Ana Sayfa Blog Sayfa 40

Hopa’da ormanı koruyan köylülere ateş açıldı: Bir kişi hayatını kaybetti

Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Cankurtaran bölgesinde yapılmak istenen mesire alanı projesi için iş makineleri bu sabah ormana girdi. Çifteköprü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üzerinden örgütlenen köylüler, ağaç kesimini engellemek istedi.

ANKA’nın aktardığına göre kesimi engellemek isteyen köylülerin üzerine silahla ateş açıldı. Saldırıda köylülerden Reşit Kibar, Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu yaralandı. Yaralılar Hopa Devlet Hastanesi‘ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

Saldırıda ağır yaralanan Reşit Kibar, hastanede hayatını kaybetti. Yaralanan Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu’nun tedavisi ise sürüyor.

Ateş eden kişi aranıyor, kesim durduruldu

15-20 evden oluşan bungalov ev projesi Cankurtaran’da yapılacaktı ancak köylüler taş ocağı yapılacağını ve amacın turizm olmadığını söyleyerek karşı çıkıyordu.

Proje için ağaç kesimi işini alan Ustabaş firması çalışanları kesime engel olmak için karşılarına çıkan köylülere ateş açtı.

Ateş açan kişi olduğu belirlenen Muhammet Ustabaş her yerde aranırken, orman kesimi durduruldu.

Bu video erkeklere özel [3]: Neden iş dünyası hala erkek egemen?

Video Haber: Derya KAP

*

İletişim uzmanı ve gazeteci Derya Kap, “erkeklik üzerine düşünen ve henüz düşünmemiş olan tüm erkek izleyicilere özel” dört videodan oluşan serisinin üçüncü videosuyla, iş dünyasında erkeklerin egemenliği üzerine düşünmeye çağırıyor.

Videoların özgün yönü, “niş” bir konuda, röportajların ağırlıkla erkeklerle yapılması ve erkeklere “gelin erkekliği konuşalım ve birlikte düşünelim!” çağrısında bulunması.

Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında desteklenen videolar, 32 kişi ile yapılan röportajlardan oluşuyor. Her röportaj, “erkeklik” ve “toplumsal cinsiyet” kavramlarını deneyim ve içgörülerini paylaşıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının çoğunlukla kadın ve LGBTİ+’ların gündeminden olmasından hareket eden videolar, konuya duyarlı sınırlı sayıdaki erkeklerin sözüne yer veriyor: erkeklik ve cinsiyet eşitsizliğine dair medya, iş dünyası, siyaset ve ilişkilerdeki yansımalarını irdeliyor.

Dört videodan oluşan serinin üçüncü videosu ‘Erkek iş dünyası’:

Çiftleşme sonrası aslanlardan uyuyan foklara, yılın en iyi vahşi yaşam fotoğrafları

Görüntüler çeşitli hayvan davranışlarını ve koruma konularını gözler önüne seriyor. Sıçrayan bir kakım, arılardan oluşan bir top ve David Bowie örümceği bu yılki Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı yarışmasına gönderilen en iyi fotoğraflardan bazıları.

Altmışıncı yılına giren yarışmaya 117 ülke ve bölgeden her yaştan fotoğrafçı 59 bin 228 fotoğrafla rekor düzeyde katılım gösterdi.

Jüri başkanı Kathy Moran, “Bu seçkide tür çeşitliliğini, çeşitli davranışları ve koruma sorunlarını görüyorsunuz” dedi ve ekledi:

“Bu görüntüler, yarışmanın yıllar içinde geçirdiği evrimi temsil ediyor; saf doğa tarihinden, doğal dünyanın temsilini – güzelliği ve zorlukları – tamamen kucaklayan fotoğrafçılığa. Bu, bir dönüm noktası olan yıldönümünü başlatmak için güçlü bir seçki.”

Her kategorinin kazananları ile Büyük Unvan ve Genç Büyük Unvan ödülleri, 8 Ekim’de vahşi yaşam TV sunucuları ve çevreciler Chris Packham ve Megan McCubbin‘in ev sahipliğinde düzenlenecek bir törenle açıklanacak.

Yaklaşan Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı sergisinde, 11 Ekim 2024 tarihinden itibaren Londra’da dünyanın dört bir yanından 100 fotoğraf bulunacak.

Akıllı telefonla çekilen ilk ödüllü fotoğraf da dahil olmak üzere, işte bu yılki Yüksek Övgüye Layık görülen yarışma fotoğraflarından bazıları:

Dawson’ın oyuk açan erkek arılarından oluşan bu top, bir dişiye ulaşabilmek için ortaya çıktı. – Fotoğraf:Georgina Steytler/Wildlife Photographer of the Year

Dawson’ın oyuk arılarından (Amegilla dawsoni) oluşan bu erkek yumağı bir dişiye ulaşmak için yarışıyor. Dişiler ilkbaharda ortaya çıktıklarında, etrafları onlarla çiftleşmek için yarışan erkekler tarafından çevriliyor. Çiftleşmeden sonra dişi arı polen ve yumurtalarla dolu yeni bir yuva kazıyor ve ilkbaharda yumurtadan yeni çıkan arılar buradan çıkıyor.

Avustralyalı fotoğrafçı Georgina Steytler yıllardır bu arıları inceliyor ve mesafesini koruması gerektiğini biliyordu. Uzun objektifi sayesinde bu görüntüyü, Batı Avustralya‘nın Carnarvon kenti yakınlarındaki sıcak ve kayalık zeminde, yüzüne kumlar savrulurken yakalayabilmiş.

Bir jaguar, Pantanal’da bir kaymana ölümcül bir ısırık verir.- Fotoğraf: Ian Ford

Bir telsiz çağrısı İngiliz fotoğrafçı Ian Ford‘a Brezilya‘nın Mata Grosso bölgesindeki Pantanal’da bulunan São Lourenço Nehri‘nin kıyısında bir jaguar görüldüğünü haber verdi. Teknede diz çökmüş olan Ford, kedinin şüphelenmeyen güney amerika timsahına (kaymana) bir darbe indirdiği mükemmel kareyi yakaladı.

Güney Amerika’daki Pantanal sulak alanları dünyanın herhangi bir yerinde bulunan en yüksek jaguar yoğunluğuna sahip. Avları bol olduğundan, genellikle yalnız yaşayan bu büyük kediler birlikte balık tutarken, oynarken ve seyahat ederken görülüyor.

Jose Manuel Grandío, sıfırın altındaki sıcaklıklara göğüs gererek bir kakımın karın üzerinde havaya zıplamasına tanık oluyor.- Fotoğraf: Jose Manuel Grandío

İspanyol fotoğrafçı Jose Manual Grandío, Fransa’nın Bourgogne-Franche-Comte bölgesindeki Athose‘da sıfırın altındaki hava sıcaklıklarına göğüs gererek karda zıplayan bir kakıma (stoat) tanıklık etti.

Fotoğraf çekmek için en sevdiği mevsim kış olan Grandío, gezisinin son gününde havaya sıçrayan bu canlıyı gördü.

Bu performansı ‘coşkunun bir ifadesi’ olarak gördüğünü söylüyor. Bilim insanları bu davranışı dans olarak adlandırsa da, avını şaşırtma çabasından parazit enfeksiyonuna kadar bu davranışı neyin motive ettiği konusunda görüş ayrılıkları var.

Randy Robbins, orman zeminindeki bu geyiğin buzlu formunun olağandışı güzelliğinden etkileniyor.- Fotoğraf: Randy Robbins

Fotoğrafçı Randy Robbins, orman zeminindeki bu buz tutmuş geyiğin sıra dışı güzelliğinden etkilenerek bu görüntüyü akıllı telefonuyla yakaladı.

Robbins, hayvanın cesedini bulduğunda ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Susanville kentindeki evinin yakınlarında iz kameralarını kontrol ediyordu. Buzlar erimeden önce bu dokunaklı anı yakaladı.

Shreyovi bu sahneyi fark ettiğinde ailesiyle birlikte ormanda yürüyordu.- Fotoğraf: Shreyovi Mehta

Genç fotoğrafçı Shreyovi Mehta, bu manzarayı gördüğünde ailesiyle birlikte Hindistan‘ın Rajasthan eyaletindeki Keoladeo Ulusal Parkı‘nda yürüyordu. Fotoğraf makinelerini taşıyan babasının yanına koştu ve alçak bir açıdan fotoğraf çekmek için eğildi.

Keoladeo Ulusal Parkı kuş yaşamıyla ünlüdür ve kışın çok sayıda su kuşunu kendine çeker. Fotoğrafta görüldüğü gibi tavus kuşları yıl boyunca buranın sakinleri. Büyük ağaçlarda tüneyen bu kuşlar şafak ve alacakaranlıkta daha aktiftir ve gün boyunca gölgede dinlenirler.

Tamara Stubbs bu yengeç foklarının buz akıntısı arasında kestirdiğini fark etti. -Fotoğraf: Tamara Stubbs

Bu görüntü, İngiliz fotoğrafçı Tamara Stubbs‘ın Weddell Denizi‘nde dokuz hafta süren keşif gezisinde öne çıkan bir anı temsil ediyor. Bu yengeç yiyen fokların burun deliklerinin uçları su yüzeyinin üzerinde olacak şekilde geminin yanında uyuyakaldıklarını fark etti.

Antarktika‘da yaklaşık dört milyon yengeç yiyen fok bulunuyor. Nesilleri tehlike ya da tehdit altında olmasa da, uluslararası koruma anlaşmalarıyla korunuyorlar. İklim değişikliği ve turizmin bu türlerin popülasyonlarını nasıl etkilediği konusunda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Thomas Vijayan, Bråsvellbreen buzulunun destansı boyutunu göstermek için drone’unu kullanıyor. – Fotoğraf: Thomas Vijayan

Thomas Vijayan‘ın drone ile yaptığı çekim, Norveç’in Svalbard bölgesindeki Bråsvellbreen buzulunun epik ölçeğini gösteriyor. Son görüntünün 26 ayrı kareden oluşan bir panorama olması için titiz bir planlama ve iyi hava koşulları gerekiyordu.

Fotoğraf, Bråsvellbreen buzulunun kenarından akan yaz eriyik sularını gösteriyor. Avrupa’nın üçüncü büyük buz örtüsü olan Austfonna’nın bir parçası olan bu buzul, Svalbard takımadalarının kara alanını kaplayan birkaç buz örtüsünden biri.

Bazı bilimsel modeller, iklim değişikliği nedeniyle Svalbard’ın buzullarının 400 yıl içinde tamamen yok olabileceğini öne sürüyor.

William Fortescue, çiftleşen aslanları göstermek için batan güneşin aydınlattığı fırtına bulutlarından oluşan bir fon kullanıyor. – Fotoğraf: William Fortescue

İngiliz fotoğrafçı William Fortescue yağmur sezonu sırasında Tanzanya‘daki Serengeti Ulusal Parkı‘nı ziyaret etti. Fortescue, dişi bırakmadan önce bu aslanların birkaç kez çiftleşmesini izlemiş ve daha sonra fotoğrafı büyütene kadar tükürük izlerini ve erkeğin yelesinden çıkan böcek patlamasını fark etmemiş.

Aslanlar yıl boyunca çiftleşebilir ancak sürünün başarı şansını artırmak için yavruların doğumunu senkronize ederler. Dişi aslanlar bu yavruları birlikte büyütmek için işbirliği yaparak yetişkinliğe kadar hayatta kalmalarını sağlar.

Ay batarken Xingchao Zhu bir Pallas kedisiyle karşı karşıya gelir. –
Fotoğraf: Xingchao Zhu

Xingchao Zhu, Çin Yeni Yılı boyunca birkaç gün boyunca İç Moğolistan‘ın dondurucu platosunda bir grup vahşi Pallas kedisini izledi. Günlerden birinde şafaktan hemen önce Xingchao, küçük bir kuşu yakalayan bu kediyle göz teması kurdu.

Pallas kedileri, 5 bin metreye kadar olan yüksekliklerde hayatta kalmalarına yardımcı olan kalın kışlık kürklere sahip. Büyük yırtıcılardan korunmak için gizliliği kullanırlar ve küçük, yuvarlak kulaklarının engellerin üzerinden bakarken gizli kalmalarını sağladığı düşünülüyor.

Tommy Trenchard, vücudu son bir direniş eylemiyle kavisli olan bir köpekbalığının (requiem shark, harhariyasigillere ait bir köpekbalığı) hedef dışı avını belgeliyor. – Fotoğraf: Tommy Trenchard

Güney Afrikalı fotoğrafçı Tommy Trenchard, Greenpeace gemisi Arctic Sunrise’da seyahat ederken bir requiem köpekbalığının (harhariyasigillere ait bir köpekbalığı) yanlış avlanmasının bu fotoğrafını çekti.

Arctic Sunrise’ın Güney Atlantik Okyanusu’ndaki uluslararası sularda gerçekleştirdiği araştırma gezisi, orkinos ve kılıç balığı avlayan balıkçı teknelerinin yanlışlıkla yakaladıkları köpekbalıklarını belgelemeyi amaçlıyordu.

Her yıl dünya okyanuslarından yaklaşık 80 milyon köpekbalığı çalınırken, uluslararası sularda endüstriyel ölçekli balıkçılığa ilişkin düzenleme eksikliğini vurgulamayı umuyordu.

Balıkçılık nedeniyle 1970 yılından bu yana dünya genelinde köpekbalığı sayısı azaldı ve tüm köpekbalığı türlerinin dörtte üçünün nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

 

Bu video erkeklere özel [2]: Neden siyaset hala erkek egemen?

Video Haber: Derya KAP

*

İletişim uzmanı ve gazeteci Derya Kap, “erkeklik üzerine düşünen ve henüz düşünmemiş olan tüm erkek izleyicilere özel” dört videodan oluşan serisinin ikinci videosuyla, siyasette erkeklerin egemenliği üzerine düşünmeye çağırıyor.

Serideki videolarda “neden hala erkekler egemen?” ve “neden erkekler de bu sistemden zarar görüyor? ” sorularına erkeklerle birlikte yanıt arıyor. Videoların özgün yönü, “niş” bir konuda, röportajların ağırlıkla erkeklerle yapılması ve erkeklere “gelin erkekliği konuşalım ve birlikte düşünelim!” çağrısında bulunması.    

Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında desteklenen ve Erkek MedyaErkek SiyasetErkek İş Dünyası ve İlişkide Erkek bölümlerinden oluşan videolar, 32 kişi ile yapılan röportajlardan oluşuyor. Her röportaj, “erkeklik” ve “toplumsal cinsiyet” kavramlarını deneyim ve içgörülerini paylaşıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının çoğunlukla kadın ve LGBTİ+’ların gündeminden olmasından hareket eden videolar, konuya duyarlı sınırlı sayıdaki erkeklerin sözüne yer veriyor: erkeklik ve cinsiyet eşitsizliğine dair medya, iş dünyası, siyaset ve ilişkilerdeki yansımalarını irdeliyor.

Dört videodan oluşan serinin ikinci videosu ‘Erkek Siyaset’:

Avustralya’da kış ortasında rekor sıcaklıklar kaydediliyor

Avustralya, ortalamanın 3 derece üzerinde sıcaklıklarla rekor seviyede sıcak bir ağustos ayı geçiriyor

2024 kışı, hava durumu verilerinin 1910’da toplanmaya başlamasından bu yana kaydedilen en sıcak ikinci kış oldu. 

Meteoroloji Bürosu‘nun verilerine göre, ülke genelinde ağustos ayında ortalama sıcaklıklar uzun vadeli ortalamanın 3,03 santigrat derece üzerinde gerçekleşti. Bu, 2009’da kırılan 2,56 santigrat derecelik önceki rekorunu geride bıraktı.

Yeni Güney Galler eyaletinin Sidney ve Illawarra ile Shoalhaven bölgelerinde bugün (2 Eylül), Kırsal İtfaiye Servisi tarafından tam yangın yasakları ilan edildi.

Önümüzdeki birkaç gün için yangın tehlikesinin Sidney’de “yüksek”, Illawarra’da ise “aşırı yüksek” olarak belirlendi.

İklim bilimciler: Şaşkınlık verici bir durum

Veriler, 2024 kışının 1910’a kadar uzanan kayıtlardaki en sıcak ikinci kış olduğunu ve ortalamanın 1,48C üzerinde olduğunu gösterdi. Kayıtlardaki en sıcak kış, ortalamanın 1,54C üzerinde olan 2023’tü.

İklim bilimciler, ağustos ortasından bu yana kıta ülkesinde yaşanan aşırı sıcakları “şaşkınlık verici” olarak nitelendiriyor.

Kıtanın üzerindeki yüksek basınç sistemleri gökyüzünü açık tutarak sıcaklıkları artırırken, uzmanlar sıcak dalgasının aşırı doğasının en büyük nedeninin küresel ısınma olduğunu söylüyor. 

Ulusal Meteoroloji Bürosu’nun kıdemli klimatologlarından Dr. Simon Grainger, “Bu önemli sıcaklık olaylarını yaşadığımızda, rekorlar büyük bir farkla kırılabiliyor” dedi.Temmuz ayında kıta genelindeki okyanus sıcaklıklarının çok yüksek olduğunu hatırlatan Grainger, bunun daha sıcak koşullar için “zemin hazırladığını” da kaydetti. 

Ülkede Batı Avustralya, Güney Avustralya ve Queensland bölgeleri, ağustosun ikinci yarısında rekor kış sıcaklıkları kaydetmişti. Ülkenin büyük bir bölümünde günlük ve gece sıcaklıkları ortalamanın 10C üzerinde kaydedilmişti. 

Ülkenin kayıtlara geçen en sıcak kış sıcaklığı ise 41,6 derece ile 26 Ağustos’ta, ücra Kimberley bölgesindeki Yampi Sound’da kaydedildi.

Brezilya Amazon’unda ağustos yangınları 14 yılın en yüksek seviyesine çıktı

Brezilya hükümeti, ülkedeki Amazon yağmur ormanı bölgesinde ağustos ayında çıkan yangın sayısnın, bölgede yaşanan rekor kuraklığın ardından 2010 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktığını açıkladı.

Bölgede El Nino olarak bilinen hava modelinin iklim değişikliğinin etkisiyle güçlenmesi sebebiyle geçen yıl yağmurlar hem geç hem de az yağdı ve normalden daha zayıf olarak kaydedildi.. Bu durum yağmur ormanlarını bu yılki yangınlara karşı özellikle savunmasız bıraktı.

Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nün (Inpe) verilerine göre, uydular ağustos ayında Amazon’da 38 bin 266 yangın noktası tespit etti. Bu sayı, bir önceki yıla göre iki kattan fazla artarak 2010’dan bu yana aynı ayda tespit edilen en yüksek sayı oldu.

Bu, son 14 yılın en yüksek seviyesi.

İklim değişikliği yangınların şiddetini ve süresini artırıyor

Veriler, bölgedeki yangınların durumunu en hızlı şekilde gösteren gösterge niteliğinde olsa da, yangınların şiddetini göstermiyor. Doğal olarak ıslak ve nemli olan biyomdaki yangınlar genellikle yerli halkın ormanı sığır yetiştiriciliği için mera alanına dönüştürdüğü sığır çiftliklerinde başlıyor.

Daha sıcak hava ve daha kuru bitki örtüsü, yangınların daha hızlı yayılabileceği ve daha yoğun ve daha uzun süre yanabileceği koşullar yarayor. Ormanların yok edilmesi ayrıca yağmur ormanlarının yağmur ve nem üretme yeteneğini de azaltıyor.

WWF-Brezilya‘daki doğa koruma uzmanlarından Helga Correa, ağustos ayı verilerine ilişkin yaptığı ilk değerlendirmede, yangınların hava koşulları, iklim değişikliği ve insan eylemlerinin birleşiminden kaynaklandığını söyledi.

İzmir’de yanan ormanlar imara açıldı, Belediye dava açıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 31 Ağustos Cumartesi günü Resmi Gazete‘de yayımlanan bir kararla, İzmir‘in Bayraklı ilçesindeki bazı alanların orman sınırları dışına çıkarılması kararlaştırıldı.

Orman sınırları dışına çıkartılması kararlanan alan, 375 hektar.

Karar, “İzmir İli Bayraklı İlçesinde bulunan ve ekli krokiler ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanların orman sınırları dışına çıkartılmasına karar verilmiştir” denilerek duyuruldu.

İzmir Bayraklı'da yangınlarından etkilenen bölgelerin de bulunduğu 375 hektarlık alan orman sınırları dışına alındı.

İzmir’de 15 Ağustos günü Karşıyaka’da başlayan orman yangınları günlerce sürmüştü. 18 Ağustos’a dek şehirde 249 yangın çıkmış, alevler 27 ilçede etkisini göstermişti.

Yeşil Noktaİzmir günlerdir yanıyor: Vatandaşlar tahliye edildi, Orman Şefi hayatını kaybetti
Yeşil Noktaİzmir’de yangın sürüyor: Alevler Bayraklı ve Çiğli’ye kadar ilerledi
Yeşil Noktaİzmir’deki yangın sürüyor: ‘Çok geniş bir alanda devam ediyor’

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, orman sınırları dışına çıkartılan alanların iki katından az olmamak üzere, devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) tarafından Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis yapılacak.

Orman sınırları dışarısına çıkartılan alanın Resmi Gazete'deki krokisi (solda) ve Bayraklı Belediyesi'nin ilettiği plan sınırı görseli

İzmir Büyükşehir Belediyesi dava açıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi kaynakları, Resmi Gazete’de yayınlanan kararı mahkemeye taşıyacaklarını ve kararın iptali için dava açacaklarını belirtti.

Belediyenin önceki dönem Başkanı Tunç Soyer de Bayraklı’da orman arazisinin orman alanı dışına çıkarılması kararına tepki gösterdi. Sosyal medya adresinden açıklama yapan Soyer, “Asla kabul edilemez, iptali için uğraşacağız” ifadelerini kullandı.

 

Fernas işçilerinin eylemi sürüyor: Kölelik düzenine karşı bir uyarı!

Bağımsız Maden-İş Sendikası, Fernas Madencilik’te sendikal sebeplerle işten atılan işçilerin işe iadesi, sendikal hakların tanınması ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması talepleri ile başlatılan eylemin beşinci gününde (31 Ağustos) gerçekleştirilecek olan büyük buluşmaya jandarma müdahale etti. Beş kişi gözaltına alındı. Daha önceki eylemde de 70 kişi gözaltına alınmıştı. Sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan ve ardından eylemlere başlayan işçilerin aile üyelerinin de aralarında olduğu gözaltılara ilişkin sendika tarafından şu açıklamada bulunuldu:

“Maden önüne desteğe gelmekte olan ailelerimiz, dostlarımız ve çocuklarımızın Soma-Eğnez yolu üzerinde jandarma tarafından yolu kesildi, saatlerce güneş altında sebepsiz yere bekletilen ve yola devam etmek isteyen yakınlarımıza jandarma kalkanlarla saldırdı ve bu duruma tepki gösteren sendika genel başkanımız Gökay Çakır, örgütlenme uzmanımız Başaran Aksu, işten atılan iki madenci arkadaşımız ve madencilerden birinin eşi olmak üzere beş kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan madenci eşi olan kadın arkadaşımız serbest bırakılırken kalan 4 arkadaşımız, 2911 toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet ve karayolları kanununa muhalefet suçlaması iddiası ile geceyi jandarma karakolunun nezarethanesinde geçirdi.”

“Dün akşamüstü saat 16.00’dan bu vakte kadar arkadaşlarımız hala rehin tutuluyor, bu sabah adliyeye getirilmeleri gerekirken hukuksuz şekilde avukatlarımızla görüş yaptırılmıyor ve gözaltı süresinin keyfi olarak uzatılacağı söyleniyor. Üstelik, ortada bir el koyma kararı olmamasına ve suçun vasfı ile ilgisiz olmasına rağmen gözaltıların telefonlarına da el konulmuş durumda.”

Sendikanın sosyal medya hesabı üzerinden ise şirketin maden ocağında kurulu düzenin çalışanların hayatını nasıl tehdit ettiği şu görüntülerle paylaşılmıştı:

Bir diğer görüntü ise yine aynı sendika tarafından paylaşıldı. Görüntüde bir göçük anı görülüyor:

Öte yandan asıl suçlunun, sendikaya üye olduğu için madencileri işten atanlar olduğunun belirtildiği açıklamada, jandarmalara da “Siz Ferhat Nasıroğlu’nun paralı özel güvenlik birimi değil, bu halkın güvenliğini sağlamak konusunda görevlendirilmiş bir kolluk birisiniz. Önümüze çıkmayın, kanunsuz emri uygulamayın ve madencilerin yanında olun” şeklinde seslenildi.

 

‘Mecliste kanun yapıp, kendi şirketinizde Anayasayı ve kanunları çiğneyemezsiniz’

Tüm bu sorunların muhatabı olan Fernas Madencilik’in sahibi AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nu da uyaran madenciler, “Siz mecliste kanun yapıp, kendi şirketinizde kölelik düzeniniz uğruna Anayasayı ve kanunları çiğneyemezsiniz. Ya bu vekillikten istifa edin ya da yöneticilerinizi uyarın, yaptığınız bu yanlıştan geri dönün ve madencilerden özür dileyerek onlara haklarını geri verin” dedi. Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

“Bizi tüm Soma havzası tanır. Siz de uyarılarımızı dikkate alın, yer altında ölümle burun buruna çalışan, yer üstünde tek bir şeyden korkusu olmayan madencileri ve sendikamızı sınamayın.

Dün gece yolumuzu kesenler, saldırılar, gözaltılar ve türlü oyunlarla direnişi bastırmaya çalışanlara karşı hem maden önünde hem de Soma Millet Bahçesi’nde nöbetimizi kesintisiz olarak sürdürdük. Bugün direnişin 6. gününde de gözaltılar serbest kalana, madencinin yolu açılana ve Fernas işçisi kazanana dek direnişi her koşulda sürdüreceğimizi tekrar ilan ediyoruz.”

HRW’den Çevre Bakanlığı’na çağrı: Afşin-Elbistan santralinin genişletilmesine onay vermeyin

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yaptığı açıklamada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na Maraş’ın güneydoğusunda yer alan Afşin-Elbistan A Kömürlü Termik Santrali‘ne iki ek ünite kurulmasına ilişkin çevresel etki değerlendirmesi raporuna onay vermemesi için çağrıda bulundu.

Konuyla ilgili bir rapor hazırlayan örgütün araştırması, A santrali ile daha sonra inşa edilen iki kilometre uzaklıktaki B santrali yakınlarındaki hava kirliliği seviyelerinin tehlikeli derecede yüksek olduğunu ve bölge sakinlerinin zehirli havaya bağladığı sağlık sorunları yaşadığını ortaya koydu.

Çalışmada, Afşin-Elbistan’da kanser vakalarında bir patlama beklendiğine ilişkin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan erken uyarılara rağmen hükümetin bu vakaları izlemek ve daha sıkı yasal düzenlemeler ve yaptırımlar getirerek zararı azaltmak konusunda yetersiz kaldığına dikkat çekildi.

HRW Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Kömürlü termik santrallerden kaynaklanan zehirli hava Türkiye’de her yıl binlerce insanın ölümüne neden oluyor, ne var ki yetkililer sorunu önlemek, hatta insanları sağlıklarının zarar görebileceği konusunda uyarmak için yeterli çabayı göstermiyor” dedi.

Williamson, Türkiye’nin çevreyi kirleten kömürlü termik santrallerin genişlemesine izin vermektense, hava kalitesi standartlarını güçlendirmesi, uygulaması  ve 2030 yılına kadar kömürden yenilenebilir enerjiye adil bir geçişin gerçekleşmesi için gerekli adımları atması gerektiğine de dikkat çekti.

Türkiye bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarında ilerleme kaydetmek için çalışmalar yürütse de hükümet kömürlü termik santrallere dayalı elektrik üretimini genişletmeye devam ediyor. Yenilenebilir enerji kaynakları şu anda Türkiye’nin kurulu elektrik kapasitesinin yüzde 54’ünü oluşturuyor.

Yeşil NoktaAfşin Elbistanlılar kömürlü termik santrallere ek ünite istemiyor
Yeşil NoktaAfşin Elbistan’da termik santral planlarının iptali için 16 bin imza teslim edildi
Yeşil NoktaKapasitesinin artırılması istenen Afşin Termik Santrali’nde yangın: 3 işçi ağır yaralı
Yeşil NoktaDanıştay, Afşin C Termik Santrali’nin ÇED onayına verilen iptal kararını onadı
Yeşil NoktaDepremden etkilenen Afşin-Elbistan Termik Santrali yeniden üretime başlıyor
Yeşil NoktaAfşin’e ek ünite için ÇED toplantısında halk konuştu: Termik santral istemiyoruz
Yeşil Nokta‘Afşin-Elbistan yeni bir santrali kaldıramaz’ diyen halk, kömürsüz gelecek istiyor

‘Yetkili kurumlar’da kapı duvar

HRW, Mayıs 2024’te Afşin-Elbistan’da yaşayan 28 kişiyle hava kirliliği deneyimleri hakkında görüştü; verileri kamuoyu ile paylaşılan en yakın hükümet izleme istasyonundan alınan son hava kalitesi verilerini, AB Copernicus programından alınan hava kirliliğine ilişkin uydu verilerini ve resmi hükümet belgelerini inceleyerek analiz etti.

Çalışma için ayrıca Sağlık Bakanlığı’ndaki ilgili yedi birime, kömür santralini işleten ve ek üniteler için başvuruda bulunan şirketin bağlı olduğu ana şirkete, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ)  ve yerel yönetim yetkililerine mektuplar yazıldı; Türkiye İstatistik Kurumu‘ndan sağlık verilerini talep edildi. Ancak hiç birine yanıt gelmedi.

Kömürlü termik santrallerin yakınında yaşayan bölge sakinler ise arkadaşlarının, akrabalarının ve komşularının, yakındaki santrallerden kaynaklanan kirliliğe bağladıkları veya bu kirliliğin şiddetlendirdiği kanser, kalp-damar veya solunum yolu rahatsızlıklarından öldüğünü anlattı. Görüşülen sağlık çalışanları da tesislerin çevresindeki bölgelerde solunum problemleri oranlarında artış gördüklerini belirtti.

2019 ve Haziran 2024 tarihleri arasında Elbistan yer izleme istasyonunda kaydedilen SO2 konsantrasyonları üzerinde yaptığı analizde, santralin faaliyetlerinin mevzuat gerekliliklerine uymadığı gerekçesi ile kapatıldığı Şubat – Mayıs 2020 arasındaki dönemde, kirlilik seviyelerinin düşmeye başladığı görülmüştü. Santrale de hafif hasar veren 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından, 2023’ün büyük bir bölümünde A ve B santrallerinin faaliyetlerinin durmasıyla birlikte, kirlilik seviyelerinde daha da büyük bir düşüş gözlendi. Ancak 2023 sonu ve 2024’te yeniden faaliyete başlayan ve şimdi genişletme çalışmaları yapan santralin yaydığı kirlilik sürdü.

Yeşil Nokta‘Afşin A santraline eklenmesi planlanan iki ünite 1.900 erken ölüme neden olacak’
Yeşil NoktaTermik santral kaynaklı hava kirliliğinde Kemerköy dört, Afşin-Elbistan beşinci sırada

Elbistan’daki maden, ‘karbon bombası’

Afşin-Elbistan’daki enerji santrallerini besleyen kömür madeni, 4,09 gigaton karbondioksit çıkarma kapasitesiyle karbon bombası diye tabir edilen dünyanın en büyük fosil yakıt üretim projelerinden biri.

Kömür santralinin genişletilmesi Türkiye’nin enerji dönüşümünü tehdit ettiği gibi,  Paris İklim Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini de tehlikeye atıyor. Türkiye’nin 2022 Ulusal Enerji Planı‘nda ise kömüre dayalı elektrik üretiminden aşamalı olarak vazgeçileceğine ilişkin herhangi bir ifade yer almıyor.

Türkiye, 2024 yılı başında Avrupa’nın en büyük kömür yakıtlı elektrik üreticisi haline geldi.  Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ile AB ülkelerinde gerekli onay ve finansmanın bulunması sürecinde olan, planlanmış ancak henüz inşa edilmemiş kömür projelerinin yüzde 73’ü Türkiye’de yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü‘nün (DSÖ) tahminlerine göre ise  2019 yılında 35.000’den fazla kişi hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Hükümet verileri 2022 yılında Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 36’sının kömür santrallerinden elde edildiğini gösteriyor. Türkiye’nin faal durumdaki kömür santralleri 2015-2023 yıllarında yüzde 34 oranında arttı. 2024’ün ilk çeyreğinde kömürlü termik santrallerin toplam kurulu gücü 20,2 GW’a ulaştı, 2035’e kadar 2 GW’lık bir ek kapasite daha bekleniyor.

İnsanların, kömüre dayalı elektrik üretiminin bedelini onlarca yıldır ödediğine vurgu yapan Williamson, “Hükümetlerin görevi, insanların zaten yüksek düzeyde kirliliğe maruz kaldığı bir bölgede kömür santralini biraz daha genişletmek değil, insanların yaşamlarını korumak ve sağlıklı bir çevreye sahip olma haklarını yaşama geçirmek için acilen adım atmak olmalıdır” dedi.

Bilimsel araştırmalar, kömürlü termik santrallerden kaynaklanan hava kirleticilerine maruz kalmanın, diğer kaynaklardan kaynaklanan maruz kalmanın iki katından daha fazla ölüm riskiyle ilişkili olduğunu ve yeni kömürlü termik santrallerin iptal edilmesinin hava kirliliğine bağlı ölümleri küresel olarak azaltacağını ortaya koyuyor. Türkiye’de ise ülke genelinde bol miktarda bulunan düşük kaliteli kirletici bir kömür türü olan linyit,  eski kömür santrallerinde yakılarak elektrik üretiliyor ki, bu da verilen zararı artırıyor.

Ülkenin en büyük kömürlü termik elektrik üretim tesislerinden ikisi olan Afşin-Elbistan’daki A ve B santralleri, birbiri ardına iktidara gelen Türk hükümetleri tarafından kırk yılı aşkın bir süre zarfında inşa edildi ve genişletildi.1984’teki kuruluşundan 2023’teki geçici kapanışına kadar yeterli emisyon azaltıcı teknolojiden yoksun olan A santralinden kaynaklanan emisyonlar özellikle endişe verici. A Santrali, daha yeni teknolojiler kullanılarak 2004 yılında inşa edilmiş olan B Santrali’ne 2,5 kilometre mesafede bulunuyor.

Buna rağmen A santralinde 688 MW ek kapasite ve 37,5 milyar Türk Lirası (yaklaşık 1.1 milyar USD) yatırım maliyeti ile iki ek ünitenin inşasına onay veren bir çevresel etki değerlendirmesi Çevre Bakanlığı’nın inceleme sürecinde. Greenpeace Akdeniz tarafından 2022 yılında yaptırılan bir çalışmada, santralin planlanan genişlemesinin 30 yıllık ekonomik ömrü boyunca yol açacağı erken ölüm sayısı yaklaşık 1.900 olarak tahmin ediliyor.

HRW’nin Ocak 2021 ile Haziran 2024 arasındaki hava kalitesi verileri üzerinde yaptığı analizde, Afşin-Elbistan kömür santrallerini çevreleyen alanda tehlikeli derecede yüksek hava kirliliği seviyeleri tespit edildi. Copernicus Sentinel-5P misyonundan elde edilen uydu verilerinin analizinde, ortalama kükürt dioksit (SO2) konsantrasyonunun santrallerin üzerinde ve çevresindeki köylerde verileri yayınlanan en yakın hava kalitesi izleme istasyonunun bulunduğu Elbistan’a kıyasla belirgin şekilde daha yüksek olduğu görülüyor. Kömür santrallerine yakın köylerde yaşayanlar ise  bölgedeki santrallerden kaynaklanan riskler ya da bunlardan kendilerini nasıl koruyabilecekleri konusunda kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini söylüyorlar.

Kaynak: İnsan Hakları İzleme Örgütü.

Kömürlü santraller iklim krizinin baş nedenlerinden biri

Kömürlü termik santraller sağlık risklerinin yanı sıra iklim krizinin de en büyük nedenlerinden biri. Dünyadaki sera gazı emisyonlarının yüzde 20’sinden fazlası kömürlü termik santrallerden kaynaklanıyor. Kömürün ve özellikle linyitin yakılması, partikül maddeler ve sülfür dioksit (SO2) gibi her biri sağlığa ciddi ölçüde zarar verebilecek önemli kirleticileri açığa çıkarıyor.

Küsürt arıtma sistemi işe yarıyor mu?

Afşin-Elbistan A santralinin çevre mevzuatının gerektirdiği arıtma tesisleri olmadan çalışmasına uzun yıllar boyunca izin verilmişti. Defalarca yapılan yasal itirazlar ve yürütülen kampanyalar sonucunda santral 1 Ocak 2020 tarihinde çevre mevzuatına uymadığı gerekçesiyle kapatılmış olsa da, hükümet Mayıs 2020’de yeniden açılmasına izin verdi ve depremlerde hasar alana kadar da faaliyette kaldı. 26 Aralık 2023 tarihinde A santralinin dört ünitesinden sadece birine ilk kez kükürt arıtma sistemi kuruldu ve bu ünitenin yeniden faaliyete geçmesine izin verildi.
Yukarıdaki grafik, Ocak 2019 ve Haziran 2024 tarihleri arasında Elbistan hava kalitesi izleme istasyonunda ölçülen günlük ortalama SO2 konsantrasyonlarını gösteriyor. Şubat ve Mayıs 2020 arasında faaliyetler geçici olarak durdurulduğunda kirlilik seviyelerinin de düşmeye başladığı görülüyor. 6 Şubat 2023’te meydana gelen iki depremin ardından 2023’ün büyük bir bölümünde faaliyetlerin durmasıyla birlikte kirlilik seviyelerinde daha belirgin bir düşüş izleniyor. Yukarıdaki grafikte karşılaştırma amacıyla DSÖ tarafından önerilen günlük SO2 konsantrasyon sınırı olan 45 µg/m³, önerilen AB 2030 standartlarının sınırı olan 50 µg/m³ ve 2019 Türkiye standartları sınırı olan 125 µg/m³ gösterilmiştir. Kaynak: İnsan Hakları İzleme Örgütü

Kükürt arıtma (desüfürizasyon) amacıyla kullanılan mevcut en iyi teknoloji SO2 emisyonlarını önemli ölçüde azaltabiliyor olsa da, yeniden faaliyete alınmasına izin verilen ünitede hangi teknolojinin kullanıldığı bilinmiyor. Hava kirletici filtrelerinin zaman içinde performans verimliliğini kaybettiğine dair endişeler var. Çevresel etki değerlendirmesinde de kabul edildiği gibi, mevcut kömür santraline yeni üniteler eklenirse, bölgedeki SO2 kirlilik seviyeleri artacak. Buna ek olarak, mevcut en iyi kükürt arıtma (desülfürizasyon) teknolojisi SO2’ye maruzi kalmayı önemli ölçüde sınırlayabilse de, daha önceden maruz kalınmış SO2’nin sağlığa verdiği zararı ortadan kaldırmak mümkün değil.

Önceleri kamuya ait bir şirket olan EÜAŞ tarafından işletilen Afşin-Elbistan A santrali, Kasım 2018’de özel bir şirket olan Çelikler Holding’e devredildi. EÜAŞ ile Çelikler Holding arasındaki anlaşmanın şartları da  bilinmiyor. Şirket, zararlı hava kirleticilerinin salımını en aza indirmek için alınan önlemler hakkındaki soruları yanıtlamadığı gibi, tesiste arıtma sistemlerinin kurulması tamamlandıktan sonrası ile ilgili öngörülerinin neler olduğuna dair bilgi taleplerini de cevapsız bırakıyor. .

HRW’nin Elbistan’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait izleme istasyonunda Ocak 2021’den Haziran 2024’e kadar kaydedilen PM2.5 seviyelerine ilişkin analizi, ortalama PM2.5 konsantrasyonunun DSÖ’nün önerdiği yıllık seviyenin beş katından fazla ve önerilen 2030 AB standardının neredeyse üç katı olduğunu ortaya koydu. Türkiye, kirlilik kontrol yasaları/standartları kapsamında AB limitleri ile uyumlu PM2.5 limitlerini de  oluşturmadı.

Çalışmada, bu tarihlerde Elbistan hava kalitesi izleme istasyonundaki PM10 konsantrasyonlarına ilişkin analizi de kirlilik seviyelerinin son yıllarda yüksek kaldığı, ortalama PM10 konsantrasyonunun DSÖ’nün tavsiye ettiği yıllık seviyenin dört katından fazla ve 2019 Türkiye standardının 1,75 katı olduğu de ortaya kondu.

Yukarıdaki grafik, Ocak 2021 ve Haziran 2024 tarihleri arasında Elbistan hava kalitesi izleme istasyonunda ölçülen günlük ortalama PM2.5 konsantrasyonunu temsil ediyor. DSÖ’nün tavsiye ettiği seviye (günlük ortalama 45 µg/m³’ten az) ile önerilen AB 2030 standardı da, (günlük ortalamanın 25 µg/m³’ten yüksek olmaması) karşılaştırma amacıyla grafikte gösterilmiştir. Kaynak: İnsan Hakları İzleme Örgütü
Yukarıdaki grafik, Ocak 2021 ve Haziran 2024 tarihleri arasında Elbistan hava kalitesi izleme istasyonunda ölçülen günlük ortalama PM10 konsantrasyonunu temsil ediyor. DSÖ’nün tavsiye ettiği seviye (günlük ortalama 50 µg/m³’ten az) ile önerilen AB 2030 standardı da, (günlük ortalamanın 45 µg/m³’ten yüksek olmaması) karşılaştırma amacıyla grafikte gösterilmiştir. Kaynak: 2024 İnsan Hakları İzleme Örgütü

Hava kalitesi izlenmiyor, bölge halkına bilgi verilmiyor

Türkiye hükümetinin hava kalitesinin izlenmesi amacıyla kurduğu web sitesinde ülke genelindeki yer seviyesi izleme istasyonlarından alınan ölçümler paylaşılsa da, geçmiş verilerin yer yer eksik kaldığı ve Afşin-Elbistan gibi kirliliğin yoğun olduğu noktaların yakından izlenmediği görülüyor. Avrupa Çevre Ajansı’nın kriterleri bir yerin hava koşullarının değerlendirilebilmesi için toplam gün sayısının en az %75’ine ilişkin verilerin mevcut olmasını gerektiriyor ancak 2016-2019 verilerinin analizinde 81 ilin en az 21’inde bu ölçüt

Yer seviyesindeki hava kirliliğinin etkin bir şekilde izlenmediği gibi, kömür santralleri de dahil olmak üzere büyük yakma tesislerinden kaynaklanan emisyon verileri de Türkiye’de kamuoyu ile paylaşılmıyor.  Bir kömür santralinin emisyon verilerinin kamuoyuna açıklaması yönünde verilmiş bir mahkeme kararları bulunmasına rağmen, yetkililer bu verileri açıklamıyor.

Santral çevresindeki; Çoğulhan, Berçenek ve Altunelma’da yaşayanlar, bölgedeki çevre sorunlarının kapsamı ve bunların sağlık üzerindeki olası etkileri konusunda bilgilendirilmedikleri gibi, santralle ilgili karararların alınması süreçlerine nasıl katılabilecekleri, sağlıkla ilgili tehlikelere karşı nasıl önlem alabilecekleri ve sağlıklarının bozulması nedeniyle doğan zararlarının giderilmesini nasıl talep edebilecekleri konusunda da herhangi bir bilgi alamadıklarını söylüyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bir web sitesinde, hassas gruplara mensup kişilerin hava kirliliği seviyeleri yükseldiğinde açık hava faaliyetlerinden kaçınmalarını salık veren bazı tavsiyelerde bulunsa da, risk altındaki gruplara yönelik ayrıntılı pratik tavsiyeler sunmamaktadır.

Bölge sakinleri ayrıca kömürlü termik santralin genişletilmesi yönündeki planlar hakkında bilgi sahibi olmadıklarına da dikkat çekiyor.

Öneriler

AİHM kararlarına da vurgu yapılan raporda, hava kalitesinin daha iyi izlenmesi ve sonuçların herkes tarafından kolaylıkla erişilebilir ve anlaşılabilir hale getirilmesi için somut adımlar atılması ve özellikle kömürlü termik santral emisyonlarından etkilenen bölgelerde DSÖ tavsiyeleri doğrultusunda hava kalitesi standartlarını geliştirmeli ve titizlikle uygulaması talepleri yer alıyor: ”

Hükümet, kirletici bir partikül madde olan PM2.5 konsantrasyonları için mevcut AB yönetmelikleri doğrultusunda derhal hukuken bağlayıcı limit değerleri belirlemeli ve hava kalitesi standartlarını 2024 yılında kabul edilmesi beklenen yeni AB standartlarıyla uyumlu olacak şekilde güncellemek için daha fazla çaba göstermelidir. Büyük yakma tesislerinden kaynaklanan emisyon verileri kamuoyuna açıklanmalıdır.”

Binler, Yenikapı’da buluştu: Katliam Yasası’nı geri çekin!

Binlerce hayvan hakları savunucusu ve hayvansever, sokakta yaşayan hayvanların toplatılmasını ve öldürülmesini içeren Hayvanları Koruma Yasası’nda yapılan değişikliğin geri çekilmesi talebiyle dün Yenikapı Miting Alanı‘nda bir araya geldi.

“Katliam Yasasına Hayır” sloganıyla düzenlenen mitinge DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan, CHP Milletvekili Mustafa Sarıgül ve çok sayıda siyasi parti temsilcisi ile sanatçılar Ajda Pekkan, Ceylan Ertem, Hande Yener, Norm Ender, Seren Serengil ve Sertab Erener de katıldı.

Miting alanına girişte polis tarafından bariyerler oluşturulurken protestocuların üstü teker teker arandı. Alana girenleri sahnenin önüne asılan “Katliama Hayır” pankartları karşılarken, protestocular da “Barınak çok güzelse gir sen yaşa – ölüm yasasını geri çek – barınaklar ölüm kampıdır – kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat – toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” gibi mesajları taşıyan çok sayıdan pankart taşıdı.

Kalabalığın Yenikapı Metro Durağı’ndan miting alanına yürüyüşüyle başlayan eylemde hak savunucuları “Barınaklarınız kan kokuyor’’, ‘’AKP yasayı geri çek’’ sloganlarıyla alana giriş yaptı.
 
Mitingde basın açıklamasını okuyan grup sözcüsü, “Hepimizin bildiği, aklın, bilimin, vicdanın da doğruladığı bir gerçek varsa, o da sokak hayvanlarını katletmenin sorunu çözmek değil aksine daha da derinleştirmek olduğudur’’ dedi.

‘Yaşam hakkını savunmak insanlığın ortak sorumluluğu’

Son dönemde gündeme gelen Niğde, Altındağ ve İzmir’deki hayvan katliamlarının hatırlatıldığı açıklamada, “Usulsüz toplama ve vahşet görüntüleri toplumsal barış ve istikrarımıza, tüm vicdanlı bireylerin karşı çıkması gereken bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerine yer verildi.

“AKP yaparsa katliam yapar” ve “Yasayı geri çek” sloganları eşliğinde devam eden basın açıklamasında şunlar denildi:

“Yenikapı Mitingi, sadece hayvan hakları savunucularının değil, aynı zamanda merhamet, adalet ve insanlık değerlerini savunan herkesin ortak sesi olacaktır. Yaşam hakkını savunmak tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Sokak hayvanları popülasyonunu kontrol etmenin ve hem insanlarımızı hem de hayvanlarımızı korumanın yolları var. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak, yok etmeyi değil, uyum içinde yaşamayı ve yaşatmayı seçmeliyiz.’’

‘Türk halkı bu yasası kabul etmiyor, ya değişecek ya değişecek’

Mitinge katılan örgütlerden SOÇED‘in Başkanı Jale İyem de şöyle konuştu:

“Her gün katledilen onlarca canlı için tüm yaşam hakkı savunucuları olarak buradayız.
Sokakları kana bulayanlara şiddeti meşrulaştırmaya çalışanlara Türk milleti olarak sesleniyoruz. Türk halkı bu yasayı kabul etmiyor. Yasayı geri çek! Bu yasa geleneklerimize, insanlığımıza saldırı. Bugün sokaklarda istismar gören sokaktaki canlılarımız, barınaklarda kafalarına kürekle vurula vurula katledilenler bizim canlarımız. Bu zulmü görmezden gelip alt tarafı sokak köpeği gibi cümlelerle onlara yapılanları küçümsemek vicdana sığar mı? Soruyoruz! Onlar dostumuz, evladımız, her şeyden önce bin yıldır sokakları paylaştığımız dostlarımız. Onları yalnız bırakmayacağız. Hayvan hakları yasasında hayvanları korumaya dair ne var? Onları olmayan barınaklara hapsedip, işkence içinde öldürmek midir? Onları savunmak onurumuzun gereğidir. Bu yasa ya değişecek ya da değişecek!”

‘Yasta değil, direnişteyiz’

Kars, Kocaeli, Tunceli’den gelenler var. Bolu burada. Yurdun dört yanından gelen can dostlara selam olsun” diye konuşmasına başlayan Hayvan Haklarını Koruma Federasyonu Başkanı Nihal Kasa ise mitingin düzenlendiği 1 Eylül’ün aynı zamanda Dünya Barış Günü olduğuna dikkat çekti:

“Biz de şiddete karşı barış istiyoruz. Yasta değil direnişteyiz! 7527 sayılı kanun ya değişecek ya değişecek. Sokaktayız, yanındayız! Kanlı kanuna onları teslim etmeyeceğiz. Şimdi hep birlikte siyasetçilere soruyoruz: 20 yıldır neredeydiniz? Bu kanunun 13. maddesini okumadınız mı, ki katliam nerede diye soruyorsunuz? Bakımevi olmayan bin 200 belediyede toplanan hayvanlar nereye gidecek? Öte yandan, 50-100 hayvan kapasitesi olan belediyeler binlerce hayvanı toplayıp nereye götürecek? Öldüreceğiz kelimesinden çekindiğiniz için mi ötanazi kelimesini kullanıyorsunuz? Yasayı geri çekin!”

‘Yasa çıktıktan sonra hayvana şiddet vakaları arttı’

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Sözcüsü Bahtiyar Gürsoy ise şunları kaydetti:

“Bizler yasanın değişmesini değil iptalini istiyoruz. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda göreceğiz ki bu ülkede hala hukuku dinleyen hakimler de var. Yasanın çıkmasından önce süregelen hayvan şiddeti vakaları yasa çıktıktan sonra arttı. Canilerin içindeki nefretin açığa çıkmasında dayanak oldu. Son 1 ayda 50’den fazla hayvan şiddeti vakası medyaya yansıdı. Yansımayan yüzlerce vaka var. Katliamı normalleştirmelerine izin vermeyeceğiz.”

Ajda Pekkan: Bizi daha fazla perişan etmeyin

Mitinge çok sayıda hayvansever sanatçı da katıldı. Sahnede bir konuşma yapan Ajda Pekkan, şöyle seslendi: 

“Bu hava koşullarında burada bizimle olduğunuz için minnettarım. Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz, ekonomik sıkıntılar yanı başımızda, Filistin’de yaşanan tarifsiz acılar, kadın ve çocuk cinayetleri… Bunların yüklerine maalesef katledilen hayvanlarımız eklendi. Lütfen bizi daha fazla perişan etmesinler. Hayatlarını kaybeden insanlar için nasıl perişan oluyorsak bize emanet edilen bu sessiz kullara yapılan eziyet bizi yaşanmaz hale getirdi. Tüm yetkilileri gerekli revizenin yapılıp, yasadan güç alıp hayvan cinayetlerini işleyenlere karşı, milletimize, dinimize yakışan çözümü bulması için göreve çağırıyoruz. Ne zaman isterseniz arkanızdayım. Öldürme, yaşat!”

Hande Yener: Aylarca buradayız, bir yere gitmiyoruz

Şarkıcı Hande Yener de yasaya karşı mücadele edenlere destek olmak için sınırsız konser sözü verdiğini dile getirdi. Yener “Günlerce, aylarca buradayız. Elimden geleni yapmaya ant içiyorum” dedi.

Sertap Erener: Doğduğumuz topraklar bunu hak etmiyor

Mitinge katılan Sertap Erener “Vicdanımızın sesiyle buraya geldik. Doğduğumuz topraklar bunu hak etmiyor. İyi ki geldiniz iyi ki buradayız” derken, Mustafa Ceceli de şöyle konuştu.

“Sessiz canların sesleri hoş geldiniz. Sadece can dostlarımızın hayatlarının elinden alınması için burada değiliz, insanlara tekrar vicdanı hatırlatıyoruz. Bu kanlı yasa, zorbalık. Şiddet dolu insanların yanımızda dolaşmasına sebep olacak. Bizim kültürümüzde karınca incitmek yok, toplayıp öldürmek nereden çıktı? İnsanı insan yapan merhametidir, kanlı yasayı geri çekin”

Seren Serengil: Barınaklar ölüm kampı, sokağımdaki hayvanı alamazsın!

“Hayvanlar yüzyıllardır bizle yaşıyor, yaşamaya devam edecek” diyen Seren Serengil de
“Agresif hayvanı alır rehabilite ederiz, ama sokağımdaki karabaşı, zeytini alamazsın! Yaşam alanları cennet gibi olsa rahat edeceklerini bilsek tamam, ama  barınaklar ölüm parkı. Küçük ırk hayvanlar laboratuvarlarda yetiştiriliyor, evlerde bakılmak için üretilmişler. Kocaman köpeklerin yanına onları koyarsanız felç oluyorlar. Gösteriş için burada değiliz”

CHP’li Özgür Çelik’e protesto

Mitingde bir konuşma yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ise katılımcıların tepkisiyle karşılaştı. CHP’li hiç bir belediyenin ‘katliam yasası’nı uygulamadığını ve uygulamayacağını kaydeden Çelik’in sözleri, “Yalan söylüyorsunuz” ifadeleriyle kesildi.

Çelik konuşmasının devamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bu konuya ilişkin çalışma yürüttüğünü belirtti. Kalabalık bu kez de  “İmamoğlu nerede” sloganları attı. Sokak hayvanlarının toplatılmayacağına dair söz isteyen yaşam hakkı savunucularına CHP İl Başkanı Çelik, “Size söz veriyorum. CHP’li hiçbir belediye sokak hayvanlarını toplamayacak” dedi.

Mitingin ilerleyen saatlerinde aralarında Hande Yener, Sertap Erener, Mustafa Ceceli, Seren Serengil ve Norm Ender’in olduğu sanatçılar kısa konserler verdi. Sanatçılar, karar Anayasa Mahkemesi’nden dönene kadar mücadele edeceklerinin mesajını verdi.

Reel 2 Real grubu da sahne aldı

Dünyaca ünlü ‘Reel 2 Real’ müzik grubu da Yenikapı’daki mitinge katıldı. Sokak hayvanları yasasına karşı yaşam hakkı savunucularına destek olan grup protestoda ‘I Like To Move It’ şarkısını seslendirdi.