Ana Sayfa Blog Sayfa 3596

Japonya’da yakalanan bu balık uzmanlara göre radyasyondan etkilenmemiş

Japonya’da bir balıkçının yakaladığı iki metre uzunluğundaki devasa kurt balığı (Wolfish) Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki patlamanın çevre üzerindeki etkilerini akla getirdi.

7

International Business Times’da çıkan habere göre  dev balığın fotoğrafını görenler, nükleer facianın deniz canlılarını da etkilediğini düşünürken, uzmanlar ise yakalanan canlının çok büyük bir kurt balığı olduğunu söyledi. Japon balıkçı Hiroşi Hirasaka’nın Twitter’a yüklediği ‘canavar balık’ fotoğrafları kısa sürede büyük ilgi gördü ve akıllara 2011’de yaşanan Fukuşima Nükleer Santrali faciasının deniz canlılarını da etkilemiş olabileceği endişesini de getirdi.

Uzmanlar, söz konusu canlının sadece ‘çok büyük bir kurt balığı’ olduğunu belirtti. Radyasyonun genelde boyların büyümesine değil küçülmesine ve büyüme bozukluklarına neden olduğunu ifade eden uzmanlar bu balığın radyasyondan etkilenme olasılığını düşük olarak nitelendirdi. Bununla birlikte uzmanlar Fukişima’da balık ve kuş popülasyonlarının azaladığını ve önemli büyüklükte bir bölgenin yüzyıllarca daha insan için radyasyondan girilmez olacağını söylüyor.

(Açık Radyo Gezegenin Geleceği, International Business Times)

Sürdürülebilir tarım için “Eğirdir Gölü İçin El Ele” kampanyası

Isparta Eğirdir Gölü’ndeki sürdürülebilir tarım çalışmalarını gölün etrafındaki tüm elma bahçelerine yaymayı amaçlayan WWF­Türkiye’nin “Eğirdir Gölü İçin El Ele” kampanyası başladı.

6

Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su gölü Eğirdir’de tarımsal kirliliğin azaltılması için sürdürülen çalışmaların üçüncü aşamasına başlandı. Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesi kapsamında, 2012 yılında toplam 50 dekarlık elma bahçelerinde başlatılan örnek sürdürülebilir tarım uygulamaları bir sonraki yıl çiftçilerin kendi çabalarıyla yaklaşık 750 dekarlık alana yayıldı.

“Üç yıl önce yalnızca beş çiftçiyle başladığımız projede, bir yıl sonra 50’den fazla çiftçiyi görmek bizi cesaretlendirdi” diyen WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Çiftçilerin gönüllü katılımı sayesinde biz de projemizi büyüttük. Bu yıl çok daha fazla çiftçiye ulaşmak ve göle bırakılan ilaçlı su miktarını ciddi biçimde azaltmak için bir seferberlik çağrısı yapıyoruz” dedi.

Örnek çalışmaların hâlihazırda başladığını söyleyen Baştak, “Projeyi gölün çevresine yayabilmek için Barla Köyü, Avşar Köyü ve Büyükkabaca Beldesi’nde üç pilot elma bahçesi belirledik. Bu bahçelerde hasat dönemi elde edeceğimiz sonuçlarla çok daha fazla sayıda çiftçiyi sürdürülebilir tarım konusunda yüreklendireceğimize inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Kampanya kapsamında gölün tamamına etki edebilecek üç farklı köyde 10’ar dekarlık örnek uygulama yapılması ve bu yolla Eğirdir Gölü’ndeki tüm elma bahçelerine ulaşılması hedefleniyor. Bilgisayarlı erken uyarı cihazı kurulumu, biyoteknik mücadele ve çiftçi eğitimleri gibi faaliyetleri içeren kampanya, göle ulaşan ilaçlı su miktarını azaltmayı ve uzun vadede Eğirdir Gölü üzerindeki zirai ilaç yükünü hafifletmeyi amaçlıyor.

(Hürriyet)

Direniş çadırları yakılan Fatsalılar, “Kesseler de yaksalar da mücadele durmayacak”

Madene karşı kurdukları çadırları yakılan Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu üyeleri bugün yaptıkları basın açıklamasında mücadelenin aksamadan devam edeceğini söylediler.  yanlıları tarafından yakılan direniş çadırı için bugün basın açıklaması yaptık.

Yakılan çadırlarının yanmış hali ile yerinde muhafaza edileceğini ve maden karşı direnişin sembolü olacağı belirtilen açıklamanın tam metni şu şekilde,

4

“Bölgemizi talan eden, yağmalayan, siyanürü kullanarak geleceğimizi yok etmek isteyen İngiliz şirketi Starex’e karşı mücadelemiz sürüyor.

Fatsa ve Ünye halkı başta olmak üzere, sesimizi duyan Türkiye’nin dört bir köşesinden mücadelemize destek verenlerle birlikte sürdürdüğümüz ‘siyanüre hayır’ kavgamız etkisini göstermeye başladı. Bizler biliyoruz ki, hukuksal süreçle yetinemeyiz. Haklı mücadelemizi fiili ve meşru mücadeleyle devam ettiriyoruz. Buradaki ‘direniş çadırımız’ da bunun bir parçasıydı.

Mücadelemiz büyüyerek devam ediyor. Bundan rahatsız olanlar 6 Ağustos’ta çadırımız etrafındaki pankartlarımızı kestiler; 26 Ağustos’ta çadırımızın brandası kesildi. Bu saldırıların amacının bizleri yıldırmaya yönelik adımlar olduğunu biliyoruz, baktılar olmuyor 16 Eylül gece direniş çadırımız kundaklandı, yakıldı.

Kesseler de yaksalar da mücadele durmayacak

5

Bizler Fatsa ve Ünye halkı olarak oluşturduğumuz Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu birlikteliğiyle geleceğimizin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Kesseler de yaksalar da mücadelemiz durmayacak. Ormanlarımız kestiler, sularımızı kuruttular, topraklarımızda heyelan olmasına neden oldular. Kendimiz için yaptığımız yolumuzu işgalci mantığıyla kullanıyorlar. Yarın siyanür kullanmaya başladıklarında yalnızca bizim değil, tüm Karadeniz’i tehdit edecekler. Bu tehlikeli süreci durdurmak için yapılan saldırılar bizleri durduramayacak, daha çok kenetleneceğiz, daha çok mücadele edeceğiz. Direniş çadırımızın neden yakıldığını biliyoruz, arkasındaki sebeplerin farkındayız. Ama bize dedelerimizden,ninelerimizden kalan topraklarımızı, fındığımızı, mısırımızı bırakmayacağız. Öteden beri biz vardık, gene var olacağız. Gelecek nesillere zehirlenmiş kurak toprakları değil, yeşille mavinin buluştuğu, yaylası, deresi, suyuyla insana gülümseyen bir doğa miras bırakacağız.

Artık her yerde olacağız

Platform olarak mücadelemizi direniş çadırında sürdürüyorduk. Çadırımızın yakılması bizlere yeni mücadele biçimlerine yöneltti. Artık her yerde olacağız. Fatsa’da, Ünye’de, Altınordu’da, Ankara’da, şirketin kapısında… Direniş çadırı devam edecek hem de daha canlı ve hareketli olarak. Çadırımıza yapılan saldırıyı yargıya taşıdık. Şikayetçi olduk, bakalım suçluyu bulabilecekler mi? Bu yanık çadır bu biçimiyle kalacak. Mücadelemizin sembolü olacak. Yenisini yapacağız.

Türkiye yok ediliyor

Talan ve yağma Türkiye’nin her köşesinde devam ediyor. Enerji adı altında sularımız, derelerimiz, rüzgarlarımız satıldı. Şimdi de madenler satılarak talan ediliyor. Bunlar yapılırken de geleceğimiz yok ediliyor. Ekolojik denge altüst ediliyor. Kısacası Türkiye yok ediliyor. Türkiye’nin her tarafından bizim sesimizin benzerleri yükseliyor. Birleşerek, dayanışarak geleceğimizin yok edilmesine izin vermeyeceğiz.

Herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz

Siyanürün geleceğimizi yok etmesine izin vermemek için partilere, sendikalara, odalara, derneklere,kooperatiflere, gazetecilere; kısaca hepimize görev düşüyor. Bu ülke hepimizin. O zaman hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Burada verdiğimiz mücadele, ‘siyanüre hayır’ haykırışımız yalnızca burada yaşayan bizler için değil civar yörelerde yaşayan insanlar ve var olan tüm hayvanlar,bitkiler,canlılar kısacası yaşam içindir. Siyanür doğal suya karıştığında,etki altına alacağı alan tahmin edilemeyecek kadar büyüktür. Bunu biz uydurmuyoruz bilim söylüyor. Hele bir ‘kaza’ sonucu Karadeniz’e ulaşırsa yaşanacak felaketin zararı maddi ve manevi karşılanamayacak kadar feci olacaktır. Çernobil’in yaraları daha yeni yeni sarılırken bir kez daha aynı sonu yaşamayacağız. Karadeniz insanının kaderi birileri kar elde edecek diye kanserden ölmek olmayacak. Bu tehlikenin sonu yok olmaktır. Bu duruma karşı her kurumu, kuruluşu ve insanlarımızı buradayız, varız,toprağımıza sahip çıkıyoruz demeye,var olmaya çağırıyoruz.

Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu

 

(Yeşil Gazete)

1 Kasım seçimlerinde Cizre’deki üç mahalleye veto

Şırnak’ın Cizre İlçesi’ne bağlı Cudi, Nur ve Sur mahallelerinde 1 Kasım’da sandık kurulmayacak.

Cizre İlçe Seçim Kurulu’nun “güvenlik gerekçesi”yle aldığı karar, Cizre Kaymakamlığı’na sunuldu. Kararın henüz siyasi partilere tebliğ edilmediği kaydedildi.

3

Sandıkların kurulmayacağı mahallelerde, ilçedeki seçmenlerin yüzde 65’i ikamet ediyor.

Hürriyet’te yer alan habere göre Cizre İlçe Seçim Kurulu kararı şöyle duyurdu:

“Önceki seçimlerde yaşanan aksaklıklardan edinilen tecrübeler nazara alınarak, Nur, Cudi ve Sur mahallelerinde kazılan hendek ve barikatların halen bulunduğu, seçim sandıklarının o mahallelere konulmasının, seçim güvenliği nedeniyle sakıncalı ve tehlikeli olacağı, güvenlik güçlerine ve sandık personeline karşı bombalı eylem yapılma ihtimali, seçimde görevlendirilecek personel bulunmama ihtimali göz önünde bulundurulup, seçimin düzenli geçebilmesi, seçim sonuçlarının sağlıklı şekilde başkanlığımıza intikal ettirilmesi için Cizre ilçesinde sandık kurulum yerlerinin yeniden belirlenmesine ihtiyaç duyulmuştur.”

Sol Haber Portalı’nda yer alan habere göre, HDP Cizre İlçe Eş Başkanı Ali Akdeniz, karara itiraz edeceklerini, kentte polis saldırısı olmadığı sürece güvenlik sorunu olmayacağını söyledi. Akdeniz, “Herkes kendisine en yakın okulda oyunu kullanabilmelidir” diye konuştu.

(Hürriyet, Haber Sol)

Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW)’den Ukrayna için çağrı

Savaşın bitmediği, silahların susmadığı dünyada tarihsel olarak nükleer silahların yapımına başlanmasıyla nükleer silah kullanımı ve nükleer savaş olasılığı da hep bir tehdit olarak kendini göstermiştir. Benzer bir tehdidi en son Rus lideri Vladimir Putin, 2015 Mart ayında “Olumsuz gelişmeler yaşanması durumunda, Ukrayna’da Rusya’nın nükleer gücünü alarma geçirmeye hazırdık” diyerek göstermişti. Peki ya Ukrayna’nın da nükleer silahı olsaydı neler yaşanırdı?

Yıllardan beri bu ve benzeri durumlarda aynı soruyu soran sivil toplum örgütlerinden biri ;Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) her hangi bir siyasi partiden bağımsız olarak barışın ve güvenliğin sağlanmasını kendine misyon edinmiş olarak dünyanın nükleer silah ve nükleer savaş tehdidinden arındırılması için dünyada 64 ülkeden on binlerce doktoru, tıp öğrencisini, sağlık çalışanlarını, duyarlı vatandaşları, ulusal çaplı dernekleri bir araya getirmek suretiyle savaş, sağlık, sosyal adalet ve çevre konularında faaliyet gösterir.

IPPNW Avrupa Kongresi 11-14 Eylül 2015 Belgrat.
IPPNW Avrupa Kongresi 11-14 Eylül 2015, Belgrad.

IPPNW, 11-14 Eylül tarihleri arasında gündemdeki savaş tehlikelerine dikkat çekmek ve barış için aksiyon alınması amacıyla Avrupa Kongresini gerçekleştirdi. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da IPPNW Avrupa Başkan yardımcısı Dr Angelika Claussen’in çağrıcılığında toplanan kongrenin katılımcıları Sırbistan, Rusya,Ukrayna, Fransa, Almanya, Yunanistan, İsviçre, Avustralya, İskandinav ülkeleri, Makedonya, İngiltere ve Türkiye’den çoğu IPPNW üyesi kişi ve tüzel kişilik temsilcileri oldu. Yeşil Gazete de bu tarihi toplantıyı sizlere birinci taraf olarak izleyip sizlere haber yapabilmek için kongredeki yerini aldı.

2015 IPPNW Avrupa Kongresi'nin Afişi
2015 IPPNW Avrupa Kongresi’nin Afişi

2,5 gün süren Avrupa kongresinde sunumlar sırasıyla :“İnsan Hakları ve Balkanlar’daki savaş sonrası uzlaşma süreci, Nükleer Enerji, Nükleer Silahsızlanma , Seyreltilmiş Uranyum Kullanımı, Ukrayna’daki Çatışma Ortamı ve Nükleer Silah Kullanım Tehlikesi” başlıkları altındaki oturumlar kapsamında gerçekleştirildi. Kongrenin afişinde “canavar” simgesi dikkat çekiyordu. Her ne kadar biz Türkiye’de canavar simgesini enflasyonun temsili karakteri olarak bilsek de son zamanlarda, nükleer kaza sebebiyle yayılan radyasyonun insanların yaşamını nasıl yuttuğundan hareketle özellikle Fukuşima’daki toplumsal faaliyetlerde kullanıldığı gibi burada da nükleer silah ve savaşın canavar ile temsil edildiğini görüyoruz.

Nükleer silahların ham maddesi plutonyumun nükleer santral atıklarından elde edilebiliyor oluşu sebebiyle kongrede Nükleer enerji konusu da ele alındı. Türkiye’den de davetlilerin yer aldığı kongrede hem bir hekim hem de CHP Mersin Milletvekili olan Dr. Aytuğ Atıcı bir sunum yaparak katılımcılara genel olarak nükleer ve Akkuyu’da kurulacak bir nükleer santralin teşkil edeceği risklerle ortaya çıkacak sorunlar hakkında bilgi verdi.

CHP Mersin Milletvekili Dr. Aytuğ Atıcı
CHP Mersin Milletvekili Dr. Aytuğ Atıcı

Rus ve Japon (yabancı sermayeli) Nükleer santrallerin kurulmasıyla Türkiye’nin %40 seviyelerinde olan enerjideki dışa bağımlılığının %70’lere çıkacağını, bununla birlikte dünya artık nükleer enerjiyi terk ederken Türkiye’nin kendi sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyeline yeterince ilgi göstermediğini aktardı. Akdeniz’in su sıcaklığının bir nükleer santralde soğutma suyu olarak kullanılmaya hiç uygun olmadığını bununla birlikte bölgede yeni fay hatlarının tespit edildiğini söyleyen CHP Mersin Milletvekili Dr. Atıcı nükleer santralin kurulmasıyla bölgede turizm ve tarımın da biteceğinden endişe duyulduğunu, nükleer santralin atıklarının ne yapılacağına dair ise plan ve program bulunmadığını açıkladı ve Akkuyu ÇED Onayı’ndaki uygunsuzluklara işaret etti. Türkiye’den diğer bir davetli Mersin Nükleer Karşıtı Platform’ un sözcülerinden Dr. Ful Uğurhan ise Mersin’deki nükleer santral planına karşı verilen aktif mücadelenin örneklerini paylaştı, Mersin halkının yorulmadan bu mücadeleyi Türkiye genelinin de desteğini alarak 40 yıldır direndiğini, direnmeye de devam edeceğini söyledi. Türkiye’den diğer bir davetli olarak IPPNW ile bağlantılı ve 60’dan fazla ülkede 200’ün üzerinde organizasyonla birlikte çalışan nükleer silahların hiçbir ayırım gözetmeksizin bütün ülkeler için yasaklanmasını öngören Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Kampanya (ICAN)’nın Türkiye Temsilcisi Arife Köse de konuşmasında dünyanın soğuk savaş dönemlerinde güvenli olmadığını, mütemadiyen tehdit altında olduğunu vurguladı . Konuşmasında Nato üyesi 28 ülkeden Türkiye’de dahil olarak en az 5 ülkenin NATO’nun nükleer silah paylaşım stratejisi gereği nükleer silah bulundurduğunu , Türkiye’deki nükleer silahların şu anda Türkiye’deki çatışma ortamında hayatları söndürebileceğine, diğer taraftan nükleer silahı olmayan ülkelerin de nükleer enerji kullanmaları halinde bu silahı geliştirme altyapılarının olduğuna dikkat çekti.

Kongrede 2015 Mayıs ayında Kıbrıs’ta kuruluş deklarasyonu duyurulan ve imzaya açılan Nükleersiz Akdeniz Ağı’na katılan Nükleer Tehlike’ye Karşı Komite Başkanı ve Atina Üniversitesi Fizik Profesörü Dr. Apostolos D. Panagiotou ile Yunanistan IPPNW Başkanı Dr Maria Arvaniti Sotiropoulou da konuşmacılar arasındaydı. Kendileriyle Akdeniz’e  komşu ülkelerin Akkuyu’ya bakışı ve değerlendirmeleri üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi önümüzdeki günlerde ayrıca paylaşıyor olacağız.

IPPNW Avrupa Başkan Yardımcısı Dr. Angelika Claussen
IPPNW Avrupa Başkan Yardımcısı Dr. Angelika Claussen

Kongrenin son kısmını aynı zamanda kongrenin toplanma amacını teşkil eden Ukrayna’daki çatışma ortamında kalan insanlara insani yardımların ulaştırılması konusunda ise IPPNW Avrupa Başkan yardımcısı Dr Angelika Claussen’in görüşlerine başvurduk. Dr Claussen Ukrayna’da 1,5 yıl önce ateşkes yapıldığını fakat sonra Ocak ayında savaşın tekrar başladığını en son Ağustos 2015’te tekrar ateşkes yapıldığını fakat bu süreç içerisinde halkın perişan olduğunu, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmadığını anlattı.

 

Kongrenin en önemli çıktısı, Ukrayna çatışma sürecine çözüm bulmak için 2 Ekim 2015 tarihinde Paris Zirvesi’ni gerçekleştirecek olan liderler: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin , Almanya Başbakanı Angelika Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poreşenko’ya iletilmek üzere IPPNW tarafından Ukrayna’daki insani koşulların sağlanmasını talep eden bir bildirgenin hazırlanarak imzalanması oldu. Dr Claussen hazırladıkları bildirge için “Bizler Hekim olarak insanların savaş koşullarında bile insani koşullarda yaşamasının sağlanmasını istiyoruz, Cenevre Sözleşmesi de bunun için yapılmıştır, liderler 2 Ekim tarihindeki buluşmasında Ukrayna’daki insani yardımlara konan engellemelerin kaldırılmasını sağlamalıdır” dedi.

Türkçe çevirisini aşağıda paylaştığımız 16 Eylül 2015 tarihli bildirgenin ingilizce metnine de ulaşabilirsiniz.

Ukrayna için İnsani Yardım çağrısı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poreşenko Avrupa Parlamentosu (Ukrayna ile ilişkiler grubu)  Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), AGIT Ukrayna Başkanı Alexander Hug,

“Saygıdeğer Başkanlar, Avrupa devletlerinin bayan ve bay temsilcileri, Sayın AGİT Ukrayna temsilcisi Alexander Hug,

Belgrad’da gerçekleştirilen Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (1985, Nobel Barış ödüllü) Avrupa konferansı vesilesiyle bildirmek isteriz ki ; Ukrayna’nın doğusundaki çatışmadan direkt olarak etkilenen insanların ifadelerine dayanarak biz IPPNW üyeleri ve 15 Avrupa ülkesinden bu toplantıya iştirak eden tıp öğrencileri olarak içinde çocukların da yer aldığı sivil halkın maruz bırakıldığı insanlık dışı durumdan, yaşadıkları fiziksel ve psikolojik travmalardan büyük şaşkınlık ve endişe duymaktayız.

Sizlerin, Ocak 2015 tarihi itibariyle ekonomik ve insani yardımlara uygulanan ambargonun kaldırılması için siyasi girişimlerde bulunarak tarafları ikna etmesini diliyoruz. Aynı zamanda bölgedeki sivil nüfusun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasıyla sivillerin insani yardım sebebiyle askeri kontrol bölgelerinden geçişini garanti altına almanızı ümit ediyoruz. Bununla birlikte Rusya ve Ukrayna dahil tüm devletlerden , uluslararası organizasyonlardan ve sivil toplum örgütlerinden , çatışmadan etkilenen sivil halkın yaralarını iyileştirmek amacıyla gönderilen tüm insani yardım desteklerine serbest geçiş hakkı tanınması için yönlendirmelerinizi bekliyoruz .

Siz karar verici otorite ve uluslararası gözlemci organizasyonların yetkililerine yaptığımız bu çağrıyla bizler IPPNW olarak Avrupa genelinde baz alınan moral ve etik standardları bir nebze olsun hatırlatmak istedik. Bizler bazı kurallar oluşturulacaksa bunların Birleşmiş Milletler Bildirgesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi içerisindeki kuralların baz alınarak gerçekleştirilmesinin önemine inanıyoruz zira, ancak bu kurallar Avrupa’ da barışı tesis edebilecektir”.

 

Haber: Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

İzmir’in Süslü Kadınları üçüncü kez bisiklet turunda

Bu yıl İzmir’de üçüncü kez bir araya gelen yüzlerce kadın bisikletlinin katıldığı “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu” Pazar günü (20 Eylül) saat 17:00’de Konak Meydanı Saat Kulesi civarından başlayıp, Cumhuriyet Meydanında son buldu.

33

Bianet’den Gönül İlhan’ın haberine göre İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da “bisiklet kullanımını ulaşım amaçlı yaygınlaştırmak istiyoruz” sözleriyle desteklediği ve er yaş ve konumdan kadının kendisini ve bisikletini süsleyerek katıldığı etkinlikte grup adına basın açıklamasını okuyan Sema Gür amaçlarını şu sözlerle anlattı:

34

“Biz süslendik, çünkü dikkat çekmeye çalışıyoruz. Neye dikkat çekmeye çalışıyoruz? Neden toplandık buraya? Bisiklet sadece spor amaçlı değildir. Bisiklet aynı zamanda ulaşım aracıdır. Yaşamın bir parçası olabilir. Eğer uygun bisiklet politikaları uygulanırsa işe veya ulaşacağımız yere bisikletimile neden gitmeyelim? Biz de dünyanın birçok yerindeki hemcinslerimiz gibi günlük kıyafetlerimizle bisiklete binerek ulaşımımızı sağlayabiliriz.

Biz kadınlar korkmadan, çekinmeden yollarda olmak istiyoruz.

Neden toplandık buraya? Dünya Otomobilsiz Kentler Günü’ne vurgu yapmak için buradayız. Yollar yalnızca motorlu araçlara ait değildir. Yollarda bisikletlilere saygı istiyoruz. Motorlu araçların hiçe saydığı birçok insanı bisiklet kazalarında kaybettik. Kendilerini rahmet ve saygıyla anıyoruz.

35

Neden toplandık buraya? Çünkü Türkiye’de kadınız ve kadınlar olarak görünür olmak istiyoruz.

Görünür olmayan binlerce kadın var ülkemizde. Kadın toplumda görünür olduğu sürece o toplum nefes alır. Kadın korkmadan yollarda olmalı. Kadın toplumun her alanında görünür olmalı. Biz bunu istiyoruz. Neden toplandık buraya? Çünkü bisiklete saygı, kadına saygı, kadın bisikletliye saygı istiyoruz. Ama en çok da acı bir süreçten geçen güzel ülkemizin kadınları ağlamasın istiyoruz.

Hep birlikte barış içinde yaşamının nasıl bir şey olduğunu hatırlatmak istedik biz bugün; gülümseyerek ve süslerimizle. Barış zor kazanılır kolay kaybedilir. Türkiye’nin her yerinde kadınlar barış ve kardeşlik içinde özgürce, canları acımadan, yürekleri yanmadan sokaklarda gülümserler. Kadın konuşursa, kadın dışarıda olursa dünya değişir. Kim bilir, belki bir gün…”

(Bianet)

Yunanistan’da seçim zaferi Syriza’nın

Yunanistan’da yapılan genel seçimde Aleksis Tsipras liderliğindeki Syriza en çok oyu alan parti oldu. Tsipras, yeni hükümeti daha önceki koalisyon partneri Bağımsız Yunanlar (ANEL) ile kuracağını açıkladı.

29

Resmi olmayan sonuçlara göre oyların tamamı sayıldı. Buna göre Syriza’nın oy oranı yüzde 35,5 oldu. Syriza, 300 sandalyeli parlamentoda 145 sandalye kazandı.

Muhafazakâr Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia) Partisi yüzde 28,18’de kaldı. Yeni Demokrasi Partisi Genel Başkanı Angelis Meimarakis yenilgiyi kabul ettiğini açıkladı ve Tsipras’ı zaferinden ötürü kutladı.

Syriza’nın muhtemel koalisyon ortağı Bağımsız Yunanlar’ın (ANEL) oy oranı yüzde 3,7 oldu. ANEL parlamentoya 10 milletvekili soktu.

18 sandalye elde eden aşırı sağcı “Altın Şafak” ise parlamentonun üçüncü büyük gücü olmayı başardı. Parlamentoda toplam 8 parti temsil ediliyor.

Seçimlere katılım oranı yüzde 56,5’de kaldı. Ocak ayında yapılan seçimlerde bu oran yüzde 63,6’ya ulaşmıştı.

(Deutsche Welle Türkçe)

Otomobilsiz Yaşam Günü’nde bisikletliler kıtaları aştı

Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü’nde, otomobile muhtaç olunmadığı konusundaki farkındalığı arttırmak amacıyla bisiklet kullanıcıları çeşitli kentlerde etkinlikler düzenledi.

31

Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü dolayısıyla Beşiktaş Belediyesi ile Bisikletliler Derneği işbirliği ile İstanbul’da bisiklet turu düzenlendi. Dünyada otomobilsiz de yaşamanın mümkün olduğunu göstermek için tura katılan bisikletliler, Zeytinburnu’ndan hareket ederek önce Taksim’e oradan da Kadıköy’e pedal çevirdi. Pedal çevirerek Boğaziçi köprüsünü geçen bisikletli grup pedallarıyla kıtaları aştı.

İzmir’de de sosyal medya üzerinde etkinlik duyurusu yapan bisikletçi kadınlar, “Bisiklete herkesin binebildiğini, hatta çok güzel ve süslü püslü bindiğini” göstermek için yollara çıktı.

30

Kıbrıs’ta ise Avrupa Birliği Bilgi Merkezi öncülüğünde ve Lefkoşa Türk Belediyesi ile bazı sivil toplum örgütlerinin işbirliğinde organize edilen etkinlik Girne Kapısı’nda başladı. Bisikletlerle ve yürüyüşlerle gidilen Sarayönü’nde devam eden etkinlikte, bisiklet turları ve hazine avı ile yürüyüş turlarının yanı sıra konserler verildi. Otomobilsiz Yaşam Günü’nde sürdürülebilir ulaşım çözümlerinin üretilmesi ve bireylerin araç kullanımına alternatif yolar denemeleri teşvik edildi.

 

(Yeşil Gazete, Milliyet, Aktif Haber)

Dünya Hasankeyf günü’nde Ilısu Barajı protesto edildi

Mezopotamya Ekolojik Hareketi Batman Ekoloji Meclisi öncülüğünde, ’20 Eylül Dünya Hasankeyf Günü’ münasebetiyle çeşitli etkinlikler düzenlendi. Etkinlikler kapsamında çevre illerden ve farklı ülkelerden gelen aktivistler 10 bin yıllık tarihi Hasankeyf için yürüyüş yaparak, yapılması planlanan Ilısu barajını protesto etti.

27

 

 

Hasankeyf’te yapılan etkinliğe Mezopotamya Ekoloji Hareketi Batman, Van, Dersim, Mardin, Amed ve Urfa Ekoloji Meclisleri, Şırnak, Adıyaman, Hakkari Ekoloji Meclisi Girişimleri, Jîngeh Ekoloji Kolektifi, Diyarbakır Bisiklet ve Doğa Sporları Kulübü, Hasankeyf Yaşatma Girişimi üyeleri ve aktivistler katıldı.

26

Diyarbakır Bisiklet ve Doğa Sporları Kulübü üyeleri Batman’dan Hasankeyf’e kadar pedallayıp Hasankeyf’te bekleyen kitleye katıldılar. Bisikletlilerin Hasankeyf’e ulaşmasıyla birlikte Hasankeyf köprüsü trafiğe kapatılarak bir yürüyüş gerçekleştirildi.

Yürüyüş ardından kapatılan yol üzerinde Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Orhan Balyan Kürtçe olarak ve Batman Ekoloji Meclisi eşsözcüsü İlhami Kuyucu tarafından ise Türkçe olarak Ilısu Barajı’nın aynı zamanda kültürel bir soykırım olduğu vurgulanarak Kürdistan ve Türkiye’deki baraj ve Hes inşaatlarının halklar üzerinde birer tehdit unsuru olarak kullanıldığı belirtildi. Ilısu Barajı’nın Türkiye’nin 4. büyük baraj inşaatı olduğu ve sadece Hasankeyf gibi bir dünya mirasını ortadan kaldırmakla kalmayıp aynı zamanda Şırnak, Siirt, Batman ve Diyarbakır’a kadar uzanan bir coğrafyada insanları yurtsuzlaştıracağı vurgulandı. Etkinlikte ”Savaşa Hayır, Baraja Hayır”, ” Hes Hes Êdî Bes”, ” Munzur, Dicle Özgürdür Özgür Akacak” sloganları atıldı.

28

Dünya Hasankeyf Günü kapsamındaki etkinlikler Zeynel Bey Türbesi’nde tüm çocuklar için uçurtmalar uçurularak sonlandırıldı.

(Jiyana Ekolojik)

 

“OPEN THE BORDERS FOR MIGRANTS”

We are sharing with the you the Press Release made by the Crossing no more Solidarity Group, on September 19, 2015; walking towards Turkey-Greece border.We will continue sharing updates.

***

“We don’t want food,

we don’t want water,

we don’t want humanitarian help,

we want to cross the border by the land.

We will cross or die here.”

Since 5 days in Edirne, Turkey, around 3000 thousands migrants (mostly syrians but also aghanis, irakis and others) gathered, following a call started on a Facebook page (“Crossing no more”), to ask for the turkish-greek border to be opened for them. They refuse to risk their lives in Aegean sea anymore to reach a european country where they’ll finally be safe, get basic human rights and have a chance to make a life for themselves.

People started to move to Edirne last weekend (around the 10th of September) but very quickly the main bus station of Istanbul (Bayrampaşa) where they were all buying tickets and getting on the buses got blocked for them. The police detains them in the bus station itself, preventing them to buy tickets to Edirne. The government declared that now the migrants have to stay in the city where they had been registered on turkish territory. Which means that it’s now officially illegal for them to move inside the country, especially to Edirne.

Currently, hundreds of people are blocked in Bayrampaşa otogar in Istanbul. About 1500 people who could make it to Edirne were blocked as well in Edirne bus station while other 1500 people were in Edirne itself, splited in two groups in different places of the city, waiting for the others to join them and start to walk to the border according to their initial plan.

Yesterday afternoon (Friday 18th September), the group of Edirne bus station decided to walk against the police to join the biggest part of people waiting for them in Edirne. After three hours walk, documented by activists and orientated by the police who blocked the shorter road to reach the city, they could meet the other group who walk towards them as well. The meeting occured yesterday night around 9pm on the highway number O-3/E-80 passing on the north of Edirne (https://goo.gl/maps/4rggbPKyiWA2). Quickly about 300 policemen, soldiers and special intervention forces blocked the two groups gathered on the highway and brought buses in order to drive everybody to a stadium where they could all be detained (https://goo.gl/maps/vS3MhCTPUEt). The majority of migrants had been pushed in the buses and sent to the stadium in the city center of Edirne. About 200 migrants refused to get in the buses after several negotiation attempts. They demanded to be allowed to cross the border to Greece and nothing else. Right now (Saturday 19th September, 9pm) they are still at the same place on the highway, protesting peacefully and demanding to be allowed to complete their journey until the greek border. Meanwhile, about 600 migrants are still waiting in a park of Edirne center (https://goo.gl/maps/S1fB3DKuNdM2).

So far, more than 1000 migrants are detained in the stadium of Edirne, when about 200 others are still on the highway, about 600 else in the park of Edirne are surrounded by police who doesn’t let move and around 3000 others again in the bus station of Bayrampaşa in Istanbul.

The activists who met the migrants of the highway recorded their peaceful action and heard their demand to be supported as much as possible to achieve their goal to cross the turkish-greek land border. They urgently ask the support and attention of local and international medias and activists.

LAST UPDATE 20-09-2015:

The group on the highway had been evicted yesterday. They had been moved by the police to the city center of Edirne with the other groups.

In Bayrampaşa bus station, people are now around 4000 and are seriously thinking about moving massively against the police and start walking from Istanbul to Edirne whatever it takes.

Crossing no more Solidarity group

1234567891012131114151617

(Yeşil Gazete)