

Sıcaklık artışları, terleme ve kalp krizi dışında ne gibi etkiler yaratacak?

0
Fotoğraf: NASA

Malumunuz havalar çok sıcak ve bu sıcaklıklar tahammül sınırlarını aşıyor. Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinden sıcaklık rekorlarına dair haberler paylaşılıyor.

Bunun yanında güneşe ateş eden, ok ve taş fırlatanından, asfaltta yumurta pişirenine, buzdolabına girmiş kedi videosundan, kafasından aşağı soğuk su boca edenine kadar çok farklı skalada güldüren paylaşımlar da yapılıyor.

Ancak işin aslı o kadar da komik olmayabilir. Çünkü bu aşırı sıcaklık artışlarının hem karasal hem de sucul ekosistemler üzerine oldukça ciddi etkileri olacak. Aslında herkes bu sıcaklıkların orman yangınları gibi trajik ve ürkütücü sonuçlar doğurduğunu yaşayarak öğrendi. Öyle ki önceleri bunu anlamamak için olmadık gerekçelere sığınanlar (sabotaj, terör, vb.) artık bu durumun iklimle doğrudan ilişkisi olduğunu yaşayarak öğrendi.

Ancak bunun herhangi bir şeyi değiştireceğine dair herhangi bir emare olmadığını da belirtmekte fayda var. Çünkü ne iklimin değişimini azaltacak herhangi bir önlem ne de sıcaklıklarda belirgin bir düşüş söz konusu değil. Zaten şimdi önlem almaya başlansa belki etkisini görmek oldukça uzun bir zaman alacak.

Orman yangınlarıyla aynı olmasa da yine onun kadar can yakıcı başka problemler de var. Bunlar da genelde denizel ekosistemlerde gerçekleşiyor. Geçtiğimiz haftalarda Teksas kıyılarında binlerce balık, sıcaklık artışına bağlı oksijen azalmasından kaynaklı toplu olarak ölmüştü. Bu tür olayların sıcaklıklardaki artışla beraber artacağını söylemek yanlış olmaz

Tabii sıcaklık artışı sadece oksijen miktarının azalması ile deniz yaşamına zarar vermiyor. Beraberinde bir diğer olay daha gerçekleşiyor ki o da okyanus asitlenmesi. Bunun da nedeni sıcaklıklardaki artışın nedeni olan küresel iklim değişiminin sebebi olan karbondioksit gazı. Çünkü okyanuslardaki karbondioksit artışına bağlı asitleşme mercan beyazlamasına ve daha başka bir dizi ekolojik değişime neden oluyor. Bu değişimlerin arasında balık popülasyonlarının daha kuzeye göçmesi, denizel ortamdaki canlı çeşitliliğinin asitliğe toleransı düşük olanlar aleyhine değişmesi gibi durumlar mevcut.

Denizel ekosistemlerde sıcaklık artışlarının nedeni olan iklim değişimi nedeniyle meydana gelen bir başka değişim var ki o daha önce pek de dikkate alınmamış olan bir değişim. Deniz yeşillenmesi. Evet yanlış duymadınız. İklim değişimiyle beraber artık denizlerin renginin maviden yeşile kayması söz konusu. Nature dergisinde yayımlanan şu makalede konu etraflıca açıklanmış. Araştırmaya göre, dünya okyanusları bariz bir şekilde renk değiştiriyor ve bunun sorumlusu da iklimin bozulması. Çalışma bize masmavi diye nitelediğimiz denizlerin zamanla giderek daha yeşil hale geldiğini ve özellikle ekvatora yakın alçak enlemlerdeki alanların bundan en fazla etkilenen alanlar olduğunu anlatıyor.

Denizin rengindeki değişimin önemli olmasının rengin kendisiyle değil, bu renk değişiminin yaratacağı etkilerle ilgisi olduğunu belirtmekte fayda var. Çünkü farklı boyutlardaki plankton toplulukları ışığı farklı şekilde dağıtır ve farklı pigmentlere sahip olan bu plankton toplulukları ışığı farklı şekilde soğurur. Plankton gruplarındaki değişim de beraberinde tahmin edilemeyen fenomenlerin oluşmasına neden olabilir. Dolayısıyla renkte meydana gelen değişiklikleri incelemek küresel olarak plankton popülasyonlarındaki değişikliklerin de daha net bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Sonuç olarak fitoplankton, besin zincirlerinin çoğunun en altında yer aldığı için de okyanus ekosistemlerinin sağlığı konusunda bir hayli bilgi sağlıyor denilebilir. Bu şekilde meydana gelen renk değişiminin nasıl olduğunu anlamak için yapılan gözlemlerdeki sonuçlardan hareketle geçmiş dönemlerdeki rengin günümüze kadar nasıl değiştiğini ortaya koymak gerekiyor. Bunu yapmak oldukça kolay çünkü bu işleri yapan gelişmiş modeller var ve bu modeller bize ortada ciddi bir yeşillenme olduğunu ve mavi denizin renginin giderek değiştiğini ortaya koyuyor.

Olay sadece ekvator bölgesinde gerçekleşiyor zannetmeyin. Nature’daki makaleye göre renk değişimi dünya okyanuslarının yüzde 56’sından fazlasında tespit edilmiş ve bu da dünya üzerindeki tüm karalardan daha büyük bir alana tekabül ediyor.

Aslında bu değişimler mevcut haliyle görünür bir tehlike yaratmıyor gibi olsa da bilmediğimiz yani henüz keşfedemediğimiz birçok zincirleme etkinin meydana gelmesi ihtimali asıl kaygı uyandıran. Çünkü daha önce hiç gerçekleşmemiş bir değişimin, hiç hesapta olmayan etkileri olması kaçınılmaz. Tıpkı ön görülemeyen miktardaki buzul erimeleri ve permafrost yangınları gibi. Hatta yanan ormanlardan dolayı ortaya çıkan külün tatlı su ortamlarındaki canlılığı tahrip etmesi de bu tahmin edilemeyen etkiler arasında sayılabilir. Bunlar genelde pek hesaba katılmayan etkiler.

Bu arada okyanuslardaki bu değişimin tek sorumlusu plankton toplulukları da olmayabilir. Yine iklim değişiminin asıl sorumlusu olan fosil kaynak bağımlılığına katkı sağlayan plastiklerin parçalanması sonucu oluşan ve tüm dünyayı esir alan mikroplastik varlığı da bu renk değişimine katkı sunuyor olabilir. Ancak tüm bunların ortaya konulması ancak çok daha büyük boyutlu projelerle mümkün.

Sonuç olarak sıcak havalar sadece terletip kalp krizi riskini arttırmıyor. Doğrudan ve dolaylı olarak tüm ekosistemi kökten değiştirecek etkilere neden oluyor. Dolayısıyla bu işin sorumlusu olarak görünen güneşe ateş etmek yerine asıl sorumlu olan fosil yakıt bağımlılığı için harekete geçmek gerekiyor.

You may also like

Comments

Comments are closed.