Ana Sayfa Blog Sayfa 991

Biden, Putin için ‘savaş suçlusu’ dedi

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray‘da bir muhabirin sorusu üzerine ilk kez Rusya lideri Vladimir Putin‘i “savaş suçlusu” olarak tanımladı. Biden, bu zamana kadar bu ifadeyi kullanmaktan kaçınmıştı. Üst düzey bir Rus yetkili, bu yorumun “kabul edilemez ve affedilemez” olduğunu söyledi.

Daha önce de Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ülkesinin Rus güçlerinin kasten sivilleri hedef alıp almadığı konusunu “yakından incelediklerini” söylemişti.

Beyaz Saray basın sekreteri Jen Psaki, Başkan Biden’ın yorumu sorulduğunda, “Hepimiz, yabancı bir ülkeyi tehdit eden ve sivilleri öldüren  bir diktatörün barbarca, korkunç eylemlerini gördük. Kendisi televizyonda gördükleri üzerine kalbinden geçeni söyledi” cevabını verdi.

Biden yönetimi, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon‘un Ukrayna‘ya gönderilen silahların boyutunu ve kapsamını genişleteceğini ve ilk kez Rus kara birimlerine önemli hasar verebilecek silahlı insansız hava araçları da dahil olmak üzere genişleteceğini söyledi.

ABD ve Avrupalı ​​yetkililere göre ABD Ukrayna’ya, Rus tanklarına, zırhlı araçlara ve uçaklara karşı kullanmak için kolayca taşınabilen ve çok az eğitim gerektiren yüksek teknolojili savunma silahları sağlayacak.

Dün yaptığı açıklamada Biden, Ukrayna için 800 ek Stinger uçaksavar füzesi, 9 bin tanksavar silahı, 100 insansız hava aracı ve makineli tüfekler ve el bombası fırlatıcıları da dahil olmak üzere bir dizi küçük silah da içeren 800 milyon dolarlık yeni askeri yardımı duyurmuştu. Bu yardım, Ukrayna için planlanan 13,6 milyar dolarlık yardım paketinin bir parçası.

Pentagon, beklenenden daha güçlü bir direniş ve lojistik sorunlarla karşılaşan Rusya’nın, birliklerini ve malzemelerini güçlendirmeyi müzakere ettiğini söyledi. İngiltere de Moskova‘nın planlanandan daha gelişmiş silahlar kullandığını ve şimdi daha eski, daha az hassas silahların kullanımına başvurduğunu söyledi.

Meteorolojiden kar ve sağanak uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara, İç Ege, Batı ve Orta Akdeniz‘in iç kesimleri, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu‘nun kuzey ve batısı, Güneydoğu Anadolu‘nun kuzey ve batısı ile Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Muş ve Bitlis çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, genellikle karla karışık yağmur ve kar, Marmara’nın batısı, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu‘nun kuzey ve batısında yağmur ve sağanak şeklinde görülmesi, bu gece saatlerinde Trabzon‘un doğusu ile Rize ve Artvin çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.

Karadeniz’in iç ve yüksek kesimleri ile Doğu Anadolu‘da yüksek kar örtüsüne sahip eğimli bölgelerde çığ riski bulunduğu belirtiliyor. Kuzey, iç ve doğu kesimlerde ise buzlanma ve don olayı bekleniyor.

Meteoroloji kuvvetli yağış konusunda uyardı

MGM yağışların; bu gece saatlerinde Trabzon‘un doğusu, Rize ve Artvin çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden ulaşımda aksamalar, su baskını, sel, yüksek kesimlerde buzlanma ve don gibi yaşanabilecek olumsuzluklara karşı vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerektiği yönünde uyarılarda bulundu.

Çığ, buzlanma, don ve kuvvetli rüzgar uyarısı

Meteoroloji tarafından yapılan duyuruda Doğu Karadeniz’in iç ve yüksek kesimleri ile Doğu Anadolu’da yüksek kar örtüsü bulunan eğimli yamaçlarda çığ riski olmasından dolayı meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı vatandaşlar dikkatli olmaları yönünde uyarıldı.

Ayrıca kuzey, iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerektiği yönünde uyarı yapıldı.

Rüzgârın; Marmara’da kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) olarak esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı vatandaşlar dikkatli ve tedbirli olmaları konusunda uyarıldılar.

Marmara

Çok bulutlu, bölge genelinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, bölgenin batısında yağmur ve sağanak, zamanla doğusu ile Kırklareli’nin yükseklerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. Rüzgârın, kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) olarak esmesi bekleniyor.

Ege

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden itibaren İç Ege’nin yağmur ve karla karışık yağmurlu, yüksek kesimlerinin yer yer kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

Akdeniz

Parçalı ve çok bulutlu, Batı ve Orta Akdeniz’in iç kesimlerinin yağmur ve karla karışık yağmurlu, yüksek kesimlerinin kar yağışlı, Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç kesimlerde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

İç Anadolu

Çok bulutlu, bölge genelinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

Batı Karadeniz

Çok bulutlu, bölge genelinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, kıyılarda yağmur ve karla karışık yağmurlu, zamanla kar yağışlı, iç kesimlerde kar şeklinde olması bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

Orta ve Doğu Karadeniz

Çok bulutlu, kıyı kesimlerinin yağmur ve karla karışık yağmurlu, iç ve yüksek kesimlerinin kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, bu gece saatlerinde Trabzon’un doğusu, Rize ve Artvin çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Sabah ve gece saatlerinde bölge genelinde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksek kar örtüsü bulunan eğimli yamaçlarında çığ tehlikesi bulunuyor.

Doğu Anadolu

Parçalı ve çok bulutlu, bölgenin kuzey ve batı kesimleri ile Muş ve Bitlis çevrelerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bölge genelinde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Yüksek kar örtüsü bulunan eğimli yamaçlarında çığ tehlikesi bulunuyor.

Güneydoğu Anadolu

Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden itibaren Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Şanlıurfa ve Diyarbakır çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde doğusunda buzlanma ve don olayı bekleniyor.

Japonya’da Fukushima kıyısında 7.3 büyüklüğünde deprem: Tsunami uyarısı yapıldı

Japonya‘da, Fukushima kıyısında 7.3 büyüklüğünde deprem oldu. Depremin ardından tsunami uyarı sistemi de devreye girdi.

Japonya Meteoroloji Ajansı, (JMA) ülkenin doğusundaki Miyagi ve Fukuşima eyaleti açıklarında yerel saatle 23.36’da kaydedilen depremin yerin 60 kilometre derinliğinde gerçekleştiğini açıkladı. Herhangi bir can kaybı veya hasar bildirilmedi.

JMA, her iki eyalete yönelik 1 metre yüksekliğinde “tsunami” uyarısı yaptı.

Son 10 gün içinde, yakın çevrede 3.0 büyüklüğünde iki deprem meydana geldiği aktarıldı.

Reuters, deprem ve tsunami uyarısı sonrasında Tokyo’da da belirli bölgelerde elektrik kesintileri olduğunu bildirdi.

Fukuşima Nükleer Santrali’ne çok yakın bir bölgede

Depremin gerçekleştiği bölge, 2011’deki depremin ardından oluşan tsunamiyle büyük zarar gören Fukuşima Nükleer Santrali‘nin de bulunduğu alan.

Tohoku bölgesinde 11 Mart 2011’de meydana gelen deprem, ülkede bugüne kadarki en şiddetli deprem olarak kayıtlara geçti. 9 büyüklüğündeki deprem okyanus tabanında 1 kilometrelik kırık oluşturdu, bunun sonucunda ülkenin doğu kıyılarında tsunami yaşandı.

Tsunaminin neden olduğu 19 bin can kaybının yanı sıra Fukuşima nükleer santralinde sızıntı meydana geldi. Çernobil’den sonra en fazla yıkıma neden olan ikinci nükleer facia olarak tarihe geçen Fukuşima’da olay anında 2 bin 203 kişinin öldüğü, günümüze dek radyasyonun etkileri nedeniyle 18 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. 

 

Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti kapsayan ‘Acil yargı paketi’ Meclis’te

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın geçen gün açıkladığı kadına şiddetle mücadelede yeni reformlar içeren ve “sağlıkçılara yönelik şiddet” düzenlemesini de kapsayan “acil yargı paketi” Meclis’e sunuldu.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ile Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam‘ın kamuoyuna açıklamasının ardından Meclis’e sunulan pakette şu düzenlemelere yer verildi:

Israrlı takip ‘müstakil suç’ olarak tanımlanacak

  • Düzenlemeyle, takdiri indirim nedenleri belli konularla sınırlandırılıyor  Failin pişmanlık içermeyen davranışları, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecek. Failin salt indirim almaya yönelik (kılık ve kıyafetine özen göstermesi, takım elbise giymesi, kravat takması vb.) duruşmadaki şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmayacak. Takdiri indirim uygulanması halinde ise gerekçeleri kararda mutlaka gösterilecek.
  • Kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanabilmesi amacıyla, kasten öldürmede ceza müebbet iken ağırlaştırılmış müebbet hapse, kasten yaralamada cezanın alt sınırı 4 aydan 6 ay hapse çıkarılıyor. Tehditte, cezanın alt sınırı 6 aydan, 9 ay hapse, işkencede cezanın alt sınırı 3 yıldan 5 yıl hapse, eziyette cezanın alt sınırı 2 yıldan 2 yıl 6 ay hapse çıkarılıyor.
  • Israrlı takip fiilleri, Türk Ceza Kanunu’nda ilk kez müstakil suç olarak tanımlanacak. Fiziken ya da haberleşme ve iletişim araçlarını kullanarak bir kişi üzerinde ciddi huzursuzluk yaratan, güvenlik endişelerine yol açanlar hapis cezası ile cezalandırılacak. Suçun temel cezası, 6 aydan 2 yıla kadar hapis olarak belirlenecek.
  • Israrlı takip suçunun; çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi, mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması durumunda ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olarak belirlenecek.
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu, tutuklama nedeni varsayılan katalog suçlar arasına alınacak.
  • Vekili bulunmayan şiddet mağduru kadınlara istemleri halinde, baro tarafından ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi sağlanacak.
Sağlık çalışanları 14-15 Mart’ta çalışma koşullarının düzeltilmesi ve saldırılara karşı yasal düzenleme yapılması için iki günlük eylem gerçekleştirmişti. 

Sağlık çalışanları hakkında soruşturma izne bağlanacak

  • Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında ya da görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu da Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında katalog suçlara dahil edilerek, uygulayıcı hakim ve savcılar bakımından görünür hale getirilecek.
  • Düzenlemeyle,  hekimlerin tedavi uygulamaları sonrası karşılaştıkları “malpraktis davalarına” karşı gerekli yasal güvence ve destekler sağlanacak. Sağlık çalışanları hakkında, soruşturma yapılabilmesi Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun iznine bağlanacak.
  • Sağlık çalışanlarının yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalarından kaynaklı zararların tazmini için açılan davalar sonucunda Devlet tarafından ödenen tazminatın ilgilisine rücusu bakımından Mesleki Sorumluluk Kurulu’na yetki verilecek. Bu kurulun yapacağı değerlendirme sonucunda rücusuna karar verilen miktar bakımından ilgili sağlık çalışanına dönülmesi sağlanacak.

Zelenski ABD Kongresi’ne seslendi: Sizi daha fazlasını yapmaya çağırıyorum

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenski, bugün Amerika Birleşik Devletleri Kongresi‘nde ABD’li vekillere video konferans yoluyla seslendi. Kongre üyeleri  Zelenski’yi ayakta alkışlayarak karşıladı, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Zelenski’yi takdim ederken Ukraynaca, “Ukrayna’ya zafer” dedi.

ABD’nin yardımlarına minnettar olduklarını belirten Zelenski, “Sizi daha fazlasını yapmaya çağırıyorum” dedi.

Yeşil tişörtüyle Ukrayna bayrağının yanında oturan Zelenski, Martin Luther King Jr.‘ın ünlü konuşmasına bir atıfta bulunarak “Bir hayalim var” sözleriyle Ukrayna hava sahasını uçuşa kapatarak gökyüzünü korumaları talebini yineledi. Bu yapılmayacaksa kendilerine hava savunma sistemleri ve savaş uçakları göndermelerini söyleyen Zelenski, “Rusya, Ukrayna semalarını ölüm kaynağına dönüştürdü. Gökyüzümüzü korumaya ihtiyacımız var” dedi.

Ülkesindeki günlük hava bombardımanlarını Pearl Harbor ve 11 Eylül saldırısına benzeten Zelenski, konuşmasının arasında Ukrayna’nın çevresindeki şehirlerde Rus saldırıları ve bombardımanıyla öldürülen sivillerin ve savaştan zarar gören ülkesine dair grafiklerin yer aldığı bir video da paylaştı. Videonun sonunda “Gökyüzünü kapatın” ifadesi yer aldı. Bazı Kongre üyelerinin ağlarken, Maine bağımsız Senatörü Angus King, “Nefes topluca tutuldu” yorumunu yaptı.

Zelenski vekillerden kendi eyalet ve bölgelerindeki şirketlerden mümkünse doğrudan Ukrayna’ya yardım göndermelerini de istedi ve”Tüm Amerikan şirketleri bir an önce Rusya pazarını terk etmeli, çünkü orası bizim kanımızla dolu. Ellerine Ukrayna’yı yıkmak için kullanabilecekleri tek bir cent bile geçmeyeceğine emin olmalısınız” dedi.

Ukrayna lideri konuşmasını doğrudan Başkan Joe Biden‘a hitap ederek bitirdi. Biden‘ı liderliğini göstermeye çağırarak, “Dünyanın lideri olmak, barışın lideri olmak demektir” dedi.

ABD ve Batılı ülkeler, Zelenski’nin sık sık yinelediği hava sahası kapatma talebini reddetmiş, Biden “Bu, NATO‘nun Rusya’yla doğrudan savaşa girmesine ve üçüncü dünya savaşı çıkmasına neden olacaktır” demişti. ABD, Ukrayna’ya 13,6 milyar dolarlık yaptırım paketini onaylamış, bugün de paket kapsamında 800 milyon dolarlık yardımını açıklamıştı.

Zelenski, Ukrayna için askeri ve ekonomik taleplerini her gün yineleyerek Batılı ülkelere yardım çağrısında bulunuyor.

RSF: Türkiye, gazetecileri korumak için acil önlemler almalı

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye‘de politikacılar ve suç grupları tarafından medya çalışanlarına uygulanan şiddetin endişe verici şekilde artmaya başladığığını söyleyerek yetkilileri, gazetecilerin güvenliğini garanti altına alacak acil önlemler almaya çağırdı.

Yerel Kocaeli Ses Gazetesi yazı işleri müdürü Güngör Arslan‘ın, son bir yılda öldürülen ikinci gazeteci olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “2019 yerel seçimlerinden bu yana Türkiye’de açık sözlü gazetecilere yönelik sözlü saldırılar ve siyasi düşmanlık istikrarlı bir şekilde artmıştır. Bu durum, mevcut cezasızlık ortamını daha da kötüleştirmekte ve yolsuzlukla bağlantılı olduğundan şüphelenilen kişileri yolsuzluğu haber yapan yerel gazetecilere saldırmaya teşvik etmektedir” denildi.

Açıklamada, yerel gazetecilerin araştırdıkları insanlarla aynı çevrede yaşamalarından dolayı daha kolay hedef olduğu belirtilirken, RSF’nin Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, “Güngör Arslan sürekli tehdit mesajları aldığı halde yetkililerce harekete geçilmemiş ve Arslan‘ı koruma görevi yerine getirilmemiştir” dedi.

Arslan, 19 Şubat’ta İzmit’teki ofisinde silahla vurularak öldürülmüştü.
Polis öldürmek için kiralandığı şüphesiyle R.Ö’yü ve cinayeti gerçekleştirmesi için Ö.’ye para teklif ettiği iddia edilen avukat Ersin Kurt da dahil olmak üzere dokuz şüpheliyi daha tutuklamıştı.

Arslan, son dönemde yayınladığı bir dizi makale ile Kurt‘u Kocaeli belediyesi ihalelerini alarak avukatlık meslek yasasını ihlal etmekle suçlamış ve sosyal medya paylaşımlarında defalarca kendisini tehdit altında hissettiğini belirtmişti. Kurt, MHP‘ye yakınlığıyla biliniyor.

Bursa Radyosu Rahmet FM‘de program sunan 46 yaşındaki Hazım Özsu‘nun Mart 2021’de öldürüldüğünü hatırlatan RSF, bu tarihe kadar 2009 yılından ber gazetecilerin öldürülmediğini vurguladı. Özsu, ‘kutsal değerler’ hakkındaki yorumlarını takdir etmeyen bir dinleyicisi tarafından vurularak öldürülmüştü.

Özsu’dan önce Aralık 2009’da  Marmara TV‘nin haber müdürü Cihan Hayırsevener‘in vurularak öldürüldüğünü hatırlatan RSF, cinayetin failleri ve azmettiricilerinin uzun hapis cezalarına çarptırıldığının altını çizdi.

RSF, açıklamanın sonunda “Türkiye’de, 1990 ile 1996 yılları arasında Güneydoğu‘da Türk ordusu ile PKK üyeleri arasındaki çatışmaların zirvesinde rapor edilen 20 kadar vaka da dahil olmak üzere, 1990’lardan bu yana öldürülen ya da kaybolan 40 gazeteci vakasının çoğu cezasız kaldı” ifadelerine yer verdi.

Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) ortaklığındaki basın örgütleri Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Article 19, Avrupa Medya ve Basın Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) ve OBC Transeuropa (OBCT) imzasıyla geçen ay yayımlanan bildiride de, öldürülen gazetecilerin cinayetlerinde etkin soruşturma yürütülmesini talep edilmiş, Arslan cinayetinde yetkililere saldırının nedenlerine ışık tutma ve sorumluların mahkemede hesap vermesini sağlama çağrısını yapılmıştı.

Açıklamada, Türkiye’de gazeteci cinayetlerinin yaygın bir şekilde cezasız kaldığına dair endişeler belirtilerek, ülkedeki gazeteci ölümleri şöyle hatırlatılmıştı:

“1993’te Ankara‘da evinin önünde suikaste kurban giden Uğur Mumcu, 1996’da İstanbul‘da gözaltında işkence edilerek öldürülen Metin Göktepe, 2007’de İstanbul’da suikaste uğrayan Hrant Dink, 2015 yılında Gaziantep‘te vurularak öldürülen Naji Jerf, 2016 yılında Cizre‘de ölü bulunan Rohat Aktaş ve 2018’de Suudi konsolosluğunda öldürülen Jamal Khashoggi için adalet hala sağlanmadı.”

Silahlı saldırıya uğrayan gazeteci Güngör Arslan son yolculuğuna uğurlandı

Fosil yakıt yatırımları Rusya’dan geri çekiliyor

Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinin başlangıcından bu yana, birçok Avrupalı ve uluslararası işletme Rusya’daki faaliyetlerinin sona erdiğini veya Rus fosil yakıt şirketlerindeki hisselerini satacaklarını veya hisse, tahvil gibi Rus varlıklarını elden çıkaracaklarını açıkladılar.

Peki şirketler ve finansörler neden Rus fosil yakıtlarına bağlı varlıklarını elden çıkarmaya başladılar?

Mali yaptırımlar

İş ve finans sektörünün bu kadar hızlı hareket etmesini uzmanlar şu konulara bağlıyor:

Doğrudan yasal yaptırımlar: ABD, İngiltere, Avrupa ve diğer ülkeler, Rus ticari bankalarının ve merkez bankasının dünyanın geri kalanıyla bağlantısını bıçak gibi kesen bir dizi mali yaptırım uyguladı. Bu yaptırımlar, Rusya ile uluslararası finansal işlem gerçekleştirmeyi teknik olarak son derece zorlaştırdı.

Alıcı bulamama sorunu

Alıcı bulunamıyor. Rus finansal varlıklarına (hisse senetleri ve tahviller gibi menkul kıymetler) sahip olan şirketler ve yatırımcılar, ellerindeki varlıklara alıcı bulamadıkları bir durumla karşı karşıyalar. Bu durum aynı zamanda Rus menşeli veya Rusya merkezli varlıkların “piyasa değerini” tahmin etmeyi de zorlaştırıyor.

Finansal aracılardaki yetersizlik

Finansal aracılar isteksiz. Finansal menkul kıymetlere ilişkin işlemler neredeyse her zaman bir “aracı” vasıtasıyla yapılır; bu aracılar brokerlar, piyasa yapıcılar ve işlemleri kolaylaştıran diğer taraflar olabilir. Piyasada işlem yapanların çoğu, işlemlerinin tamamlanamayacağından ve bilançolarında olası bir kayıp yaşamaktan korkuyor.

Daha fazla yaptırım ihtimali

Daha fazla, daha sıkı yaptırım olasılığı: Mevcut yaptırımlar bazı aktörleri uymaya zorlasa da gelecekte daha fazla tedbir alınması olasılığı, aktörleri yatırımları üzerinde öz yaptırım uygulamaya yönlendiriyor. Birçok varlık yöneticisi ve varlık sahibi, varlıklarının satılmak yerine silineceği korkusuyla yatırımlarını elden çıkardığını duyuruyor.

İtibar konusu

İtibar riski yüksek: (Shell‘in Rus petrolü satın aldığı için özür dilemek zorunda kalması örneği) Yaygın olarak bilinen bir isme ve sorumlu görünme arzusuna sahip birçok şirket, zaten kaçınılmaz olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in Rusya’sından çekilecekken, bunu ilkeli bir karar alarak gerçekleştirdiklerini iddia etmeyi tercih ediyor (BlackRock‘un kararına bakılabilir).

Ukrayna enerji politikaları konusunda ne diyor?

Ukraynalılar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline verilen finansal ve kurumsal tepkilerin hiçbir istisnaya mahal vermeden artırılması gerektiğini, çünkü Rusya ekonomisini destekleyen büyük kaynakları satın almaya devam etmenin Putin’in savaş kasasını doldurmak anlamına geldiğini belirtiyor.

Ukrayna Ekonomi Bakanı Yuliya Sviridenko, enerji borsalarını Rusya ile işlem yapan borsa tacirlerini yasaklamaya çağırıyor. Ukrayna’nın eski Maliye Bakanı Natalie Jaresko, basına verdiği demeçlerde Rusya’nın başta petrol, doğalgaz, maden ve alüminyum olmak üzere Batılı devletlere sattığı mallar karşılığında “günde 700 milyon dolar” gelir elde ettiğini, dolayısıyla yaptırımların etkili olması için Rusya ve Belarus‘taki tüm devlet bankaları ile petrol ve gaz şirketlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtti.

Ukraynalı aktivistlerin liderliğindeki 600’den fazla örgüt, “Gazprom, Rosneft, Transneft, Surgutneftegas, LukOil, Russian Coal ve diğer şirketler ile yapılan tüm ticarete ve bu şirketlerdeki yatırımlara son verilmesi; kömür, petrol ve doğalgaz sektörlerinde faaliyet gösteren Rus enerji şirketlerinin tüm finansal hizmetlerinin durdurulması” çağrısında bulunuyor.

Yatırımlar gerçekten geri çekiliyor mu?

Şirketler ve finansörler gerçekten de yatırımlarını geri çekiyor mu, yoksa sadece bunu taahhüt mü ediyor?

Varlık ve yatırımlarını geri çekme veya finans sisteminin dışında bırakma taahhütleri açıklayan kurumsal ve finansal kurumların bu taahhütlerinde genellikle bazı boşluklar mevcut (kömür finansmanına erişimi durdurma taahhütleri örneği).

Ancak Rus yatırımlarıyla ilgili durum, resmi yaptırımlar ve diğer faktörler nedeniyle farklılık gösteriyor. Öncelikle, Rusya’daki finansal veya kurumsal operasyonları elden çıkarmak artık zor görünüyor. İşlemi tamamlamak teknik olarak imkânsız olabiliyor veya alıcı olmayabiliyor. Moskova Borsası kapalı ve Rus hükümeti yabancı yatırımcıların Rus varlıklarını satmasına geçici bir yasak getirdi.

‘Herhangi bir Rus varlığını satmak çok zor’

Rus ve İngiliz hukuku sertifikalı hukukçu Sergei Ostrovsky, konuyu Capital Monitor‘a söyle açıkladı:

“[Bu duyuruların] kafa karışıklığına neden olduğu aşikâr, ancak şu anda herhangi bir Rus varlığını satmak çok zor ve bazı durumlarda yasa dışı; kaldı ki bu yaptırımlar sadece birkaç gündür uygulanıyor. Bir alıcı bulsanız bile, yasal olarak devredilemeyen bir şeyi satmaya çalışıyorsunuz; işlemin teknik zorluğuyla kimse uğraşmaz”.

Bu nedenle, birçok şirket ve yatırımcı için bu, ahlaki motivasyondan bağımsız olarak, esasen yatırımı iptal etmeye zorlanmak anlamına geliyor.

Bununla birlikte, 9 Mart’ta Rusya Parlamentosu, Rusya’da faaliyet gösteren ve ayrılacaklarını açıklayan yabancı şirketlerin varlıklarına el koymak ve bu varlıkları kamulaştırmak için yasa çıkarma yönünde adımlar attı.

Bu durum enerji geçişi bağlamında ne anlama geliyor?

Fosil yakıt şirketlerinin, finans kurumlarının ve diğer şirketlerin Rus varlıklarını ve operasyonlarını elden çıkarma hızı bazı hususlara dikkat çekiyor:

Hükümetlerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar ve mali müdahaleler, itibar riskiyle birleştiğinde işe yarıyor. Bu önemli bir emsal oluşturabilir.
Şirketler ahlaki argümanlar yerine net finansal riskler olduğunda çok daha hızlı hareket ediyor. Fosil yakıt şirketleri ve finansörler, hükümetlerin uzun vadeli fosil yakıt üretimini artırması ve daha fazla petrol ve gaz altyapısı oluşturması için lobi yapıyor. Uzmanlara göre, bu krize yol açan en önemli etkenlerden biri ülkelerin fosil yakıtlara bağımlılığı. Hükümetlerin bunun yerine, güneşin, rüzgarın ve ısı pompalarının daha çok kullanıldığı ve enerji özgürlüğü sağlayan bir sistem oluşturmanın önündeki engelleri kaldırmaya odaklanması gerekiyor.

Fosil yakıt yaptırımları barışçıl enerjiye yönlendirebilir mi?

Yatırım firmalarının, varlık sahiplerinin ve şirketlerin bundan sonra atacakları adımları takip etmek önemli. Rus fosil yakıtlarına yapılan yatırımların geri çekilmesi, bu fonların otomatik olarak temiz enerji kaynaklarına ayrılacağı anlamına gelmiyor. Yatırımcılar ve şirketler, yenilenebilir enerji kapasitesi, depolama, elektrifikasyon (ısı pompaları, elektrikli araçlar), enerji verimliliği, talep yönetimi gibi alanlarda Avrupa Birliği ve Uluslararası Enerji Ajansı tarafından belirlenen hedeflerin ve artırılmasını yoğun biçimde destekleyerek, yatırımlarını daha güvenli, daha temiz ve daha barışçıl enerjiye yönlendirmeyi seçebilirler.

Geçmiş deneyimlere bakıldığında, bu tür yatırımların, belirsizliklerle dolu ve son derece zararlı zehirli fosil yakıt yatırımlarına kıyasla, daha güvenli finansal yatırımlar teşkil ettiği ve gelecekte halkın tepki gösterme riskini azaltacağı görülüyor.

Rusya’da bağlantılı yatırımların ve varlıkların elden çıkarıldığına dair duyurular kamuya açık şu kaynaklarda takip edilebilir:

  • Responsible Investor (Sorumlu Yatırımcı), Rusya bağlantılı varlıklarını elden çıkaran varlık sahiplerinin (örneğin emeklilik fonları, kamu varlık fonları, sigortacılar) bir listesini sunuyor;
  • Putin100 web sitesi, Rusya’daki fosil yakıt şirketlerini finanse eden en iyi 100 finans kurumunu haritalıyor;
  • Ukrayna Kurumsal Endeksi, şirketlerin Rusya’ya iş durdurma, yerel operasyonlara kaynak ayırmayı bırakma ve Ukrayna’yı destekleme bakımından nasıl tepki verdiğini takip ediyor
  • Nakliye şirketi Skuld, halihazırda pek çok yatırımın ve varlığın elden çıkarılmasını tetikleyen, gelecekte de bunun devam etmesini sağlayacak yaptırımların tam listesine yer veriyor.
  • Bu izleme aracı ise, AB’nin savaşın başından beri Rusya’ya kömür, petrol ve gaz için ne kadar ödeme yaptığını gösteriyor.

Elazığ Barınağı davasında üçüncü duruşma: ‘Küçük hatalar olmuştur müsamaha gösterin’ savunması!

Dört ayda 1062 hayvanın öldüğü, savcının keşif raporunda hayvanların ölen diğer hayvanları yediğini ve ‘adeta bir soykırım yaşandığını’ belirttiği Elazığ Geçici Bakımevi‘ne hayvan aktivistlerinin açtığı davanın üçüncü duruşması görüldü.

Hayvan Hakları ve Etiği Derneği‘nin, İzmir, Ankara ve Diyarbakır Barolarının ve barınaktaki ihlallerini ortaya çıkaran aktivist Türkan Ceylan‘ın davaya katılma talepleri bir kez daha reddedildi.

2015-2017 yıllarında barınakta müdür olarak görev yapan tanık, çalışanların görevlerini iyi bir şekilde yerine getirdiklerini, çoğu zaman trafik kazası geçirmiş ve ölmek üzere olan hayvanların geldiğini ve bu sebeplerden öldüklerini söyledi. Bilirkişi raporunda hayvanların hastalıktan öldüğü ve birbirlerini yedikleri belgelenmişti.

Tanıklardan biri barınağın şu an “beş yıldızlı otel gibi” olduğunu ifade ederken, yine keşif raporuyla kanıtlanan hasta ve sağlıklı hayvanların bir arada tutulduğunu da başka bir tanık reddetti.

Sanıklardan birinin avukatı, barınak yeni kurulduğu için ufak tefek eksikliklerin olabileceğini, küçük bazı hataların yapılmış olabileceğini ve bunlara aslında müsamaha gösterilmesi gerektiğini savundu.

Savcı sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmasını talep etti. Bir sonraki duruşma 29 Mart’ta görülecek.



Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)
duruşma sonrası açıklamasında, “Savcının iddianamede ‘hayvan soykırımı gerçekleşmiştir’ dediği bu barınakta yaşananlar ufak tefek eksiklikler olarak açıklanamaz. Dinlenen tüm tanıkların ezberden verdikleri beyanlar, dosyada bulunan görüntülerle ve bilirkişi raporu ile çelişiyor” dedi.

Ne olmuştu?

Elazığ Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi‘ni ziyaret eden gönüllüler,hayvanlara kötü muamelede bulunulduğu tespitiyle bakımevi müdürü ve veteriner hekimler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Savcının olay yeri incelemesiyle iddia edilen hususları doğrular nitelikte tutanak düzenlemesine rağmen Elazığ Valiliği soruşturmaya izin vermedi. Bunun üzerine gönüllüler davayı bölge idare mahkemesine taşıdı. Üst mahkeme, Elazığ Valiliği’nin kararını kaldırarak bakımevi müdürü ve veteriner hekimlerinin de dahil olduğu 4 sanık hakkında kamu davası açtı.

Barınakta yaşananlar Savcılık tarafından da tespit edilmiş “Adeta hayvan soykırımı yapılmış” denilmişti. Bilirkişi raporunda ise ‘birbirini yiyen kedilerin olduğu’ ifadeleri yer almıştı.

Geçen ekim ayında ortaya çıkan raporda, bazı padokların uzun süre temizlenmediği, hasta hayvanlarla sağlıklı hayvanların karışık halde bulunduğu, sağlıklı hayvanların yanında ölü hayvanların bulunduğu ve tarihi geçmiş ilaçların verildiği kaydedildi.

Tutanaklara göre bakımevinde Ekim 2020’de 206 köpek 88 kedi, Aralık 2020’de 103 köpek, 80 kedi, Ocak 2021’de 230 köpek, 85 kedi, Şubat 2021’de ise 192 köpek, 78 kedi öldü.

4 ayda toplam 1062 hayvanın öldüğünü gösteren tutanaklara göre bir kedi ve köpeğin ölmediği gün olmadı. Tutanaklara hayvanların ölüm sebepleri yazılmadı.

Afşin C Termik Santrali’nin ÇED raporu için yürütmeyi durdurma kararı

Haber: Fırat BULUT

*

Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesi sınırları dahilinde yapılması planlanan “Afşin C Termik Santrali Açık Kömür İşletmesi ve Düzenli Depolama Alanı Projesi’’ hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen ÇED olumlu kararının iptal edilmesi talebiyle bölge halkı ve çevreciler tarafından açılan davada, Kahramanmaraş İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Kararı, Afşin ve Elbistan bölgelerinde faal olan Afşin A ve Afşin B termik Santralleri ve yine aynı bölgede yapımı planlanan altı ayrı projeye karşı  2016 yılından beri mücadele yürüten Havayı ve Doğayı Koruma Platformu duyurdu. Platform tarafından yapılan yazılı açıklamada, ‘‘Afşin-Elbistan’dan 25 duyarlı, gönüllü ile birlikte açtığımız davanın bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişiler Afşin-Elbistan Ovası’na böyle bir termik yapılmasında kamu yararı olmadığı yönünde karar verilmiştir ‘’ denildi.

Afşin ilçesine bağlı Altunelma ile Tanır Mahallesi sınırları dahilinde yapımı planlanan, her biri 600 MWe  kurulu güce sahip üç üniteden oluşacak Afşin C Termik Santrali için Çınar Mühendislik tarafından hazırlanan ÇED Raporu 27 Mart 2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştı.

Havayı ve Doğayı Koruma Platformu öncülüğünde 25 çevre gönüllüsü ‘ÇED Olumlu’ kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Kahramanmaraş İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı.

Mahkeme;  çevre ,meteoroloji, kimya, jeoloji, harita, ziraat, hidrojeoloji alanlarında uzman   kişilerden oluşan yedi kişilik bilirkişi heyeti görevlendirerek geçtiğimiz yıl haziran ayında bölgede keşif yaptırmıştı. Bilirkişi heyeti hazırladığı 50 sayfalık raporunda; ÇED dosyasının, tarımsal faaliyetler, çevre kirliliği, su havzaları ve insan sağlığı yönünden birçok eksiği olduğuna ilişkin görüş belirmişti.

‘Telafisi güç zararlar oluşabilir’

Kahramanmaraş İdare Mahkemesi 21 Şubat 2022 tarihli kararında ‘ dava konusu işlemin bölgedeki bitkisel toprak ve tarımsal faaliyetler ile hava kalitesi üzerinde önemli zararlara sebep olabileceği dikkat alındığında, uygulanması halinde telafisi güç zararların oluşabileceği açıktır ‘ ifadelerine yer vererek oy birliğiyle yürütmenin durdurulması kararı verdi.

Mahkemenin verdiği  yürütmeyi  durdurma  kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda,  santralin bölgede yol açacağı hava kirliliğinden, bitki, toprak ve su kaynakları yönünden yol açacağı zararlara ilişkin ayrıntılı tespitlere yer veriliyor.

Depolama alanı için geçen yıl inşaat çalışmalarına başlanmıştı.

Tarım Arazileri Yönünden Değerlendirme” bölümünde özetle , ‘255 hektar büyüklüğündeki santral alanının tamamının tarım arazisi niteliğinde olduğu, 512 hektar (ha) büyüklüğündeki Endüstriyel Atık Depolama Alanının, 226,85 hektarlık kısmının tarım arazisi, 103,9 hektarlık kısmının orman arazisi, 181,25 hektarlık kısmının ise hazine arazisi niteliğinde olduğu, 1.108 hektar (ha) büyüklüğündeki Dış Döküm Sahası alanının 46,62 hektarlık kısmının bitkisel toprak depolama alanı, 1.020 hektarlık kısmının tarım arazisi, 88 hektarlık kısmının ise hazine arazisi niteliğinde olduğu belirtiliyor; ÇED raporunda tarım topraklarına ilişkin sınıflandırma ve derinlik ölçümlerinin yanlış yapıldığı kaydediliyor.

Emisyon Hesaplamaları Yönünden Değerlendirme” bölümünde ise emisyon ve hava kalitesi hesaplamaları sonucunda, proje alanı ve çevresinde yapılan ve bölgenin hava kalitesini gösteren mevcut durum ölçümleri ile kurulması planlanan tesisin tam kapasite ile çalıştığı durumda Hava Kirlenmesine Katkı Değerleri ve Toplam Kirlenme Değerleri’nin hesaplanarak tablolarda verilmesina rağmen hesaplamaların eksik yapıldığına, öngörülen  inşaat ve işletme dönemlerinde çöken toz, PM10 ve SO2 parametrelerine dair değerlerin hatalı olduğuna  dikkat çekiliyor.

“Hidrojeoloji Yönünden Değerlendirme” bölümünde de, proje kapsamındaki santral alanı, endüstriyel atık depolama alanı ve dış döküm alanının, Ceyhan havzasında (yukarı Ceyhan havzasında) yer almakta olduğu ve tarımın Ceyhan Havzası için başlıca geçim kaynaklarından biri olduğuna vurgu yapılarak, ‘’Planlanan faaliyetlerin içinde susuzlaştırmanın yer alması, yeraltı sularının çekilmesi, kurutulması, deplase edilmesi ve bu durumdan Ceyhan Nehrinin kaynaklarının bulunduğu Yukarı Ceyhan Havzası’nın etkilenecek olması karşısında bu tür faaliyetlere onay verilmesinin doğru olmayacağı…’’ ifadelerine yer veriliyor.

Bilirkişi heyeti geçen haziran ayında bölgede incelemeler yapmıştı.

Çevre aktivistleri: Sıra projenin tamamen iptalinde

Kahramanmaraş İdare Mahkemesi, 31 sayfadan oluşan kararında ÇED raporunda  yer verilen ölçümlerin hatalı, eksik olduğu, projenin yol açacağı zararların tespitine ilişkin yanlış değerlendirmeler yapıldığı, bölgede yer alan diğer termik santrallerle birlikte değerlendirildiğinde ölçülen değerlerin daha yüksek olacağı yönündeki bilirkişi heyeti tespitlerine yer vererek ‘ÇED Olumlu’ raporunun hukuka uygun olmadığı yönünde karar verdi.

Kararı Yeşil Gazete için değerlendiren Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu gönüllüsü İbrahim Yalçın , gelişmenin platform ve bölge halkı için sevindirici olduğunu belirterek , projenin tamamen iptal edilmesi için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

Afşin ve Elbistan bölgelerinde, Afşin A Termik Santrali ve Afşin B Termik Santrali’nin yıllardır geçici çalışma izni ile bölgenin havasını,suyunu zehirlediğini anlatan Yalçın  ‘’40 yıla yakındır filtresiz çalıştırılan santraller nedeniyle bölgede kanser vakalarında ciddi bir artış var. Bu durum geçmişte yayınlanan raporlarla da açığa çıktı. Bizler kaçak bir şekilde çalıştırılan bu iki termik santralin durdurulmasını istiyoruz’’ dedi.

Bölge halkı ile birlikte yürüttükleri mücadele sayesinde yeni santrallerin kurulmasını engellediklerini, ancak bölgeyi tamamen yaşanmaz hale getirecek projelerden vazgeçilmediğine dikkat çeken İbrahim Yalçın şunları söyledi: ‘’Bölge halkı mücadele etmeseydi üç tane yeni santral yapılacaktı .Biz iptal davası açıp ÇED raporlarının hukuksuzluğunu tescillemekten yorulduk , onlar her defasında yeniden kopyala yapıştır ile proje için başvurmaktan usanmadı. Bölgede yapılması planlanan tüm projelere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.’’

Dava avukatlarından Bilal Doğan ise mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi raporundaki tespitlere dikkat çekerek Çınar Mühendisliğin ‘kopyala yapıştır’ yöntemiyle ÇED Raporu hazırladığını, raporun gerçek bilgi,ölçüm ve değerlendirmelere dayanmadığının mahkeme kararıyla da tescillendiğini belirtti:

“Bu karar önemli olmakla birlikte sadece ÇED Olumlu raporunun yürütülmesinin durdurulması kararıdır. Mahkeme büyük ihtimalle ÇED Raporu iptal kararı da verecektir ve dosya Danıştay’a gidecektir. Karar, projenin iptal edilmesi anlamına gelmiyor, idare yeniden bilirkişi raporunda yer verilen tespitler ışığında eksiklikleri tamamlayarak yeniden ÇED başvurusunda bulunabilir. Buna hazırlıklıyız ‘’

Greenpeace tarafından Mart 2019’da yayınlanan rapora göre, Afşin-Elbistan bölgesinde faal kömüre dayalı termik santrallerden kaynaklanan PM2.5 (2,5 mikrometre çapından daha küçük olan partiküller) ve NO2 (nitrojen dioksit) emisyonları yüzünden 1984’ten bugüne 17.000 erken ölüm meydana geldi. Aralarında Diler Holding’in planladığı termik santral projesi ile EÜAŞ’ın planladığı Afşin C Termik Santrali’nin de bulunduğu altı yeni santral projesinin Afşin’de faaliyete geçmesi, santrallerin işletme ömrü sonuna kadar meydana gelecek erken ölüm sayısını 32 binin üzerine çıkaracak.

Bölgede işletmede bulunan ve planlanan santraller

  • Afşin Elbistan A Termik Santrali (1355 MW kurulu gücünde)
  • Afşin Elbistan B Termik Santrali (4×360 MW=1440 MW kurulu gücünde)
  • Elbistan Enerji Santrali (Termik Santral, Endüstriyel Atık Depolama Alanı (Kül-Cüruf) ve Kömür Ocakları Dahil) Entegre Projesi (500 MWe), (Halihazırda ÇED süreci devam etmekte olup, faaliyet Anadolu Enerji Üretim San ve Tic. A.Ş. tarafından planlanmakta.)
  • Diler Elbistan Termik Santrali Entegre Projesi ( Endüstriyel Atık (Kül) Depolama Alanı ve Kömür Sahaları Dahil) (Diler Elektrik Üretim A.Ş. tarafından planlanmaktadır. ÇED Olumlu Kararı alındı – 400 MWe).
  • Afşin Elbistan A Termik Santrali V. ve VI. Ünite İlavesi Projesi (Afşin Elbistan Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. tarafından planlanmakta olup, ÇED süreci yürütülecek- 680 MWe)

 

 

Avrupa’da kömürü bırakmayan dört ülkeden biri Türkiye

Avrupa’da 23 ülke, iklim krizine neden olan kömür santrallarını kapatma kararı aldı. Bu ülkelerden onu şimdiden kömür santrallarıyla vedalaştı. Bazı ülkeler ise önümüzdeki 18 yıl içinde santralları kapatacağını açıkladı. Avrupa’da kömürlü termik santralları ne zaman kapatacağına dair resmi bir tarih belirlemeyen sadece dört ülke var; Bosna Hersek, Polonya, Sırbistan ve Türkiye.

Elektrik üretiminde kömür kullanımı diğer elektrik üretimi yöntemlerine kıyasla çok daha fazla seragazı salımına neden olduğu için bilim insanları, iklim krizinden çıkış sürecinde öncelikle kömür santrallarının kapatılması gerektiğini vurguluyor.

Avrupa’da birçok ülke kömür santrallarını kapatmaya başladı veya kömürden elektrik üretimini sonlandıracağı tarihi belirledi. Bu konudaki bilgi kirliliğinin önüne geçmek isteyen Ekosfer Derneği, Avrupa’da kömürü bırakma kararı alan ülkelerin kömürlü termik santralları kapatma tarihlerini gösteren etkileşimli bir haritayı turkiyedekomur.org sitesine ekledi. Kömürün Ötesinde Avrupa’nın (Europe Beyond Coal) hazırladığı haritayı temel alan bu çalışma sürekli güncelleniyor ve resmi kararları esas alıyor.

Türkiye’de kömür haritası. Kaynak: Ekosfer

Karar almayan dört ülkeden biri Türkiye

Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, haritanın işlevini şu sözlerle açıkladı:

“Avrupa’da kömürü bırakan ülkelerin sayısı hızla artıyor. Bazı ülkeler elektrik üretiminde kömürle çoktan vedalaştı, birçoğu da önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde vedalaşacak. Ukrayna’nın işgaliyle ortaya çıkan enerji krizinin bu kararları geciktirebileceğini belirten haberler var ama henüz resmi kararlarda bir değişme yok. Hazırladığımız harita bu spekülasyonların önüne geçecek ve güncel bilgilere herkesin ulaşmasını sağlayacak.”

Gürbüz, Avrupa’da kömür üretimini durdurma konusunda karar almayan dört ülkeden birinin Türkiye olduğuna da dikkat çekerek yıl sonunda Mısır’da yapılacak iklim zirvesi öncesi emisyon hedeflerini güncelleyecek Türkiye’nin kömürle vedalaşmak için mutlaka bir tarih belirlemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Avrupa’da kömürden vazgeçen ülkeleri dört ayrı grupta toplamak mümkün:

Kömür santralı olmayan/kapatmış ülkeler:
Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Estonya, İsveç, İsviçre, Letonya, Litvanya, Norveç ve Portekiz halihazırda kömürden elektrik üretmeyen ülkeler.

2030 ve öncesinde kömür santrallarını kapatacak ülkeler:
Fransa (2022), Birleşik Krallık (2024), Macaristan (2025), İtalya (2025), İrlanda (2025), Yunanistan (2025). Kuzey Makedonya (2027) Danimarka (2028), Finlandiya (2029 ortası), Hollanda (2029 sonu), Slovakya (2030), İspanya (2030).

2030’dan sonra kömür santrallarını kapatacak ülkeler:
Karadağ (2035), Romanya (2032), Hırvatistan (2033), Bulgaristan (2038-2040), Almanya (2038), Slovenya (2033), Çekya (2033)

Kömür santrallarını kapatma kararı almamış ülkeler:
Bosna Hersek, Polonya, Sırbistan ve Türkiye.