Ana Sayfa Blog Sayfa 2451

Aras’tan yeni bir çizgi roman: Varto

Nisan 1915. Birinci Dünya Savaşı dünyayı kasıp kavurmaktadır. Ölüm döşeğindeki babası, Hasan’a tehlikeli bir görev verir: Maryam ve Varto’yu güvenli bir yere ulaştırması gerekmektedir. Yollar tehlikelerle doludur. Üçünün yolculuğu, günümüze dek sürecektir…

Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan çizgi roman Varto, 1915’te başlayıp günümüze dek süren bir maceranın izini sürüyor: Birinci Dünya Savaşı’nın felaketlerle dolu karanlık günlerinde, Anadolu’nun doğusunda bir köyde, biri kız, biri erkek iki kardeşin, Maryam ve Varto’nun yolu, daha önce hiç tanımadıkları bir gençle, Hasan’la kesişir. İki kardeşin ailesi, adına “tehcir” denen bir ölüm yürüyüşüne çıkarılmıştır ve Hasan’ın son nefesine vermek üzere olan hasta babası, oğlundan, insaniyet namına Maryam ile Varto’yu güvende olabilecekleri bir yere ulaştırmasını ister. Ermenilerin malının mülkünün yağma edildiği, canlarının beş para dahi etmediği günlerde babasının böyle çetin bir talepte bulunmasına hiçbir anlam veremeyen Hasan, istemeye istemeye çıktığı bu tehlikeli yolculukta öfkeyle merhamet duyguları arasında gidip gelecektir. Boylarını aşan büyük gelişmelerin savurduğu hayatlarının dizginlerini Hasan’a teslim etmekten başka çaresi olmayan Maryam ve Varto ise, hem kendilerini hem Hasan‘ı dönüştürecek bu tekinsiz serüven sırasında hem hayatta kalmanın, hem de sevdiklerine kavuşmanın yollarını arayacaktır.

Okur, beklenmedik gelişmelerin heyecanı hep yüksek tuttuğu sayfalarda ilerlerken, kaderleri birbirine bağlanmış bu üçlünün hikâyesinin, yaşadığımız zamanlara ulaşan, Türkiye sınırlarını da aşan akışını nefes nefese takip edecek.

Çizgi roman dünyasının önde gelen ülkelerinden Fransa’da büyük beğeniyle karşılanan Varto, Anadolu topraklarında binlerce kez tekrarlanan acılı ve kanlı bir sırrın kara kutusunu açmaya cüret ediyor.

 

Bozcada Caz Festivali başladı

3dots, allaturca ve Pavli Bozcaada işbirliğiyle gerçekleştirilen Bozcaada Caz Festivali, bu yıl 19 – 21 Temmuz 2019 tarihlerinde düzenlenecek.

Festivali bu yılki programı yine türler arası geçişlerle dolu. Festival sahnesinde Londra’dan çıkan ve çağdaş cazın en heyecan verici yeteneklerden biri olarak görülen davulcu Yussef Dayes; yerli müziğinin etkileyici kadın vokallerinden Birsen Tezer; blues ve caz müziği Anadolu’nun tarihi ile sentezleyen Erkan Oğur Anatolian Blues Project; caz ve hiphop’ı kendine özgü tarzda harmanlayan Berlin’in dinamik ismi Bobby Rausch ft. Giw; Tuluğ Tırpan, Eylem Pelit ve Volkan Öktem’in yeni projesi Pow Trio ve çok daha fazla ismi ağırlıyor

Keşif programı

Bu yıl müzik dışında farklı disiplinlerden oluşan ‘Keşif’ programıyla festivalin enerjisi Bozcaada’nın farklı noktalarına taşınacak. Bu bölümde, beden odaklı ve doğaya dönüş atölyeleri, gastronomi etkinlikleri, söyleşiler, gösterimler ve keşif rotaları gibi çok çeşitli bir program seçkisi sunuluyor.

Kendine Has’ın katkılarıyla gerçekleştirilecek Ayşe Köroğlu ile ‘Kendine Has Atıştırmalıklar’ atölyesi başta olmak üzere, Levon Bağış’ın ‘Wise Selection Tadımı’, Meleklerin Payı ile ‘Jack Lives Here Tadım Etkinliği’ ve hayatTEKkeşfet ‘Mehmet Başkaya ile Sohbet’ ‘Keşif’ programının gastronomi bölümünü oluşturuyor. Tek Başına da Olur ile ‘Doğa ile Uyumlu Kendine Has Yaşam’, Yoga, ‘Hayvandan İnsana’ ve Vücut Farkındalığı atölyeleri ve Ada’da Ses Yürüyüşü de programın bedene ve doğaya döndüğü bölümü. 140journos’un Ekonomik Kriz ve Değişen Kültür Harcamaları belgesel gösterimi ve ardından gerçekleşecek oturum ile kültür.limited ve Curious Community ortaklığında yapılacak Kültür, Şehir ve Köprüler Kurmak başlıklı panel ‘Keşif’ programının diğer içeriklerinden.

Düzce’de sele kapılan bir kişinin cesedi bulundu

Sel ve heyelan felaketi yaşayan Düzce’nin Akçakoca ilçesine bağlı Esmahanım ile Uğurlu köyü arasındaki  dere yatağında bir kadının cesedine ulaşıldı. Selde yedi kişi kayboldu.

Düzce Valiliği’nden yapılan açıklamada, Düzce’nin Akçakoca ilçesine bağlı Esmahanım ile Uğurlu köyü arasında dere yatağında bir kişinin cesedinin bulunduğu belirtildi. Akçakoca Devlet Hastanesine kaldırılan kadının cenazesi, kayıp kişilerin yakınları tarafından teşhis edildi. Cenazenin kayıp olarak aranan 42 yaşındaki Fatma Töngel’e ait olduğu belirlendi.

Esmahanım köyünde kaybolan Cengiz (53), Fatma (42) ve Kağan Töngel (3), anne Nilgün (39) ile kızları Funda (9), ikizler Sanem ve İlayda Sinem Kaplan (7) için AFAD, Türk Kızılay, jandarma, İl Özel İdaresi, 112 Acil Servis, UMKE, gönüllü kurtarma ekipleri ve eğitimli köpekler ile karadan, helikopter ve İnsansız Hava Aracı (İHA) ile de havadan arama-kurtarma çalışması yürütülüyor.

Binlerce kilometrelik demiryolu hattı, 39 bakım görevlisine emanet

TCDD’nin çalışan sayısıyla ilgili Makina Mühendisleri Odası raporuna göre, 2000’de 47 bin 212’ye olan personel sayısı 2017 sonunda 17 bin 747’ye düştü. Demiryolları hatlarındaki bakım görevlisi sayısı ise Türkiye genelinde 39’a indi.

Çorlu tren kazasında 25 kişi hayatını kaybetmişti. Kazaya toprağın yumuşaması sonucu çöken menfezin daha önce fark edilmemesi neden olmuştu. 

TMMOB Makina Mühendisleri Odası  tarafından iki yılda bir güncellenen Ulaşımda Demiryolu Gerçeği raporunu paylaştı. Oda Başkanı Yunus Yener, demiryolu işletmeciliğinin yatırımdan bakıma, yenilenmeye, personele, eğitime ve yeni hatların kurgulanmasına dek merkezi bir planlamayı gerektirdiğini söyledi.

Yener, onlarca kişinin yaşamını yitiren tren çarpışmalarından örnekler vererek şunları söyledi:

“163 yıllık kazanımlar tasfiye ediliyor”

“22 Temmuz 2004 tarihinde 41 yurttaşımızın ölümüne, 81 yurttaşımızın yaralanmasına yol açan Pamukova YHT kazası yaşanmış ve o son kaza olmamıştır. Daha sonraki birçok kazanın dışında geçen yıl Tekirdağ Çorlu‘da 25 insanımızın ölümüne yol açan tren kazası ile Ankara‘da sinyalizasyon eksikliği nedeniyle 9 insanımızın ölümüne yol açan YHT “kaza”sı hafızalardadır.

Dokuz kişinin hayatını kaybettiği Ankara YHT kazasında makasçının, treni doğru hatta yöneltecek makası hareket ettirmediği ortaya çıkmıştı.

Aynı şekilde geçen ay İstanbul-Ankara hattındaki YHT seferi sırasında Arifiye‘deki bir menfezde rayların altının yağışlar nedeniyle boşaldığının makinistlerce görülmesi üzerine trenin durdurulması vakası da gösteriyor ki, gerek konvansiyonel hatlarda gerekse YHT hatlarında önemli sorunlar bulunmakta ve üzerine ciddiyetle gidilmemektedir.

Booz, Allen-Hamilton, Canac, Euromed vb. kuruluşların hazırladığı raporlar ve AB uyum programları ile gündeme gelen serbestleştirme ve TCDD’nin yeniden yapılandırılması politikası uyarınca 163 yıllık demiryolu kazanımları tasfiye edilmektedir.”

Personel sayısında büyük düşüş

Ali Ekber Çakar ve Zeki Ader’in hazırladığı raporda dikkat çeken dikkat çekici veriler paylaşılırken 1959’da 66 bin 595 olan TCDD’nin çalışan sayısının 2000’de 47 bin 212’ye, 2017 sonunda ise 17 bin 747’ye düştüğü belirtildi. Binlerce yol ve geçit bakım görevlisinin çalışması gereken hatlarda bakım görevlisi sayısı da Türkiye genelinde 39’a düştüğü vurgulandı.

Rapordaki önemli veriler şöyle:

* Resmi verilere göre 1950’de karayolu yolcu taşımacılığı oranı yüzde 49,9 oranında iken günümüzde yüzde 88,8; karayolu yük taşımacılığı da yüzde 17,1 iken günümüzde yüzde 89,2 oranına yükselmiştir.

* Demiryolu yolcu taşımacılığı oranı ise 1950’de yüzde 42,2 iken günümüzde yüzde 1’e; demiryolu yük taşımacılığı da yüzde 55,1’den yüzde 4,3’e gerilemiştir.

* Demiryolu hat uzunluklarına ilişkin göstergeler de önemli gerçeklere işaret etmektedir.

Rapor için tıklayın

180 bin ağacı yok edecek kum ocağı projesinde ‘ÇED olumlu’ kararı iptal

ÇED olumlu kararını iptal eden mahkeme, projenin, orman alanları ve yeraltı su kaynaklarıyla ilgili koruma ağırlıklı yaklaşımlarla bağdaşmadığını belirtti

Tekirdağ Çorlu’da 180 bin ağacın kesilmesine neden olacak kum ocağı projesi yargıdan döndü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “ÇED olumlu” kararını mahkeme iptal etti. Kararda, proje ile nadir orman alanlarından birisinin daha yok olacağı, su kaynaklarının tahrip edileceğine işaret eden mahkeme, hazırlanan ÇED raporunu ise “literatür veriler ile hazırlandığı, bitki türleri ile ilgili veri toplanmadığı” gerekçesiyle eleştirdi.

Cumhuriyet’in haberine göre, Çorlu Belediyesi, Ersay Madencilik tarafından yapılması planlanan kuvars kumu ocağı kapasite artışı projesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen ÇED olumlu kararının iptali istemiyle dava açtı. Tekirdağ İdare Mahkemesi, kararında, kuvars kumu çıkarılacak alanın tamamının orman vasfındaki arazi üzerinde bulunduğuna işaret etti. Kararda, açık kum ocağı işletmesi şeklinde yürütülecek faaliyetin, sahadaki bitki örtüsünün tamamen kaldırılarak yürütülecek bir işlem olacağı, orman alanlarının sağladığı ekolojik, ekonomik ve sosyal hizmetleri tamamen ortadan kaldıracağı vurgulandı.

Mahkeme, projenin, orman alanları ve yeraltı su kaynaklarıyla ilgili koruma ağırlıklı yaklaşımlarla bağdaşmayan bir planlama kararı içerdiğine, şehir ve bölge planlama açısından da uygun olmadığına, hem yer üstü hem de yeraltı suyu beslenme alanının kum ocaklarının kazısı ile tahrip olacağına dikkat çekti. Kararda, bölgenin güneyinde yer alan çiftlikler ve konutların su ihtiyacının da ciddi anlamda etkileneceğini belirtildi.

“Talana izin vermeyeceğiz”

CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, proje ile 180 bin ağacın kesileceğini belirterek, mahkemenin doğayı koruyan ibret verici bir karar aldığını söyledi. Kararın hemen uygulanarak Ersay Madencilik’e verilen tüm onayların iptal edilmesini isteyen Aygun, kararın takipçisi olacağını vurguladı. Aygun, “Talana izin vermeyeceğiz” dedi.

DSÖ: Dünyanın ebolayı dikkate alma zamanı geldi

Dünya Sağlık Örgütü Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki ebola salgınını, ‘kamu sağlığında uluslararası ölçütte endişe yaratan acil durum’ ilan etti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yönetimi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde ebola salgınının başladığı Ağustos 2018’den beri 1676 kişinin ölümüne neden olan hastalıkla mücadele için daha fazla kaynağa ihtiyaç olduğunu söyledi. Örgütün başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, acil durum duyurusunun yapıldığı, İsviçre’nin Cenevre ketindeki basın toplantısında, “Dünyanın hastalığı dikkate alma zamanı geldi” dedi.

Salgının komşu ülkelere sıçrama riskinin yüksek olduğunun altını çizen Ghebreyesus, ticaret ve seyahat konusunda bir kısıtlama olmayacağını, Afrika’dan giden yolculara Batı’da özel bir tarama yapılmayacağını söyledi. Aylardır hastalıkla mücadele için yeterli paraya sahip olmadıklarından yakınan DSÖ yönetimi, şubat-temmuz döneminde 98 milyon dolara ihtiyaç olduğunu açıklamıştı.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin iki bölgesinde yaygın olan salgında 2 bin 500 vaka kayda geçti. Bu sayıya her gün ortalama 12 yeni vaka ekleniyor. Geçen hafta Ruanda sınırındaki Goma kentinde de bir vaka görülmesi salgınla ilgili endişeleri artırdı.

2014-2016 yıllarında Batı Afrika’da yaşanan salgında 11 bini aşkın can alan ebolaya karşı aşı geliştirildi ve sadece ebola hastalarıyla temas kurmuş olan 161 bin kişiye yapıldı. Virüsle bulaşan ebolanın ilk semptomları arasında yüksek ateş, halsizlik, kas ve boğaz ağrısı yer alıyor. Hastalık ilerleyen safhalarında ise kusma, ishal, iç ve dış kanamaya neden oluyor.

Mimarlar Odası’ndan ODTÜ Rektörü Kök ve Melih Gökçek hakkında suç duyurusu

Yargının 678 gün sonra ODTÜ’de yol yapmak için kesilen ağaçlar için ‘yürütmeyi durdurma’ kararı vermesi üzerine Mimarlar odası Kök ve Gökçek hakkındabir kez daha suç duyurusunda bulundu.

ODTÜ Rektörlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokolün ardından bir gecede ağaçların kesilip yol yapılmasından 678 gün sonra yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ODTÜ Rektörü Verşan Kök ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu.

Gazete Duvar’ın haberine göre, suç duyurusu Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi arasında imzalanan protokolün durdurulmasına karar verilmesinden sonra yapıldı. İmzalanan protokolün ardından 8 Eylül 2017’de yüzlerce ağacın kesilmesiyle bir gecede açılan yola karşı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi’nin yanı sıra Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin de açtığı dava sonucu yargı 678 gün sonra yürütmeyi durdurma karar verdi.

ODTÜ’de ağaçlar 2017 yılında çevik kuvvetin koruduğu yüzlerce kamyon ve iş makinesi bölgeye sokularak, bir gece içinde kesilmişti.

‘Adalet bir kez daha geç geldi’

Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:  “Adalet bir kez daha geç geldi ve ODTÜ’de binlerce ağaç bir gecede katledildi. 110 metrelik yolun açıldığı ormanlık alanda ODTÜ o gece yüksek yoğunluklu bir savaş ortamını yaşadı. Yüzlerce iş makinesi, kamyonlar, çevik kuvvet eşliğinde ODTÜ’yü, ekolojik bütünlüğümüzü kentimizi ve yaşamlarımızı tahrip etti. Şimdi neredeyse iki yıl sonra gelen adalet haklılığımızı bir kez daha ortaya koydu ama o gece ODTÜ’de 80 milyonun gözü önünde işlenen katliamdaki acılarımızı dindiremedi. Şimdi bu tahribatı yaratanlardan hesap sormak ve ODTÜ’de iyileştirici uygulamalar yapmak zorunluluğumuzdur. ODTÜ ormanında telafisi mümkün olmayan zararlar veren Verşan Kök ve Melih Gökçek hakkında bir kez daha suç duyurusunda bulunduk.”

 

Gümüşhane’de maden işletmesinin atık borusu patladı, dereye ve çevreye zehirli atık yayıldı

TEMA: Maden işletmesinde cevher zenginleştirmek için yapılan siyanür liçi sonrası atık barajına gönderilen ve yüksek miktarda ağır metal içerikli atık çevreye yayılarak Karamustafa deresine ulaşmış durumdadır

Gümüşhane’nin merkeze bağlı Karamustafa köyünde bulunan bakır madeni işletmesinde bozundurma tankından atık barajına taşıma yapan boru koptu. İki saat boyunca atık barajına akması gereken zehirli su maden sahasına yayıldı, dereye karıştı.

Yıldız Bakır Madencilik Sanayi A.Ş’ye ait maden işletmesinde meydana gelen olay sonucunda liç tankından atık barajına gitmesi gereken, içerisinde çeşitli bozundurulmuş kimyasalların bulunduğu zehirli su, baraj kenarında temiz yüzey sularının ve yağmur sularının taşınması için yapılmış olan kuşaklama kanalı aracılığıyla dereye ulaştı.

Yerel medyada yer alan haberlere göre, olayın duyulmasının ardından başta Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ekipleri olay yerinden çeşitli numuneler alınarak tahlile gönderildi.

Gümüşhane Valiliğinden yapılan açıklamada, olaydan iki saat sonra firmanın dereye atık su akışını kestiği, kuşaklama kanalı ve dereden numuneler alındığı bildirildi. Açıklamada derede oluşan kirliliğin hangi boyutta olduğu ve oluşturabileceği etkiler yönünden detaylı incelemelere başlandığı, yasal açıdan da gereken işlemlerin yapılacağı kaydedildi. Uzmanlarsa, vadi boyunca yer alan köylerde, dereden su alınarak sulama yapılmaması konusunda vatandaşları uyardı.

Olayı sosyal medya hesabından duyuran Gümüşhane TEMA İl temsilcisi Yusuf Oral, patlamanın çevre felaketine neden olduğunu belirterek şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıllarda da benzer felaketlerin yaşandığı işletmede çevre sağlığından uzak yeterli önlemler alınmadan çalışmalara devam ediliyor. Yapılan onca uyarılara rağmen dikkat edilmemesi Gümüşhane ve bölge halkı adına ciddi endişe duymamıza neden olmaktadır. Maden işletmesinde cevher zenginleştirmek için yapılan siyanür liçi sonrası atık barajına gönderilen ve yüksek miktarda ağır metal içerikli atık çevreye yayılarak Karamustafa deresine ulaşmış durumdadır. Siyanür her ne kadar farklı kimyasallarla bozundurulmuş olsa da siyanür içermesi yüksek olasılıktadır. Konuyla ilgili olarak ilgili kurumların acilen vadi boyunca Karamustafa’dan Torul barajına kadar dereden su kullanımını direk ve dolaylı yollardan engellemesi gerekmektedir. Benzer çevre felaketlerinin yaşanmaması için ivedi olarak denetim ve kontrollerin yapılması gerekmektedir.”

Omar’a destek kampanyası

Trump’ın ırkçı söylemlerle hedef aldığı Kongre üyesi İlhan Omar’a partisi, siyasetçiler, aktivistler ve tv programcıları destek çıktı. Twitter’da açılan ‘İlhan Omar’ın yanındayım’ etiketi, çok sayıda kişi tarafından paylaşıldı.

ABD  Başkanı Donald Trump tarafından “ırkçı” söylemlerle hedef alınan Müslüman Kongre üyesi Ilhan Omar‘a ABD toplumu ve siyasetinin desteği büyüyor. ABD’li birçok siyasetçi, aktivist ve kamuoyunda tanınmış isimler, söz konusu kampanya kapsamında Twitter’da açılan “Ilhan Omar’ın yanındayım” etiketi üzerinden Omar’a destek açıklamalarında bulundu.

ABD’de Vermont Senatörü ve Demokratların 2020 başkan aday adaylarından Bernie Sanders, Twitter’dan açıklama yaparak, Omar ile Kongre’de beraber çalışmaktan gurur duyduğunu belirtti.Sanders, “Trump, toplumumuzdaki en alçak ve rahatsız edici akımları besliyor. Öte yandan, ırkçılık ve nefret de kendisini besliyor. Ülkemiz tarihindeki en tehlikeli başkanı yenmek için birlikte savaşmalıyız” ifadelerini kullandı.

Yine Demokratların 2020 başkan aday adaylarından Senator Kamala Harris ise Twitter’dan yaptığı açıklamada, Trump’ın ifadelerini “korkakça, yabancı düşmanı ve ırkçı” olarak nitelendirerek, “Bunlar, Başkan’ın odasını kirletiyor. Trump’ı ofisten çıkarma ve ülkeyi birleştirme zamanı.” dedi.

Demokratların diğer bir 2020 başkan aday adayı Elizabeth Warren da Trump için “Irkçılık üzerinden bizleri bölerek kendi suçlarına ve zenginlerin bu ülkeyi yolmaya çalışması yönündeki gündemine yönelen dikkatleri dağıtmaya çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Siyasetçilerin yanı sıra bazı Yahudi kuruluşları, aktivist ve televizyon programcıları da benzer açıklamalar yaparak Omar’ın yanında olduğunu vurguladı.

Trump’ın ‘Ülkene dön’ çıkışı tepki çekti

Donald Trump, kendisini eleştiren Müslüman kadın Kongre üyeleri Ilhan Omar ve Rashida Tlaib‘in yanı sıra Alexandria Ocasio-Cortez ve Ayanna Pressley‘e geçen hafta sonu Twitter’dan tepki göstermiş; “Yenilikçi demokrat Kongre üyeleri” olarak nitelendirdiği ve göçmen kökenli olduklarını iddia ettiği kadın üyelerin ülkeleri için ise “dünyadaki tam bir felaket, en kötü, en yozlaşmış ve en saçma ülkeler” ifadesini kullanmıştı.

Dün de North Carolina‘da seçim çalışmalarında bulunan Trump, söz konusu kadın üyeleri tekrar hedef alarak “Ülkenize dönün” ifadelerini sarf etmiş; izleyen kalabalık da ‘onu ülkeden at’ sloganları atmıştı.

Kaputaş için iyi haber

Kaputaş Plajı’ndan geçecek otoyol projesine verilen ‘ÇED gerekli değildir” kararı yeniden iptal edildi

Antalya‘da dünyaca ünlü Kaputaş Plajı‘nı da içine alan Kaş-Kalkan bölünmüş yol projesi için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararı, Antalya 2’nci İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Dava süreciyle ilgili bilgi veren Avukat Tuncay Koç ‘ÇED gerekli değildir’ kararının daha önce de iptal edildiğini hatırlattı.

Kaş ilçesi sınırlarında Karayolları 13’üncü Bölge Müdürlüğü tarafından 28,7 kilometre uzunluğunda iki gidiş, iki dönüş olmak üzere 4 şeritli bölünmüş yol olarak ‘Kaş – Kalkan Yolu’ yapılması planlanıyordu.  Kaşlı 76 kişi, Kaş Kültür ve Tanıtma Derneği ile Peyzaj Mimarları Odası; Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün karayolu projesine ilişkin verdiği ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını yargıya taşıdı. Davaya bakan Antalya 2’nci İdare Mahkemesi, ‘ÇED gerekli değildir’ karanının iptaline karar verdi.

Danıştayın bozması üzerine yeniden iptal

Avukat Koç, daha önce alanın 2842 metrelik kısmındaki Kalkan Güney yamaçları 1’inci derece sit alanından geçen yol için izin veren Tabiat Varlıkları Kurulu kararına yönelik yürütmeyi durdurma kararı verildiğini, ancak Danıştay 14’üncü Dairesi’nin bu kararı, bölgede keşif yapılması ve devamında yeni bir karar verilmesi gerekçesiyle bozduğunu hatırlattı. Koç, “Bozma kararı üzerine bilirkişi heyeti ile alanda keşif yapılmış ve heyet raporu alınmış. Antalya 2’nci İdare Mahkemesi de bilirkişi raporuna dayanarak ÇED gerekli değildir kararını iptal etmiştir” dedi.

Koç, bilirkişi raporunda planlanan yolun lokal trafikten ziyared transit trafiğe hizmet vereceği sonucuna ulaşıldığını söyledi. Projeyle muhtemel yapılaşma artışının doğal ve arkeolojik sit alanlarına baskısının irdelenmediğine dikkat çeken Koç, patlatma-yarma, iş makineleri ve yüksek tonajlı araçların geçişi sonucu vibrasyon etkisi, toz ve katı madde taşımını ile bu alanlardaki canlılara veya tarihi yapılara verilebilecek etkinin dikkate alınmadığını kaydetti. Avukat Koç şöyle konuştu: “1’inci derece doğal sit alanında yer alan Likya Kaş orkidesi ve Kaputaş andız otu başta olmak üzere doğal hayata ve ayrıca yaban keçileri başta olmak üzere bölgede yaşayan kuş, yarasa, kirpi, yılan, kaplumbağa, tavşan, sincap gibi yaban hayvanlarına tehlike oluşturacağı, Likya Kaş orkidesinin yayıldığı 4 bölgenin kuzey tarafındaki 2 alanın sınırlandırıldığı gibi gerekçeler mahkeme kararında mevcuttur.”

Kaş’ın korunması herkesin görevi

Alanın tüm topoğrafyasını, coğrafi güzelliğini, doğal hayatı ve arkeolojik yapıları, tarımsal özelliği bozacak bu projenin bir daha gündeme alınmamasının Kaş halkının talebi olduğunu vurgulayan Koç, “Doğayı ve çevreyi koruyan, sürdürülebilir turizm ve geleneksel tarım ilkelerinden ödün vermeyen Kaş coğrafyasının korunması herkes için bir görevdir. Bu projeye dayalı olarak yapılan imar planları da iptal edilmelidir” dedi.