Savaşın bitmediği, silahların susmadığı dünyada tarihsel olarak nükleer silahların yapımına başlanmasıyla nükleer silah kullanımı ve nükleer savaş olasılığı da hep bir tehdit olarak kendini göstermiştir. Benzer bir tehdidi en son Rus lideri Vladimir Putin, 2015 Mart ayında “Olumsuz gelişmeler yaşanması durumunda, Ukrayna’da Rusya’nın nükleer gücünü alarma geçirmeye hazırdık” diyerek göstermişti. Peki ya Ukrayna’nın da nükleer silahı olsaydı neler yaşanırdı?
Yıllardan beri bu ve benzeri durumlarda aynı soruyu soran sivil toplum örgütlerinden biri ;Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) her hangi bir siyasi partiden bağımsız olarak barışın ve güvenliğin sağlanmasını kendine misyon edinmiş olarak dünyanın nükleer silah ve nükleer savaş tehdidinden arındırılması için dünyada 64 ülkeden on binlerce doktoru, tıp öğrencisini, sağlık çalışanlarını, duyarlı vatandaşları, ulusal çaplı dernekleri bir araya getirmek suretiyle savaş, sağlık, sosyal adalet ve çevre konularında faaliyet gösterir.
IPPNW, 11-14 Eylül tarihleri arasında gündemdeki savaş tehlikelerine dikkat çekmek ve barış için aksiyon alınması amacıyla Avrupa Kongresini gerçekleştirdi. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da IPPNW Avrupa Başkan yardımcısı Dr Angelika Claussen’in çağrıcılığında toplanan kongrenin katılımcıları Sırbistan, Rusya,Ukrayna, Fransa, Almanya, Yunanistan, İsviçre, Avustralya, İskandinav ülkeleri, Makedonya, İngiltere ve Türkiye’den çoğu IPPNW üyesi kişi ve tüzel kişilik temsilcileri oldu. Yeşil Gazete de bu tarihi toplantıyı sizlere birinci taraf olarak izleyip sizlere haber yapabilmek için kongredeki yerini aldı.
2,5 gün süren Avrupa kongresinde sunumlar sırasıyla :“İnsan Hakları ve Balkanlar’daki savaş sonrası uzlaşma süreci, Nükleer Enerji, Nükleer Silahsızlanma , Seyreltilmiş Uranyum Kullanımı, Ukrayna’daki Çatışma Ortamı ve Nükleer Silah Kullanım Tehlikesi” başlıkları altındaki oturumlar kapsamında gerçekleştirildi. Kongrenin afişinde “canavar” simgesi dikkat çekiyordu. Her ne kadar biz Türkiye’de canavar simgesini enflasyonun temsili karakteri olarak bilsek de son zamanlarda, nükleer kaza sebebiyle yayılan radyasyonun insanların yaşamını nasıl yuttuğundan hareketle özellikle Fukuşima’daki toplumsal faaliyetlerde kullanıldığı gibi burada da nükleer silah ve savaşın canavar ile temsil edildiğini görüyoruz.
Nükleer silahların ham maddesi plutonyumun nükleer santral atıklarından elde edilebiliyor oluşu sebebiyle kongrede Nükleer enerji konusu da ele alındı. Türkiye’den de davetlilerin yer aldığı kongrede hem bir hekim hem de CHP Mersin Milletvekili olan Dr. Aytuğ Atıcı bir sunum yaparak katılımcılara genel olarak nükleer ve Akkuyu’da kurulacak bir nükleer santralin teşkil edeceği risklerle ortaya çıkacak sorunlar hakkında bilgi verdi.
Rus ve Japon (yabancı sermayeli) Nükleer santrallerin kurulmasıyla Türkiye’nin %40 seviyelerinde olan enerjideki dışa bağımlılığının %70’lere çıkacağını, bununla birlikte dünya artık nükleer enerjiyi terk ederken Türkiye’nin kendi sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyeline yeterince ilgi göstermediğini aktardı. Akdeniz’in su sıcaklığının bir nükleer santralde soğutma suyu olarak kullanılmaya hiç uygun olmadığını bununla birlikte bölgede yeni fay hatlarının tespit edildiğini söyleyen CHP Mersin Milletvekili Dr. Atıcı nükleer santralin kurulmasıyla bölgede turizm ve tarımın da biteceğinden endişe duyulduğunu, nükleer santralin atıklarının ne yapılacağına dair ise plan ve program bulunmadığını açıkladı ve Akkuyu ÇED Onayı’ndaki uygunsuzluklara işaret etti. Türkiye’den diğer bir davetli Mersin Nükleer Karşıtı Platform’ un sözcülerinden Dr. Ful Uğurhan ise Mersin’deki nükleer santral planına karşı verilen aktif mücadelenin örneklerini paylaştı, Mersin halkının yorulmadan bu mücadeleyi Türkiye genelinin de desteğini alarak 40 yıldır direndiğini, direnmeye de devam edeceğini söyledi. Türkiye’den diğer bir davetli olarak IPPNW ile bağlantılı ve 60’dan fazla ülkede 200’ün üzerinde organizasyonla birlikte çalışan nükleer silahların hiçbir ayırım gözetmeksizin bütün ülkeler için yasaklanmasını öngören Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Kampanya (ICAN)’nın Türkiye Temsilcisi Arife Köse de konuşmasında dünyanın soğuk savaş dönemlerinde güvenli olmadığını, mütemadiyen tehdit altında olduğunu vurguladı . Konuşmasında Nato üyesi 28 ülkeden Türkiye’de dahil olarak en az 5 ülkenin NATO’nun nükleer silah paylaşım stratejisi gereği nükleer silah bulundurduğunu , Türkiye’deki nükleer silahların şu anda Türkiye’deki çatışma ortamında hayatları söndürebileceğine, diğer taraftan nükleer silahı olmayan ülkelerin de nükleer enerji kullanmaları halinde bu silahı geliştirme altyapılarının olduğuna dikkat çekti.
Kongrede 2015 Mayıs ayında Kıbrıs’ta kuruluş deklarasyonu duyurulan ve imzaya açılan Nükleersiz Akdeniz Ağı’na katılan Nükleer Tehlike’ye Karşı Komite Başkanı ve Atina Üniversitesi Fizik Profesörü Dr. Apostolos D. Panagiotou ile Yunanistan IPPNW Başkanı Dr Maria Arvaniti Sotiropoulou da konuşmacılar arasındaydı. Kendileriyle Akdeniz’e komşu ülkelerin Akkuyu’ya bakışı ve değerlendirmeleri üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi önümüzdeki günlerde ayrıca paylaşıyor olacağız.
Kongrenin son kısmını aynı zamanda kongrenin toplanma amacını teşkil eden Ukrayna’daki çatışma ortamında kalan insanlara insani yardımların ulaştırılması konusunda ise IPPNW Avrupa Başkan yardımcısı Dr Angelika Claussen’in görüşlerine başvurduk. Dr Claussen Ukrayna’da 1,5 yıl önce ateşkes yapıldığını fakat sonra Ocak ayında savaşın tekrar başladığını en son Ağustos 2015’te tekrar ateşkes yapıldığını fakat bu süreç içerisinde halkın perişan olduğunu, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmadığını anlattı.
Kongrenin en önemli çıktısı, Ukrayna çatışma sürecine çözüm bulmak için 2 Ekim 2015 tarihinde Paris Zirvesi’ni gerçekleştirecek olan liderler: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin , Almanya Başbakanı Angelika Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poreşenko’ya iletilmek üzere IPPNW tarafından Ukrayna’daki insani koşulların sağlanmasını talep eden bir bildirgenin hazırlanarak imzalanması oldu. Dr Claussen hazırladıkları bildirge için “Bizler Hekim olarak insanların savaş koşullarında bile insani koşullarda yaşamasının sağlanmasını istiyoruz, Cenevre Sözleşmesi de bunun için yapılmıştır, liderler 2 Ekim tarihindeki buluşmasında Ukrayna’daki insani yardımlara konan engellemelerin kaldırılmasını sağlamalıdır” dedi.
Türkçe çevirisini aşağıda paylaştığımız 16 Eylül 2015 tarihli bildirgenin ingilizce metnine de ulaşabilirsiniz.
Ukrayna için İnsani Yardım çağrısı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poreşenko Avrupa Parlamentosu (Ukrayna ile ilişkiler grubu) Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), AGIT Ukrayna Başkanı Alexander Hug,
“Saygıdeğer Başkanlar, Avrupa devletlerinin bayan ve bay temsilcileri, Sayın AGİT Ukrayna temsilcisi Alexander Hug,
Belgrad’da gerçekleştirilen Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (1985, Nobel Barış ödüllü) Avrupa konferansı vesilesiyle bildirmek isteriz ki ; Ukrayna’nın doğusundaki çatışmadan direkt olarak etkilenen insanların ifadelerine dayanarak biz IPPNW üyeleri ve 15 Avrupa ülkesinden bu toplantıya iştirak eden tıp öğrencileri olarak içinde çocukların da yer aldığı sivil halkın maruz bırakıldığı insanlık dışı durumdan, yaşadıkları fiziksel ve psikolojik travmalardan büyük şaşkınlık ve endişe duymaktayız.
Sizlerin, Ocak 2015 tarihi itibariyle ekonomik ve insani yardımlara uygulanan ambargonun kaldırılması için siyasi girişimlerde bulunarak tarafları ikna etmesini diliyoruz. Aynı zamanda bölgedeki sivil nüfusun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasıyla sivillerin insani yardım sebebiyle askeri kontrol bölgelerinden geçişini garanti altına almanızı ümit ediyoruz. Bununla birlikte Rusya ve Ukrayna dahil tüm devletlerden , uluslararası organizasyonlardan ve sivil toplum örgütlerinden , çatışmadan etkilenen sivil halkın yaralarını iyileştirmek amacıyla gönderilen tüm insani yardım desteklerine serbest geçiş hakkı tanınması için yönlendirmelerinizi bekliyoruz .
Siz karar verici otorite ve uluslararası gözlemci organizasyonların yetkililerine yaptığımız bu çağrıyla bizler IPPNW olarak Avrupa genelinde baz alınan moral ve etik standardları bir nebze olsun hatırlatmak istedik. Bizler bazı kurallar oluşturulacaksa bunların Birleşmiş Milletler Bildirgesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi içerisindeki kuralların baz alınarak gerçekleştirilmesinin önemine inanıyoruz zira, ancak bu kurallar Avrupa’ da barışı tesis edebilecektir”.
Haber: Pınar Demircan
(Yeşil Gazete)