Ana Sayfa Blog Sayfa 3017

Türkiye’de bir ilk: Mert Fırat BM Kalkınma Programı İyi Niyet Elçisi seçildi

Oyuncu Mert Fırat üstlendiği bu görev ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi kapsamında yoksulluğu sona erdirme, eşitsizlikle mücadele ve iklim değişikliğini durdurma gibi alanlardaki UNDP’nin çalışmalarına destek olacak. Dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Mert Fırat şunları söyledi:

“BM Kalkınma Programı İyi Niyet Elçisi olarak benim esas görevim, açlığı ve yoksulluğu sona erdirerek ve eşitsizliği ortadan kaldırarak herkes için daha iyi bir gelecek yaratma amacı taşıyan küresel hedefler konusunda farkındalığı artırmak olacak. Hepimiz biliyoruz ki, cinsiyet eşitliği sağlanmadan ve iklim değişikliği durdurulmadan, bu hedefleri başarmak mümkün değil.”

BM Türkiye Mukim Koordinatörü ve BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Irena Vojackova-Sollorano da törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Mert Fırat’ı da artık aramızda görmekten gurur duyuyoruz. Onun enerjisi ve azmi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin aciliyet arz eden ve evrensel mesajını daha yüksek sesle duyuracak. Mert’in desteği Türkiye’de mümkün olduğunca çok sayıda insanın küresel hedefler konusunda bilinçlenmesini sağlayacak ve dünyamızın daha yaşanabilir bir yer haline gelmesi yolunda harekete geçirecek.”

BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Ülke Direktörü Claudio Tomasi ise şunları kaydetti:

“Mert Fırat’ın gönüllülük ve sosyal yardımlaşma alanlarında yaptığı çalışmaların birçoğu, UNDP Türkiye’nin başarmayı hedeflediği amaçlar ile örtüşüyor. Bu iş birliğinin hem Mert Fırat hem de UNDP Türkiye için son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Gelecek için topluma fayda sağlayacak birçok planımız var, Mert Fırat’a İyi Niyet Elçisi görevinde başarılar diliyorum.”

UNDP’nin diğer iyi niyet elçileri arasında Antonio Banderas ile Game of Thrones dizisindeki Jaime Lannister rolü ile tanınan Danimarkalı oyuncu Nikolaj Coster, Norveç Prensi Haakon Magnus ve ünlü futbolcu Didier Drogba da bulunuyor.

İyi Niyet Elçisi nedir?

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), diğer BM kuruluşları gibi, önemli konularda kamuoyunun dikkatini çekmek için alanında başarılı ve tanınmış bireyleri “İyi Niyet Elçisi” olarak atıyor. “İyi Niyet Elçisi”nin tanınmışlığı, insani gelişme ve uluslararası işbirliğine dönük aciliyet arz eden ve evrensel mesajı daha yüksek sesle duyuruyor ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yardımcı oluyor.

 

(Yeşil Gazete)

IEEFA Raporu yayınlandı: Fosil yakıtların elektrik şirketlerine maddi zararı 180 milyar dolar

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) tarafından hazırlanan “Dönüşmekte Olan Küresel Elektrik Şirketleri: Liderler ve Geride Kalanlar: 11 Vaka Çalışması” raporu bugün yayınlandı. Enel, RWE ve Engie gibi 11 büyük elektrik üretim şirketi ile ile bu şirketlerin ellerinde bulundurduğu elektrik santralleri incelendi.

Enerji dönüşümü yakalayamayan enerji şirketleri kaybediyor

Raporda 2007 ve 2016 yılları arasında beklenenden daha az performans gösteren elektrik şirketlerinin hisse senedi değerinde 180 milyar dolar kayıp görülürken; güneş ve rüzgara dayalı enerji üretimi tüm dünyada artık fosil yakıta dayalı elektrik üretiminden daha düşük maliyetli olduğu ortaya çıkıyor.

Rapor, teknoloji alanındaki gelişmeler ile rüzgar ve güneşe dayalı enerji üretim maliyetlerindeki düşüş sayesinde, Asya, Avrupa, Güney ve Kuzey Amerika ve Afrika’da neredeyse herkesi şaşırtan hızda bir değişim yaşandığını ortaya koyuyor.

Güneş ve rüzgara yatırım yapacak şirketler milyarlar kazanabilir

Rapor, ekonomilerin güneş ve rüzgara yatırım yaparak milyarlar kazanabileceğini ve kömürlü ve diğer termik santrallere yatırım yapan Avrupa elektrik şirketlerinin yaşadığı büyük maddi kayıpların başlarına gelmesini önleyebileceğini gösteriyor.

Raporun başyazarı ve IEEFA Avustralya Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, “Yenilenebilir enerji üretimi sayesinde, Avrupa’dan Asya’ya, Kuzey ve Güney Amerika’dan Afrika’ya toptan elektrik fiyatları aşağıya çekiliyor. Yenilenebilir kaynaklarla üretilen elektrik artık istikrarlı bir şekilde fosil yakıtla üretilen elektrikten daha az maliyetli zira yakıt maliyeti yok. Diğer önemli bir nokta da, yenilenebilir enerjinin pazar payının halen göreceli olarak çok küçük olmasına rağmen piyasalarda bu dalgalanmaları yaratabiliyor olması; dalgalanmaların bu yüzden devam edeceğini öngörebiliriz. Her ne kadar yenilenebilir kaynakların küresel elektrik üretiminin başlıca kaynakları olması için birkaç on yılın daha geçmesi lazım olsa bile, yenilenebilirlerin bugünkü varlığı kalıcı ve gelişimleri önlenemez.” açıklamasında bulundu.

Raporda ise şu sonuca varılıyor: “Küresel düzeydeki yenilenebilir kaynaklara geçişi hala nasıl ve ne zaman benimseyeceklerini düşünen elektrik şirketleri, eğer harekete geçmekte geç kalanların sıklıkla karşılaştığı atıl kalacak varlıkların nominal değerlerindeki düşüşün yol açtığı maddi zararlardan kaçınmak istiyorsa hızlı davranmalı.”

Raporda incelenen 11 başlıca elektrik şirketleri ise şöyle:

Yenilenebilir enerji liderleri:

  • Enel İtalya (Kurulu gücünün yarısı yenilenebilir kaynaklı; %100 karbonsuzlaştırmayı hedefliyor)
  • NextEra ABD (Kuzey Amerika’nın en büyük rüzgar enerjisi üretici; Florida ve Arizona’da güneş santralleri var)

Dönüşüm için gecikenler:

  • Engie Fransa (Büyük borç altında)
  • RWE Almanya (5 yıldır gelirlerinde düşüş var)
  • ON Almanya (Nükleer kurulu gücü kapatılma tehlikesi altında)
  • AGL Avustralya (Kömürlü termik santral kurulu gücü enerji politikalarındaki belirsizlikler tarafından destekleniyor)
  • NTPC Hindistan (Kömürlü termik santral gücü büyüyen elektrik ihtiyacı tarafından destekleniyor)
  • CEIC Çin (Kömüre bağımlılığını azaltmak için şirket birleşmesine gitti)

Modernize olmayan, geride kalanlar:

  • NRG ABD (Teknoloji alanındaki ilerlemeleri yakalamak için harekete geçmedi)
  • TEPCO Japonya (Nükleer kurucu gücü devre dışı bırakıldı; artık termik santrallere bağımlı)
  • ESKOM Güney Afrika (Teknoloji alanındaki ilerlemeleri göremedi)

IEEFA raporundan bazı önemli noktalar ise şöyle:

  • Toptan elektrik fiyatlarındaki düşüş tüm Avrupa’da önemli piyasa dalgalanmalarına yol açtı ve yenilenebilir enerjinin sorumluluk ve gereklerini üstlenmekte geç kalmış başlıca elektrik şirketlerinin süregelen maddi kayıp riskiyle karşı karşıya kaldığını gösterdi.
  • ABD’de yenilenebilir enerji lideri NextEra için yenilebilirler düşük fiyatlara elektrik sağlamaya devam ederken, şirket aynı zamanda yenilenebilir enerjisi bir sürdürülebilir hissedar katkı değeri yaratma aracı olarak görüyor.
  • Çin’de ise CEIC (China Shenhua ve China Guoadian’ın birleşmesinden doğan şirket) muhtemelen dünyanın en büyük kurulu gücüne sahip şirketi olacak (225 GW).
  • 2007’den bu yana elektrik fiyatlarının dört misli arttığı ve yüksek maliyetli bir kömürlü termik santral inşaatının fiyatların daha da artmasına yol açabileceği Güney Afrika’da, yenilenebilirler her zamankinden daha cazip ama dalgalanmalara da neden olabilecek gibi görünüyor.
  • 2017 Hindistan için bir dönüm noktasıydı: güneş enerjisi tarifeleri başlıca ulusal elektrik şirketi NTPC’nin mevcut kömürlü termik santrallerde ürettiği elektriğin maliyetinden daha düşüktü.
  • Avustralya’da, enerji politikalarındaki belirsizliklerden kaynaklanan çok yüksek elektrik fiyatları ve bunun sonucu olarak yenilenebilir enerji dönüşümündeki gecikme önemli bir siyaset meselesine dönüştü.

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) hakkında: Enerji ve çevreye alanında finansal ve ekonomik meselelere dair araştırma ve analizler yürütür. Enstitünün misyonu çok çeşitli, sürdürülebilir ve karlı bir enerji ekonomisine geçişi hızlandırmaktır.

 

(Yeşil Gazete)

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde piknik yapılmasına tepki

Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan ve geçen yıl UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne bazı vatandaşların piknik amacıyla gelip, mangal ve semaver yakıp çöplerini bırakıp gitmeleri görevlileri isyan ettirdi.

Yaprak Koçer’in Evrensel’de çıkan haberine göre, Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zennube Albayrak, “Burası bir piknik alanı değil” diyerek vatandaşları daha bilinçli davranmaya davet etti.

Samsun’da bulunan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi amacıyla yapılan başvuru sonucunda, delta ilk aşama olarak geçen yıl Mayıs ayında geçici listeye alındı. Alanın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için bölgede yapılan çalışmalara hız verilirken, tanıtım çalışmaları da yoğunlaştırdı. Ancak bazı vatandaşların Kızılırmak Deltası’nı piknik amacıyla ziyaret edip, mangal ve semaver yakıp çöplerini bırakıp gitmeleri görevlileri isyan ettirdi.

 

(Evrensel)

 

Cerattepe’de madenciliğe karşı çıkanları ikna sözleşmesine tepki

Artvin Cerattepe’de madencilik faaliyetlerine başlayan Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden İşletmeleri’nin bölgede madenciliğe karşı çıkanları ikna etmek için faaliyet yürütmeleri karşılığında oluşturulan 14 kişilik bir komiteye aylık 70 bin lira ödeneceğine dair sözleşme tutanağının kamuoyuna yansıması, Artvinli yaşam savunucularını sokağa döktü.

Yeşil Artvin Derneği’nin çağrısı ile toplanan kalabalık sözleşme tutanağına tepkilerini dile getirdi. Halitpaşa Meydanı’nda toplanan yaşam savunucuları, ‘Cerattepe’de madene hayır’ yazılı pankart açtı, şirket karşıtı sloganlar attı, kentte tartışmalara neden olan tutanağa tepki gösterdi. Burada konuşan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, çok çetin bir mücadeleyi yürüttüklerini belirterek, zafere ulaşana kadar mücadeleyi asla bırakmayacaklarını söyledi.

Karahan, sözleşmenin konusunun ‘Şirket ile Artvin halkı arasında köprü oluşturmak’ olarak yazıldığını, ‘yapılacak işler’ kısmında ise komitenin görevi olarak ‘Cerattepe projesini halka anlatmak; sivil toplum kuruluşlarını, sendikaları, resmi kurum ve kuruluşları gezerek bu projenin Artvin halkının sosyal ve ekonomik yönden gelişmesine katkılarını anlatmak’ yazdığını kaydetti. Karahan, şunları söyledi: “5 yıllık bir süre için verilen bu miktar taraflarca uzatılabilecektir. Bu belge bir ilin satış belgesidir, ihanet belgesidir. Bizleri Almanlardan para almakla suçlayanların Artvin halkına ihanet için üç kuruşa kendilerini maden şirketine sattıklarının belgesidir. Sonuç olarak bir ihanet şebekesinin suçüstü yakalanmış hâlini Artvin halkının bilgisine ve ilgisine sunuyor, mücadelenin nasıl zorluklarla karşı karşıya olduğunu, omuz omuza olmamızın bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç hâline geldiğini görmenizi istiyoruz. Yine maden şirketlerinin nasıl ahlaksızca her yola ve kirli oyuna hazırlandığını bilmenizi ve bu oyunlara gelmemek için birbirimize güç vermemiz gerektiğini anlamanızı bekliyoruz.”

 

(Birgün)

 

Türkiye’de 9 ayda 2 bin 400 orman yangını çıktı: Zararın büyüklüğü 9 bin 266 hektar

Türkiye’de 1 Ocak- 21 Eylül tarihleri arasında çıkan 2 bin 400 orman yangınında toplam 9 bin 226 hektarlık orman alanı zarar gördü. Bu yangınlardan sadece 178’i yıldırım düşmesi sonucu oluşurken, geri kalanlar insanların ihmal ve dikkatsizlik sonucu meydana geldi.

Toplam 22.3 milyon hektarlık orman alanına sahip Türkiye, bu yıl yine orman yangınları ile mücadele etti. Orman Genel Müdürlüğü, 1 Ocak- 21 Eylül tarihleri arasında Türkiye’nin farklı bölgelerinde 2 bin 4 orman yangını ile uğraştı. Yangınlar sonucunda Türkiye’nin orman varlığının 9226 hektarlık alanı zarar gördü. Bu yıl en büyük orman yangını Antalya’nın Alanya ilçesinde 30 Haziran’da çıktı. Alanya’daki yangında 2 bin 63 hektar alan kül oldu. İzmir’in Menderes İlçesi’nde 1 Temmuz’da çıkan yangında 986 hektar alan, yine aynı gün başlayan Mersin’in Anamur ilçesinde 895 hektar zarar gördü.

Yangınların en büyük sebebi insan

Çıkan 2 bin 400 orman yangınından 178’inin yıldırım düşmesi, diğerlerinin büyük bölümünün ihmal ve dikkatsizlikten kaynaklandığı ortaya çıktı. Orman Genel Müdürlüğü, orman yangınlarını azaltmak için halktan piknik ateşine dikkat etmelerini, izin verilen piknik alanları dışında ateş yakmamalarını, yolculuk yapanların orman içi ve kenarlarına sigara izmariti atmamalarını, çiftçilerin anız yakmamalarını, bağ-bahçe temizliği sırasında dikkatli olmalarını istedi.

 

(Birgün)

Emrah Serbes’in tutuklandığı kazada yaralanan anne de öldü

Emrah Serbes’in 22 Eylül 2017’de İzmir’de arkadan çarptığı araçta yaralanan Nilgün Özçelik yoğun bakımdaki yaşam savaşını kaybetti. Kazada ölenlerin sayısı böylece üçe yükseldi.

Kazada Nilgün Özçelik’in kızı Zeynep Özçelik ve kocası Ayhan Özçelik de yaşamını yitirmişti. Kazadan sonra aracı kullandığını söyleyen Kenan Doğru tutuklanmış ancak daha sonra Emrah Serbes aracı Doğru’nun değil kendisinin kullandığını itiraf ederek teslim olmuştu. Nilgün Özçelik 22 Eylül’den beri Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakımdaydı.

Aileden geriye bir tek oğul Ahmet Özçelik kaldı. Geçtiğimiz günlerde basına açıklama yapan Özçelik “Geriye bir tek annem kaldı, babamın tek emaneti o” demişti.

 

(Cumhuriyet)

 

Karadeniz’de kaçak yapıların yıkımı başladı

Karadeniz yaylalarında bu yıl 1750 kaçak yapı inşa edildiğini belirterek “Hiç kimse kusura bakmasın, yıkılacaklar” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu açıklamasının ardından bölgede yıkım başladı. Trabzon’un Çaykara ilçesinde altı yayladan 573’ü tamamlanmış, 203’ü de yapım aşamasında olan 776 yapı hakkında yıkım kararı alındı.

Karar sonrası ilk uygulama dün Çaykara ile Köprübaşı ilçeleri arasında yer alan Barma yaylasında yapıldı. Jandarmayla birlikte getirilen iş makineleri yayladaki yapıları yıkmaya başladı. Kaçak yapıların yıkımına başlanması bölgedeki tansiyonu yükseltti. Halk da yaylalara akın etti. Yurttaşlarla jandarma arasında tartışma çıktı, arbede yaşandı. Bariyerle engellenen Trabzonlular, evlerinin yakınına yaklaştırılmadı.

Giresun’da ertelendi

Girsun’da da Espiye ilçesindeki Karaovacı yaylasında 75 kaçak yapının yıkılması için harekete geçildi. Yaylada toplanan halk da Türk bayrakları taşıyarak yıkıma engel olmak istedi. Tepkiler üzerine yıkım ertelendi. Yaylada halkın bekleyişi sürüyor. Bölgedeki diğer yaylalarda da kaçak yapıların yıkımının gelecek günlerde başlayacağı öğrenildi.

 

(Diken)

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü: Yasalar hayvan haklarını korumada yetersiz

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla yayımladığı  mesajda, yürütülen çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Hayvan haklarının korunması, hayvanlara iyi muamelenin temin edilmesi  ve hayvanların her türlü mağduriyetinin önlenmesini sağlamak amacıyla çalışmalara  hızla devam ettiklerini belirten Eroğlu, “2009-2017 yılları arasında hayvan  bakımevi yapımı amacıyla 50 belediyeye 26 milyon 137 bin lira destek sağladık. Verdiğimiz destekle yapılan Balıkesir Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi  ve Rehabilitasyon Merkezi de bu yıl içerisinde hizmete alındı” bilgisini verdi.

Sahipsiz hayvanlar için 5 milyon TL ödenek

Bakanlık olarak “Aşıla, kısırlaştır, kayıt altına al, sahiplendir ve  yaşat” politikası ile hareket ettiklerini vurgulayan Eroğlu, şunları kaydetti: “Hayvanları Koruma Bilgi Sistemi ile bütün sahipsiz hayvanların kayıt  altına alınmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda belediyelere bu yıl sonuna kadar  kısırlaştırılan ve HAYBİS’e kaydedilen sahipsiz hayvanlar için toplam 5 milyon  lira ödenek aktaracağız. Bakımevi bulunan belediyelere de 1 milyon lira değerinde  mikroçip ve kulak küpesini ücretsiz olarak dağıtacağız. Ayrıca hayvan sevgisinin aşılanması ve farkındalığın arttırılması amacıyla basılı materyal, mama ve su  kabı ile otomatik mama ve su makinasının dağıtımına devam ediyoruz. Kamu spotları ile sokak hayvanlarına su ve yiyecek desteği sağlanması için vatandaşlarımızı  teşvik ediyoruz. Sahipsiz hayvanların kış aylarının olumsuz şartlarından  korunabilmeleri amacıyla 500 bin lira değerinde kedi evi ve köpek kulübesi dağıtımını gerçekleştirdik.”
“Hassasiyet bekliyorum”

Bakan Eroğlu, 2016-2017 kış sezonunda yaban hayvanlarının  beslenebilmeleri için tabiata 510 bin 56 kilogram yem bırakıldığını ifade ederek,  bireyleri azalan türleri koruma altına aldıklarını, koruma altına alarak ürettikleri yaban hayvanlarını yaban hayat sahalarına yerleştirdiklerini aktardı.
Kelaynak, alageyik, ceylan, kırmızı benekli alabalık ve Anadolu yaban koyununun bu türler arasında yer aldığına işaret eden Eroğlu, “Hayvan haklarının  korunması konusunda sivil toplum kuruluşları ve belediyelerle birlikte özveriyle  çalışmaya ve bu konuda yapılan faaliyetlerin artarak sürdürülmesi için gerekli  desteği vermeye devam ediyoruz. Gayemiz el ele vererek hayvanların hayat hakkına  sahip çıkmak ve onların hayat şartlarını daha da iyileştirmektir. 4 Ekim Dünya  Hayvanları Koruma Günü münasebetiyle hayvanların korunması hususunda bütün  vatandaşlarımızdan azami hassasiyet göstermelerini bekliyorum” değerlendirmesini yaptı.

Yasa, hayvanları korumuyor

Türkiye’de maalesef yasalar hayvanları korumak konusunda oldukça yetersiz. Hayvan denildiğinde sadece sahipli kedi ve köpeklerin anlaşıldığı Türkiye’de yasa sadece insanların ‘malı’ olan hayvanları ‘mal’ olarak koruyor.  Sahipsiz hayvanlar şehir dışındaki büyük barınaklara götürülerek, gözden ırak dev tesislere kapatılıyor ve sokaklar hayvanlardan temizleniyor. Hayvanat bahçeleri, sirkler ve yunus parkları da hayvan hakkı ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı yerler. İstanbul Adalar’da atlar, faytonlarda çatlayana kadar çalıştırılıyor.

Kentsel dönüşüm, devasa tesisler, TOKİ’ler hayvanların da yaşam alanlarını hızla gasbediyor. Yaban hayvanları yıkılan doğal sığınma alanları ve kurutulan göletler nedeni ile şehirlere inmeye başlıyor. Kedi ve köpekler zehirleniyor, tekmeleniyor, öldürülüyor, işkence ediliyor. Sokaklara onlar için konan bir kap su bile döküp fırlatılıyor. Türkiye’de hayvan haklarını düzenleyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, hayvanları korumak konusunda oldukça yetersiz. Hayvan hakları savunucuları bütün hayvanları koruyan, hayvan hak ihlallerini cezalandıran bir koruma yasası çıkarılmasını istiyor.

Tablo kutlama yapılacak gibi değil

Hayvan haklarını korumak isteyen kişiler 1822 yılında İngiltere de bir araya gelerek ilk hayvan koruma birliğini kurarlar. Aynı amaçla Hollanda’da Hayvan Koruma Federasyonu kurularak 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan ettiler. Ancak Türkiye’deki tabloya baktığımızda kutlama yapılacak bir durum olmadığı görülüyor.

Mama gönder, barınak hayvanları doysun!

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) desteğiyle bugün Getir uygulamasını akıllı cep telefonuna indiren ve kayıtlı olan herkes “Mama Gönder” butonuna basarak ücretsiz olarak mama gönderebilecek. Ayrıca mevcut kullanıcılar da herhangi bir ücret ödemeden ya da sipariş vermeden hayvan bakımevlerinin mama ihtiyacını karşılayacak.

Bugün Kadıköy’de “Kent Yaşamında Hayvan Hakları” Paneline Davetlisiniz

4 Ekim kapsamında Kadıköy Belediye tarafından düzenlenen “Kent Yaşamında Hayvan Hakları Paneli” bugün saat 13.00-15.00 arasında Caddebostan Kültür Merkezi A Salonu’nda gerçekleştirilecek. Panele Kadıköy Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Teoman Aslan, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi MYO’dan Ergün Bacak, Mimar-Kuş Gözlemcisi-Fotoğrafçı Taner Şekercioğlu, Avukat Hülya Yalçın ve Dört Ayaklı Şehir’den Başak Deniz Özdoğan konuşması olarak katılıyor.

 

(Evrensel, Yeşil Gazete)

ODTÜ yolu için Melih Gökçek hakkında suç duyurusu

Kamuoyunda tartışmalara yol açan ve büyük bir ‘ağaç kıyımı’na sahne olan ODTÜ yolu yargıya taşındı. CNN Türk’ün haberine göre Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, Gökçek ve belediyenin ilgili birimini ‘Orman Kanunu’na muhalefet’, ‘kaçak ağaç kesimi ve orman kaçakçılığı’ ve ‘kamu malına zarar vermek’le suçladı. Orman Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimleri ve rektör hakkında da ‘görevi ihmal’den suç duyurusunda bulunuldu.

Suç duyurusunda Gökçek’in “4,5 km’lik yolu bir gecede açarak rekor kırdı” sözlerinin itiraf niteliğinde olduğu savunularak yol yapımının ‘hukuksuz, kanunsuz ve usülsüz’ olduğu belirtildi.

 

‘Belediye yetkili değil’

Suç duyurusunda şunları kaydedildi:

“Sonuç olarak; yol güzergahı geçirilen alan her durumda orman rejimine tabidir. Mülkiyet devri değil, izin söz konusudur. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca izin verilmiş olsa bile ODTÜ Ormanında yol inşaatı dışında ormanla ilgili yapılacak iş ve işlemler Orman Kanunu’na tabidir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin ağaç kesme ve başka yerlere taşıma yetkisi olamaz.

Yapılacak yol için Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ODTÜ’den izin alması ya da ODTÜ’nün Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne izin vermesi değil, orman sahibi olarak ODTÜ’nün Orman Genel Müdürlüğü’nden izin alması gerekir. Böylesi bir izin için ise; kesilecek ağaçların yer (bölme ve bölmecik), cins/tür ve hacimlerinin plan verilerine göre gösterileceği Olağanüstü Hasılat Etası Raporu hazırlanması ve Raporun onaylanması zorunludur.

Uygulama aşamasında ise kesilmesi öngörülen ağaçların damgalanması, Dikili Kesim Zabıtnamesi hazırlanması; kesilen ağaçların alandan çıkarılıp başka yerlere taşınabilmesi için ise Nakliye Tezkeresi düzenlenmesi gerekir. Usulüne uygun kesilip nakil edilmeyen orman ürünleri, kolluk kuvvetleri tarafından yakalandığında ‘kaçak’ işlemi görür. Ağaçların sökülüp başka yere taşınması da izin alınmasını ve Nakliye Tezkeresi düzenlenmesini gerektirir.

Orman Kanununun 14. Madde’sinin A fıkrası uyarınca ‘Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra hartama çıkarmak’, B fıkrası uyarınca ‘Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek’, yasaktır ve suçtur!”

 

(Diken)

Almanya’da “nefret söylemi” yasası uygulamada: 50 milyon Euro’ya kadar ceza

Almanya, sosyal medya sitelerine yönelik “nefret söylemi” yasasını uygulamaya koydu. Yeni yasayla birlikte sosyal medya şirketlerinin “yasadışı olduğu açık” içerikleri kaldırmaları zorunlu olacak.

2 milyonun üzerinde Alman kullanıcısı olan şirketleri kapsayan yasaya göre, bu içeriklerin 24 saat içerisinde kaldırılmaması durumunda şirketlere ceza verilecek.

Şirketlere verilebilecek cezalar için 50 milyon Euro sınır konulurken, 24 saat sınırının bu yasayı mevcut en sert yasa yaptığı aktarılıyor.

Yasanın özellikle Facebook, Twitter ve Youtube gibi büyük siteleri etkileyeceği kaydediliyor.

 

(Gazete Sol)