Ana Sayfa Blog Sayfa 3003

Güneş çatıdan doğacak: Çatılarda GES kurulumu düzenlemesinin eli kulağında

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, çatılara mikro güneş santralları kurulumu hakkında yeni bir düzenlemenin çıkmak üzere olduğunu belirtti.

Enerji Enstitisü’nden Cem Şimşek’in haberine göre Yılmaz, çatı üstü güneş paneli sistemleri hakkında çıkacak düzenlemeyle, herkesin hem üretici hem de tüketici olacağını belirterek, 400-500 metrekare bir ev için panelin maliyetinin pil dahil 20-25 bin TL olduğunu söyledi.

Evin enerji tüketiminin ise yıllık ortalama 4-5 bin lira olduğunu anımsatan Yılmaz, “Sistemden de alacağını düşündüğün takdirde 7-8 senede dönüyor. Maç, dizi izliyorsun. Veya o an için bir misafirin var, yaş günü kutluyorsun… Pat diye elektriğin gidiyor. Onu da yaşamayacaksın” dedi.

Antalya’da düzenlenen Türkiye Enerji Zirvesi sırasında Enerji Enstitüsü sitesinin sorularını yanıtlayan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, çatı üstü güneş panelleri hakkında çıkacak düzenlemeye yönelik şunları söyledi:

“Çatılara kurulacak lisanssız güneş paneli kurulumunu kolaylaştırıyoruz. Bizim temel hedefimiz çok kısa sürede çatı uygulamalarına ilişkin düzenlemelerimizi gerçekleştireceğiz. Çalışıyoruz. Herkes hem üretici, hem tüketici olacak. Biz 1-2 yıl içerisinde Türkiye’de 2 bin megavat (MW) güneş enerjisi kurduk sessiz sedasız. Bakanlığımız da bin MW YEKA ihale etti. Yaklaşık 600 MW da biz ihale ettik. Halen 4 bin MW’a yakın da sistem kullanım, bağlanma hakkı elde etmiş projeler var. Bunlar da gerçekleşecek. Evlerinin çatısına panel kurarak kendi elektriğini üretmek isteyenler, çatısına koyabilir. Şu an kapalı devre yapabilirsin. Çok da yapan var.”

 

(Enerji Enstitüsü)

Sokaktaki hayvanların yaşam koşullarını anlatan belgesele destek olmak için son 3 gün!

İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Cem Hakverdi’nin ikinci uzun metraj belgeseli Kara, Maske, Zeytin ve diğerleri; sokaklarda, uçsuz bucaksız arazilerde yaşam mücadelesi veren binlerce köpeğin ve onları hayatta tutmak için olağanüstü çaba sarf eden hayvan aktivistlerinin hikayesini anlatacak.

https://vimeo.com/234132366

Hakverdi, bu tanıklığı hayata geçirebilmek için Fongogo’da kitlesel bir fonlama kampanyası başlattı. Araştırma süreci tamamlanan belgeselde prodüksiyon aşamasına gelindi. Elde edilecek olan desteğin tamamı prodüksiyon (teknik ekipman, ekip, ulaşım ve konaklama) ve post-prodüksiyon (kurgu, müzik, çeviri) giderleri için kullanılacak.

Belgesel, özellikle arazilerdeki köpeklerin durumu anlatılacak. İzleyiciler bu ‘kamplardaki’ zorlu yaşam koşullarına ve haksızlığa tanık olacak, kaynakları yetersiz olan hayvan hakları aktivistlerinin halkı bilinçlendirme ve besleme çalışmaları aktarılacak.

Filmin çekimlerine ilişkin ayrıntılar da, Facebook’ta @kopekfilmi sayfasından paylaşılacak.

Kampanyaya destek olmak için tıklayınız

Kara, Maske, Zeytin ve Diğerleri’nin hikayesi belgesel oluyor

 

(Yeşil Gazete)

Ophelia Kasırgası mağduru beyaz fok annesine kavuştu

İklim değişikliği insan hayatına zarar vermekle kalmıyor, karadaki ve denizdeki canlıların da yaşamlarını tehdit ediyor.

Hafta başında İrlanda’yı vuran Ophelia Kasırgası mağdurlarından biri de beyaz bir fok oldu.

Arıcı Katie Hayward gece Cemlyn Sahili’ne vurmuş bir halde bulduğu yavru beyaz fokun annesine kavuşabilmesi için sabaha kadar nöbet tuttu.

Hayvanlara zulüm edenlerle mücadele eden‘Royal Society for Prevention of Cruelty to Animals” derneği ile çalışan Hayward Daily Mail’e yaptığı açıklamada, “Artık annesine kavuştu. O kadar duygusaldı ki.  Yandaki koyda doğmuştu, muhtemelen fırtınayla buraya sürüklendi. Derneğin yardımıyla annesinin yerini tespit edebildik. Çok sağlıklı ve yumuşacıktı. Onun vahşi bir hayvan olduğunu unutmamamız gerekiyor.”

 

(Yeşil Gazete, Daily Post)

İklim değişiyor, biz değişmiyoruz – Pelin Cengiz

Bu yazı artigercek.com/ dan alınmıştır

Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle Türkiye’de kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının 1000 metreküpün altına inmesi ile “su fakiri” olması bekleniyor.

Yapılan sayısız çalışma artık gösteriyor ki, mevcut üretim modelleri doğa üzerinde ciddi tahribatlar yaratıyor, insan eliyle doğaya yönelik müdahaleler yıkıcı hatta geri dönüşü olmayan bir şekilde yok etmeye yönelik olabiliyor. Mevcut üretim ve tüketim alışkanlıkları tüm dünyayı iklim değişikliği ve beraberinde getirdiği felaketlerle, maliyetlerle, göçlerle mücadele etme gerekliliğine yöneltti, dünyayı çoktan 1 derece ısıtmış durumdayız. Peki, bundan sonra ne olacak?

Gelinen noktada, insanlığın aynı tercihlerle, aynı üretim ve tüketim metodlarıyla sürdürülebilir bir dünya hedefine ulaşabilmesi, herkes için sağlıklı, eşit ve adil bir yaşamın sağlanması, herkesin yeterli gıdaya erişim hakkının tesis edilmesi mümkün değil.

Bunun için de daha fazla tarım alanlarının ve su havzalarının yanlış ve amacı dışında kullanılmasının acilen önüne geçmek gerekli. Uzun vadeli, bilimsel verilerin ışığında tarım alanlarıyla su havzalarını entegre edecek, iklim değişikliği gerçeğiyle uyumlu bir arazi kullanım planlamasının yapılması gerekiyor.

Çünkü, yakın bir gelecekte,

En yüksek sıcaklık artışları Güneydoğu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelecek şekilde Türkiye’de hava sıcaklıkları en kötü iklim senaryosuna göre 2100 yılına kadar yaz aylarında 4-7 °C aralığında artacak.
Karla kaplı alanlarda, kar yağışlı gün sayısında ve kar yağışı miktarlarında da önemli azalmalar olacak, kıyılarımızda deniz su seviyesi yükselecek.

Kurak dönemler, sıcak hava dalgaları, orman yangınları, boranlar, ani seller, hortum ve dolu yağışı gibi meteorolojik afetler Türkiye’nin güneyinden kuzeyine doğru sayı ve şiddet bakımından artış̧ gösterecek.

Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle Türkiye’de kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının 1000 metreküpün altına inmesi ile “su fakiri” olması bekleniyor.

Bu sebeplerle tarım ve gıda Türkiye’de küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ve en savunmasız olan sektörler…

Mesele, tarımı ve gıdayı doğrudan etkilediği için Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) 1,5 yıl süren bir çalışmanın sonunda İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” başlıklı bir rapor ortaya koydu.

Raporun tanıtım toplantısında Kadıoğlu, önemli birkaç tespitte bulundu. Bunlardan biri iklim değişikliğinin sebep olduğu felaketlerin aslında bir kalkınma problemi olarak ele alınması gerektiği… Kadıoğlu, yatırımlarda, teşviklerde ve kalkınma hedeflerinde Türkiye’nin iklim değişikliğini ne kadar dikkate aldığının bilinmediğini söylüyor ki, aslınan görünen o ki hemen hiç dikkate alınmıyor.

Türkiye’nin şu anda net kullanılabilir tatlı su kaynağı 112 milyar metreküp/yıl. Şu anda Türkiye’de kullanılan su miktarı ise 44 milyar metreküp/yıl. DSİ’ye göre, 2023 yılında beklenen su tüketim miktarı ise şu andaki mevcut su kaynağı kadar, yani 112 milyar metreküp/yıl.

Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle Türkiye’de kişi başına su miktarının 1000 metreküpün altına inmesi bekleniyor. Şu anda zaten “su stresi”nde olan Türkiye’nin 2030’da “su sıkıntısı” yaşamaya ve 2050’de de “su fakiri” olmaya aday.

Kadıoğlu, bu tahminlerle ilgili şunlara dikkat çekiyor:

“En kurak aylarda herkes kurak bölgelere gidiyor. Buralarda aşırı su kullanımı nedeniyle turizm ve tarım rekabet içine giriyor. Artık, suyu nasıl hasat ederiz diye düşünmek gerekiyor. Yağmur durumuna ve mevcut suya göre yatırım kararlarını almak gerekiyor. Örneğin, Konya’da mevcudun beş katı yağmur yağıyormuş gibi şeker pancarı ekiliyor. Bu nasıl sürdürülebilir olacak?

Tarım havzalarının çok iyi belirlenmesi, daha sonra iklim değişikliğine göre her bir havza bazında uyum politikaları hazırlanmalı.

Su yoksa tarım da yok. Su havzalarının mutlak şekilde korunması, doğru yerde doğru bitkinin yetiştirilmesi gerekiyor. Hangi bitki ne kadar su tüketiyor? Bu ürünün katma değeri nedir? Suyu katma değeri en düşük ürünlerde kullanıyoruz. 1 kg. pamuk için 11 ton su harcanıyor. Avrupa’ya sattığımız pamukla 803 milyon metreküp suyu da bedava verdik. Türkiye’nin dış ticarette su açığı giderek artıyor.

Yağmur hasadı yapılmıyor, geleneksel yöntemler unutuluyor. Su sarnıçlarına geri dönülmesi lazım. Bütün yağmur suyunu kanalizasyona veriyoruz, kirlenen suyu ya tekrar arıtıyoruz ya da denize veriyoruz, böyle bir lüksümüz yok. Suyu hasat etmezsek, 112 milyar metreküp suyumuz olmayacak. İklim değişirken biz değişmiyoruz.”

Raporda yer verilen öneriler ise şöyle sıralanıyor:

1.  Türkiye’de Tarım Üretim Havzaları, değişen iklim şartları dikkate alınarak belirlenmeli. İklim değişikliğinin tarım havzalarına etkileri balıkçılık dahil tüm tarım ürünleri için araştırılmalı ve iklim değişikliğine uyum politikaları bilimsel çalışmalara göre geliştirilip uygulanmalıdır.

2. İklim değişikliğine göre acilen Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması yapılarak gelecekte öne çıkacak olan tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınmalıdır.

3.  Hem değişen iklim şartlarına hem de bitkilerin su ayak izine göre doğru yerde, doğru bitki türünün seçilmesi ve doğru zamanda ekilmesi teşvik edilmeli, iyi tarım ve hayvancılık uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır.

4. Suya olan talebin azaltılması ve suyun tasarruflu kullanımı için akılcı su kullanımına gidilmeli, su havzaları ile tarım havzalarındaki su kullanımı ve yönetimi entegre edilerek suyun teknik ve idari yönleri de birlikte ele alınmalıdır.

5. Yağmur suyunu tümüyle toplayıp kullanabilmek için su sarnıçları gibi geleneksel su hasadı yöntemleri tekrar yaygınlaştırılmalıdır.

6.  Buharlaşma ile birlikte su şebekelerinden olan ve yanlış sulamadan kaynaklanan kayıp kaçaklardan kaynaklanan su kayıpları mümkün olduğunca doğru bir alt yapı, eğitim ve teknoloji kullanımı ile azaltılmalıdır.

7.  Katma değeri çok küçük fakat su ayak izi çok büyük olan tarım ürünlerinin ihracatına kısıtlama getirilmeli, su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatının sürdürülebilir olması için de geldikleri ülkelerin iklim ve su kaynaklarına dikkate alınarak uzun vadeli bağlantılar yapılmalıdır.

8.  Sayısı ve şiddeti artan meteorolojik afetlerden korunmak için tarıma yönelik erken uyarı ve kapsamlı sigorta uygulamaları geliştirilip çeşitlendirilerek yaygınlaştırılmalıdır.

9.  Yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak tarımda damıtılmış deniz suyunun ve/veya arıtılmış olan (gri) kirli/tuzlu sulama suyunun tekrar tekrar kullanımı yoluna gidilmelidir.

10. Tarım ve gıda sektörü ile ilgili yatırım ve teşviklere mutlaka o bölgenin değişen iklimine göre karar verilmelidir. İklim değişikliğine uyum sağlayamayacak ve artık tarımla kalkınamayacak olan bölgelerimizin kalkınma stratejileri değiştirilip daha fazla geç kalınmadan tarım dışı yatırımlar ile başka sektörlere kaydırılarak Marmara Bölgesi’ne sıkışan sanayinin yükü azaltılmalıdır.

Bu yazı artigercek.com/ dan alınmıştır

 

Pelin Cengiz

İstanbul’da 2. baraj tehlikesi: Acarlar Longozu’nun su kaynaklarını da köreltecek

İstanbul’un su ihtiyacı için Karasu Ortaköy’den sonra Kaynarca-Kandıra yöresinde 13 köyü haritadan silecek ”Yırtmaçdere Barajı ve Malzeme Ocakları tesisleri”  için düğmeye basıldı. Üstelik bu baraj Acarlar Longozu’nun su kaynaklarını da köreltecek.

Söz konusu baraj, Kaynarca ve Kandıra topraklarını sulayan Yırtmaçdere ve Kemerdere üzerinde kurulacak.

Kaynarca’ya bağlı Kalburcu ve Yeniçam (Çeşek) köyleri ile Kandıra’ya bağlı 11 köyün haritadan silinmesine neden olacak. Verimli tarım arazileri sular altında kalacak, Acarlar longozunu besleyen iki önemli kaynak körelecek.

Kaynarca’nın verimli tarım arazileri yapılacak olan barajın malzeme ihtiyacı için kurulacak olan taş ocakları ile beton santrali de bölge için önemli tehdit oluşturuyor. Kaynarca Şeyhtımarı Köyü, Yakup Kalfalar ve Çelebiler mahallelerinde taş ocağı, kırma, eleme, yıkama ve hazır beton tesisleri kurulacak.

Mücadele kararı

Kaynarca ve Kandıra yöresinde verimli topraklarında baraj yapılmasına karşı yurttaşlar topluca bugün (19 Ekim) Kandıra Kaymaz Köyü Araman İlkokulu’nda yapılacak ÇED toplantısına, daha sonra da Kaynarca Belediyesi Toplantı Salonu’ndan ÇED toplantısına katılarak “ÇED toplantısı yapılamamıştır” tutanağı tutulmasını sağlayacaklar.

2 yıl önce de denendi

Kaynarca-Kandıra bölgesinde yapılmak istenilen baraj 2 yıl önce de gündeme gelmişti. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapımı planlanan Sungurlu Barajı için 23 Temmuz 2015’te Akçakoca Köyü’nde yapılması planlanan ÇED katılım toplantısına halk izin vermemişti.

Karasu’da ne olmuştu?

Karasu Ortaköy bölgesinde uygulamaya konulan Melen Barajı Projesi’yle 17 yerleşim merkezi sular altında kalmıştı. İstanbul’un 2040 yılına kadar su ihtiyacının karşılanmasını amaçlayan ve toplam 18 bin dekar alanda kurulan baraj nedeniyle 3 bin 162 aile evini ve arazilerini terk etmek zorunda kalmıştı.

 

(Bizim Sakarya)

2017 ‘Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı” ödüllerini kazananlar açıklandı

‘Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı’ ödülleri Londra Ulusal Tarih Müzesi’nde dün düzenlenen törenle açıklandı. 53’üncüsü düzenlenen “Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı” yarışmasında yarışan ve uluslararası jüri tarafından değerlendirilen 99 fotoğraf yarından itibaren müzede sergilenecek.

“Yılın Yaban Hayatı Fotoğrafçısı” yarışmasında bu yıl birincilik ödülü, boynuzu nedeniyle gece yapılan kaçak avlanmada öldürülen bir siyah gergedanı görüntüleyen Güney Afrikalı Brent Stirton’a gitti.

Kaçak avlanma araştırması sırasında benzer 30 vaka ile karşılaştığını açıklayan Stirton, “İlk çocuğum Şubat ayında doğacak ve ben 48 yaşındayım. Bu konuda böyle geç kalmamın nedeni, gazeteci olarak şahit olduğum olaylar nedeniyle insanlığa inancımı, bir anlamda kaybetmiş olmam.” dedi. Bazı Asya ülkelerinde altından bile daha değerli görülen gergedan boynuzu, kanserden böbrek taşına kadar, tedavi edici özelliği olduğuna yönelik yanlış inanç nedeniyle avlanıyor.

Kongo’da çekilen fotoğrafta Batı Afrika kökenli bir türe ait goril besleniyor. Daniël Nelson (18) “Yılın Genç Yaban Hayatı Fotoğrafçısı” ödülüne layık görüldü.

Yellowstone Milli Parkı’ndaki Lamar Vadisi’ni kaplayan karda dişi Amerikan kırmızı tilkisi avlanıyor. Ashleigh Scully (14) 11-14 yaş kategorisinde ödül aldı.  

“Martıların Tutunuşu” adlı bu fotoğraf ise 5 buçuk yaşındaki İtalyan Ekaterina Bee tarafından çekildi ve 10 yaş ve altı kategorisinde birinci oldu.

Bir ahtopot örümcek yengeci tarlasından avlanıyor. Omurgasızlar kategorisinde ödüle layık görülen “Yengeç Sürprizi” Avustralyalı Justin Gilligan tarafından Tazmanya’da fotoğraflandı.

Memeli hayvanlar kategorisinde birinci olan “Büyük Buluşma” Srilanka’da Tony Wu tarafından çekildi.

Fransız Laurent Ballesta tarafından Doğu Antarktika’da çekilen “Buz Canavarı” adlı fotoğraf çevre dalında ödül aldı.

Amerikalı Bertie Gekoski tarafından Borneo Adası’nda yaşlayan 3 nesil Borneo filinin, palmiye yağı için kesilen ağaçlar arasında ilerleyişinin çekildiği fotoğraf Yaban Hayatı Fotoğrafçısı dalında ödüle layık görüldü.

Ödül kazanan fotoğrafların tamamı için tıklayınız

 

(The Guardian, Yeşil Gazete)

Dünyanın hayran kaldığı “Latmos” yeni bir tehdit altında

Doğası ve araştırmacıların ortaya çıkardığı yüzlerce yıl önceden kalma kaya resimleriyle bilinen Beşparmak Dağı’nda (Latmos) feldspat, kuvars ve kuvarsit çıkaran maden ocağının kapasite artışı ve yeni ocaklar açmak istemesi nedeniyle hazırlanacak Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu için halkın katılımı toplantısı yapıldı.

Latif Sansür’ün Evrensel’de çıkan haberine göre, Söke’ye bağlı kırsal Yeşilköy Mahallesi kahvehanesindeki toplantıya Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri, Serçin Mahallesi Muhtarı Mustafa Çay, Yeşilköy Mahallesi Muhtarı Ahdettin Topan, Karacahayıt Mahallesi Muhtarı Ahmet Ateş, Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, köylüler ve çevrecilerle maden şirketi yetkilileri katıldı. Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Çevre Mühendisi Orhan Yıldız başkanlığında yapılan toplantıda, katılımcılara iki bölgede aynı firma tarafından işletilmesi düşünülen feldspat, kuvars ve kuvarsit ocaklarına ait proje hakkında bilgi verildi.

Toplantıda, köylüler, muhtarlar ve çevreciler, maden ocağının Beşparmak Dağları, Bafa Gölü, Azap Gölü ve çevresine zarar vereceği görüşünde birleşip, karşı çıktı.

“Ölümlerin yüzde 95’i kanserden”

Yeşilköy Mahallesi Muhtarı Ahdettin Topan da maden ocaklarından rahatsız olduklarını, kamyonların yollarını bozduğunu, tarıma ve doğaya zarar verdiğini söyledi. Köylülerden Yeşilköy’de maden ocağı istemediklerini belirtip, “Maden ocakları açıldıktan sonra sularımızın tahlilleri düzgün gelmedi. Sulardaki arsenik ve sertlik miktarı arttı. Köydeki ölümlerin yüzde 95’i kanserden kaynaklanıyor. Maden ocakları, doğa harikası Azap Gölü’ndeki canlılara da zarar veriyor, balık ölümlerine neden oluyor. Bırakın yenilerinin açılmasını, mevcut maden ocaklarının da kapatılması gerekir. Kamyonlar yaşayanlara rahatsızlık veriyor. Yeni izinlerin verilmesi veya genişletilmesi halinde mahallemizden kamyonların geçmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

Toplantıyı, Kuşadası EKODOSD derneği, Aydın Aykaryay Derneği, Söke Kent Konseyi, Didim Kültür Mirası Koruma Derneği, TEMA Vakfı Söke Şubesi, Söke Atatürkçü Düşünce Derneği temsilcileri de izledi.

 

(Evrensel)

Müftülere nikah kıyma yetkisi yasası Meclis’ten geçti

Kamuoyunda tartışma yaratan müftülere resmi nikah kıyma veren madde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Müftülere resmi nikah kıyma yetkisini de içinde barındıran Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine Meclis Genel Kurulu’nda başlandı.

Tasarının ilk 6 maddesi kabul edildi. Tasarısının altıncı maddesinin kabul edilmesiyle müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmiş oldu.

Tasarı ile ayrıca, Türkiye’de yaşayan yabancılara kimlik numarası verilmesi için ikamet izni şartı kalkacak.

İmla ve yazım hatası bulunan ad ve soyadlar, bir defaya mahsus olmak üzere mahkeme kararına gerek kalmaksızın düzeltilecek.

İstanbul’un Eyüp ilçesinin ismi de Eyüpsultan olarak değiştirilecek.

 

(Ntv)

Osman Kavala havalimanında gözaltına alındı

Sivil toplum çalışmalarıyla bilinen iş adamı Osman Kavala, Gaziantep dönüşü, Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı.

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, işadamı Osman Kavala, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı. Polisin sivil toplum çalışmaları yapılan Anadolu Kültür A.Ş. ofisinde arama yaptığı bildirildi.

Kavala’nın Gaziantep’te Alman Goethe Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin toplantısından döndüğü sırada gözaltına alındığı ifade edildi. Polisin Kavala’nın uçaktan inmesine izin vermeden, uçağa binerek gözaltı yaptığı bildirildi.

Kavala Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. Kavala’nın eşi Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ayşe Buğra ve avukatlarının da emniyete geçtikleri ifade edildi.

AP raportörü Piri’den ‘acil çağrı’ tweeti

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ise Kavala’nın gözaltına alınmasının ardından Twitter’dan paylaştığı mesajda “Osman Kavala’nın İstanbul’da gözaltına alınması çok rahatsız edici. Avrupa Parlamentosu’nda serbest bırakılması için acil çağrı başlatılmasını teklif edeceğim” ifadelerini kullandı.

Osman Kavala kimdir?

1957 Paris doğumludur. İstanbul Robert Lisesi’ni bitirdikten sonra Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olmuştur. Babası Mehmet Kavala’nın 1982 yılında vefat etmesinin ardından, Kavala Grubunda yönetici olarak çalışmaya başladı. Osman Kavala Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center for Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa’da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu.

Murat Belge’yle birlikte Türkiye’nin en büyük yayınevlerinden biri olan İletişim Yayınlarının kurucusudur.

TESEV Yönetim Kurulu Üyesi, Açık Toplum Enstitüsü’nde Danışma Kurulu Üyesi, Tarih Vakfı’nın sponsoru, Diyarbakır Kültürevi’nin sponsoru, Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesidir.

 

(T24)

[Yeşil İşler] Doğa Derneği, “Kadim Üretim Havzaları Sorumlusu” arıyor

Doğa Derneği koruma faaliyetlerine destek olmak ve dernek ile birlikte çalışmak üzere “Kadim Üretim Havzaları Sorumlusu” arıyor.

İlgili pozisyona dair aranan genel nitelikler ile iş tanımı hakkında detay bilgi almak için Doğa Derneği sitesindeki ilan sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

 

Yeşil iş ilanlarınız artık Yeşil Gazete’de

Yeşil İşler sayfamız için tklyn

 

(Yeşil Gazete, Doğa Derneği)