Ana Sayfa Blog Sayfa 5216

Doğrular, yanlışlar, şifreler

Soru yanlış sorulursa doğru cevabı bulmak imkânsızlaşır. Milyonlarca insanı yakından ilgilendiren bir konuda günlerdir tartışıyoruz. Günlerdir YGS ile ilgili ortaya atılan iddiaların doğru olup olmadığını, iddialar doğru ise oluşan haksızlığın nasıl giderileceği hakkında tezler ileri sürüyoruz.

Öğrencilere sınavda sorulan soruları bilmiyoruz. Kamuoyuna ise soru sınavda yanlışlık olup olmadığı şeklinde soruldu. Biz de sorunun cevabını yolsuzluk, işgüzarlık, tecrübesizlik şıkları arasında arıyoruz, tabii bir de bütün çoktan seçmeli sınavların vazgeçilmez cevap şıkları var: hepsi ve hiçbiri.

Soru bu şekilde sorulduğunda ve cevap sadece verili şıklar arasında arandığında diğer bütün cevap seçenekleri gözden kaybediliyor. Başka soruların akıllara gelmesi engelleniyor, var olan durum normalleştiriliyor.

Eğer uyanık bir Artvinli avukat bizleri uyarmasaydı her şey ne kadar sıradan gidecekti. Öğrenciler sınav sonuçlarını merakla beklerken ikinci basamak sınavına hazırlanacak, yaz ortalarında sınav sonuçları üniversite adaylarına ulaştığında sınavın birincileri ve ikincileri gazete sayfalarında başarılarının sırlarını tefrika edecek, kazanamayanlar şanslarını önümüzdeki senelerde denemek üzere yeniden dershane sınıflarını doldurmaya devam edeceklerdi.

Bu sene şifre iddiaları ortaya atılana kadar eğitimde her şey olması gerektiği gibi miydi? Soruyu bu şekilde sorarsak kuşkusuz alacağımız cevap günlerdir tartıştığımız şıklar arasında olmayacak. İlköğretimden itibaren eğitim politikalarının itaatkâr yurttaşlar yetiştirme amacı gütmesinde, okulların ezbere yönelik, düşünmeyi ve soru sormayı engelleyen antidemokratik niteliğinde, eğitim kurumlarının tamamen ticarileşerek öğrencileri müşteri olarak görmesinde, ilk aşamadan başlayarak fırsat eşitsizliğinde hiç mi yanlışlık yoktu senelerdir.

Piyasa ekonomistlerinin çok sevdiği klişeyi biz de kullanabiliriz ve YGS krizini fırsata çevirmek için kullanabiliriz. Yapılacak araştırmalar sonucunda sınavı iptal etseler de etmeseler de biz kendi sorularımızla ortaya çıkabiliriz. Yanlışın ve usulsüzlüğün sadece ÖSYM ‘de olmadığını haykırabiliriz. Eğitim sistemini temelden sorgulayabiliriz. Eğitimden ne beklememiz gerektiğini, özgür ve yaratıcı bireylerin nasıl yetiştirilebilineceğini sorabiliriz.

Genç bireylere kendilerine sunulan cevap şıkları arasındaki doğruyu bulmayı gösteren şifreleri değil, mutlu olmanın şifrelerini aramayı öğretebiliriz. Hayatın bir yarışma olmadığını, başarının başkalarının mutsuzluğu üzerinde kurulamayacağını hatırlatabiliriz. Dostluğun ve dayanışmanın önemini, doğanın bir parçası olmayı hissetmenin hazzını, paylaşmanın güzelliğini anlatmaya çalışabiliriz.

Sürekli yanlış sorulmuş sorulara cevap aramak yerine, soru sormanın çekiciliğini gösterebiliriz.

Japonya’da 7,4’lük artçı deprem, Tsunami bekleniyor

Japonya’da biraz önce 7,4 büyüklüğünde yeni bir deprem meydana geldi.

Başkent Tokyo’da şiddetli hissedilen deprem sonrası tsunami uyarısı yapılıyor.

Yeni depremin 9 büyüklüğündeki 11 Mart depreminden sonra dört reaktörü çekirdek erimesi ve yangından zarar gören ve halen kontrol altına alınamayan Fukushima Dia-ichi nükleer santralında yeni bir hasar yartmasından da endişe ediliyor.

18 günde 4 Barcelona Real Madrid maçı

0

Barcelona fırtınası Şampiyonlar Ligi’nde de esiyor. Barça, 8 maçta 8 gol yiyen Lucescu’nun takımı Shakhtar’a 5 gol atarak evine gönderdi. Katalan ekibi rakibinin işini mucizelere bırakırken yarı finale de göz kırptı.

Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında kupanın en büyük favorisi Barcelona sahasında Mircea Lucescu’nun takımı Shakhtar Donetsk’i ağırladı. Karşılaşmanın mutlak favorisi olarak sahaya çıkan Barcelona henüz 2. dakikada Inıesta’nın attığı golle 1-0 öne geçti ve ilerleyen dakikaların haberini verdi. 34. dakikada Inıesta’nın pasında defansın arkasına sarkan Dani Alves kalecinin zamanlama hatasından da yararlanarak topu önünde bulup filelere gönderdi ve takımını rahatlatan golü kaydetti. Barcelona bu golle 2-0 öne geçti. İlk yarı bu skorla sona erdi.

İkinci yarıda Ukrayna temsilcisi gol için Barcelona’ya karşı daha atak oynamak isteyince Katalanlar yine gaza bastı. İkinci yarının ilk golü 53. dakikada Gerard Pique’den geldi. Geçtiğimiz hafta oynanan Villarreal maçında gol atıp tribünlere bir işaret yapan Pique bu maçta da bunu tekrarlarken sevgilisi Shakira’ya selamını gönderdi.

Pique’nin bu golüyle 3-0 öne geçen Barcelona 59. dakikada Rakitskyi’den yediği golle tabelada 3-1’i gördü. 60’da sahneye Seydou Keita, 86. dakikada ise Xavi çıktı ve skoru belirledi. Barcelona, Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Shakhtar’ı 5-1 yenerek rövanş öncesi büyük avantaj sağladı hatta Ukrayna temsilcisinin işini mucizelere bırakıp yarı final için göz kırptı.

Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon Shakhtar 8 maçta 8 gol yemişti. Bu maçta 5 gol yiyerek taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı.

Seçim 2011: Oy pusulası belli oldu, 4 parti seçimden çekildi


12 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde kullanılacak birleşik oy pusulasında partilerin sıraları belli oldu.

Çekilen kura sonucunda AKP oy pusulasında birinci, CHP dördüncü, Saadet Partisi 8. MHP 12. sırada yer alacak.

Partilerin oy pusulasındaki sırası şöyle:

1 Adalet ve Kalkınma Partisi
2 Demokrat Parti
3 Eşitlik ve Demokrasi Partisi
4 Cumhuriyet Halk Partisi
5 Emek Partisi
6 Millet Partisi
7 Liberal Demokrat Parti
8 Saadet Partisi
9 Halk ve Eşitlik Partisi
10 Halkın Sesi Partisi
11 Alternatif Parti
12 Milliyetçi Hareket Partisi
13 Özgürlük Ve Dayanışma Partisi
14 Halkın Yükselişi Partisi
15 Yurt Partisi
17 Türkiye Partisi
18 Genç Parti
19 Bağımsız Türkiye Partisi
20 Hak ve Özgürlükler Partisi
21 Türkiye Kominist Partisi
22 Milliyetçi Muhafazakar Parti
23 Büyük Birlik Partisi
24 Demokratik Sol Parti

Dört parti seçimden çekildi
İşçi Partisi, Yeni Parti, Barış ve Demokrasi Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi seçimlere katılmayacağı için oy pusulası için yapılan kuraya katılmadılar.

(Yeşil Gazete)

Şifre itiraf edildi. Yeni soru: Kimler yararlandı?

Günlerdir tartışılan ve hergün yeni kanıtlarla olduğu kesinleşen YGS şifresini sonunda ÖSYM de itiraf etti. İlk gün kesinlikle yok denilen şifre, ortaya çıkan yeni kanıtlar ve her kitapçığa uyan algoritmalar ile artık inkar edilemez bir noktaya gelmişti.

Radikal Gazetesi’nden Betül Kotan’ın haberine göre ÖSYM, Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) ilişkin günlerdir süren ‘şifre tartışmasına’ sonunda açıklık getirdi. 1 milyon 700 bin adaya, ayrı ayrı kitapçık hazırladıklarını belirten ÖSYM Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ensar Gül, ‘’Programımız başarılıydı. Ancak Meteksan’da kitapçıkların hazırlanışı sırasında programın bir kısmı eksik çalışmış. Şıkları ve soruları rasgele dağıtması gerekirken, hep aynı kalıbı kullanmış. Biz de dün gece ‘önceki gece) farkettik’’ dedi.

Şimdi ise, skandalın ikinci ayağını konuşmak gerek. Bu şifreleme kime hizmet etti? Şifrelerin tüm sorulara geçerli olmadığı ama “yeteri” kadar soruda doğru olarak kullanıldığı biliniyor. Durum böyle olunca da geçen seneki KPSS skandalındaki gibi tam yapan kişilere bakarak çözülebilecek bir sorun olmadığı da ortada. Bu yüzden de ÖSYM’nin “Tam yapanları kontrol ettik, bir sorun yok” açıklaması da yakında geri dönülecek bir açıklama gibi durmakta.

Şimdi kamuoyu yeni bir sorunun yanıtını arıyor: Şifrenin olduğu bir gerçekse, bu şifreden kimler yararlandı? Bu şifre olayının üstünü örtmek için seferber olanların bununla bir alakası var mı?

Polise rağmen, gazeteciler Şık için yürüdü

Kocaeli’nde gazeteciler, meslektaşları Ahmet Şık’ın kitap taslağının yasaklanmasını internete düşen taslak sayfalarını ağaçlara asarak ve imza kampanyası başlatarak kınadı. Polis “işlem yaparız” diye uyarsa da eylemciler Uğur Mumcu parkına kadar yürüdü.

Kocaeli Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) çatısı altında toplanan basın emekçileri ve kendilerine destek veren demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendika temsilcileri gazeteci Ahmet Şık‘ın yayımlanmamış kitabına sansürü Yürüyüş Yolu üzerinde yürüyerek protesto etti.

Kocaeligazetesi.com.tr sitesine göre protestolarını kitabın internete düşen sayfalarını ağaçlara asarak ve imza kampanyası başlatarak dile getiren yürüyüşçüleri polis, eylemlerini sonlandıracak oldukları Uğur Mumcu Parkı’na yürümemeleri konusunda uyardı.

Yürüyüş başlamadan önce polis ekipleri “Valilik çevresinde toplantı ve basın açıklaması yapmak alınan karara göre yasaklandı. Biz yürüyüşünüze karşı çıkmayacağız ama yürüyüş sorumlusu hakkında işlem yapacağız”  dedi.

Ancak gazeteciler Uğur Mumcu parkında eylemi sonlandırmanın kendileri için önem taşıdığını ve cezai işleme de razı olduklarını belirttiler.

Basın susarsa herkes susar”

Yürüyüş sırasında “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Basın susarsa, herkes susar”, “Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin, boyun eğeceksen gazeteciyim demeyeceksin”

gibi sloganlar dikkat çekerken polis ağaca asılan kitap sayfalarını topladı.

Uğur Mumcu Parkında  “Türkiye’de basılmamış bir kitabın yasaklanması ayıbı acilen ortadan kaldırılmalı. Kitap suç unsuru taşımıyorsa gazeteciler neden hapiste?” içerikli bir basın açıklaması yapan grup daha sonra ”Adalet ve Özgürlük Çağrısı” başlığıyla başlattığı imza kampanyasıyla eylemlerini sonlandırdı. (Bia)

Bilirkişi bilmez polis bilir

Bilirkişinin ‘Başbakan’a hakaret içeren’ slogan atmadıklarını tespit ettiği 8 kişiye mahkeme polis tutanağını dikkate alarak 1 yıl hapis verdi.

Eskişehir’de, iki yıl önce bir açılış için şehre gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı; “Zam, zulüm, işkence, işte AKP” diye slogan atarak protesto eden sekiz genç, polis tarafından hazırlanan ve “Gerici, hırsız Başbakan’ı istemiyoruz” diye bağırıldığı şeklindeki tutanak nedeniyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Oysa mahkemenin atadığı bilirkişi, eylemin görüntülerini incelemiş ve böyle bir slogan atılmadığını kaydetmişti.

[Seçim 2011] CHP Elazığ’da sağa yöneliyor

34 yıldır Elazığ’da milletvekili çıkaramayan CHP, merkez sağın önemli isimlerinden Ali Rıza Septioğlu’nun oğlu Feyzi Septioğlu’nu aday göstermeyi planlıyor.

CHP En son 1977’de yapılan seçimlerde, Elazığ’dan iki milletvekili çıkarmıştı.

-BABASI 5 DÖNEM VEKİL OLDU-

CHP’den aday adayı olan Feyzi Septioğlu, eski bakanlardan ve DYP eski Elazığ Milletvekili Ali Rıza Septioğlu’nun oğlu.

5 dönem Meclis’te milletvekilliği yapan Ali Rıza Septioğlu, parlamentoya 3. dönemde girdi. Septioğlu, 5, 18 ve 19 ve 21. dönemlerde yine Elazığ milletvekili seçildi.

CHP’nin Elazığ’dan bir diğer adayı ise İstanbul eski İl Başkanı Ali Özcan.

Edinilen bilgiye göre Elazığ’da yapılan eğilim yoklamalarında, Feyzi Septioğlu ile Ali Özcan’ın ismi ön plana çıktı.

Yeşil Gazete

Bayrampaşa kumpası – Can Dündar

Türkiye’nin utanç davasıdır Bayrampaşa

Türkiye’nin utanç davasıdır Bayrampaşa…  Dün ortaya çıkan belge, utançlar zincirine yeni bir halka ekliyor.
Jandarma Bölge Komutanı’nın 17 sayfalık eylem planı bu…
Devlet, kendi kontrolünde olması gereken bir cezaevinde, kıstırılmış halde bulunan 295 tutuklu ve hükümlüye karşı bir savaş planı yapıyor.
İstihbarata göre 5 yıldır devletin giremediği Bayrampaşa Cezaevi’nde mahkumların elinde silahlar, el bombaları var.
“Tufan Operasyonu” başlıklı plan diyor ki:
“Yoğun gaz bombası taarruzu kullanarak içeri girilecek; ateşli silahla mukabele edilecek. Operasyon can kaybıyla bitebilir.”
Planın hazırlanmasını Jandarma Genel Komutanlığı emretmiş.
Ne zaman?
11 Ekim 2000’de…
* * *
Bandı 11 yıl geri saralım şimdi…
Siyasi mahkumların, F tipi cezaevlerini protesto için açlık grevlerine başladıkları tarih, 20 Ekim 2000…
Yani devlet, örgütten erken davranmış “savaş kararı”nda… Eylem başlamadan operasyon kararı almış.
Açlık grevleri, 19 Kasım’da ölüm oruçlarına dönüştü.
Bu süreçte arabuluculuk çabaları yoğunlaştı.
Biz de Başbakan Bülent Ecevit ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün talebi üzerine, Yaşar Kemal başkanlığında bir heyetle Bayrampaşa’ya gittik.
Orhan Pamuk, Oral Çalışlar, Zülfü Livaneli, Mehmet Bekaroğlu ve ben…
Tarih:
9 Aralık 2000…
Mahkumlarla Bakanlık arasında makul bir çözüm bulabilmek için uğraştık.
Bürokrasinin direnci kırılamadı; sonuç alınamadı.
Niye sonuç alınamadığı, bu belgeden sonra daha iyi anlaşılıyor.
Çünkü Hükümet çare ararken “devlet”, kararını 3 ay öncesinden vermiş; hazırlığını yapmış, muhtemelen Başbakan’ın, Adalet Bakanı’nın, bizim çabalarımızı uzaktan tebessümle izliyormuş.
Çözüm sürecini tıkadılar, bazı gazetelere yalan haberler yazdırıp psikolojik harp başlattılar, kamuoyunu hazırladılar.
ve sonunda “Tufan”a yol açtılar.
Operasyonda direnişçiler diri diri yakıldı.
30 mahkum, 2 er öldü.
* * *
Dönemin bakanları bu belgeyi bilmediklerini söylüyorlar. Nasıl olur da bir Adalet Bakanı, cezaevlerine operasyon hazırlığını bilmez; İçişleri Bakanı kendisine bağlı Jandarma’yı denetleyemez? Bilmemek ya da gözyummak da suça iştirak sayılmaz mı?
Devletin kumpası bununla da bitmedi.
Operasyona ilişkin dava, ancak 10 yıl sonra açılabildi. Çünkü Jandarma’nın “sorumlu isimler”i savcılığa bildirmesi tam 6 yıl sürdü. Bildirilen isimler de sanki kendi başlarına karar verip içeri dalmış gibi, 1 astsubay ve 38 erdi.
Emri içeren planın “arşivlenmesi gereken yerde bulunamadığı” bildirildi. Sonunda plan, arşiv dışında bir yerde bulunup mahkemeye yollandı da biz de harekatın sorumlusunun kurban edilen 39 asker değil, bizzat dönemin Jandarma Genel Komutanlığı olduğunu öğrenebildik.
Şimdi, yetkililer hakkında da dava açılması bekleniyor.
* * *
Bu dehşetengiz öykünün beni asıl çarpan yanı şu:
Katliam emrini veren üst düzey yetkililerin bir kısmı yarın bu davanın sanığı olarak cezaevine girebilir.
Onlar ya da halen “terör örgütü” suçlamasıyla içerde olan bazı güvenlik yetkilileri, eğer cezaevinde tek kişilik “tabutluk”larda tutulmuyorsa, birkaç kişi bir arada koğuşta kalabiliyorlarsa, tek tip elbise giymeye zorlanmıyorlarsa, o gün ölüm orucunda ölen ya da yakılarak katledilen o çocuklar sayesindedir.
Onlar “Hücreye hayır” diye diye ölerek, katillerini hücreden kurtardılar.

Milliyet

Çağlayan Vadisi yaşayacak!

Rize’nin Fındıklı İlçesi’ndeki Çağlayan Vadisi’ne hidroelektrik santrali kurmak isteyen firmanın, bölgenin SİT özelliğinin kaldırılması için açtığı davada Rize İdare Mahkemesi’nin verdiği ret kararı Danıştay tarafından da onandı.

Aynı kararla 10 yıl önce HES yapımından kurtulan Fırtına Vadisi’nin ardından Çağlayan vadisi, bölgede kurtulan ikinci vadi oldu. Böylece vadi boyunca yapımı planlanan 16 HES projesi rafa kalktı. Bu projeye karşı bölgede yaşayan köylüler, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna başvurarak, vadinin 1. derecede doğal sit alanı ilan edilmesini talep etmişti. Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da 15 Kasım 2008 tarihinde Çağlayan Vadisini 1. derecede doğal sit alanı olarak tescil etmişti.

Bunun üzerine vadide HES yapmayı planlayan Ayen Enerji firması, kurulun sit kararının kaldırılması için Rize İdare Mahkemesine başvurdu. Ancak, Rize İdare Mahkemesi, yapılan başvuruyu 30 Nisan 2010 tarihinde reddetti. Bunun üzerine temyize başvuran firmanın başvurusu, Danıştay tarafından reddedilerek Rize İdare Mahkemesinin ret kararı onaylandı.

Danıştay 6. Dairesinin verdiği kararda, Ayen Enerji firması tarafından Fındıklı’nın Abuçağlayan Deresi üzerinde yapımı planlanan Paşalar Regülatörü ve HES projesinin, çevrenin, topoğrafya, bitki örtüsü çeşitliliği, ilginç kompozisyon ve peyzaj bütünlüğü, barındırdığı canlı türleri ve mevzuatta anılan konular itibarıyla 1. derece doğal sit alanı olarak belirlenmesi için gerekli özellikleri taşıdığı ve bu işleme ilişkin hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığını belirtildi.

Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, yaptığı yazılı açıklamada, vadilerin ve derelerin etrafında yaşayan köylülerin, yaylacıların, yöre insanlarının doğal yaşam alanlarından göçe zorlandıklarını savundu.

Yasalara ve hukuka aykırı işlemlerle suyun, vadilerin, toprakların ellerinden alınmaya çalışıldığını ileri süren Gürkan, şöyle devam etti:

“Yaşam mücadelesi veren bizlerin bu mücadelesi görmezden geliniyor. Yargı kararları ve yasalar yok sayılarak HES projeleri dayatılmaya çalışılıyor. Ancak yargı, bir kez daha HES savunucularına ’dur’ demiştir. Bizler yaşam savunucuları olarak bu kararların da onları durdurmayacağını biliyoruz. Bu nedenle, 9 Nisan Cumartesi günü, ülkemizdeki bütün yaşam savunucularını, HES’lere karşı mücadele eden bütün vadileri Ankara Kolej Kavşağında buluşmaya ve bir kez daha bu kanunsuzlukları, hukuksuzlukları ve bizlere karşı başlatılan bu kıyımı haykırmaya çağırıyoruz.”

Yeşil Gazete-Trabzon Taka