Ana Sayfa Blog Sayfa 2466

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi: S-400 ayrı domates ayrı

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, S-400 savunma sisteminin meyve-sebze sorunundan farklı olduğunu belirterek, ‘İkisinin de tabiatları farklı. Rusya Federasyonu’nun uyguladığı çok net karantina ve gıda güvenliği kuralları mevcut’ dedi.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Bloomberg Businessweek Türkiye dergisi muhabiri Mehmet Erdoğan Elgin‘e konuştu. Mülakatın ekonomik işbirliği ile ilgili bölümü şöyle:

Rusya’daki gümrüklerden dönen yaş meyve-sebze sorunu uzun yıllardır çözülemeyen bir mesele. Hatta S-400 pazarlığı bu işten çok daha çabuk ve kolay çözüldü. Ne olacak bundan sonra, bu sorunun çözümü için neler yapılacak?

YERHOV: S-400’leri domateslerden ayrı tutmak gerekiyor; doğal olarak ikisinin de tabiatları farklı. Rusya Federasyonu’nun uyguladığı çok net karantina ve gıda güvenliği kuralları mevcut. Federal Tarım Ürünleri Denetleme Ajansı bunları çok iyi bir şekilde denetliyor. Geçmişte Türk üreticilerine yönelik gıda güvenliği ile ilgili ciddi şikayetlerimiz vardı. Bu nedenle birçok ürüne karantina normlarına uymadığı için giriş izni verilmiyordu. Bugün ilgili kurumlar karşılıklı olarak çok sıkı bir iş birliği içinde ve bu iş birliğinin sonucu olarak ciddi bir ilerleme sağlandı. Mesela bu yılın ilk beş ayında 133 parti ürün geri gönderilmiş. Geçen yılın aynı döneminde ise bu sayı 300’den fazlaydı. İyileşmeyi görüyoruz. Bu da gösteriyor ki Türkiye’deki üreticiler, ihracatçılar ve yetkili kurumlar bu konuyu ciddiye alıp çalışıyorlar. Doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim.

İki tarafın kurumları arasında varılan mutabakat çerçevesinde 1 Temmuz tarihinden itibaren fumigasyon olarak tanımlanan haşereleri etkisiz hale getirmek için üretici noktasında gaz verme işleminin yapılması ardından Rusya’ya gönderilmesine başlandı.

Vizeler için Türk tarafı kurnazlık yapıyor

 Vizeler Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir konu. Rusya tarafı bu konuda önümüzdeki dönemde bir adım atacak mı?

YERHOV: Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Şunu anlamalıyız: Bu, hızlı bir şekilde çözülebilecek mesele değil. Muhtemelen bu çalışmaların ilk adımı hizmet ve hususi pasaport sahibi kişilere yönelik olacak. Diğer pasaport sahipleri için ilerleme daha sonra olacak. Ama bu konu değerlendirilirken Türk tarafının bazen kurnazlık yaptığını tespit ediyoruz. Türk tarafı her şeyi vizelerin kaldırılmasına bağlıyor. ‘Vizeler kaldırıldıktan sonra ticaret hacmi 100 milyar dolara ulaşır, Türkiye’den Rusya’ya gelen turist sayısında patlama yaşanır’ gibi beyanatlar veriliyor.

Aslında 2010 yılında vize serbestliği anlaşması imzalandı ve çoğu konuyu o anlaşmayla çözmüştük. O dönemde de çok sayıda vize verirdik. Ama bu da o kadar önemli değil. O dönemde Türkiye’den Rusya’ya gelen kişi sayısında bir artış sağlandı, ama bu artış gerçek turist sayısına yansımadı. Buradaki ziyaretler ya iş amacıyla ya da ailevi meselelerle ilgili oldu. Ticaret de adım adım gelişiyordu, ama bu sadece vizeye bağlı olarak gerçekleşmiyordu.

 Hizmet ve hususi pasaport ile ilgili vize serbestliğinin kısa vadede olacağını belirttiniz. Yani bir yıl içinde olacak mı bu?

YERHOV: Temennimiz bunun çok daha kısa sürede gerçekleşmesi. Evraklar şu anda kurumlar arasında gidip geliyor.

ODTÜ’deki ağaç katliamı görüntülendi

ODTÜ Kampüsü’ndeki Kavaklık bölgesinde dün gerçekleştirilen ağaç katliamının havadan çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’de yapılmak istenen Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurduna karşı direniş 15 Mayıs’tan beri devam ediyor. Arazinin, üniversitenin söz hakkı olmayacak şekilde devredilmesi, kampüs ekosisteminin zarar görebileceği ve yurdun gerici yapılanmaları güçlendirebileceği endişeleri nedeniyle öğrenciler inşaat alanına kurdukları çadırlarla yaklaşık iki aydır direniyordu. Dün polis zoruyla onlarca ağaç katledildi. Katliamın fotoğrafı sonradan ortaya çıktı. Havadan çekilen fotoğraflarda büyük bir yeşil alanın yok edildiği görüldü.

İşte öncesi ve sonrasıyla katliamın boyutu:

Trafik saldırganı baklavacılar tutuklandı

Pendik’te içinde hamile bir kadının da olduğu aracın yolunu keserek saldıran zanlı ifade vermek için Şehit Adil Gözalıcı Polis Merkezi’ne gitti. Polis amiri ifade vermeye gelen zanlı Hasan Sel’i kapıda karşıladı. Saldırganlar Seydioğlu Baklavaları’nın sahibi Hasan Sel ve Hüseyin Sel tutuklandı.

Pendik’te D-100 Karayolu’nda emniyet şeridinden gelerek öne geçmeye çalışan ve daha sonra da yol vermediği gerekçesiyle yol kesip saldıran Hasan Sel ve kardeşi Hüseyin Sel, haklarındaki soruşturma nedeniyle ifade verdi. İfade vermeye gittiği karakolda polisler tarafından kapıda karşılanan Hasan Sel ve olay sırasında yanında bulunan kardeşi Hüseyin Sel, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Yunus Emre Bahçıvan ve eşi Ayfer Bahçıvan çiftine saldıran iki kardeş hakkında çıkan haberler ve şikayet üzerine “mala zarar vermek” ve “trafik güvenliğini tehlikeye sokmak” suçlarından soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında şüpheli Hasan Sel, ifadesi alınmak üzere Pendik İlçe Emniyet Müdürlüğü Şehit Adil Gözalıcı Polis Merkezi’ne geldi.

Ehliyetine geçici olarak el konuldu

Konuyla ilgili olarak Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne bağlı Sivil Trafik Ekipler Amirliği görevlileri, aracın sürücüsü şüpheli Hasan Sel’e  toplamda bin 110 lira idari para cezası uyguladı ve ehliyetine de geçici olarak el konuldu. Zanlılar polis ifadesinde, emniyet şeridini kullanmadıklarını, şikayetçi çiftin üç kez kendi araçlarına çarptığını ve küfür ettiğini öne sürdü. Ayrıca iki araç arasında mesafe olmadığı için de aracın kaputunun üzerine çıktıklarını söylediler.

‘Camı açsaydı özür dileyecektik’

Hasan Sel savcılıktaki ifadesinde, emniyette verdiği ifadesini tekrar ettiğini belirterek, “Sadece camı açınca derdinin ve sıkıntının ne olduğunu sormak niyetindeydim. Kardeşim bir taraftan bana ‘Gerek yok gel gidelim, boş ver kötü saz sahibinindir’ şeklinde söylüyordu. Olayın bu aşamaya gelmiş olması nedeniyle bir anlık heyecanla, şahsın aynasına zarar verdim. İki araç birbirine bitişik olduğu için geçmek için diğer aracın kaputuna bastım. O anki psikolojimle kaputta zıpladım. Kesinlikle hamilelikle ilgili bir şey duymadım.” dedi.

Tahrik sonucu olmuş!

Olay sırasında üzerinde bulunan silahın taşıma ruhsatlı olduğunu kaydeden Hasan Sel, “Kesinlikle çıkarmam, teşhir etmem ve elimi belime dahi getirmem söz konusu değildir. Bu olay nedeniyle çok üzgünüm. Tahrik sonucu meydana gelmiştir. Kasten çarpma ve öncesinde hakaretler mevcuttur. Yine de şahısların uğradıkları maddi ve manevi zararları gidermek isterim. Bizim de çoluk çocuğumuz vardır. Ayrıca özür dilemek de isterim” ifadelerini kullandı.

Şüpheli Hüseyin Sel de savcılıktaki ifadesinde olay sırasında yaşadıklarını anlatarak, şunları söyledi: “Eğer camı açmış olsalardı özür dileyip ağabeyimi de alıp götürecektim. İçeriden kesinlikle bir ses duymadık. Ben bayanın olduğu hiçbir araçla diyaloğa kesinlikle girmem. Hamilelik olayını sosyal medyadan öğrendik. Bu olaydan dolayı çok üzgünüm. Maddi manevi zararlarını giderip, özür dilemeye hazırım. Firmamız ve ailemiz bu durumdan zarar görmüştür. Biz de hakaret ve mala zarar verme nedeniyle şikayette bulunduk. Ancak duruma göre şikayetimizi geri çekeriz.”

Polis merkezinde işlemleri tamamlanan Sel kardeşler, “Kara, Deniz Hava veya demir yolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” maddesinden de adli işlem yapılarak, savcılık tarafından tutuklanma talebiyle hakimliğe sevk edildi. Hakimlik, Hasan Sel ve Hüseyin Sel’in tutuklanmasına karar verdi.

Polis amiri açığa alındı

Şüpheli Hasan Sel’i kapıda karşılayarak elini sıkan polis amiri ise sosyal medyada oluşan tepkinin ardından açığa alındı. İki kardeşin sahibi olduğu Seyidoğlu Baklava markasına ise sosyal medyada boykot kampanyası başlatıldı.

 

Gar saldırısını önlemeyen Soylu’ya tazminat cezası

Mahkeme, bir ailenin başvurusu üzerine, ‘saldırıyı önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen” İçişleri Bakanlığı’nı 350 bin TL maddi-manevi tazminata mahkum etti.

Ankara Garı katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından açılan davada, “hizmet kusuru” yapmakla suçlanan İçişleri Bakanlığı, ailelere 350 bin TL. Maddi-manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Ankara 17. İdare Mahkemesi, “saldırıyı önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen” bakanlık hakkında ailelerin taleplerini ‘kısmen’ kabul etti.  Dönemin İçişleri Bakanı, halen görevde olan Süleyman Soylu‘ydu.

Ankara’da 10 Ekim 2015’de KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin örgütlediği “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingini gerçekleştirmek için Gar önünde toplananlara yönelik IŞİD’in gerçekleştirdiği bombalı saldırıda 103 kişi hayatını kaybetmişti.

Odatv’de yer alan habere göre IŞİD’in saldırısında hayatını kaybeden inşaat işçisi Tekin Arslan için; eşi Nebahat Arslan ile çocukları Suna Arslan ve Berfin Arslan bir dava açtı. Davacılardan Nebahat Arslan, Suna Arslan ve Berfin Arslan; Tekin Arslan’ın saldırıda hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak idarenin hizmet kusuru olduğunu, maddi ve manevi zarara uğradıklarını, idarenin bozulan ekonomik dengeyi yeniden sağlaması gerektiğini ileri sürdü.

Açılan davada, mahkeme, maddi-manevi tazminat talebini kısmen kabul etti.

Eski CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün‘ün de davacıların avukatlığını üstlendiği davada, Ankara 17. İdare Mahkemesi, “Saldırıyı önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen” İçişleri Bakanlığı’nı 350 bin TL maddi-manevi tazminata mahkum etti.

 

Ağaçları izin ve ruhsat almadan kesmişler

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ODTÜ’de yurt yapılmak istenen alanın kazı izni ve inşaat ruhsatı olmadığını belirtti.

ODTÜ’de Kredi ve Yurtlar Kurumu’na verilen Kavaklık arazisinde yurt yapımı için günlerdir direnen öğrenciler, alandan zorla çıkarılıp ağaçların kesimine başlandıktan sonra, yapılan işlemlerin hukuksuzluğu ortaya çıktı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, yaptığı açıklamada yapılan işlemlerin yasal olmadığını belirterek “Belediyemiz görevlileri yani resmi kamu görevlileri rektörün talimatıyla kampüse sokulmuyor ve görev yapmaları engelleniyor.” dedi.

Taşdelen’in yaptığı paylaşım şu şekilde:

“ODTÜ’de yurt yapılması istenilen alanda, Parselasyon yok, arsa şu anda kadastral parsel konumunda. Bu nedenle kazı izni ve inşaat ruhsatı yok. ODTÜ İmar Planı 12 no’lu plan notuna göre bu işlemleri yapmaya yetkili olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan da bunlar alınmış değil .Bu tespitler üzerine denetim yapmaya giden belediyemiz görevlileri yani resmi kamu görevlileri rektörün talimatıyla kampüse sokulmuyor ve görev yapmaları engelleniyor. Arkadaşlarımız bilahare kampüse girebiliyor ve tespitlerini yapıyor. Bütün bu hukuksuzluklar kabul edilemez. Rektör’e tekrar hatırlatıyorum. Belediye memurunun görevini yapmasını engelleyemezsin. Ruhsat almadan kaçak inşaat yapamazsın. Bu nedenlerle, Belediyemiz görevini yaparak, ruhsatsız şantiye binaları hakkında bugün tarihli zabıt tutmuştur.”

Ali Babacan AKP’den istifa etti

Kurucusu olduğu AKP’den istifa ettiğini duyuran Ali Babacan, yeni parti hazırlıklarına ilişkin ilk resmi açıklamasını da kamuoyu ile paylaştı.

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte yeni parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan, kurucusu AKP’den 18 yıl sonra istifa etti. Babacan istifasını duyurduğu metinde yeni parti hazırlıklarına ilişkin ilk resmi açıklamasını kamuoyu ile paylaştı.

AKP hükümetlerinde 13 yıl boyunca ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenen Ali Babacan, “Kamuoyunun bilgisine” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada yeni parti hazırlıklarını şu ifadelerle paylaştı:

“Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yeni bir çalışma başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Ben ve pek çok arkadaşım böyle bir çalışma için büyük ve tarihi bir sorumluluk hissetmekteyiz. Bu süreçte, aynı ahlaki ve toplumsal sorumluluğu hisseden çok sayıda insanla tanışmış olmak da bizim için çok sevindirici olmuştur.

İnanıyorum ki, karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü ancak, temsil gücü yüksek ve geniş bir kadro çalışmasıyla mümkün olacaktır. Beraberce çalışmak ve ortak aklı hedeflemek zorundayız. Çalışmalarımızın bağımsız ve özgür bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır. Her konuda beyaz sayfalarla işe başlamak gerekmektedir…”

Rus yetkiliden denizaltında ölen asker ailelerine: Onlar gezegeni felaketten kurtardı

Kremlin denizaltının misyonunu ‘devlet sırrı’ diyerek açıklamıyor

Geçen hafta nükleer denizaltında çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden 14 Rus denizcinin ölmeden önce “gezegeni felaketten kurtardığı” iddia edildi. Rus haber organı Open Media yüksek rütbeli bir ordu görevlisinin St. Petersburg’daki cenaze töreni sırasında ölen askerlerin yakınlarına bu bilgiyi verdiğini ileri sürdü.

The Independent’de yer alan habere göre, üst düzey ordu görevlisinin tören esnasında şunları söylediği kaydedildi: Bugün Barents Denizi’nin soğuk sularındaki bir savaş misyonu sırasında, denizaltı araştırma aracında ölenlere veda ediyoruz. 14 ölü, 14 hayat. Onlar canları pahasına silah arkadaşlarını ve gemiyi kurtardılar ve gezegeni bir felaketten kurtardı.

Rus hükümetinin denizaltının ismini ve misyonunu açıklamayı “bir devlet sırrı” olduğunu öne sürerek reddetmesi üzerine olay gizemini korumaya devam ediyor. Kremlin konuya ilişkin yaptığı bir açıklamada yangının denizaltıdaki batarya bölmesinde çıktığını söyledi.

Diğer yandan bu hafta başında Rusya Savunma Bakanı Sergei Shoigu mürettebatın “gerekli önemleri” almasının ardından denizaltıdaki nükleer reaktörün “kullanıma hazır” hale geldiğini belirtmişti.

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Andrei Kartapalov ise “kahraman” denizcilerin yangını kontrol altına almak için denizaltının kapısını mühürlediğini iddia etmişti.

Kremlin henüz tam olarak ne yaşandığına veya denizciler sayesinde büyük bir felaketin engellenip engellenmediğine yönelik bir açıklama yapmadı.

Loşarik veya A-31 adıyla bilinen, silahsız ve nükleer enerjiyle çalışan denizaltı açık deniz misyonları üstlenebilecek kapasiteye sahip. Denizaltı tasarımının tam hali gizli tutulsa da, araştırma yapma özellikli aracın 70 metre uzunluğunda gemi gövdesiyle daha büyük bir denizaltıya bağlı çalıştığı düşünülüyor. Yapımına 1988’de başlanan denizaltının 15 yılda geliştirildiği biliniyor. Araç, Rus ordusunun en gelişmiş derin deniz aracı diye tanımlanıyor.

Loşariğin özel deniz kuvvetlerinin misyonuyla bağlantılı olabileceğini ve okyanus tabanındaki iletişim kablolarına sızabildiği de ileri sürülüyor. Aracın 6 kilometre derine dalma kapasitesi bulunduğu belirtiliyor.

Arktik’deki Severomorsk üssünde Rusya’ya ait nükleer denizaltılar.

Rusya’daki yerel haber ajansı Severpost da, söz konusu küçük denizaltının daha büyük bir Podmoskovye atom denizaltına belirgin olmayan bir halatla bağlanmış halde Kola Körfezi’nin Barents Denizi’ne açıldığı noktada su yüzüne çıktığını yazdı.

İsimsiz bir balıkçıdan alıntı yapan ajans herhangi belirgin bir sorunu gözükmeyen küçük denizaltının hızlıca üsse geri döndüğünü kaydetti. Henüz bilinmeyen bir diğer konuysa denizcilerin kaçının hayatta kaldığı, kaçının da hastaneye götürülürken hayatını kaybettiği.

Shoigu mürettebattan 5 kişinin Severomorsk’taki bir hastanede tedavi gördüğünü onaylamıştı.

Alman iklim aktivistleri beş günlük greve çıkıyor

Köln’de beş gün aralıklık iklim grevi yapacak iklim aktivisti gençler, ‘Boş geçen dersler yerine iklim için etkili bir eylem yapmak istiyoruz’ dedi.

Almanya’nın Köln kentinde genç iklim aktivistleri beş gün aralıksız iklim grevi için bir araya geldi. İsveçli aktivist Greta Thunberg öncülüğünde başlayan “Gelecek için cuma günleri” (Fridays for future) eylemlerine destek veren genç aktivistler, bu kez tüm haftaya yayılan grevleri ile iklim krizine çözüm için yetkililere çağrıda bulunacak.

Euronews’in haberine göre, Almanya’da yaz tatiline girmeden önceki son haftayı değerlendirmek isteyen aktivistlerin sözcüsü, okulun son haftası boş geçen dersler yerine iklim için etkili bir eylem yapmak istediklerini söyledi.

Aktivistler, beş gün boyunca gece gündüz aralıksız sürmesi planlanan iklim grevinin kesintiye uğramaması için gruplara ayrıldı. Köln’de 8 – 12 Temmuz arasında gerçekleşecek eylemlere her gün 30 – 50 kadar aktivistin katılması bekleniyor. Genç aktivistlerin yaz tatili öncesi kapanış grevi cuma günü son bulacak. Beş günlük program, atölyelerle tartışma forumları düzenlenerek ve canlı müzik yayını yapılarak renklendirilecek. Eylemcilerin nihai amacı iklim değişikliğine karşı mücadele etmesi gereken siyasi mekanizmaları harekete geçirmek.

Genç aktivistler büyüklere şu soruları soruyor:

  • Belki de olmayacak bir gelecek için neden okula gidilmeli?
  • Hükümetlerimiz eğitimli, okumuş insanları dinlemiyorken neden eğitimli olmak için bu kadar çok çaba harcanmalı?

‘Bitcoin, İsviçre’den daha fazla enerji kullanıyor’

Araştırmalar kripto paraların her geçen gün çevreye daha fazla zarar verdiğini savunuyor. Bitcoin’i dünyada en fazla enerjiye ihtiyaç duyan 41’inci ‘ülke’.

Kripto para Bitcoin üretmek için gereken bilgisayar gücünün İsviçre’nin tükettiği enerjiden fazla olduğu ileri sürüldü. Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı yeni bir çalışmaya göre dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 0,25’i Bitcoin’e ait.

The Independent’de yer alan habere göre, araştırmacılar Bitcoin ağının gerçek zamanlı tüketimini hesaplamak için online bir ölçüm aracı kullandı.  Cambridge Bitcoin Elektrik Tüketimi Endeksi (CBECI) kripto paranın yıllık tüketim oranının, çalışmanın yayımladığı tarihte yaklaşık 60,45 terawatt olduğunu kaydetti. Bu da Bitcoin’i dünyada en fazla enerjiye ihtiyaç duyan 41. “ülke” yapıyor.

Bitcoin ağının büyük bir kısmı Çin’de kömür gücüyle çalışan enerji kaynaklarına bağlı üretim yapıyor.

Bitcoin kripto para madenciliği için gereken bilgisayar gücünden dolayı elektriğe ihtiyaç duyuyor. Bunun nedeniyse ağ üzerinden işlemleri onaylayarak ve kompleks matematik işlemlerini çözerek yeni Bitcoinler üretme süreci.  Diğer yandan Bitcoin ağı büyürken, daha da karmaşıklaşan yapıları çözmek için gerekli bilgisayar gücü de artıyor.

Bitcoin ağının 2018’deki enerji tüketimine dair daha önceki bir çalışmada da kripto paranın İrlanda kadar enerji tükettiği belirtilmişti. Yeni çalışmayla birlikte geçen yıldan bu yana Bitcoin enerji tüketiminin arttığı görüldü.

Geçen yıl mayısta yayımlanan ekonomist Alex de Vries’in çalışması ise Bitcoin’in kripto paranın popülerliğiyle aynı oranda büyümeye devam edeceğini ileri sürmüştü. Çalışma yayımlandığı tarihte Vries “Bilindik finansal sistemle karşılaştırıldığında bu büyük bir farklılık. Artan elektrik talebi iklimle mücadeledeki hedefimize ulaşmayı kolaylaştırmayacak” diye konuşmuştu.

Soyut enerji taleplerine çözüm olarak sunulan önerilerden bazıları madencilik firmalarının yenilenebilir ve çevre dostu enerji kaynakları kullanmaya yönelmesi.

Norveç’te faaliyet gösteren bir kripto para şirketi enerjisini yakınlarındaki bir hidroelektrik santralinden sağlıyor. Ancak Bitcoin ağının büyük bir kısmı Çin’de kömür gücüyle çalışan enerji kaynaklarına bağlı üretim yapıyor.

Londra’daki Onur Yürüyüşü’ne 1.5 milyon kişi katıldı

Londra Onur Yürüyüşü’nde dünyanın pek çok ülkesinden sanatçılar da yer aldı.

Londra’da hafta sonu gerçekleşen geleneksel onur yürüyüşü etkinlikleri resmi rakamlara göre bir buçuk milyon kişinin katılımıyla gerçekleşti. Müslüman bir politikacının ayrımcılığa karşı verdiği mücadele ve eşcinsel evliliğe verdiği destekle önyargıları kıran Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan da her sene olduğu gibi yürüyüşe katıldı.

Eşcinsel evlilik karşıtı liderler dövizlerdeydi

Bianet’in haberine göre, Londra’daki yürüyüşte dünya çapından LGBTİ+ haklarına destek vermeyen ülke liderlerinin isimler arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran lideri Ruhani de vardı. Liderler popart şeklinde renklendirerek dövizlerde yerini buldu.

Boris Johnson’dan U dönüşü

Ülkede başbakanlık için adı geçen Londra eski belediye başkanlarından Boris Johnson ise geçmiş yıllardaki homofobik söylemlerinin aksine “Eğer Başbakan olursam Britanya LGBTİ+ bireyler için eşitliğin merkezi olacak” ifadeleri yer alan bir fotoğraf paylaştı.

Başbakanlıkta son bir haftasına giren Theresa May ise LGBTİ+ bireylere “Artık sadece birkaç hafta daha başbakanızım, ancak ömrümün sonuna kadar dostunuz olacağım” diyen bir açıklama yaptı.