Ana Sayfa Blog Sayfa 600

Deprem sonrası koordinasyon krizi: Operatörlerin yetkililere ulaşması gerekiyor

Kahramanmaraş‘ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından on ayrı ilde enkazlara ulaşım ve her türlü ihtiyaçların ulaştırılması konusunda oldukça büyük bir koordinasyon eksikliği yaşanıyor. Günlerdir ülkenin çeşitli bölgelerden depremzedelere yardım için binlerce koli sağlık, gıda, giyecek gibi malzemeler toplanıyor.

Özellikle İstanbul en büyük yardım toplanan şehirlerden biri. Ayrıca deprem bölgesinde süren enkaz çalışmaları için iş makineleri gerekiyor ve yine bu iş makinelerini kullanacak kalifiye insan ihtiyacı için vatandaş kendi içinde seferber olmuş durumda. Üç gündür neredeyse tüm sivil toplum kuruluşları ve parti örgütleri konuyla ilgili ihtiyaçları bularak deprem bölgelerine ulaştırmaya çalışıyor.

Kazdağları İstanbul Dayanışması da bunlardan biri ve bir buçuk günlük çalışmalar bölgeye gidecek operatörler, ulaştırma ve iş makineleri açısından sonuç vermeye başladı. Ancak bu kez de operatörlerle yetkililerin iletişimi kurulamıyor.

‘Koordinasyon için acil iletişim ihtiyacı var’

Dayanışma tarafından yapılan açıklamada “Şu an için 100’den fazla operatör hazır bizden haber bekliyorlar. Sizden ricamız burada paylaştığımız bilgilerin en hızlı şekilde yayılması çünkü gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda koordinasyona destek sağlamak istiyoruz” deniyor. Bölgede koordinasyona geçilebilmesi için yardıma ihtiyaç duyuluyor. Konuyla ilgili vatandaşlar Kazdağları İstanbul Dayanışması’nca paylaşılan bilgilerin ilgililere ulaşması için paylaşılması ve iletişime geçilmesi bekleniyor.

 

Erdoğan: Depremzede ailelere 10 bin tl destek verilecek

7.7 ve 7.6’lık depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş’a giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremlerden etkilenen ailelere 10’ar bin lira destek verileceğini söyledi.

Can kaybının 8 bin 574’e yükseldiğini duyuran Cumhurbaşkanı, “AFAD açıklamaları dışında provokatörlere fırsat vermemenizi, basın mensuplarının da bunlara fırsat vermemesini istiyorum” dedi.

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

YIKILAN BİNA SAYISI 6 BİN 944: Şu an itibariyle vefat edenlerin sayısı 8 bin 574, yaralı sayısı 49 bin 133. Yıkılan bina sayısı 6 bin 944. Buradan vatandaşlarımızın, milletimin bugüne kadar bu tür felaketlerde gösterdiği sabır neyse bu felaketlerde de vatandaşım sabrı gösterdi, bundan sonra da gösterecektir.

DEVLETİN KURUMLARI İŞBAŞINDA: Başta AFAD olmak üzere, bu çalışmalarını belediyelerle yürütmektedir. Tüm illerimizde bakan arkadaşlarımla birlikte bu operasyonların koordinasyonunu yürütüyoruz. Devletin kurumları işbaşında. İkinci gün ve bugün duruma hakimiyet tesis edildi. Enkazlarda çalışmalar sürüyor, enkaz kaldırma çalışmalarını bakanlığımız yürütmeye başlıyor. Hedefimiz bir yıl içinde toplu konut idaresiyle aynı şekilde Kahramanmaraş ve dokuz ilimizde bunları gerçekleştireceğiz. Bizler vatandaşlarımızın asla sokakta kalmasına müsaade edemeyiz.

CİDDİ SAYIDA ODA KAPASİTESİNE ULAŞTIK: Şu anda vatandaşlarımda Antalya, Alanya, Mersin gibi bölgelerde otellerle görüşmeleri yaptık. Otellerde kalma arzusunda olanlar varsa vatandaşlarımızı yerleştirmeye hazırız. Çok ciddi sayıda oda kapasitesine ulaştık

Antep: Enkazdaki vatandaşlara ulaşılmaya çalışılıyor, barınma sorunu çözülemedi

Video haber: Jiyan ERKILINÇ

*

Kahramanmaraş‘ta yaşanan 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki depremlerden olumsuz etkilenen ve enkaza dönen yüzlerce binanın bulunduğu Gaziantep‘te arama kurtarma çalışmaları 57. saati geride bıraktı. Kent genelinde 581 bina yıkıldı. Bu binalarda şu ana kadar gelen bilgilere göre 481 vatandaş yaşamını yitirirken 3 bin 750 kişinin yaralandığı öğrenildi.

Gaziantep’te Güvenevler Mahallesi‘nde bulunan altı bloklu Ayşe Meryem Polat sitesinin dört bloğu yıkıldı. Ekipler bir yandan iş makineleri vasıtasıyla moloz yığınlarını kaldırırken arama kurtarma ekipleri de enkaz altında kalan vatandaşlara ulaşmaya çalışıyor.

Gaziantep’te arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Sosyal tesisler tamamen halka açıldı. Binalardan uzak geniş alanlarda da çadırlar kurulmuş halde. Ancak hala erzak, su gibi temel gıdaların eksikliği yaşanıyor. Bunun bir sebebi de doğal gaz ve su kesintileri. Antep’in suyu da Maraş’tan geldiği için su kesintisi yaşanıyor. Ancak su ihtiyacı giderilmeye başlandı.

Antep’te çadır eksikliği de yaşanıyor ama farklı ülkelerden gelen desteklerle birlikte çadırlar daha fazla kurulmaya başlandı. Öte yandan insanlar daha çok arabalarda kalıyor. Bu hem dinlenmelerine engel oluyor, hem de psikolojik olarak durumlarını zorlaştırıyor, uyuyamıyorlar. Barınma sorunu devam ediyor.

antep
Gaziantep – Fotoğraf: Jiyan Erkılınç

ATM‘lerden para çekilemiyor. Sosyal medyada ise Gaziantep için ücretli yemek dağıtımı yapıldığına dair iddialar sahada bir gerçekliğe işaret edemiyor.

OHAL ilan edilen illerden biri Antep’te hastanelerde yalnızca depremzedeler için acil servisler açık, diğer servisler ise kapatılmış durumda.

Antep’te yeterli ekip olduğu belirtiliyor ancak Adıyaman ve Hatay gibi enkazların yoğun olduğu yerlerde yetersizlik var.

 

Deniz seviyesinin yükseldiği İskenderun’da sahildeki binalar boşaltıldı

İskenderun Kaymakamlığı, hasarlı evlere girilmemesi yönünde ve sahil kesiminde deniz taşması nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı bölge halkını uyardı. Halk, afet sonrası parklar ve kapalı semt pazarlarında kalmaya çalışıyor.

Ekoloji örgütlerinden çağrı: OHAL yerine toplumsal dayanışma ve örgütlenme

Ortak bir açıklama yapan ekoloji örgütleri, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 10 ili etkileyen depremlerin ardından organizasyon ve koordinasyon temel görevini yerine getiremeyen devletin Türkiye halklarını kendi kendine örgütlenme zorunluluğu ve sorumluluğu ile baş başa bıraktığını belirtti. 

Yıkım alanlarında acil müdahaleleri yapabilmek ve yaşamı yeniden kurabilmek için sivil inisiyatiflerin organizasyonları ve halkın dayanışmanın hayati olduğu kaydedilen açıklamada, “OHAL bahane edilerek sivil inisiyatiflerin yardımlarının, dayanışma olanaklarının engellenerek yaşanan felaketin daha da büyütülmemesi şarttır” denildi. 

İki depremin ardından on binin üzerinde binanın çöktüğünü ve onbinlerce insanın göçük altında kaldığını belirten Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu’na dahil olan ekoloji örgütleri, “Gerçekte ise göçük altında kalan, yaşadığımız felaketi kendi devamlılığı için fırsata çevirmeye çalışan, bu amaçla bölgede OHAL ilan eden iktidardır” ifadesini kullandı. 

Örgütlerin çağrısı şöyle:

“Bugün en acil ihtiyacımız; arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere depremden etkilenen tüm coğrafyada yaşam alanlarını yitirmiş, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarımızı hayatta tutmak için sınırları aşan bir dayanışmayı örmektir.

Öncelikle, depremin bir doğa olayı olduğunun, milyonlarca yıldır devam ettiğinin ve doğanın kendini gerçekleştirmesi, yerkürenin de kendini tamamlaması için depremin oluştuğunun bilinciyle şu tespitleri yapmak isteriz:

Kayıpların asıl sorumlusu, yaşamı beton enkazının altında donmaya terk eden, sosyal devlet vasfını çöpe atmış şirketleşen bu iktidardır. Doğa olayları, kâr hırsına dayalı kapitalist sistemin neden olduğu katliamların üstünü örtmek için âfet, felaket ya da fıtrat olarak nitelendirilemez, suçlu ilan edilemez. İnsanlık binlerce yıl doğa ile barışık yaşamış, toplumsal yaşamını doğayla iç içe, doğa olaylarını gözeterek kurmuştur. Doğanın davranışları ile uyumlu konutlar inşa edilmiştir. Şimdi ise kapitalist modernizmin dayattığı beton odaklı kent politikalarını çok katlılıkla besleyen, böylece sermayenin kazancının artırmasının önünü açan iktidarlar bu kayıpların asıl sorumlusudur.” 

‘İnsanlar yaşam savaşı verirken maden ve inşaat firmaları çarklarını döndürüyor’

Örgütler, son iki yüz yıllık sürede doğa ve emek sömürüsünü artıran politikalar üretildiğini ve bu politikalar eliyle insanı ve insan dışı yaşamı yok ederek yıkıma ve çökertmeye neden olan kapitalizmin vahşi yüzünün sebep olduğu bir ekokırım ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti: 

“Depremin yaşandığı bölge; fay hatları üzerinde güvenlik barajları, termik santraller, nükleer santral ve havalimanı inşaatları gibi pek çok ekolojik suçun işlendiği ve canlı hayatının tehlikeye atıldığı bir bölgedir. Bu kırıma karşı yaşamı savunmanın tek yolu doğaya rağmen değil doğa ile karşılıklılık ilişkisi içinde, doğayla barışık, dayanışmacı bir yaşama geçmektir. 

Düşlediğimiz yaşamı kurabilmek için yapmamız gerekenlerin çok olduğunu biliyoruz ancak bugün acil, beklemeksizin harekete geçmemizi gerektiren hayati bir durumla karşı karşıyayız. Siz bunları okurken enkaz altında eğer hala donmamışsa kurtarılmayı bekleyen canlar var. Onlar bu yaşam savaşını verirken, göçüğe sebep olan inşaat firmaları, madenciler para çarklarını döndürmeye devam ediyor.

Ekoloji örgütleri devletin tüm olanaklarını elinde tutan iktidarın acil yapması gerekenler ve taleplerini de şöyle sıraladı: 

Acil yapılması gerekenler

  1. Başta bölgede ve komşu bölgelerde olmak üzere, madencilik ve inşaat faaliyetleri derhal durdurulmalı, kamuya ve özel şirketlere ait iş makineleri ve ekipmanları teknik personel ile birlikte deprem bölgelerine arama-kurtarma çalışmaları için gönderilmelidir.
  2. Karayolu ile ulaşılamayan deprem alanlarına hızla sivil ve askeri altyapı ve personel; gerekli noktalarda özel sektör havayolu altyapısı ile arama-kurtarma ve yardım ekipleri ulaştırılmalıdır.
  3. Başta bölgedeki güvenilir binalar olmak üzere, komşu bölgedekiler dahil olmak üzere, ikinci konut, otel, ibadethane gibi yapılar barınma sorununun çözümünde kullanılmak üzere ücretsiz ya da kamu kaynakları kullanılarak hizmete açılmalıdır.
  4. Temiz içme suyu, gıda, giysi, hijyen ürünleri gibi yaşamsal ihtiyaçların sağlanabilmesi için sivil toplumun dayanışma için oluşturduğu mekanizmaların kamu hizmetleri ile tam ve eksiksiz koordinasyonu sağlanmalıdır.
  5. İnsan dışındaki canlıları da kapsayacak kurtarma ekipleri oluşturulmalıdır. Bu konuda inisiyatif alan sivil ekiplerin çalışmaları kolaylaştırılmalı ve desteklenmelidir.
  6. Depremin, göçmenlerin yoğun yaşadığı bir bölgede olması nedeniyle, arama-kurtarma-temel ihtiyaçların giderilmesi konusunda yürütülen çalışmalar ayrımcılıktan muaf, tam bir kapsayıcılıkla sürdürülmelidir.

Ekolojik talepler

  1. Doğal gaz kaynaklı patlamalar ile İskenderun Limanı’ndaki yangının neden çıktığı, hangi maddelerin yandığı, varsa kimyasal ve nükleer maddelere dair bilgilendirme yapılmalıdır.
  2. Bölgedeki sanayi tesislerindeki tehlikeli, yanıcı, patlayıcı maddelerin envanteri çıkarılmalı; artçı ya da yeni depremler sonucu olası felaketler için önleyici tedbirler gecikmeden alınmalıdır.
  3. On binden fazla binanın yıkıldığı düşünülmektedir. Bu binalardan yayılan asbest, radon ve diğer zararlı gazlar ile ilgili başta arama-kurtarma ekipleri olmak üzere bölgedeki halkın güvenliğini sağlayacak çalışmalar bir an önce başlamalıdır.
  4. Suyu kontrol altına alan ve metalaştırma çalışmasının uzantısı olan barajlarda hasar tespitine başlanmalı, ikincil bir âfetin önüne geçilebilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
  5. Maden ocaklarında bulunan kimyasal maddelerin su akiferlerine karışıp karışmadığı tespit edilmeli; gerekli önlemler alınmalıdır.
  6. Yaşam alanlarını gasp ettiğimiz, kentlerde ve çeperinde yaşayan insan dışı canlıların beslenme, temiz ve sağlıklı suya erişimi ile barınmaya dair sorunları bir an önce çözülmelidir.
  7. Deprem bölgesindeki elektrik, doğalgaz iletim hatlarındaki hasarlar, doğalgaz hattında patlama, bölgede yapılan güvenlik barajları, Maraş’taki ve Adana’daki termik santraller büyük risk taşıyor!
  8. Yaşamı risk altına alan büyük enerji yatırımları, güvenlikçi politikalar ve fosil yakıtlar terk edilmelidir.

 

Adıyaman’da cesetler sokaklarda, hiç gidilmeyen enkazlar var

Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden sonra can kaybı 7 bin 108’e yükseldi. Depremin enkaz haline getirdiği illerden biri de Adıyaman oldu. Adıyaman, hem iletişim hem de ulaşım anlamında oldukça zorlu saatler geçirdi. Şehirdeki tek devlet hastanesi de yıkıldı. Bazı köylere henüz yardımın ulaşamadığı söyleniyor. Son açıklamaya göre şehirde 896 can kaybı var. 400 de yaralı bulunuyor.  Adıyaman Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Erdal Yavuz, can kayıplarının binlerin üzerinde geçmiş olabileceğini söylüyor.

Bölgede bizzat arama kurtarma çalışmalarında yer alan serbest gazeteci hem de Munzur Arama Kurtarma Derneği üyesi Duygu Kıt, ilk gün Adıyaman’da müdahalede bulunanlardan.

Adıyaman merkezde, Sakarya Caddesi’nde bulunan Kıt bölgede şebeke sorunu olduğunu, iletişim kurmakta zorlandıklarını, önce Aslan Apartmanı, ardından da Demir Apartmanı‘nda 40 saatten beri çalıştıklarını aktarıyor. Kıt, bölgede yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“İlk gün geldik buraya. Burada ciddi bir ekipman ve ekip sıkıntısı var. Arama kurtarma ekipleri dün seyrek olsa da bugün daha artarak gelmeye başladı. İnsanlar için herhangi bir barınma ya da yiyeceğe ulaşma imkanı yok. Bugün sabah sadece kahvaltı dağıtıldı. İnsanlar kendi arasında çorba pişirip getiriyor. Dışarıda bekleyen cesetler var, alamıyorlar. Öncelik canlıları çıkarmak olduğu için ama sokakta cesetler bekliyor. Burada durum çok kötü.”

Munzur Arama Kurtarma Derneği üyeleri ve AFAD arama kurtarma gönüllüleri olarak bölgeye ilk kendilerinin geldiğini ve depremin ilk günü saat 15.00 civarında bölgeye intikal ettiklerini aktaran Kıt, “Biz sabah 06.00 gibi yola çıktık. Malatya yolu kapalı olduğu için bizi Siverek Ergani yolu üzerinden çevirdiler. O yüzden gelmemiz altı saati buldu. Gelir gelmez enkaza gittik. Merkezdeki köylere gidilebilmiş. Ancak diğerleriyle ilgili bilgim yok” diyor.

Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt
Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt

Adıyaman Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Erdal Yavuz ise şu anda Adıyaman merkezde. Dr. Yavuz, Yeşil Gazete’ye bölgedeki yıkımlara, soğuk geceye ve tıbbi müdahale koşullarına dair şunları anlatıyor:

“Hiçbir yer girilebilecek gibi değil Adıyaman’da. Çoğu kişi arabalarda veya dışarıda bir şekilde kaldı. İl dışına gitmeler başladı bugün. Dışarıya imkanı olanlar gidebiliyor. Yardımlar geliyor artık. Ulaşılmayan enkaz hala var. Umut kesilen enkazlar da var, hiç gidilmeyen enkazlar da var. Can kaybı  tahminimce binlerin üzerindedir.”

Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt
Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt

İnsanların arabalarda kaldığını ancak yakıtın bittiğini de aktaran Dr. Yavuz, “Bugün bir petrol ofisi açıldı. Oradan da sınırlı sayıda alabiliyor insanlar. Yer yer yemek yardımı yapılıyor ama yeterli değil. Yeni yeni çadır yerleri belirlendi, belki bugün kurulur” diyor.

Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt
Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt

Kentte epey ekip bulunduğunu, sağlıkçıların da dün itibarıyla geldiğini aktaran Dr. Yavuz, “Sevkler de başladı. Acile ilk günkü yoğunluk gibi yaralılar gelmiyor. Kırmızı kod dediğimiz kalp masajı yaptığımız ciddi hastalar ilk günkü gibi gelmiyor. Ama hala yaralılar geliyor. Bir sürü doktor, sağlıkçı arkadaşımızı kaybettik. Hastane ortamında kesinlikle telefonla konuşamıyoruz, çok kalabalık, yoğun. İlaç destekleri geliyor ama çok ihtiyaç var hala” diyor.

Adıyaman Valisi’nin gülmesi tepkilere neden oldu

Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar, “Adıyaman sahipsiz”, “Yardımlar nerede?” diye slogan atan depremzedelere gülerek karşılık verdi. Valinin il enkaz halindeyken gülmesi tepkilere neden oldu. Ayrıca AKP’li Mehmet Metiner, “Ne var yani, tebessüm etmesin mi? Umut aşılanmasın mı? Ağlasın mı hüngür hüngür?” diyerek Çuhadar’a destek oldu.

Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt
Adıyaman- Fotoğraf: Duygu Kıt

BM Nüfus Fonu’nda kadın ve kız çocuklarına destek

Maraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 10 ili etkileyen depremlerde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından desteklenen doğum tesisleri, gençlik merkezleri ve kadın ve kız çocuklarına yönelik güvenli alanlar da dahil olmak üzere binlerce bina çöktü veya ciddi şekilde hasar gördü.

Bölgede ofisleri ve operasyonları bulunan UNFPA, depremin etkilerini değerlendirmek ve acil durum müdahale çalışmalarını ortakları ve yetkililer ile koordineli bir şekilde desteklemek amacıyla hızlı bir şekilde sahaya çıktı.

UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem, örgütün önümüzdeki haftalarda bu zor koşullar altında doğum yapması beklenen hamile kadınlar da dahil olmak üzere depremlerden etkilenen Türkiye ve Suriye halkını desteklemeye kararlı olduğunu söyledi: “Doğum öncesinde, sırasında ve sonrasında kaliteli bakıma erişebilmeleri önceliklendirilmelidir.”

Üreme kitleri ve nakit desteği de sağlanıyor

UNFPA’in acil önceliği, kadın ve kız çocuklarının sağlığı ve korunması için kritik öneme sahip hizmetleri yeniden sağlamak.

Türkiye’deki mevcut dağıtım ve hizmet noktaları aracılığıyla, lojistik zorluklara rağmen depremden etkilenenlere  üreme sağlığı hizmetlerini ulaştırmaya ve temel hijyen malzemeleri içerek kitleri dağıtmaya başlayan UNFPA çalışanları, Suriye’de de ihtiyaç sahibi kadın ve kız çocuklarına battaniye ve sıcak tutan kıyafetlerin yanı sıra hijyen kitleri dağıtılıyor.

Ayrıca kadınların ve kız çocuklarının, toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önleme ve müdahale de dahil olmak üzere sağlık hizmet ve bilgilerine erişebilmeleri için nakit desteği sağlanması için de çalışılıyor.

“Pek çok insanın hayatı paramparça oldu” diyen Kanem, şunları kaydetti:  “UNFPA, doğal afetlerin getirdiği yıkım ve belirsizliğin ortasında ihtiyaç duyulan ve en iyi yaptığı şeyi yapmaya devam edecek.”

 

Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan ‘depremde ikinci afet’ uyarısı: Termik santraller ve sanayi tesisleri risk oluşturuyor

Deprem coğrafyası olan Türkiye’de bu gerçekliği ve bilimsel ilkeleri göz ardı eden kentleşme ve yapılaşma politikaları ile yetersiz denetim ve yasaya uygun olmayan uygulamalar nedeniyle doğal bir afet bir kez daha toplumsal bir felakete dönüşmüş durumda. Temiz Hava Hakkı Platformu, birincil ve artçı depremlerle riskin devam ettiği deprem sonrası dönemde kamuoyu ve yetkililere ikincil afetler ve buna bağlı oluşabilecek halk sağlığı riskleri ile arama-kurtarma çalışmaları esnasında maruz kalınabilecek riskler hakkında uyarıda bulundu.

İskenderun Limanı’nda 6 Şubat günü başlayan yangın üçüncü gününde devam ediyor. Yanan konteynerlerde ne olduğu yetkililer tarafından açıklama yapılmadığından bilinmiyor; havaya salınan kimyasalların yarattığı riske dair bilgiye de ulaşılamıyor.

Platform tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada bir an önce yanan maddelerin içeriklerinin açıklanarak olası sağlık riskleri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesinin acil bir halk sağlığı ve güvenlik meselesi olduğunun altını çizdi. Açıklamada şu uyarılar yapıldı:

Termik santraller ve sanayi tesisleri çoklu bir kriz riski oluşturuyor

“Benzer bir şekilde doğal gaz boru hattında yaşanan yangınla ilgili olarak da kamuoyuna yeterli bir resmi bir açıklama yapılmadı.

Deprem sırasında ve sonrasında yaşanabilecek ikincil afetler; petrol ürünleri depolama ve dağıtım tesisleri, petrol rafinerisi, petro-kimya sanayi, azot, gübre, soda, demir-çelik ve krom sanayileri, Kerkük-Yumurtalık, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hatları, doğalgaz hatları ile Afşin-Elbistan, İSKEN-Sugözü, Tufanbeyli, Hunutlu Termik Santralleri gibi yanma, patlama ve kimyasal çevre kirliliğine yol açma riski bulunan pek çok tesisi barındıran deprem bölgesinde, özellikle İskenderun Körfezi’nde çoklu bir kriz riski oluşturuyor.

Akut ve kronik sağlık sorunları riski

Yangın, patlama ve sızıntı ile havaya salınan kimyasal maddelerin ve dumanın solunum yolu ile alınmasıyla bölgede pek çok akut ve kronik sağlık sorununun oluşması riski söz konusu olabilecektir.

Bölgede devam eden artçı ve birincil depremler nedeniyle tehlikeli gazların ve yanıcı/patlayıcı maddelerin bulunduğu diğer sanayi tesislerinde güvenlik kontrolleri yapılmalı, herhangi bir sızıntı, atmosfere yayılım ve yangın riskine karşı gerekli önlemler alınmalı; kamuoyu yapılan çalışmalarla ilgili şeffaf biçimde bilgilendirilmeli.

Maske uyarısı

6 Şubat günü yaşanan depremler sonucu 10 bin civarında binanın yıkılmış olduğu bilgisi bulunuyor. Bu binaların bir kısmının eski yapılar olduğu gerçeğinden yola çıkarak, arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları esnasında asbest gibi tehlikeli maddelere ve yoğun partikül madde kirliliğine karşı en azından birinci derecede maruz kalan ekiplerin uygun nitelikli maskeler ile donatılması gerekiyor.

Hala göçük altında binlerce insanımızın bulunduğu ve kurtarma çalışmalarının zorlukla yürütüldüğü koşullarda, kurtarma ekiplerimizin ve yöre halkının sağlık ve güvenliklerinin sağlanması da yürütülen çalışmaların ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmeli.”

İskenderun Limanındaki yangının akıbeti ne oldu?

Türkiye‘nin güneydoğu illerini şiddetle sarsarak ağır yıkıma yol açan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş ve 6,5 ile 6,4 büyüklüğündeki Gaziantep depremleri, Hatay‘ın İskenderun ilçesindeki uluslararası limanda da yangın çıkmasına yol açtı.

Yaklaşık bir buçuk gün boyunca devam eden yangının çıkma sebebi tam olarak belirlenemezken, zaman zaman alevlerin boyu metrelerce yükseldi ve dumanlar gökyüzünü siyaha boyadı.

Yoğun kara dumanlar, ilçede yetersiz ekipman, az sayıdaki kurtarma ve yardım ekibi, parçalanmış yollar, yetersiz kalan baz istasyonları ve soğuk hava koşulları nedeniyle halihazırda güçlükle yürütülen yardım çabalarını zaman zaman daha da zorlaştırdı.

İskenderun Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, öğle saatlerinde sosyal medyada yaptığı bir paylaşım ile Türk Hava Kuvvetleri‘ne ait bir uçak tarafından saat 16.30 civarında limandaki yangına müdahale edileceği bilgisini vererek vatandaşlara liman çevresinde bulunmamalarına yönelik uyarıda bulundu.

Milli Savunma Bakanlığı, akşam saatlerinde helikopterler ve bir uçak ile yangına müdahale ederek, limana yangın bombası attı.

Müdahalenin ardından bakanlık, sosyal medya hesabında “İskenderun Limanında meydana gelen yangın, Kara Kuvvetlerimize ait helikopterler ve Hava Kuvvetlerimize ait uçağın havadan müdahalesi ile söndürüldü” paylaşımını yaptı. Ancak ilerleyen dakikalarda bu paylaşımın silinmesi, yangının hala devam ettiğine işaret etti.

Gecenin ilerleyen saatlerinde farklı illerden itfaiye ekipleri ve arazözler karadan, Hatay Orman Bölge Müdürlüğü helikopterleri de havadan müdahale ederek alevleri söndürme çalışmalarına devam etti.

Sabah saatlerinde Tarım ve Orman Bakanlığı sosyal medyada yaptığı paylaşımda yangına müdahalenin Beriev yangın söndürme uçağı ve T79 yangın söndürme helikopteri ile devam ettiğini açıkladı.

‘Hasarın boyutu belirsiz’

İskenderun Limanı, Avrupa Birliği istatistiklerine göre, 2021’de taşınan malların brüt ağırlığına göre Avrupa‘nın en büyük 10’uncu limanı. 

Dünyanın en büyük nakliye şirketlerinden biri olan AP Moller-Maersk pazartesi günü yaptığı bir açıklamada, depremin yol açtığı hasar nedeniyle limandaki tüm operasyonlarını durdurduğunu söyledi.

Kopenhag merkezli şirket, bölgedeki yolların aldığı ağır hasardan ötürü tedarikçilerin kamyonlarını bölgede içerisinde ya da çevresinde hareket ettiremediklerini bildirdi. 

Maersk, İskenderun Limanı’na gitmek üzere yola çıkan konteynerleri Mersin Limanı ve Mısır‘daki Said Limanı da dahil olmak üzere yakınlardaki merkezlere yönlendirdiğini söyledi.

Şirket, kurtarma çabalarının ne kadar süreceği ve hatta hasarın boyutunun belirsiz olduğunu söyledi.

Depremde can kaybı 6 bin 234’e yükseldi

AFAD‘ın saat 09.34’te yaptığı son dakika açıklamasına göre, depremlerde şu ana kadar 6 bin 234 can kaybı var. 37 bin 11 kişi ise yaralı. Yıkılan bina sayısı  5 bin 775 olarak kayıtlara geçti. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Depremzede vatandaşlarımızın barınması için bölgede, 50 bin 818 AFAD Aile Yaşam Çadırı‘nın kurulumu tamamlandı.

Bölgede AFAD, PAK, JANDARMA, DAK, Milli Savunma Bakanlığı, UMKE, İtfaiye, Milli Eğitim Bakanlığı, Güven, STK ve Gönüllüler, Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri’nden görevlendirilen personel ile uluslararası arama kurtarma ekiplerinden oluşan toplam arama ve kurtarma personeli sayısı 79 bin 110’dur. Dışişleri Bakanlığı ile yapılan görüşmeler neticesinde diğer ülkelerden yardım için gelen 5 bin 309 personel afet bölgesine sevk edilmiştir.”