Ana Sayfa Blog Sayfa 3263

Bakan’ın bisikleti bisiklet yollarına dair basın açıklaması yaparken çalındı

Belçika’nın Flaman bölgesi Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Ben Weyts”in, yeni bisiklet yolları yatırımı konusunda düzenlediği basın toplantısı sırasında bisikleti çalındı.

Avrupa’da trafik sorunun en fazla yaşandığı ülkelerden biri olan Belçika, bu nedenle bisiklet kullanımını özendirmek istiyor.

Yapılan araştırmalara göre, Brüksel metrosunda geçen yıl meydana gelen terör saldırısının ardından metro yerine bisiklet kullananların sayısı da yüzde 30 oranında arttı.

Federal hükümet, işe bisikletle gidip gelen çalışanlara ek ücret ödeme kararı aldı.

Flaman hükümeti, alternatif taşımacılığın yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan plan çerçevesinde, yeni bisiklet yollarının yapılmasını kararlaştırdı.

Bu kapsamda 2019 yılına kadar 300 milyon euroluk yatırım kararı alındı.

Flaman Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Weyts, bu planı açıklamak amacıyla düzenlediği basın toplantısına bisikleti ile geldi.

Bisikletini, evine bir kaç kilometre mesafedeki Brüksel’in güneyinde bulunan Halle tren istasyonundaki bir askıya kilitleyen Weyts, basın mensuplarının karşısına bisiklet mayosu ile çıktı.

Bakan şikayetçi oldu

Belçika’nın Flaman bölgesi Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Ben Weyts

Yaklaşık yarım saat süren toplantıdan sonra foto muhabirlerine bisikletle poz vermek için istasyona dönen Flaman bakan tatsız bir sürprizle karşılaştı. Weyts, bisikletinin kilitlediği yerde olmadığını gördü.

Ben Weyts, önce bunun bir şaka olduğunu düşündü. Ancak şaka değildi. Basın toplantısı sırasında bakanın bisikleti çalınmıştı.

Flaman bakan, değerli olduğunu belirttiği yarış bisikletini kilitlediğinden emin. Buna rağmen çalınmış olması nedeniyle de şaşkındı.

Hırsızlık olayını Twitter hesabından da doğrulayan Weyts, polise giderek şikayetçi oldu. Polis, istasyondaki kamera kayıtlarını inceleyerek zanlıya ulaşmayı planlıyor.

 

(BBC Türkçe)

Elveda Orhan Pamuk; ülken artık seni sevmiyor – Mine Söğüt

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

Hürriyet, referandumda hayır oyu vereceğini açıklayan Orhan Pamuk’un röportajını yayımlamamış.

Korkak medyanın sütten ağzı yandı, yoğurdu üfleyerek yiyor.

Düne kadar yere göğe sığdıramadığı Nobelli yazarı, iktidara yaranmak için bir kalemde siliveriyor.

Sansürle eğitildi;

Mezuniyetini otosansürle veriyor.

İktidar herkese “Sus! Susmazsan sıra sana gelecek!” dedikçe, baskıya boyun eğenlerin sayısı artıyor.

Herkes paşa paşa susuyor;

Herkes kendisinden ne istenirse onu yapıyor.

O yüzden artık okuduğunuz o gazetelere, seyrettiğiniz o televizyonlara, sosyal medyada paylaşılanlara, Meclis’te konuşulanlara inanmayın.

Muhalefet partilerinin liderlerinin söylediklerine bile kuşkuyla bakın.

Kim kimden, neden korkuyor; kim neyi kaybetmekten tırsıyor, bilmek imkânsız.

Faşizm, olan biteni sineye çekenlerin, baskılara boyun eğenlerin, bu gidişata dur demeyenlerin ürkekliğinden beslenerek kabardıkça kabarıyor.

Şu anda bu ülkede gerçek düşüncelerini açıklayabilen çok az insan var.

Onların da yarısı içerde, diğer yarısı namlunun ucunda.

Muhabirler yaptıkları söyleşilerden, hazırladıkları haberlerden “tehlikeli” olabilecek kelimeleri daha editöre vermeden kendiliklerinden cımbızla temizliyor.

Televizyoncular ağızlarından çıkacak yanlış bir kelimenin mal olacağı felaketlerin korkusuyla titriyorlar.

Aksini yapan anında medya çöplüğünü boyluyor.

Evet’e zeval verecek şuurlu ya da şuursuz herhangi bir hamleye zinhar geçit verilmiyor.

Kraldan çok kralcı olmayana…

Açıkça evet’i savunmayana

Otosansürde çığır açmayana…

Bu ülkede artık hayat yok.

Gerçekler…

Şu anda en çok ihtiyaç duyulan gerçekler…

Vazgeçilen o cümlelerin, görmezden gelinen o seslerin, ayıklanan o ifadelerin açtığı karanlık girdapta hızla kayboluyor.

Dev bir otosansür hayvanı ülkenin aklını üfleyerek kemirmekte.

İktidarın şu son yedi ay içinde yaptıkları, eğer evet çıkarsa, bundan sonra yapacağı korkunç şeylerin teminatı.

Ama kimse sonrasını düşünmüyor.

Herkes bugünden sağ çıkmanın telaşında.

O telaş sırasında demokrasiye, etiğe, akla, vicdana, sağduyuya dair ne varsa ardı ardına devriliyor.

Hayatın her şey normalmiş gibi devam etmesine kanmayın.

Askeri mahkemeler kurulmadı;

Beyaz Toros’lar ortaya çıkmadı;

İşkence haberleri gelmiyor;

Gözaltında kayıplar, şüpheli ölümler duyulmuyor;

Sokaklarda tanklar, dolaşmıyor;

Akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanmıyor diye içiniz rahat etmesin.

Yine vuruldunuz ey halkım;

Ama bu kez ruhunuz bile duymuyor.

Ve elveda Orhan Pamuk; ülken artık seni sevmiyor.

“Korkusuz” Cumhurbaşkanıyla korkak gazeteciler el ele…

Resmi tarih şu an seni terörist diye mimliyor.

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

 

Mine Söğüt

Pakistan’da Sufi türbesine intihar saldırısı: 72 ölü

Pakistan’ın güneyinde kalabalık bir Sufi türbesini hedef alan intihar saldırısında en az 70 kişi öldü.

Sindh bölgesindeki Sehwan kasabasında bulunan Lal Şahbaz Kalender türbesindeki saldırıda, intihar bombacısının kalabalığın içine girip kendisini havaya uçurduğu bildirildi.

Bir polis yetkilisi saldırıda en az 250 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Ölenlerin 43’ünün erkek, dokuzunun kadın, 20’sinin de çocuk olduğu belirtildi.

Durumu ağır yaralıların, iki saat uzaklıktaki Jamshoro ve Haydarabad’a gönderildikleri kaydedildi. Pakistan Ordusu, ağır yaralıların hastanelere taşınabilmesi için gece uçuş yapabilen helikopterlerin bölgeye gönderildiğini bildirri.

Başbakan Navaz Şerif IŞİD’in üstlendiği saldırıyı kınadı.

Şerif, “Son birkaç gün çok zordu, kalbim hayatını kaybedenlerin aileleriyle” dedi ve birlik mesajı verdi.

Bu hafta 13 kişinin de hayatını kaybettiği bir saldırı dahil olmak üzere Pakistan’ın doğusunda gerçekleşen saldırıları Cemaat-ül Ahrar üstlenmişti.

 

(BBC Türkçe)

Nuh Köklü arkadaşımızdı!

“Doğayı tahrip edenler hayatımızı da yok ediyor, dolayısıyla hayatımızı savunmalıyız…” diyordu Nuh Köklü, Yengecin isyanı, kaynağın büyüsü yazısında. Yazıda tıpkı Ergene Nehri’ nin akışı gibi akıyordu kelimeleri. Kirletilen Ergene Nehri için kaleme aldığı son yazısında asıl meselenin suyun kaynağına yani doğal hayatın akışına saygı duymaktan geçtiğini vurguluyordu.

Gündöndü: Bir Nehrin Hikayesi, Ergene belgeselinin sonunda Saros’ un kirlenen sularından süpürülen ve kollarını açıp, adeta, “hayatımı alırsanız dişlerimi gösteririm” diyerek isyan eden yengece atıfla; doğal hayatın gözesini kurutanlara, hayatı kirletenlere karşı diş göstermenin tam da zamanı olduğunu hatırlatıyordu hepimize.

Nuh, iki sene önce sokak köpekleri için mama aldığı mahalle esnafı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. O günlerde mecliste görüşülen İç Güvenlik Yasası’na karşı düzenlenen protestoya katılmış ve akşam 22.00 sıralarında Kadıköy, Karakolhane Sokağı’nda arkadaşlarıyla kar topu oynuyorlardı.

Bu sırada aktar dükkanının camına da bir kar topu isabet etmişti. Bugün de olduğu gibi, toplumsal ayrışmanın ısrarlı söylemlerle büyütüldüğü, insanların iki ayrı uca çekilmeye çalışıldığı günlerden geçiyorduk. ‘Öfkeli’ esnaf Nuh ve arkadaşlarına önce tehditler savurup, sopayla saldırmış, bu öfkesini dindirmeye yetmemiş, bu kez tezgâhtan kaptığı ekmek bıçağıyla saldırmaya başlamıştı. Nuh Köklü arbede sırasında yere düşen bir arkadaşını kurtarmaya çalışırken yere düşmüş ve en güzel yerine, kalbine aldığı bıçak darbeleri sonucu, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen 17 Şubat 2015’ de hayata veda etmişti.

Arkadaşlarının anlattığına göre Nuh’ u hastaneye yetiştirmeye çalışırken bile sözlü tacizlerini sürdüren öfkeli esnaf Serkan Azizoğlu kendinden emin “Bana bir şey olmaz, raporum var, yarın elimim kolumu sallayarak dışarı çıkarım” diyormuş! Bugün de İstanbul sokaklarında dolaşan yüzlerce Serkan Azizoğlu olduğunu biliyoruz.

Katil, Nuh’un arkadaşlarının da ısrarlı takibiyle davanın sonunda müebbet hapis cezası aldı ama neye yarar? Yüreği avuçlarında dolaşan, onu her an isteyen herkese vermeye hazır bir insanı, arkadaşımız Nuh’u geri getirmeye yeter mi?

Nuh Köklü son anlarında yaşama tutunmaya çalışırken “Keşke rüya olsa” diyormuş.

46 yaşında hayata veda eden gazeteci, yazar, televizyoncu, radyo programcısı, sendikacı ve ekoloji mücadeleleri aktivisti Nuh Köklü, Express dergisi, İstanbul Life, Tempo dergisi ve Bianet’ te çalışmış.

Latin Amerika dönüşü Hürriyet ve Radikal gazetelerinde muhabirlik ve editörlük yapan Köklü, Sabah gazetesinde editör olarak çalıştığı yıllarda TGS’ nin iş yeri temsilcisiymiş. Şubat 2009’ da ATV-Sabah grevini hemen öncesi işine son verilmiş.

Arkadaşları onu “Ana-akım medya kuruluşlarında uzun yıllar kalemini ve kişiliğini satmadan çalışan, her zaman sendikal mücadelenin içinde olan Nuh Köklü, bu onurlu duruşundan işsiz kalma pahasına vazgeçmemişti. Seçilmiş işyeri temsilcimiz olmasına rağmen hukuk tanımaz işveren tarafından Sabah-ATV grevi öncesinde işten atılmıştı. Yine de grev önlüğünü ilk o giydi. Bir yılı aşkın süre boyunca grevde olan arkadaşlarını bir gün bile yalnız bırakmadı, grev yasaklanana kadar pankartının altında yerini aldı…Sonraki yıllarda çalıştığı diğer medya kuruluşlarında da meslektaşlarını sendika ile buluşturmaya devam etti. Hunharca öldürülene kadar TGS çatısı altında işsiz gazetecilerin sorunlarını çözmek için uğraştı. Kişilere küstü ama örgütlü mücadeleye asla küsmedi. Hep sendikası ile birlikte hareket etti.” diye anlatıyorlardı.

Nuh, Sabah gazetesinden sonra Mayıs 2014’ e kadar NTV’ de program editörü olarak çalışmış.

Nuh Köklü’ nün sesini Açık Radyo’ dan tanıyordum. Nuh’ u İstanbul Ergene İnisiyatifi’ nin toplantılarına katıldığı günlerde yakından tanıma şansım oldu. İlk anda dayanışmacı- mücadeleci kimliğini hissettiriyordu. Arkadaşlarıyla yeni bir internet gazetesinin hazırlığındaydılar. Nuh’ un bir dönem Güney Amerika’ da yaşadığını da o sohbetlerde öğrenmiştim; bir de Nick Cave’ i çok sevdiğini.

Bu videoyu onun anısına hazırladım. Bir de Nick Cave şarkısı ekledim.

Nuh’ un radyoculuğunu ölümünü takip eden günlerde Açık Radyo’ da Ömer Madra anlatmıştı. Nuh Köklü, 2001’ de Açık Radyo’ da yayımlanan İstanbul, Açık Şehir dizisine Bir Şey Daha Var programı ile katılmış; bizleri İstanbul’ u İstanbul yapan gözden ırak mahallelerine, pek bilinmeyen- görünmeyen insanlarına  taşımıştı.


NUH KÖKLÜ/ AÇIK RADYO “BİR ŞEY DAHA VAR” 1… paylaşan: ercumentgr

2001 Mayıs’ ında yayımlanan bu programda Nuh, benim de çocukluğumun geçtiği Samatya’ yı, Küçük Paris Meyhanesi’ ni konuşuyor.

Nuh’ un güçlü kalemi Mayıs 2002’ de bu kez Açık Radyo’ nun 15. Yılına özel çıkardığı ansiklopedik Açık Kitap’ ta karşımıza çıkıyordu.


NUH KÖKLÜ/ AÇIK KİTAP’ TAN ALINTILAR “MAHALLE… paylaşan: ercumentgr

Nuh Köklü’ nün mücadelesi, katledildiği sokağın girişine yerleştirilen İskender Giray’ın yapıtı, Ayrışma heykeliyle sonsuza kadar yaşayacak. Arkadaşları heykele “Nereye vursa kalbine gelirdi!” notunu düşmüşler.

Nuh Köklü arkadaşımızdı… Geride bıraktığı anıları, kelimeleri ve sesiyle her zaman arkadaşımız olarak kalacak…

 

Ercüment Gürçay

Nükleer karşıtı eylem gerçekleştiren Greenpeace aktivistlerine beraat

Greenpeace’in 8 eylemcisi, 2014 Mayıs ayında gerçekleşen barışçıl bir nükleer karşıtı eylem nedeniyle yargılandığı davadan beraat etti. Görüşme bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi 69. Asliye Ceza Mahkeme Salonu’nda görüldü.

 Dava, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın İstanbul’da bir otelde düzenlediği nükleer zirve esnasında, nükleer santrallerin Türkiye’ye vereceği zararlar gerekçesiyle yapılan protesto eylemi nedeniyle açılmıştı. 30 Mayıs 2014’te gerçekleşen eylemde aktivistler otelin girişinde 28 m2’lik pankart açarak ‘Nükleer felaket burada başlıyor’ mesajı verirken, içerde de nükleer karşıtı mesajların yer aldığı kurabiyeler dağıtılmıştı. Eylemcilerin, 2911 sayılı Toplu Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanunu’n kanuna aykırı gösteri yürüyüşü düzenleme, yönetme ve destek verme suçu işledikleri iddia ediliyor ve haklarında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

Asıl yargılanması gerekenin barışçıl eylemciler değil, Türkiye’deki nükleer santral planlarının olması gerektiğini ifade eden Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Av. Deniz Bayram,“Aktivistlerin gerçekleştirdikleri bu nükleer karşıtı eylem, ifade özgürlüğü ve gösteri hakkı kapsamındadır. Bugün verilen beraat kararı da bunu onaylamıştır. Türkiye’de yaklaşık 50 yıldır nükleer santral planları yapılmasına rağmen bu planlar gerçeğe dönüşmediyse, bunun en önemli nedeni halkın karşı çıkması ve bu iradeyi yansıtan barışçıl protestolardır. Bilindiği üzere, hükümet Türkiye’de doğa harikası üç bölge olan Akkuyu, Sinop ve İğneada’yı nükleer santral bölgesi olarak duyurdu. Bunlardan en ileri aşamada olan Çernobil’in sorumlusu Rosatom’un deneme tahtasına çevirdiği Akkuyu’da sürecin ne kadar şeffaflıktan ve katılımcılıktan uzak, hukuka aykırı bir şekilde işletildiğine gün be gün şahit oluyoruz” dedi.

Aktivistlerin nükleer karşıtı, barışçıl eyleminden bir süre sonra, Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu kabul edilmişti. Greenpeace’in 2015 Aralık ayında Akkuyu’da planlanan nükleer santralin ÇED olumlu kararına karşı açtığı dava da devam ediyor.

Akkuyu’da Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’nun tüm eksikliklerine rağmen olumlu olarak kabul edildiğini hatırlatan Bayram, “Atıkların Boğazlardan geçecek olması, Akdeniz’deki canlı yaşamına verilecek zararlar, güvenlik ve emniyet riskleri, bir kaza durumunda çevresel, sosyal, ekonomik, toplumsal, hukuksal sorumluluğu kimin alacağının belli olmaması gibi sorunlar nedeniyle ÇED raporuna karşı açtığımız dava sürüyor. Tüm bu sorunlar ve nükleerin temel riskleri nedeniyle, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını barışçıl bir şekilde savunan eylemciler yargılanıyor. Oysa asıl sorgulanması ve yargılanması gereken, yeterli derecede kullanılmayan yenilenebilir enerji potansiyeline rağmen Türkiye’de kirli, pahalı ve tehlikeli nükleer enerji planlarının ısrarla devam etmesi.” dedi.

(Yeşil Gazete)

LGBTİ Sağlığı.org sitesi yayında

LGBTİ’lere özel cinsel sağlık bilgilerine yer veren lgbtisagligi.org sitesi yayın hayatına başladı.

Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanan web sitesi; HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan güvenli cinselliğe, seks ürünleri/oyuncaklarının hijyeninden meme, rahim ağzı, prostat kanserinden korunma yollarına, LGBTİ’lere yönelik koruyucu sağlık bilgilerini içeriyor.

Sitede cinsel sağlık ve ruh sağlığı uzmanları tarafından hazırlanan bilgilere ve yurtdışında bu alanda yapılmış broşürlerin çevirileri ve Türkiye’de LGBTİ bireylerin homofobik/transfobik ayrımcılığa uğramadan başvuru yapabilecekleri sağlık kurumlarına ilişkin bilgiler de yer alıyor.

10 şehirde 2 bini aşkın kişinin katıldığı 2014 tarihli Türkiye’de LGBT Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması’nınsonuçları, LGBTİ bireylerin sağlık alanında da çeşitli ayrımcı uygulamalara maruz kaldığını ve hekime başvurmaktan çekindiğini ortaya koyuyor.

“LGBTİ+’lerin sağlığa erişiminin önündeki engellerin kalkması devletin, sağlık kurumlarının, meslek örgütlerini ve hekimlerin sorumluluğudur” diyen lgbtisagligi.org hem LGBTİ bireyleri güvenli cinsellik konusunda bilgilendirmeyi hem de erken teşhis için gerekli sağlık kontrollerini yaptırmaları için ulaşabilecekleri kurumlara yönlendirmeyi amaçlıyor.

 

(Bianet)

 

Muğla Çevre Platformu’ndan Gökova ve Bodrum’da sit alanları imara açılacak uyarısı

Muğla Çevre Platformu’na göre, Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin (ÖÇKB) turizm alanı yapılması söz konusu. Bu kapsamda Gökova Körfezi’nin yüde 75’i, Bodrum’daki sit alanlarınınsa yüzde 77’si imara açılacak.

Muğla Valisi Amir Çiçek ise Gökova Körfezi dahil kentteki birçok bölge için hazırlanan raporun, söz konusu bölgelerin imara açılacağı anlamına gelmediğini iddia etti.

Change.org üzerinde “Bırakın Muğla’nın Kıyıları, Koyları, Ormanları, Köyleri, Sulak Alanları Doğal Kalsın!” başlıklı bir imza kampanyası da başlatan platforma göre ayrıca Karaada ve Kissebükü kullanıma açılacak, Datça Yarımadası ve Hisarönü Körfezi’nin yarısına yakını, Gökova Körfezi kıyılarının tamamı ve körfeze bakan yamaçlar; Fethiye’deki Göcek kıyıları ve adaları, Ölüdeniz kıyıları ve Kelebekler Vadisi’nin ‘beton kamyonlarının insafına terk edilcek.’

Muğla Çevre Platformu ayrıca değişiklik sonrası ‘mavi yolculuk’, ‘doğa gezileri’, bahçecilik, zeytincilik, doğal tarım ve arıcılık gibi sürdürülebilir sektörler ve yerel ekonomik faaliyetlerin yaşam alanlarının kalmayacağını savunuyor.

Platformun, “Bırakın Muğla’nın Kıyıları, Koyları, Ormanları, Köyleri, Sulak Alanları Doğal Kalsın!” imza kampanyasına buradan imza vermek mümkün.

 

(Diken, Yeşil Gazete)

Hükümetlere “fosil yakıt teşviklerine son verin” çağrısı

Toplam varlığı 2.8 milyar doları aşan 16 yatırım ve sigorta şirketi, G20’de yapılan fosil yakıt teşviklerini durdurma çağrısına katılarak devam etmekte olan hükümet desteklerinin finans sektörünü riske soktuğunun altını çizdiler.

Finans sektörünün farklı kesimlerinden liderler, bir ortak bildiri imzalayarak G20 hükümetlerine Hamburg’da yapılacak 2017 G20 zirvesinde fosil yakıt teşviklerinin kaldıracağı net bir tarih belirlenmesi çağrısında bulundular.

Küresel Teşvikler Girişimi (GSI) ve Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (ODI) tarafından bu hafta başında açıklanan bir araştırma küresel fosil yakıt üretimine verilen teşviklerin sona erdirilmesinin küresel havacılık sektörünün tüm emisyonlarını ortadan kaldırmakla eşit olacağını ortaya koydu.

Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü ve Çevre Örgütü Oil Change International tarafından 2015 yılında yayımlanan bir araştırma ise, G20 hükümetlerinin 2009’dan beri her yıl teşvikleri durdurma ve felakete yol açacak iklim değişikliğini önleme taahhüdünde bulunmalarına rağmen, fosil yakıt üretimini desteklemek için her yıl 444 milyar ABD doları harcadıklarını ortaya koymuştu.

Legal and General, Sürdürülebilirlik ve Sorumlu Yatırım Stratejisi Bölümü Başkanı Meryam Omi, G20 hükümetlerinin verdikleri taahhütler doğrultusunda fosil yakıt teşviklerinin aşamalı olarak sonlandırılmasına dair net bir plan görmek gerektiğini söyledi ve ekledi:

“Halihazırdaki yetersiz teşvikler ve şeffaf olmamaları, Paris iklim hedeflerinin küresel düzeyde gerçekleştirilmesini ve güvenli, sağlıklı ve güvenilir bir enerji sisteminin güvence altına alınmasını riske sokuyor. Yatırımcılar olarak, önümüzde düşük karbona geçişi finanse etmek gibi çok büyük bir fırsat var ve hükümetlerden sistemli bir geçişi kolaylaştırabilecek fosil yakıt teşviklerini sonlandırma çizelgesi ve planı belirlemelerini bekliyoruz.”

Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim ve Enerji Araştırma Programı Sorumlusu Shelagh Whitley de, “Küresel yatırımcılar ve sigortacılar, hükümetlere kamu parasını fosil yakıt teşvikleri vererek harcamanın sadece gezegen açısında değil ekonomik açıdan da yanlış olduğuna dair net bir mesaj veriyorlar. G20 Bakanları yatırımcıların söylediklerini önemsemeli ve kendi ülkelerinin liderlerinin bu yıl Hamburg’da yapılacak G20 Zirvesi’nde fosil yakıt teşviklerini sonlandıracakları kesin bir tarih vermeleri sağlamalılar” dedi.

 

(DHA, Hürriyet)

Tanıl Bora Mülkiye’deki, “Türkiye’de Siyasi Düşünceler” dersini bıraktı

Yayıncı-yazar Tanıl Bora, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye), 15 yıldan bu yana yüksek lisans öğrencilerine verdiği “Türkiye’de Siyasi Düşünceler” dersini “içime sindiremedim” diyerek kapattı.

Tanıl Bora, “Arka arkaya gelen ihraçlar motivasyonumu düşürdü. Hem kendi kuşağımdan arkadaşlarımın ihraç edilmesi hem de bu dersi almış arkadaşlarımın etkilendiği süreçte ders ermeyi içime sindiremedim” dedi.

4811 akademisyen ihraç edildi

7 Şubat’ta Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 48 üniversiteden 330 akademisyen kamu görevinden çıkarıldı.

En çok ihraçlar 78 akademisyenle Ankara Üniversitesi’nde yaşandı.

Şimdiye dek yayınlanan beş KHK ile görevden ihraç edilen akademisyen sayısı 4811’e yükseldi. Bu akademisyenlerden 16’sı başka bir KHK ile göreve iade edilmişti.

 

(Gazete Duvar, Bianet)

Venezuela, CNN’in İspanyolca yayınlarını durdurdu

Venezuela, Amerikan televizyon kanalı CNN’in İspanyolca yayınlarını durdurma kararı aldı.

Venezuela Ulusal Telekomünikasyon Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, savaş propagandası yaptığı gerekçesiyle CNN kanalının İspanyolca yayınlarının durdurulduğu bildirildi.

Alınan kararla Amerika merkezli yayın yapan “CNN en Espanol” kanalının Venezuela’da yayınları engellendi.

Latin Amerika ülkesi ile ABD arasındaki gerginlik önce, Venezuela Devlet Başkanı Yardımcısı El Aissami’nin, uyuşturucu ticareti yaptığı suçlamasıyla kara listeye alınmasıyla tırmanmıştı.

“Savaş propagandası” suçlaması

Venezuela Dışişleri Bakanı Delcy Rodriguez, CNN’nin “hatalarla dolu bir savaş propagandası operasyonu” yürüttüğünü söyledi. Rodriguez özellikle, CNN’nin şubat ayı başında yayınladığı ve Bağdat’taki Venezuela Büyükelçiliği’nin radikal İslamcılara pasaport ve vize sattığını iddia ettiği haberine atıfta bulundu. Haberde El Aissami’nin, bu vize anlaşmasının arka planındaki isim olduğu savunulmuştu. Rogriguez, haberin kaynağının ‘muhalefet bağlantılı, emperyalistler için çalışan bir Venezuelalı’ olduğunu söylemişti.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da hafta sonu CNN’in bir haberine öfkelenerek Amerikan kanalına “Venezuela’dan defol” şeklinde seslenmişti. Maduro, CNN’i, haberde, canlı yayında bazı öğrencilerin açlıktan bayıldığını söyleyen bir kızın yorumlarını manipüle etmekle suçlamıştı.

Maduro, “İftira atıp gerçeği çarpıtıyorlar… Venezuela’nın egemenliği ve kurumlarına karşı saldırıya kışkırtıyorlar“ demişti.

CNN’den açıklama

CNN tarafından yapılan açıklamada, Maduro yönetiminin adil olmayan bir şekilde CNN’nin 20 yıllık haber servisini durdurduğu, ancak yayınlara YouTube üzerinden ücretsiz ulaşılabileceği bildirildi.

Açıklamada, “CNN en Espanol’un sağlıklı bir demokraside basın özgürlüğü açısından hayati bir rol oynadığı” kaydedildi.

 

(Deutsche Welle Türkçe)