Ana Sayfa Blog Sayfa 2497

Yeni Zelanda saldırganı: Suçsuzum

Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde, iki camide 51 kişiyi katleden Brenton Tarrant çıktığı mahkemede suçsuz olduğunu söyledi.

Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerinde 51 kişiyi katletmek, 49 kişiyi yaralamaktan mahkemeye çıkan Brenton Tarrant, suçsuz olduğunu ileri sürdü. Tarrant, Christchurch Yüksek Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Auckland kentindeki yüksek güvenlikli Paremoremo Cezaevi’nden video bağlantısıyla katıldı. Avukatları aracılığıyla kendisine yöneltilen 51 cinayet, 40 cinayete teşebbüs ve terör eylemiyle ilgili ifade veren Tarrant, “suçsuzum” dedi.

Akıl sağlığı yerinde

15 Mart’ta düzenlenen saldırıda yaralananlar ve mağdur yakınlarının da izlediği duruşmada, yetkili kurumlardan gelen raporların saldırganın akıl sağlığının yerinde olduğunu gösterdiğini açıklayan Yüksek Mahkeme Hakimi Cameron Mander, ‘‘Tarrant’ın zihinsel sağlık değerlendirmesi tamamlanmıştır. Davacının savunma yapma, avukatlarına bilgi verme ve mahkemeye yanıt verme konusunda herhangi bir sorunu yoktur’’ ifadelerini kullandı.

Savcılık; polis, Yeni Zelanda Kraliyet Hukuk Ofisi ve Christchurch Kraliyet Avukatlar Bürosu’nun daha önce aldığı ortak karar uyarınca sanığın 51 cinayet ve 40 cinayete teşebbüsün yanı sıra terör eyleminden de yargılanmasını talep etti. Bir sonraki duruşma, 4 Mayıs 2020’de.

Tarrant’ın saldırısında üç Türk vatandaşı da yaralanmış, ağır yaralanan Zekeriya Tuyan, tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde 48 gün sonra hayatını kaybetmişti.

Döviz haberi yapan iki gazeteci ve haberi paylaşan 50 kişiye hapis istemiyle dava açıldı

BDDK’nın suç duyurusu üzerine Bloomberg’te 2018’de yayınlanan “ekonomik kriz ve döviz” haberi hakkında açılan davada “Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatmaya çalışmak”la suçlanan gazeteciler için beş yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bloomberg TV’de 2018’de yayınlanan ‘ekonomik kriz ve döviz’ haberiyle ilgili aralarında haberi yapan gazeteciler, haberi sosyal medyada paylaşan sanatçı ve yorumlayan ekonomistlerin de olduğu 50 kişi hakkında BDDK’nın suç duyurusu üzerine dava açıldı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç’ın ekonomik kriz ve dövizdeki dalgalanmalarla ilgili Bloomberg’te yer alan haberlerini yargıya taşıdı. BDDK sadece haberleri yapanlara değil, bu haberler hakkında yorum yapan sanatçı ve ekonomistleri de davaya dahil etti. Dava açılanlar arasında Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Gazi Kozanoğlu, Sedef Kabaş Yirmibeşoğlu gibi isimler var.

BDDK, suç duyurusunu 14 Ağustos 2018’de yaptı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da hazırladığı iddianameyi 27 Mayıs 2019’da mahkemeye sundu. İddianamede gazeteciler Karakaya ve Yalınkılıç hakkında “Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatmaya çalışmak” gerekçesiyle iki ila beş yıl hapis cezası isteniyor. Davanın ilk duruşması 20 Eylül’de, İstanbul’da görülecek.

Bloomberg ‘acil durum toplantısı’ demişti

Haberin yapıldığı dönemde ekonomide verilerin kötü gelmesi sonrası başlayan kur artışları, ABD ile yaşanan ‘Pastör Brunson krizi’nin ardından zirveye çıkmıştı. Liranın dolar karşısında bir günde yüzde 17 değer kaybetmesi sonrası bankaların döviz talebini karşılamakta zorlandığı belirtilmiş, Bloomberg ise BDDK’nın bu durum karşısında bankalarla ‘acil durum toplantısı’ düzenlediğini  bildirmişti.

İddianameden: Gerçeğe aykırı ve maksatlı ifadeler

Davaya ilişkin iddianamede şöyle dendi: “Ülkemiz Bankacılık sisteminin 2001 yılından bu yana karşılaştığı en ciddi döviz krizi ile karşı karşıya olduğu. İki bankanın 10.08.2018 tarihinde döviz kabul etmediği, bir bankanın ise 5 bin dolar çekilmesine ilişkin bir müşteri talebini yerine getiremediği, döviz hesaplarından para çekilmesine ilişkin taleplerde önemli artış olduğu, BDDK’nın 11.08.2018 cumartesi günü tüm üst düzey banka yetkililerini toplantıya çağırdığı gibi ülkemiz bankacılık ve finans sisteminin acz içinde olduğu izlenimi vermeye çalışan gerçeğe aykırı ve maksatlı ifadelere yer verildiği. Yürütülen soruşturmada, haber siteleri dışında gerçek kişiler tarafından oluşturulan sosyal medya hesapları üzerinden aynı amaca hizmet eder nitelik saldırılarda bulunulduğunun belirlendiği tespit edildi.”

BDDK daha önce de ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan hakkında dövizde ‘manipülatif işlem’ yaptığı iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Bloomberg: Muhabirlerimizin yanındayız

Bloomberg News Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwait, bu gelişmelerin ardından yaptığı açıklamada haberi yazan gazetecileri savundu ve Bloomberg News’in muhabirlerinin yanında olduklarını ve bu süreçte onlara destek olacaklarını kaydetti.

YSK yine kamu görevlisi olmayanları görevlendirdi

İstanbul seçimlerini ‘seçim kurulunda kamu çalışanı olmayanlar görev yaptı’ gerekçesiyle iptal eden YSK, 23 Haziran için yine banka çalışanlarını göreve çağırıyor.

23 Haziran’da yenilenecek İstanbul Büyükşehir Başkanlığı seçimlerinde, kamu görevlisi olmayan banka çalışanlarına sandık kurulunda görev yapmaları için tebligat yapıldı. 31 Mart’ta CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimlerin YSK tarafından iptal gerekçelerinden biri de “Bazı sandık kurullarında kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı ve üyelerin görev yapması” idi. Durumdan rahatsız olan banka çalışanları görev almak istemese de, ilçe seçim kurullarına “görev yapmamak” üzere başvuran çalışanların dilekçelerinin reddedildiği öğrenildi.

Cumhuriyet’ten Kayhan Ayhan’ın haberine göre daha önce bankalar aracılığıyla gönderilen tebligatlar bu kez direkt kişinin kendisine gönderildi. Ulaşılamayan banka çalışanlarına ise ailelerine kadar aranarak ulaşılmaya çalışıldı. Çalışanlarının rahatsızlığı üzerine bankalardan biri tarafından aranan ilçe seçim kurulları ise “ölüm” gibi nedenler olmadan çalışanların seçimde görev almaları gerektiğini bildirdi.

Araştırma: Amerikan ordusu, Portekiz’den daha fazla sera gazı salıyor

Araştırmalara göre, ABD Savunma Bakanlığı, Pentagon, 2017 yılında 59 milyon ton karbondioksit ve diğer sera gazlarını atmosfere saldı.

ABD‘’nin savunma operasyonlarının, İsveç ve Portekiz gibi sanayileşmiş ülkelere göre atmosfere çok daha fazla sera gazı emisyonu gönderdiği belirlendi. Geçtiğimiz Çarşamba günü, Brown Üniversitesi tarafından yayımlanan ve kapsamlı verileri derleyen çalışmaya göre, Savunma Bakanlığı Pentagon,  2017’de yaklaşık 59 milyon ton karbondioksit ve diğer sera gazlarını atmosfere saldı. Araştırmaya göre,  Pentagon’un söz konusu emisyonu, “herhangi bir yılda… bir çok küçük ülkenin sera gazı emisyonundan çok daha fazla. ”

Araştırmayı makale haline getiren Boston Üniversitesi’nin siyaset bilimi öğretim görevlisi Neta Crawford, “Pentagon bir ülke olsaydı, sera gazı emisyonları onu dünyanın 55’inci en büyük katkı sağlayıcısı yapardı” dedi: ““Emisyonları azaltmak için burada pek fazla yer yok.”

Pentagon, Reuters’in konuyla ilgili sorularını yanıtlamadı.

ABD, Çin’in ardından ikinci salım sorumlusu

Crawford, askeri birliklerin ve kullanılan silahların enerji tüketiminin yaklaşık% 70’ini oluşturduğunu, sera gazı emisyonunun çoğunlukla jet ve dizel yakıtın yanmasından kaynaklandığını söyledi. Amerikan ordusu, böylece Küresel Karbon Atlası’na göre, uluslararası araştırmalarda, dünya çapında 65’inci sırada yer aldığı belirlenen İsveç’in yıllık emisyonunu gölgede bıraktı. Crawford, ABD Savunma Bakanlığı’nın emisyonlarının Atlas’ta 57. sırada yer alan Portekiz’den de daha fazla olduğunu belirtti.

ABD; iklim değişikliğinin temel sorumlusu olan karbondioksiti atmosfere en çok salan Çin’in hemen ardında bulunuyor. Pentagon da  Ocak ayında, Amerikan Kongre’sine sunduğu raporunda iklim değişikliğini “ulusal güvenlik sorunu” olarak nitelendirmiş ve bunun olumsuz etkilerine hazırlanmak için çok yönlü girişimler başlattığını açıklamıştı.

 

Hakim: Akademisyene beraat, o mahkemenin ayıbı

Barış Akademisyenlerinin yargılandığı davada mahkeme avukatın örnek olarak sunduğu beraat kararını ‘O beraat o mahkemenin ayıbı’ sözleri ile değerlendirdi; akademisyen Levy’e 2.5 yıl hapis cezası verdi.

Barış bildirisine imza attığı için yargılanan akademisyenlerden Noemi Levy bugün yapılan duruşmada 30 ay hapis cezası aldı. Hakim, avukatın sunduğu örnek olaydaki beraat kararı için “O beraat o mahkemenin ayıbı” ifadesi kullandı.

 

Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılandıkları duruşmalara Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam edildi. 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada Noemi Levy, mütalaaya karşı görüşü sorulduğunda  “Mütalaayı biliyorum, savunmam aynı” yanıtını verdi. Levy’nin avukatı İnayet Aksu ise “Anayasa Mahkemesi Ayşe Çelik davasında hızla karar verdi. BAK başvurularını birleştirdi. Alacağı kararı beklememiz gerekiyor” şeklinde görüş bildirdi. Aksu’nun AYM kararı için beklenmesi yolundaki talebi mahkeme tarafından reddedildi.

Avukat Aksu’nun “Samimiyetle anlamaya çalışıyorum, niye bu kadar farklı düşünüyoruz diye” şeklindeki sözlerine ise hakim “Siz öyle diyorsunuz da beklemek zorunda değiliz AYM kararını” yanıtını verdi.

Aksu’nun aynı konuyla ilgili bir beraat kararını örnek vermek istemesi sırasında ise hakim sözünü keserek “O beraat o mahkemenin ayıbı. Terör örgütünü övmek ifade özgürlüğü mü? Bir bayana tecavüz etmek ifade özgürlüğü müdür? Yani şurada bir kadına tecavüz edilse bunu savunabilir misiniz? dedi.

İnayet Aksu’nun Levy hakkında beraat talep etmesinin ardından karar için duruşmaya ara verildi. Aranın ardından  mahkeme Levy için 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti. Ertelenmeyen mahkumiyet kararı, itiraz yoluyla İstinaf Mahkemesi’ne taşınacak.

37’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan akademisyenler Belin Benezra ve Şenay Çınar hakkında da  “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 1’er yıl 3’er ay hapis cezası kararı verildi. Her iki kararda da hükmün açıklanması geri bırakıldı.

 

Rusya Komünist Partisi ‘Çernobil’e erişim yasağı istedi

Rusya Komünist Partisi “yalanlarla dolu, Sovyet halkı ve hükümetini şeytanlaştırıyor’ dediği Çernobil dizisinin erişime engellenmesini; yönetmeni, senaristi ve yapımcısına ‘karalama davası’ açılmasını istedi.

Dünya tarihinin en büyük nükleer faciasını ele alan ve izlenme rekorları kıran Çernobil dizisine Rusya’dan tepki dinmiyor. Son olarak, Komünist Parti ülkede diziye erişimin yasaklanması için resmi başvuruda bulundu. Komünist Parti, Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu’na (Roskomnadzor) ABD’li HBO’nun Çernobil isimli mini kurgu dizisine erişimin engellenmesi hakkında başvuruda bulundu. Parti ayrıca dizi hakkında “karalama davası” açılmasını da destekliyor.

Sputnik’in haberine göre, Rusya Komünist Partisi’nden yapılan açıklamada, İcra Kurulu Başkanı Sergey Malinkoviç, “Roskomnadzor, bu çirkin diziye erişimi tüm izleyiciler ve kaynaklarda engellemeli. Dizinin yönetmeni, senaristi ve yapımcısı hakkında da karalama davası açılmalı” ifadelerini kullandı.

Dizide, 1986’da meydana gelen nükleer kaza ve Sovyet devletinin soruşturmayı ele alış biçimi anlatılıyor.

İdeolojik araç

Roskomnadzor’a ve İçişleri Bakanlığı’na konuyla ilgili başvuruda bulunduklarını belirten Malinkoviç “Nisan 1986’da gerçekleşen dramatik olayla ilgili dizi, hem Sovyet hükümeti hem de Sovyet halkını şeytanlaştırmak ve itibarsızlaştırmaya yönelik ideolojik bir araç” değerlendirmesinde bulundu. Malinkoviç “DizideSki kahramanların davranışları ve motivasyonları, kurum ve ekip içi ilişkilerin işleyişi, Sovyet toplumundaki ahlaki ortam, başlı başlına kesinlikle birer yalan örneği” dedi.

Çocuk parkına JES kuyusu

Salihli’de imar planlarında çocuk parkı geçen yere JES kuyusu açan şirket, köylülerin tarlasına giden yolu da kapattı

Manisa Salihli’de, Jeotermal Enerji Santrali (JES) şirketi SANKO, planlarda çocuk parkı olarak geçen yere üç tane JES kuyusu açtı. Yöre halkının aylardır süren mücadelesine ve açılan davalara rağmen çalışmalarına devam eden şirket, şimdi de çiftçilerin tarlasına giden yolu kapattı.

Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre, Salihli Belediye Başkanlığı tarafından 2017 yılında yapılan ihaleyle SANKO Şirketi’ne yıllık 16 bin lira bedelle 3 yıllığına kiraya verilen arazi, imar planlarında park ve çocuk oyun bahçesi olarak geçiyor. Kira sözleşmesinde “kullanma amacı dışında kullanılamaz” maddesi yer alan alanda şirket, üç jeotermal derin kuyusu açtı. Konutların yanı başında, çevresi tarım alanları ve bağlarla dolu araziyi “park” olarak kiralayan şirket, araziyi üç jeotermal kuyusunun yanı sıra trafolar, beton kulübeler, borular ve dev iş makineleri ile doldurdu.

‘Dilekçelerimize yanıt verilmiyor’

Açılan JES sondaj kuyularına 50 metre uzaklıkta evi bulunan Emekli Öğretmen Hakkı Uysal, yapılan kiralama sözleşmesine tamamen aykırı olan bu durumun yasalara da aykırı olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, “Tahmin ediyoruz çünkü kurumlara verdiğimiz dilekçelerin hiçbirine yanıt verilmiyor” dedi.

SANKO Şirketinin belediye ile yaptığı kira sözleşmesinin 8 ay sonra biteceğini belirten Uysal, “Enerji şirketleri insanların yaşam alanlarında orada kimse yaşamıyormuşçasına davranmaktalar. İlk günden bugüne neler yaşandığını burada oturan ahali gayet iyi bilmektedir. Gürültüler, toz, koku… Son olarak şirket, çıkan akışkanın tahliye ve geri dönüşüm borularını döşeme esnasında bağa giden yolu kapatmış, ulaşımı engellenmiştir” diye konuştu. Uysal, konuya dair suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

“Bağıma giremiyorum”

Şirketin yaptığı boru döşeme çalışmaları nedeniyle yolu kapanan ve günlerdir bağına gidemediğini söyleyen çiftçi Serdar Akduman da şunları söyledi: “Şirket, bayramdan önce boru döşeme bahanesiyle bağımıza giden yolu kapattı. Tepkilerimiz sonrasında yol, geçtiğimiz günlerde yeniden açılmıştı ama şimdi başka bir yerden boydan boya araziyi kazarak tekrar yolumuzu kapattılar. Bereket bu aralar yağış var ve sulamaya gerek duymuyoruz ama ilaç atmamız gerekiyor, bağımıza gidemiyoruz. Toz, bağlara ve çevrede yaşayan insanlara çok büyük zarar veriyor.”

Ekvador Anayasa Mahkemesi eşcinsel evliliği kabul etti

Eşcinsel iki çiftin başvurusunu değerlendiren Ekvador Anayasa Mahkemesi, eşcinsel evliliğin yasal olduğuna hükmetti. Gerekçe; eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı.

Güney Amerika ülkelerinden Ekvador’da Anayasa Mahkemesi eşcinsel evliliğin yasal olduğuna hükmetti. Anayasa Mahkemesi‘nin dokuz üyesinden beşinin oyu ile alınan kararda aynı cinsiyete sahip iki kişinin evlenmesinin yasalara uygun olduğu belirtildi. İki eşcinsel çiftin başvurusunu değerlendiren mahkeme, bütün insanlar arasındaki eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını karara gerekçe olarak gösterdi.

Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı nitelikteki hükmü, toplumunun büyük bölümü geleneksel, muhafazakâr ve Katolik dinine mensup olan ülkede tarihi bir adım olarak değerlendirildi. Ekvador’un anayasasında evlilik, kadın ve erkek arasındaki birliktelik olarak tanımlanıyor. Ancak 2015 yılında yapılan yasal düzenleme ile eşcinsel evlilikler de kabul edilmişti.

Deutsche Welle’deki habere göre, mahkemede ret oyu kullanan dört üye, eşcinsel evliliğin yasallaşabilmesi için parlamentoda anayasa değişikliğine gidilmesini savunuyor. Ancak anayasa hukuku uzmanı Gustavo Medina, Anayasa Mahkemesi’nin kararının “yükümlülük” getirdiğine işaret ederek, kararın ilgili kurumlar tarafından uygulanması gerektiğine dikkat çekti.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı LGBTİ’ler tarafından sokaklarda sevinçle karşılandı. Başvuruyu yapan Efrain Soria, bu karar sayesinde eşitliğin sağlandığını belirterek, eşcinsellerin artık saklanmak zorunda kalmayacağını söyledi.

Güney Amerika’da eşcinsel evliliğe 2010 yılında ilk izin veren ülke Arjantin olmuştu. Ardından Uruguay, Brezilya ve Kolombiya’da da eşcinsel evlilik yasal olarak kabul edilmişti.

TÜİK: Türkiye balık ihtiyacını artık çiftliklerden karşılıyor

İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, avlanan balık miktarı azalırken, yetiştiricilik artıyor. Sadece avlanan hamsi 17 yılda yarı yarıya azaldı. Nedeni ise denetimsizlik ve plansızlık. Kişi başına balık tüketimi de geriliyor.

Denetimsizlik ve plansızlık nedeniyle avcılıkla elde edilen balık miktarları azalırken, yetiştiricilik arttı; su ürünleri üretimi 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0.3 azalarak 628 bin 631 tona geriledi. Avcılıkla elde edilen hamsi 17 yılda yarı yarıya azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında su ürünleri avcılığı 2018 yılında yüzde 11.4 azalırken, yetiştiricilik yüzde 13.8 arttı. 2001 yılında hamsi avcılığıyla elde edilen hamsi miktarı 320 bin ton iken, geçen yıllar içinde bu sayı neredeyse yarı yarıya azalarak 158 bin tona geriledi. Türkiye’de en çok tüketilen balık türü açık ara farkla hamsi. Diğer taraftan hamsi avcılığı ile elde edilen hamsi miktarı yıldan yıla azalıyor.

Diğer balık türlerinde de benzer azalmalar söz konusu. 2001-2018 yılları arasında istavrit 26 bin tondan 13 bin tona, lüfer 13 bin tondan 2 bin tona, barbun 2 bin 500 tondan 1,500 tona geriledi.

2018 yılında Türkiye’de su ürünleri üretiminin yüzde 35.3’ünü deniz balıkları, yüzde 9.9’unu diğer deniz ürünleri, yüzde 4.8’ini iç su ürünleri ve yüzde 50’sini yetiştiricilik ürünleri oluşturdu.

TUİK verileri bölge bazında değerlendirildiğinde, deniz ürünleri avcılığıyla yapılan üretimde Doğu Karadeniz Bölgesi (yüzde 31.5) ilk sırada yer aldı. Bu bölgeyi Batı Karadeniz (yüzde 30.6), Marmara (yüzde 18.4 ), Ege (yüzde 15) ve Akdeniz Bölgesi (yüzde 4.5) izledi.

Yıllık kişi başına balık tüketimi ise 2007 yılında 8.6 kg iken 2018 yılında yaklaşık 2.5 kg azalarak 6.1 kg’a geriledi.

 

AKP Gençlik Örgütü’nden oyun videosu: Süperali

 

31 Mart sonrasında Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını alması beklenirken yapılan “Mazbata online” oyununun bir benzeri bu kez AKP’nin adayı Binali Yıldırım için yapıldı. Süper Mario oyunundan esinlenilerek hazırlanan videoda Yıldırım, üzerinde imzası olduğu Yüksek Hızlı Tren,Duble yol’ gibi projelerin yardımıyla, tüm engelleri aşıyor ve rakiplerini ardında bırakarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanıyor.

Oyunda Yıldırım’ın arkasında bıraktığı isimler arasında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da var. AK Parti Gençlik örgütünce hazırlanan oyunun adı ‘Süperali’.

Binali Yıldırım ise kendisi hazırlanan oyun videosunu Twitter hesabından “Süpersiniz gençler” diyerek duyurdu.