8 Mart’ta mazbatasını alarak göreve başlayan CHP’li İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer, kanun hükmünde kararname (KHK) ile
ihraç edilen öğretmenleri zabıta olarak işe alacaklarını söyledi.
Soyer, dün İzmir Kitap Fuarı’nda ‘Nasıl bir yerel yönetim? Nasıl bir
İzmir?’ konulu söyleşiye katıldı. Zabıtaların genellikle uzman çavuşlardan
oluştuğunu belirten Soyer, “Biz KHK ile atılmış öğretmenleri zabıta olarak
alacağız. Zabıtanın öğretmen olması, belediye ve vatandaş arasında bambaşka bir
ilişki yaratacak” dedi.
Haber Ekspres’te yer alan haber göre, Soyer, KHK ile
ihraç edilen öğretmenlerin nasıl istihdam edileceği, şartların ne olacağı
konusunda ise detay vermedi.
AKP’nin itirazları nedeniyle mazbatası verilmeyen Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, belediyede 1 Nisan’dan itibaren yapılan işlemlerin hükümsüz olduğu uyarısını yaptı. HDP’li adayların seçimi kazandığı Diyarbakır ve Van’da da henüz mazbatalar verilmedi.
31 Mart
yerel seçimlerinde yüzde 56.24 oy oranıyla sandıktan birinci çıkan HDP’nin
Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Ahmet Türk ve Figen Altındağ’a,
AKP’nin itirazı üzerine henüz mazbataları verilmedi. AKP İl Başkanlığı, oyların yeniden sayılmasını
istememiş, Türk’ün daha önce KHK ile görevden alındığını belirtilerek, mazbatanın
yüzde 38.53 oy alan Mehmet Vejdi Kahraman’a verilmesini talep
etmeşti. İl Seçim Kurulu
itirazı kabul etmedi. Ancak AKP’nin YSK’ya başvurması bekleniyor. Türk’ün
avukatları ise İl Seçim Kurulu’na başvurarak, mazbatanın kendisine verilmesini
talep etti. İl Seçim Kurulu, bu talebi de YSK kararının beklenmesi gerektiği
gerekçesiyle reddetti.
Kayyımlar iş başında
Bu arada halen kayyım yönetiminde olan belediyeye ait taşınır ve taşınmaz malların AKP’ye geçen Artuklu Belediyesi’ne devredilmeye başlandığı iddiaları dile getiriliyor. Kayyım döneminde belediye bütçesinden alımı yapılan teknik cihazlar ile araçların da aynı belediyeye hibe edildiği öne sürülüyor.
Mazbataları verilmeyerek görevlerine başlamaları geciktirilen Ahmet Türk, Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne dair gündemdeki bu iddialara ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Türk, işe alım, taşınır ve taşınmaz malların devri ile hibe edilmesine dair işlemlere dair yargı yoluna başvuracakları uyarısında bulundu. Türk, şu ifadeleri kullandı: “1 Nisan 2019 tarihinden itibaren Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde rutin işler haricinde yapılan işe alım, belediyeye ait taşınır ve taşınmaz malların devri hibe edilmesi, belediyenin kamusal alanlarını ticari alanlarına dönüştürülmesi vs. işlemlerin hükümsüz olacağı gibi yasal sorumluluk da gerektirecektir. Kamuoyunun bilgisine.”
Van ve Diyarbakır’da da manzara aynı
AKP’nin itirazlarının sürmesi yüzünden Diyarbakır ve Van’da
seçilen belediye eş başkanları da henüz mazbatalarını alamadı. Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Mustafa
Avcı ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı seçilen Selçuk Mızraklı YSK’ya giderek dilekçe verdi.
Kılıçdaroğlu ve Akşener düzenledikleri ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı milletin iradesine saygı göstermeye davet etti
Seçimlerden sonra ikinci kez bir araya gelen Kılıçdaroğlu ve Akşener, YSK’ye çağrı yaptı, “YSK alacağı bir kararla ya Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak ya da kaosa sürükleyecektir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 8 Nisan’daki buluşmanın
ardından ikinci kez bir araya geldi. Görüşmenin ardından iki lider basın
mensuplarının karşısına geçti.
İstanbul’a ilişkin değerlendirmelerde bulunan Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı milletin iradesine
saygı göstermeye davet etti. AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali
Yıldırım‘a da seslenen Akşener şunları söyledi: “Siz bu ülkede
Başbakanlık yaptınız, Meclis Başkanlığı yaptınız ve aday oldunuz. Tarih sizi
böyle yazmasın. Bu partinizin içerisindeki beceriksiz insanların ortaya koyduğu
tavrın ortaya koyun. Sayın Binali Yıldırım, Sayın Erdoğan hemen Mustafa
Şentop’u istifa ettirin, Binali Yıldırım’ı aday gösterin İYİ Parti olarak
kendisine oy vereceğiz.”
Seçim gecesi Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı “sağduyulu” diye nitelendiren Akşener, “Aradan geçen zaman içerisinde ne oldu, kim veya kimler kulağına fısıldadı da bu duruma geldik. O muktedir konuşmanın üzerinden bu güne Erdoğan’ın kulağına kimler neyi fısıldadı da bu noktaya gelinmiştir?” diye sordu.
Akşener’in konuşmasında değindiği diğer başlıklar özetle şöyle:
Bitmeyen FETÖ isnadı: Bitmeyen bir FETÖ
isnadı var her konuda. Neden mücadelenizi doğru dürüst yapmıyorsunuz. Yazıktır
binlerce gaziye, şehide. Madem her konu FETÖ eylemi olarak görülüyorsa,
Erdoğan’ın partisinin başlangıcında yer almış bir isim, açık net söylemeliyim
ki Sayın Erdoğan o gün cemaat bugün FETÖ denilen gruba uzaktı. Aradan ne zaman
geçti, ne oldu, kim ya da kimler Erdoğan’ı o grupla masaya oturttu? Hem
eğitimi, hem yargıyı, hem polisi bu örgüte teslim ettiren irade nedir?
Fatura önce damada kesilmeli: Eğer sayın Erdoğan
beceriksiz, kifayetsiz yöneticilerini mutlu etmek ve ergen triplerini, ergen
sinirini milletimizin üzerinden çıkarmak istiyorsa yanlıştır. Bir fatura
kesilecekse önce soğanı marketlerde soğanı 10 liraya çıkaran damadına
kesmelidir. İçişleri Bakanlığı’na yakışmayan, Karamollaoğlu ile Akşener’i
Kandil’le sözleşme imzaladı diyerek kendini kaybetmiş o içişleri bakanına faturayı
kesmelidir. Millete öküz diyen o milletvekiline kesmelidir, milletimize adiler
diyen o tarım bakanına kesmelidir.
12 Eylül’de bile yaşamadık: 12 Eylül’de, bir
darbe liderinin yönettiği Türkiye’de biz bunu yaşamadık. Özal başbakan
seçildiğinde çok rahat bir şekilde mazbatasını aldı ve Evren tarafından tebrik
edildi. Bir faturayı da ortağına kesmelidir. Bir çukur kazıp hepimizi içine
düşüren o ortağına kesmelidir. Bu millete zillet diyerek hakaret edenler,
bizlere PKK’lı diyenler seçimin ortasında beka olmadığını, beş harfliler
diyerek o kelimenin içini boşaltıp alay konusu yapan diyenleri sorgulamalıdır.
Ne yapılmak isteniyor bu ülkede? Bu ülkenin huzura, gençlerin umuda ihtiyaca
var.
Millet hesap sorar: Bu millet öyle bir
millettir ki muhtar olamaz diyen muktedirlere karşı Sayın Erdoğan’ı Başkan
yapmıştır. Ama bugün o millete ve onun iradesine böyle bir saygısızlık
yapılmasını da cevabını sandıkta çok net verecektir.
YSK’ye çağrı
CHP lideri Kılıçdaroğlu da, bugün bir kez daha toplanacak olan Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) çağrı yaptı. “YSK’da hakimler mi yoksa iktidar sahiplerinin taşeronlaştırmak istediği kişiler mi var? Bunu demokrasiden yana kararlılığıyla göstermek zorundadır” diyen Kılıçdaroğlu, “YSK alacağı bir kararla ya Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak ya da kaosa sürükleyecektir. Biz üstünlerin hukukundan yana değiliz. Yüksek Seçim Kurulu’nun alacağı karar Türkiye’de demokrasinin önünü açacaktır” diye konuştu.
Başkentin göbeğindeki bir parkta yaşayan sokak köpekleri, dağıtılan zehirli etleri yiyerek öldü. 13 köpeğin cansız bedeni bulundu, 7 köpek kayıp, 6’sı tedavi altında. Hayvanseverlerin tepkisi büyük. Belediye Başkanı Yavaş, canilerin bulunması için zabıta ve sağlık ekiplerinin görevlendirildiğini söyledi.
Ankara’da Batıkent’e bağlı Turgut Özal Mahallesi’nde bir parkta yaşayan sokak köpekleri zehirlenerek öldürüldü. Bölgede farklı noktalarda 13 köpeğin cansız bedeni bulunurken, yaklaşık yedi köpeğin kaybolduğu ve altı köpeğin de tedavi altına alındığı öğrenildi.
Dün geceyarısı olayı duyan hayvanseverler parka gelerek zehirlenen köpeklere yardım etmeye çalıştı.
Dün gece mahalle halkının sosyal medya üzerinden olayı duyurması üzerine çok sayıda kişi de Twitter üzerinden tepki gösterdi. Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu’nun (Haykonfed) Twitter hesabından yaptığı açıklamada;
“Batıkent’de beyaz araçla zehirli et dağıttığı görülen katillerin MOBESE şehir kameralarından bulunması için @AnkaraValiligi @TC_icisleri ve tüm kurumları göreve davet ediyoruz. Çok sayıda hayvan can çekişiyor. Fenalaşan vatandaşlar acile kaldırılıyor” denildi.
Olayın yaşandığı bölgeye giden Haykonfed Genel Başkan Yardımcısı Haydar Özkan gece 2.40 civarında ifade vererek suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı: “Güvenlik kamerasından görmüş olduğumuz aracın bulunacağını ümit ediyoruz. İnşallah böyle bir vahşet olayı bir daha yaşanmaz. Bu acılar yaşanmaz diyorum. Bu saate kadar destek veren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Devlet yetkililerine ve sosyal medyadan destek olanlara teşekkür ediyoruz. İkinci gelen ihbar da netleşmedi. Bizlerin bu olaylarda çok sağduyulu olmamız lazım. Asıl zanlı olan kişilerin kaçmasına sebep olmayalım. Onların kanı yerde kalmayacak. Bizler gönüllüler olarak onların haklarını sonuna kadar savunmaya çalışıyoruz. Bu olay sonuçlanana kadar takipçisi olacağız.”
Ankara Batıkent’te köpekleri ZEHİRLEYEREK ÖLDÜREN CANİLERİ gören plakasını bilen varsa, emniyet güçlerine destek olmak için Ostim Polis Karakoluna 0312 354 13 54 yada bizlere 05062877145 bildirmelidir.
Belediye Başkanı Yavaş: Zabıta ve sağlık ekipleri görevlendirildi
Sosyal medya üzerinden çok sayıda kişinin yetkililerin ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuyla ilgili hareket geçmesi için çağrı yapılmasının ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da sosyal medya hesabı üzerinden;
“Büyükşehir belediyesi zabıta ve sağlık daire başkanlığını bu vahşetin sorumlularının ortaya çıkarılması ve yasal işlem yapılması için görevlendirilmiştir” açıklamasını yaptı.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de konuyla ilgili şunları kaydetti: “Bakanlığımız Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüze bağlı ekiplerimiz, Ankara Batıkent’teki insanlık dışı olayın sorumlularının bulunması, yasal işlem yapılması için Emniyet güçlerimiz ve Belediye ekiplerimizle çalışmalarını sürdürmektedirler.
Bursa’da da 3 köpek zehirlendi
Bursa’da da Orhaneli ilçesi Orman Piknik Alanı’nda dün öğle saatlerinde yurttaşlar, yol kenarında hareketsiz yatan 3 sokak köpeğini görüp Orhaneli Belediyesi, jandarma ve zabıta ekiplerine haber verdi. Gelen belediyede görevli veterinerler, köpeklerin zehirlenerek öldürüldüğünü belirledi. Köpeklerden birinin yanında bulunan yavrular ise zabıta ekipleri tarafından alınarak hayvan barınağına götürüldü.
Jandarma ekipleri, köpekleri zehirleyen kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Resmi olmayan yerel seçim sonuçlarına göre İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu,
AKP’nin İstanbul’da ‘organize usulsüzlük yapıldı’ iddiasını, “Kazanana
kadar seçim yapalım anlayışı büyük yaralar açar” diyerek eleştirdi.
“Büyükçekmece’de seçmen yazdılar, sandık görevlisi FETÖ’cüydü” gibi
iddiaları değerlendiren İmamoğlu, “Bizi hiç ilgilendirmez. Onu gitsinler o
atamaları yapan devletin bakanlarına, valilerine, kaymakamlarına, kimse
ilgilisi, yetkilisi, sorumlusu ona sorsunlar. İstihbaratın başında değiliz,
hükümeti yöneten biz değiliz” ifadelerini kullandı.
Sözcü Gazetesi’nden Özlem Gürses‘e konuşan İmamoğlu İktidarı
durmadan vazife çıkarıp, gedik açma çabası içinde olmakla eleştirdi; “Ama
o açmak istedikleri gedik onları yutar. Biz 16 milyon vatansever vatandaşına
inanmış ve onların katkılarıyla ayakta duruyoruz” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP çevrelerinden gelen “yeniden seçim” çağrılarıyla ilgili olarak da İmamoğlu şunları söyledi: “Her senaryoya hazırlıklıyız tabii. Ama bunları düşünmek bile istemiyorum. Konuştuğumuz her şeyin Türkiye’de açacağı yaraları uluslararası platformda tamir etmemiz çok güçleşir. Türkiye’nin 145 senelik bir demokrasi serüveni var, Tanzimat’tan bu yana… Böyle bir demokrasiyi yaşayan Türkiye, bir anda bunu yok sayıp akıl almaz kararlarla bütün emekleri heba edemez. Demokrasinin yok sayıldığı, ‘kazanana kadar seçim yapalım’ anlayışı ile Türkiye’ye büyük yaralar açarlar. Benim savunduğum şey ‘Ekrem İmamoğlu seçimi kazansın’dan çok öte. Milli menfaatlerimizi, demokrasi sürecimizi koruma adına bir mücadeledir bu.”
İmamoğlu bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir temasının
olmadığını belirtti; “Ama günün sonunda Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu seçim sonucu
ile ilgili makul bir katkı sunacağını hissediyorum. Bu sonuçta sorumluluğu
olanlardan elbette kendi partisi adına hesap soracaktır, onu da görüyorum”
dedi.
Alman Yeşiller Partisi 14 yıllık bir geçiş sürecinin ardından ülkede dizel ve benzinli araçların trafiğe tescilinin durdurulmasını istedi.
Almanya Yeşiller Partisi, parti programındaki 2030 yılında dizel ve benzinli motorların trafiğe tescilinin durdurulması önerisini, Meclis’te de dillendirdi. Parti, çevre ve insan sağlığı açısından içten yanmalı motorların ürettiği zararlı gazlara uzun süredir dikkat çekiyordu.
Alman basınına yansıyan haberlere göre, Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Eş Başkanı Anton Hofreiter, dizel ve benzinli araçların üretiminin durdurulmasını, trafiğe çıkmalarına da izin verilmemesini istedi. Eş Başkan, 2030’dan itibaren ise sadece elektrikle çalışan motorlu araçların trafiğe çıkmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Hofreiter, konuşmasında konuyla ilgili parti
tarafından hazırlanan rapora da gönderme yaptı. Buna göre, Alman otomobil
endrüstrisinin elektrikli motorlar üretmede, Japon, Çin ve ABD’li üreticilere
göre geri kaldığı eleştirisi getiriliyor. Emisyon skandalının bir uyarı olması
ve dönüşümün başlamasını isteyen Yeşiller, sektörün geleceğinin CO2 gazı
üretmeyen ve sessiz otomobillerde olduğuna vurgu yapıyor.
Federal parlamento seçimlerinin hemen ardından,
Almanya’nın enerji dönüşümünü tamamlayacak adımlar atması ve rüzgar, güneş,
biyoenerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanması gerektiğine
işaret edilen raporda, taşımacılığın ise raylı sistemle yapılması öneriliyor.
Benzer bir öneri geçtiğimiz aylarda Norveç’te gündeme gelmiş; 2025’den itibaren ülkede dizel ve benzinli otomobillerin yasaklanması talebi dillendirilmişti
SDP karşı çıkıyor
Yeşiller’in önerisine ilk tepki SPD geldi. SPD Federal Meclis Grup Başkanvekili Sören Bartol, yeni yasaklara gerek olmadığını söyledi. Alman Otomobil Endüstri Birliği Başkanı Bernhard Matters ise tartışmaları çok erken bulduğunu belirterek “Yasak tarihinin belirlenmesi otomobil üreticilerinin elektrikli otomobil üretimi için gerekli mali gücü kaybetmesine yol açacaktır” dedi.
Tek örnek değil
Öte yandan her geçen gün yeni bir ülke benzinli ve dizel
motorlarla ilgili radikal kararlar alıyor. Paris, Madrid, Atina ve Helsinki
2025’e kadar bu motorlarla vedalaşacak. Londra ise 2040’tan itibaren geçerli
olacak bir yasak üzerinde çalışıyor. Almanya ’da ise konuyla ilgili yoğun
tartışmalar yaşanıyor. Destekleyenlerin yanı sıra farklı nedenlerle
karşı çıkanların da bulunduğu ülkede, en çok böylesi bir radikal dönüşümün
sektörde yaratabileceği onbinlerce işsize dikkat çekiliyor.
Leica ile Fotoğraf
sohbetleri etkinliklerinin yedincisi 11 Nisan 18.30’da Leica Store İstanbul’da Sadık Üçok ve Engin Güneysu’nun katılımıyla gerçekleştirilecek.
Fotoğraf bir anın en ince
kesitlerini sokaktan toplayarak hem arşivsel ve hem de estetik bir imza ile
taçlandırır. Çünkü hayat sokaktadır. Sokak fotoğrafçılığı makine ve
aksesuarların kapalı mekânlardan dışarı ve taşınabilir formatta çıktığı günden
bu yana, 100 yılı aşan, gündelik hayatı belgeleyen ve şekillendiren süreçte,
insan ve mekân ilişkisini belki de en doğrudan yolla anlatan fotoğraf
biçimidir.
Murat Gür’ün moderatörlüğünde gerçekleştirilecek, sokak ve fotoğraf ilişkisine dair çok yönlü bu sohbete katılım herkese açık.
Sadık Üçok
1985 yılında başlayan
fotoğraf hayatını 1992 yılından bu yana profesyonel olarak sürdürüyor. Ulusal
ve uluslararası ödüllere sahip olan fotoğrafçı yurt içinde ve dışında birçok
fotoğraf sergisine katıldı, fotoğraf yarışmalarında jüri üyeliği yaptı.
2014-2018 yıllarında
Almanya’da fotoğrafçı Ralf J. Diemb ile birlikte 6 ayrı sergi açtı ve aynı
fotoğrafçı ile birlikte Almanya’da “Hayat-Leben” isimli bir fotoğraf kitabı
yayımladı. İkilinin, İstanbul Fotoğraf Müzesi’nde açtıkları sergi halen devam
etmektedir. Kitap, dergi ve reklam sektörü için grafik tasarım ve resimlemeler
yapmaya devam eden Sadık Üçok, İfsak’ta ve kişilere özel Fotoğraf ve Photoshop
eğitmenliğinin yanı sıra Belgesel ve Sokak Fotoğrafçılığı alanında çalışmalarını
sürdürüyor.
Engin Güneysu
1981’de Samsun’da doğdu. Fotoğrafçılık kariyerine 2004 yılında İzmir’de Cena Reklam Ajansında fotoğraf editörü olarak başladı. 2008 Uluslararası National Geographic Fotoğraf Yarışması Türkiye ayağında, gezi kategorisinde ikincilik ödülü aldı. Bununla birlikte eserleri birçok yarışmada ödül, derece ve sergilemeye hak kazandı.
Fotoğrafları 2011’de
açılan Türkiye Fotoğraf Müzesi özel koleksiyonunda yer almaktadır. Şu sıralar
çeşitli dergiler için editoryal işler çekip 2012’den bu yana Agence Le Journal
fotoğraf ajansı bünyesinde fotoğrafçılık yapmaktadır.
Sokak Fotoğrafçılığı ve Mobil Fotoğrafçılık üzerine yurt içinde ve dışında atölyeler düzenlemekle beraber bu günlerde fotoğraf kitabı ve belgesel video çalışmalarına ağırlık vermektedir. (Yeşil Gazete)
İstanbul’daki yerel seçimlere yönelik itirazları değerlendiren Bahçeli, toplum vicdanı huzur bulmayacaksa yeni bir seçim düşünülebileceğini, yasal süre olan 60 günden sonraki ilk Pazar günü yeniden seçime gidilebileceğini söyledi
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, Ankara’da Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile yaptığı görüşme
sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Yanıtlardan çıkan satır başları şöyle:
İtirazlar demokratik hak: Mahalli idareler seçimleri, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra uygulanan ilk mahalli idareler seçimleridir. Geçmişte kazandığı öneme artı olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle de uyumlu şekilde çalışabilecek, sistemi sağlam taşıyabilmek açısından önemleri bir kat daha artmıştır.
Bu seçime o açıdan yaklaşılmıştır.
Seçimlerden sonra, her seçimde olduğu gibi rakamlar, sayım sırasındaki
farklılıklar her siyasi partiye göre itirazlar yapılmaktadır. Bu itirazlar
demokratik bir haktır. İtirazları da en kısa zamanda değerlendirmek suretiyle
Türkiye’yi normalleştirmekte yarar vardır.
İstanbul’da
kargaşa var: Şu anda bazı yerlerde itirazlar cevap
bulmakla, mazbatalar alınmakla beraber özellikle Türk siyasi hayatında önemli
yeri olan, uluslararası gözlemcilerin yakından takip etmiş olduğu İstanbul’da bir
kargaşa yaşanmaktadır. Böyle bir süreç içerisindeyken, karşılıklı istikrarı
bozucu davranışlara, seçim sonucunda mazbatayı kim alırsa alsın Türkiye’yi
sürüklemek doğru değildir. Bundan dolayı itirazların sonucu alınmalıdır. Karar
neyse YSK kararını vermelidir.
Ama bütün bunlara rağmen ortada hala
seçimin üzerindeki akılcı yaklaşımlar, Türkiye’yi kaosa, kargaşaya sürükleyecek
hatalara yöneliyor ise, Türkiye’yi huzursuzluğa itebilecek bu hatalardan
kurtulmanın yolu yine demokrasi içerisinde aranmalıdır.
60 gün sonra seçim yapılabilir: Eğer seçim sonuçları toplum vicdanında huzur
bulmayacak bir anlayış içerisinde sonuçlanmışsa, o vicdanı oluşturabilecek yeni
bir seçim de düşünülebilir. 60 günden sonraki ilk pazar günü seçim yapılabilir.
Bundan gocunmaya gerek yok. Şu an için YSK’ya yapılmış itirazları takip
etmeliyiz.
Mansur Yavaş, benim belediye başkanım değil: Mazbata başka beraat
etmek başka. Aklanmadan paklanmadan mazbatayı almış bir belediye başkanı olarak
görürüz. Ama ‘benim belediye başkanım’ diyemem.
İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi, Devrim Muhafızları’nın yabancı terör örgütleri listesine dahil edilmesine karşılık, CENTCOM’u terör örgütü listesine aldı. Cumhurbaşkanı Ruhani de ‘ABD daha fazla baskı kurarsa, IR8 santrifüjler geliştireceğiz’ dedi.
Uranyumu zenginleştirmek için kullanılan son nesil IR8 santrifüjlerinin, bir önceki versiyonuna göre 15 kat daha güçlü olduğu ifade ediliyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ordunun bir parçası olan Devrim Muhafızları’nı ABD’nin yabancı terör örgütleri listesine eklendiğini duyurması, İran’da büyük tepki topladı. İran Milli Güvenlik Konseyinden yapılan yazılı açıklamada, ABD hükümet i”terörizmin destekçisi” olarak nitelendirilirken, ABD Merkez Kuvvetlerinin (CENTCOM) ve onunla bağlantılı güçlerin terör örgütleri listesine alındığı belirtildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bu asılsız karar bölgesel ve evrensel güvenlik ile barış için tehlikelidir. Ayrıca uluslararası hukuk ile BM kararlarının da ihlalidir. DMO, bölgedeki müttefikleriyle birlikte El Kaide, İŞİD, Nusra ve diğer terör örgütlerine karşı mücadele etmiştir.”
Beyaz Saray’dan önceki gün Trump adına yapılan yazılı açıklamada, “Devrim Muhafızları Ordusu, İran hükümetinin küresel terörizm kampanyasını yönlendirme ve uygulama konusundaki ana aracıdır” ifadelerine yer verilmişti.
Ruhani’den geliştirilmiş
santrifüj açıklaması
İran
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de bugün, Washington’un baskıyı sürdürmesi halinde
ülkesinin IR-8 adı verilen ve uranyum zenginleştirmede kullanılan yeni model santrifüjleri
geliştireceğini duyurdu. İran Nükleer Teknoloji Günü kutlamaları kapsamında
konuşan Ruhani, ABD’nin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör
örgütleri listesine almakla hata ettiğini zira bu adımın İranlıları tek çatı
altında toplayacağını savundu.
Ruhani,
“Devrim Muhafızları Ordusu, gerek yurt içinde gerekse Suriye’den Irak’a,
Ortadoğu’nun birçok yerinde her zaman için teröristlere karşı savaştı ve
terörle mücadelede İran’ın en etkin gücü oldu” ifadelerini kullandı.
İran, 5+1
ülkeleriyle yapılan nükleer anlaşma kapsamında IR8 model santrifüjlerin test
edilmesini askıya aldığını bildirmişti. Son nesil santrifüjlerin (IR8) bir
önceki versiyonuna (IR6) göre 15 kat daha güçlü olduğu ifade ediliyor.
Diktatör El-Beşir’i protesto edenlere polisin açtığı ateş, canlı yayınlara yansıdı. Asker ise eylemcileri koruyor
Sudan’da geçtiğimiz yılın sonlarında, El-Beşir hükümetine karşı başlayan protestolarda şimdiye dek 37 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda yaralı var.
Sudan’da gerçekleştirilen hükümet karşıtı protestolarda, eylemcilere ateş
açıldı. Başkent Hartum’daki Savunma Bakanlığı binası önünde toplanan
protestoculara polisin ateş açtığı, askerlerin ise aktivistleri korumaya
çalıştıkları belirtildi.
Sudan’ın diktatör başkanı El-Beşir’e karşı
gerçekleştirilen protestolarları canlı yayınlayan Al- Hadath TV ve Al Jazeera’nın
yayını sırasında bir anda duyulan silah sesleri üzerine protestocuların kaçmaya
başladığı görüldü. Kanal muhabirleri ateşi, kalabalığı dağıtmak için polisin
açtığını kaydetti.
Meydanda bulunan aktivistler de sosyal medya üzerinden
yaptıkları paylaşımlarda Savunma Bakanlığı binasında nöbet tutan askerlerin
protestocuları korumaya çalıştığını anlattı.
37 kişi
öldü, 1000’e yakın tutuklama
El- Beşir’e karşı protestolar 19 Aralık 2018’de başlamıştı.
Başlangıçta ekonomik reform talebiyle başlayan protestolar, kısa sürede 30
yıldır süregelen el- Beşir yönetimine karşı bir eylem hâline geldi. Polis
eylemlere biber gazı, ses bombaları ve ateşli silahlarla müdahale etti. Protestolarda
şu ana kadar 37 kişi hayatını kaybetti ve 800’den fazla kişi tutuklandı. Dün
yapılan protestolarda da askerin protestocuları polise karşı korumaya çalıştığı
belirtilmişti.El- Beşir ise “Muhalefet yerime geçmek istiyorsa bunu
sandıkta yapmalı” demişti.
Bazı kaynaklar El- Beşir’in ülkeden kaçtığını iddia ediyor