Palmira – İoannis N Grigoriadis

Suriye iç savaşı, kritik dönemece doğru yaklaşmış görünüyor. Savaş başladığından beri dayanıklılığı ile herkesi şaşırtan Esad rejimi, son haftalarda ağır kayıp vermeye başladı. Önce ülkenin kuzeybatısındaki İdlib kenti ve birkaç gün sonra da stratejik konumu ile ilgi odağı olan Cisr eş Şuğur kasabası Nusra Cephesi ve diğer müttefik muhalefet gruplarının eline geçti. Geçen hafta, sıra IŞİD’e geldi. Sürpriz bir taarruz ile IŞİD kuvvetleri, Tedmur şehrini ele geçirip Esad rejiminin Suriye’nin doğusundaki son kalesi Deyr Ez Zor şehrini çember altına almaya yaklaşmış. Gelgelelim, Tedmur’un önemi sadece askerî değil. Tedmur, UNESCO tarafından Dünya Kültür Miras listesine eklenen Palmira’nın nam-ı diğerdir. Yani, Irak’ta Musul kütüphanesinde nadir el yazması evrakları yakan, Dünya Kültür Miras siteleri olan Nimrud veya Hatra antik ören yerlerini yerle bir eden IŞİD kuvvetleri, artık Ortadoğu’nun en güzide, en tarihî yerlerinden birini ele geçirdiler. Helenistik ve Roma dönemi kervan ticareti sayesinde zenginleşip bu dönemlerden kalma en etkileyici anıtları günümüze kadar sunan antik Palmira şehri, onu son tahrip eden Moğol ordusundan sonra, artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Çünkü IŞİD’in tutumu bu konuda bellidir. Bütün İslam öncesi anıtları ve harabeleri ‘İslam’a aykırı’ sayıp ve ‘put’ olarak adlandırıp imha edilmesi gerektiğini savunmaktadır: Ortadoğu’nun bütün İslam öncesi –hattâ IŞİD İslam öncesi– tarihi yok edilmelidir. Diğer deyimle IŞİD, insanlığın ortak kültür mirası olan bütün Ortadoğu anıtlarına karşı son yüzyıllarının en hayati tehlikesine dönüşmüştür.

Uluslararası toplum bu gelişmelere nasıl bir tavır aldı?

Son senelerde çeşitli konularda etki kazanmayı başaran uluslararası kurumlar ve uluslararası sivil toplum, insanlığın ortak değer bütününün sahibi olup onu korumaya çalışıyor. Temel insan haklarına dünyanın her yerinde saygı gösterilmesi, çevreye ortak insan değeri ve dünyaya insanlığın ortak evi olarak yaklaşılması, bu tavrın önemli göstergeleridir. Bu bağlamda, tarih ve tarihî eserler saygınlık kazanmaktadırlar. Tarihî eserler, artık bir millete, dine veya kültüre ait değil, dünya kültür mirasının bir payı olarak kabul edilirler. Bu tespitler, özellikle Palmira gibi görkemli ve önemli antik yerler için geçerlidir.

Oysa dünyamızda bu değerlere herkes sahip değil. IŞİD’in antik eserleri tahrip etmesi bunu çok acı bir şekilde hatırlattı. Ayrıca da uluslararası toplumun Palmira konusunda gösterdiği tavır, ne etkileyici ne de inandırıcı oldu. Sadece UNESCO Başkanı Irina Bokova, derin endişesini ifade ederek, yerel halkın ve tarihî eserlerin güvenliğinin sağlanması çağrısında bulundu. Ancak hiçbir somut adım atılmadı. Kobani’de olduğu gibi, Palmira’nın IŞİD eline geçmesini önleyecek hava saldırıları olmadı. Palmira’da IŞİD rakibi Suriye Kürtleri değil, Esad rejimi olması, bu kararda önemli rol oynamış. Ancak her yanından haklı olarak eleştirilse bile Esad rejiminin, dünya kültür mirasını koruma konusunda küresel değerlere sahip çıktığını kabul etmek lazım. Yakında da Palmira’nın tahribatını gösteren video görüntüleri veya fotoğraflar ortaya çıkarsa, dünya tarihine yeni bir yüzkarası daha eklenecektir. Çünkü Palmira, Suriye’nin değil, hepimizin ortak mirasıdır.

İoannis N Grigoriadis – Taraf

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR