Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre ülke genelinin çok bulutlu, Marmara‘nın doğusu, Akdeniz, İç Anadolu‘nun güneyi ve doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu ve Güney Doğu Anadolu ile Kırklareli, Afyonkarahisar, Denizli, Kastamonu ve Sinop çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.
Kıyı kesimler ile güneydoğu kesimlerde yağmur ve sağanak; diğer yerlerde yağmur, zamanla karla karışık yağmur ve yükseklerinde kar şeklinde görülmesi beklenen yağışların; İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.
Kuzey, iç ve doğu kesimlerde pus ve yer yer sis görülmesi muhtemel.
Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda ise çığ tehlikesi uyarısı yapıldı.
İnfografik: Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Hava sıcaklığı
Hava sıcaklıklarında İç kesimler ve Doğu Karadeniz’de 8 ila 10 derecede azalacağı, diğer kesimlerinde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor.
Rüzgar
Genellikle kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına (40-70 km/saat) şeklinde esmesi bekleniyor.
Kuvvetli kar yağışı uyarısı
Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri, Doğu Anadolu’nun doğusu ve Siirt’in yükseklerinde kuvvetli ve yer yer yoğun kar yağışları beklendiğinden ulaşımda aksamalar, buzlanma ve don, çığ tehlikesi gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbrili olunması uyarısı yapıldı.
Kuvvetli rüzgar uyarısı
Rüzgârın, Marmara ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına (40-70 km/saat) şeklinde esmesi beklendiğinden, yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekiyor.
İnfografik: Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Karla karışık yağmur ve kar yağışları
Meteoroloji’den yapılan son değerlendirmelere göre; gece saatlerinden itibaren Kars, Ardahan ve Ağrı ile kuzey ve doğu ilçeleri başta olmak üzere Erzurum çevreleri ve Muş’un yükseklerinde kuvvetli (10-20 cm), Bitlis, Van’ın kuzey ve güney ilçeleri, Siirt’in yüksekleri, Şırnak’ın doğusunun yüksekleri ile yüksek kesimleri başta olmak üzere Hakkari’de yer yer yoğun (20 cm üzeri) karla karışık yağmur ve kar yağışları bekleniyor.
Ulaşımda aksamalar, buzlanma ve don, çığ, tipi gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerektiği bildirildi.
1 Ocak 2023 – 31 Aralık 2023 döneminde bianet‘in Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlediği güncel verilere göre, erkekler, 2023’te en az 333 kadını öldürdü.
bianet’ten Evrim Kepenek’in aktardığına göre; 2023’te erkeklerin öldürdüğü 333 kadın sayısına, geçmiş yıllarda işlenen ancak basına 2023’te yansıyan altı cinayet de eklenirse sayı 339 oluyor.
Bu altı cinayetin bazıları, geçmiş yıllarda basına “faili meçhul” veya “şüpheli ölüm” olarak yansımıştı.
2023 yılında erkekler; 18 kadına tecavüz etti, 371 kadını seks işçiliğine zorladı, 355 kadını taciz etti ve 745 kadını yaraladı.
2023’de aralarında transların da olduğu en az 270 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
Basına yansıyan bilgilere göre erkekler, en az 46 kadını, “koruma”, “uzaklaştırma” kararı ve “talebine” rağmen öldürdü.
Erkekler, 233 kadını ev içinde, 83 kadını da ormanlık alan, hastane gibi ev dışında öldürdü. Erkeklerin, 17 kadını nerede öldürdüğü basına yansımadı.
İnfografik: Dilek Sarıgül / bianet
Kadınları kim öldürdü?
2023’te 214 kadını kocası, sevgilisi gibi en yakınındaki partnerleri, 57 kadını, abi, baba, oğul gibi aile üyeleri, dört kadını akrabası, 21 kadını arkadaşı, 11 kadını damadı, 11 kadını komşusu, bir kadını çalışanı bir kadını da korucu erkekler öldürdü. 13 kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler, kadınları hangi ‘bahanelerle’ öldürdü?
Erkekler 111 kadını “ayrılmak istediği barışmak istemediği” için 15 kadını “kıskandığı”, bir kadını “annesine bakmadığı”, bir kadını “acı çektiği”, beş kadını “çocukları gürültü yaptığı” için öldürdü.
Erkekler, 11 kadını miras tartışmasında öldürürken, bir kadını tv kumandasını vermediği, iki kadını gasp etmek için, bir kadını velayet ve bir kadını da kızını koruduğu için öldürdü. Erkeklerin 183 kadını öldürme bahanesi basına yansımadı.
Hukuki süreç
Kadınları öldüren 340 fail vardı. Faillerden bazıları birden fazla kadını öldürmüştü. Bazı kadınları da birden fazla öldüren erkek fail vardı.
Çeteleye yansıyan verilere göre sadece 123 fail tutuklandı. En az 95 fail gözaltına alındı, 22 fail “kaçtı”, “aranıyor” diye kaydedildi. 69 fail intihar etti.
En az 31 failin hukuki süreci basına yansımadı.
Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org
1 Ocak 2023 – 31 Aralık 2023 döneminde, erkekler 2023’te şiddet uyguladıkları kadınlara zarar vermek “bahanesiyle” en az 28 çocuğu öldürdü. Öldürülen çocuklar arasında erken yaşta zorla evlendirilenler de vardı. 19 çocuğu babası, bir çocuğu akrabası, dört çocuğu komşusu, bir çocuğu zorla evlendirilmek istendiği erkek, bir çocuğu arkadaşı, bir çocuğu öldüren failin yakınlık derecesi basına yansımadı. Bir çocuğu da işvereni öldürdü. Çocukları öldüren 27 fail vardı. Sadece 13 fail tutuklandı. Bir failin hukuki süreci basına “kaçtı” diye yansıdı. En az üç fail gözaltına alındı. Yedi fail intihar etti, üç failin hukuki süreci basına yansımadı.
İnfografik: Dilek Sarıgül / bianet
2023’te erkekler basına yansıyan bilgilere göre en az 18 kadına tecavüz etti.
Kadınlara kim tecavüz eti?
Dört kadına arkadaşı, bir kadına futbol menajeri, bir kadına geri gönderme merkezinde çalışan erkekler, bir kadına korucu, bir kadına bakıcılık yaptığı erkek, iki kadına akrabası, bir kadına sevgilisi tecavüz etti. Bir kadına şoför, bir kadına da fizyoterapist tecavüz etti.
Beş kadına tecavüz eden erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler, dokuz kadına evde, altı kadını ev dışında tecavüz etti. Erkeklerin, üç kadına nerede tecavüz ettiği bilgisi basına yansımadı.
Hukuki süreç
Kadınlara tecavüz eden 24 fail vardı. Sadece altı fail tutuklandı. Bir fail “kaçtı”, dört fail serbest bırakıldı. Üç fail gözaltına alındı. Beş fail ifadeye çağrıldı. En az beş fail hakkında da dava açıldı.
8 Mart, 21. Feminist Gece Yürüyüşü – Fotoğraf: Dilan Ela Pamuk
Erkekler, 2023’te en az 355 kadını taciz etti. Erkeklerin taciz ettiği kadınlar arasında göçmen kadınlar da vardı.
Kadınları kim taciz etti?
Üç kadını öğretim üyesi, iki kadını arkadaşı, yedi kadını kocası, sevgilisi, bir kadını patronu, bir kadını şoför, bir kadını doktor, bir kadını spor eğitmeni, bir kadını komşusu, bir kadını din istismarcısı, iki kadını meslektaşı taciz etti.
298 kadını taciz eden 38 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler 53 kadını sözlü fiziki yollardan taciz etti, erkekler 298 kadının görüntüsünü çekerek taciz etti. Erkekler dört kadını da karşısında cinsel tatmin yaşamak suretiyle taciz etti.
Erkekler dokuz kadını ev içinde, 346 kadını sokak, hastane, toplu taşıma aracı gibi ev dışı alanlarda taciz etti. Erkekler, bazı kadınları dijital yollardan taciz etti.
Hukuki süreç
Kadınları taciz eden yaklaşık 69 fail vardı. Sadece 12 fail tutuklandı. 15 fail hakkında soruşturma başlatıldı, 16 fail gözaltına alındı.
Dokuz fail serbest bırakıldı. Bir fail sınır dışı edildi, bir fail istifa etti, bir failin de hukuki süreci basına “kaçtı” diye yansıdı. Bir failin hukuki süreci basına “ev hapsi verildi” olarak yansıdı. En az 13 failin hukuki süreci basına yansımadı.
Fotoğraf: csgorselarsiv.org
Erkekler 745 kadına şiddet uyguladı
Erkekler 2023’te en az 745 kadına şiddet uyguladı. Erkekler, 85 kadını “ağır olarak” yaraladı.
Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri transtı.
Kadınları kim yaraladı?
573 kadını kocası, beş kadını taksici, 49 kadını ailesinden baba, abi, kardeş gibi erkekler, bir kadını hırsız, beş kadını hasta yakını, 15 kadını arkadaşı, iki kadını işvereni, dört kadını damadı, iki kadını esnaf, iki kadını komşusu erkekler yaraladı.
En az 87 kadını yaralayan erkeklerin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler 483 kadını ev içinde, 214 kadını ev dışında yaraladı. Erkeklerin 48 kadını nerede yaraladığı bilgisi basına yansımadı.
Hukuki süreç
Kadınları öldüren 707 fail vardı. Sadece 64 fail tutuklandı. En az 94 fail gözaltına alındı. 343 fail hakkında yasal işlem başlatıldı.
En az 32 failin süreci basına “kaçtı”, “aranıyor” diye yansıdı. En az dokuz fail intihar etti, 18 fail de serbest bırakıldı. En az 147 failin hukuki süreci de basına yansımadı.
8 Mart, 21. Feminist Gece Yürüyüşü – Fotoğraf: Dilan Ela Pamuk
Erkekler en az 371 kadını seks işçiliğine zorladı
Erkekler, 2023’te en az 371 kadını seks işçiliğine zorladı. Seks işçiliğine zorlanan kadınlar arasında 18 yaşının altındaki çocuklar da vardı.
Seks işçiliğine zorlanan 192 kadın Türkiye vatandaşı değildi.
Hukuki süreç
Kadınları seks işçiliğine zorlayan 454 fail erkek vardı. Sadece 101 fail tutuklandı.
25 fail gözaltına alındı.
En az 37 fail de serbest bırakıldı.
18 fail hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Sekiz failin hukuki süreci basına yansımadı.
2020 – 2023 yılları kadın şiddeti rakamları
2023’te erkekler, 333 kadını öldürdü, 355 kadını taciz etti, 123 çocuğu istismar etti, 745 kadına şiddet uyguladı, 18 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 371 kadını seks işçiliğine zorladı. 270 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
2022’de erkekler 327 kadını öldürdü, 156 kadını taciz etti, 793 kadına şiddet uyguladı, 32 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 442 kadını seks işçiliğine zorladı. 2022’de 198 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
2021’de erkekler, 324 kadını öldürdü, 424 kadını taciz etti, 96 kadına tecavüz etti. Erkekler, en az 772 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 793 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı. 2021’de 213 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
2020’de erkekler en az 284 kadını öldürdü, 147 kadını taciz etti, 96 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 818 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 792 kadına şiddet uyguladı.
Giresun, Gümüşhane, Rize ve Bayburt‘un yüksek kesimlerinde etkili olan kar yağışı nedeniyle 220 köy yolu ulaşıma kapandı.
Giresun İl Özel İdaresinden yapılan yazılı açıklamada, Alucra‘da 1, Çamoluk‘ta 16, Dereli‘de 25, Keşap‘ta 1 ve Şebinkarahisar‘da 19 olmak üzere 62 köy yolunun kardan dolayı ulaşıma kapalı olduğu belirtildi.
Açıklamada, ekiplerin, yolların yeniden ulaşıma açılması için çalışmalarını sürdürdüğü kaydedildi.
Gümüşhane: 99 köye ulaşım yok
Gümüşhane’de de kar yağışı ve tipi sebebiyle 99 köyle ulaşım sağlanamıyor.
İl Özel İdaresi, diyaliz hastaları, cenaze ve acil durum olan köylere öncelik vererek 36 personel ve 18 iş makinesiyle karla mücadele çalışması yürütüyor.
Rize: 29 köy yolu kapalı
Çamlıhemşin‘de 7, İkizdere‘de 22 olmak üzere toplam 29 köy yolunun ulaşıma kapandığı Rize’de, İl Özel İdaresinin 15 personeli, 11 iş makinesiyle çalışmalarına devam ediyor.
Karayolları ekipleri ise Ovit Dağı Sivrikaya mevkisindeki tünel bölgesi ile Ayder Yaylası‘nda ulaşımda aksama yaşanmaması için yol açma ve tuzlama çalışması gerçekleştiriyor.
Bayburt: 30 köy yolu ulaşıma kapalı
Bayburt’ta gece başlayan kar, aralıklarla etkisini sürdürüyor.
Kar nedeniyle merkezde 13, Aydıntepe‘de 8 ve Demirözü‘nde 9 olmak üzere 30 köy yolu ulaşıma kapandı.
İl Özel İdaresinin 20 personeli, 8 iş makinesiyle çalışmalara devam ediyor.
Belediye ekipleri, cadde ve sokaklarda biriken karı temizledi. Karayolları ekipleri ise ulaşımda aksama yaşanmaması için sorumluluk alanlarındaki yollarda küreme ve tuzlama yaptı.
Almanya’da hafta sonunda 40 kentte sağa ve ırkçı parti Almanya için Alternatif Partisi‘ne (AfD) karşı düzenlenen gösterilere yüz binlerce kişi katıldı. Siyasetçiler ise “demokrasiye sahip çıkma” çağrısı yaptı.
AfD’den siyasetçilerin aşırı sağcı oluşumlarla birlikte göçmenlere yönelik”tersine göç” planlarının yapıldığı bir toplantıya katıldığının ortaya çıkmasının ardından düzenlenen gösteriler, hafta sonunda bütün büyük kentlere yayılan kitlesel gösterilere dönüştü. #ZusammenGegenRechts” (#Sağa Karşı Birlikte) sloganı altında yapılan gösterilere yüz binlerce kişi katıldı.
Sadece pazar günü Berlin’de 350 bin, Münih‘te ise 200 bin kişi, AfD ve aşırı sağcılara karşı yapılan eylemlerde bir araya geldi.
Münih’te düzenlenen gösteri katılımın beklenenden fazla olması nedeniyle yarıda kesildi. Bir polis sözcüsü, Alman haber ajansı dpa‘ya yaptığı açıklamada, katılımın yoğun olması sebebiyle katılımcıların güvenliğinin sağlanamadığını belirtti. Polis gösteriye 80 bin kişinin katıldığını belirtirken, organizatörlere göre 350 bin kişi katıldı. Cuma günü Hamburg‘da düzenlenen AfD karşıtı gösteri de katılımın beklenenden daha yoğun olması nedeniyle planlanandan erken sonlandırılmıştı.
Bremen’deki protestoya polisin tahminlerine göre 35 bin ila 40 bin, organizatörlere göre ise yaklaşık 50 bin kişinin katıldı. “Bütün Bremen AfD’den nefret ediyor” sloganlarının atıldığı gösteride, “Faşizme karşı birlikte” yazılı pankartlar taşındı.
Köln‘de “Demokrasiyi koruyun, AfD ile mücadele edin” sloganı ile düzenlenen gösteriye yaklaşık 50 siyasi parti, örgüt ve girişim katıldı.Berlin, Wuppertal, Braunschweig, Erfurt, Nürnberg, Chemnitz, Dresden, Neubrandenburg, Flensburg ve Bonn‘da da eş zamanlı olarak aşırı sağ karşıtı gösteriler düzenlendi.
Cumartesi günkü protestolara da resmi rakamlara göre, Frankfurt ve Hannover’de 35 bin, Dortmund‘da 30 bin, Karlsruhe ve Stuttgart‘ta 20 bin, Heidelberg’de 18 bin, Kassel’da 18 bin kişi katıldı.
‘Tersine göç’ planları ateşledi
AfD’ye yönelik tepkiler, araştırmacı gazetecilik kuruluşu Correctiv‘in 10 Ocak’ta yayımladığı haber üzerine yükselmişti. Haberde, 25 Kasım’da Potsdam’daki bir villada, AfD ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partilerinden isimlerin de katıldığı bir özel toplantı düzenlendiği ve bu etkinlikte Avusturya’daki aşırı sağcı Kimlikçi Hareket‘in eski sözcüsü Martin Sellner‘in ülkedeki yerleşik göçmenlerin geri gönderilmesi anlamına gelen “tersine göç” planını sunduğu bildirilmişti. “Tersine göç” planları Almanya’da toplumun birçok kesimi ve siyasetçiler tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Bu tepkiler sonrasında geçen hafta sonundan bu yana birçok kentte protesto gösterileri düzenleniyor.
Siyasetçilerden gösterilere destek
Aşırı sağ ve AfD karşıtı gösterilere siyasetçiler de destek veriyor. Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, gösterilerle ilgili yayınladığı video mesajında, “Bu insanlar hepimize cesaret veriyor. Cumhuriyetimizi ve anayasamızı düşmanlarına karşı savunuyorlar” dedi.
Ekonomi Bakanı Robert Habeck, ülkenin birçok kentinde düzenlenen gösterileri “Demokrasi açısından cesaret verici bir işaret” olarak nitelendirdi. Yeşiller partili Bakan Habeck, “Demokrasi, bunu savunan insanlarla yaşar. Çok sayıda insanın şimdi sokağa çıkarak, demokrasimiz için rengini belli etmesini görmek etkileyici” dedi.
Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da aşırı sağcılığa karşı mücadeleyi genişletme çağrısında bulundu. Toplumun bir kesiminin anayasayı baltalamak istediklerini ifade eden Yeşiller partili Bakan, “Bunu engellemek için bütün güçlerimizle demokrasiye sahip çıkmalıyız. Ve adını açıkça koymalıyız: Artık burada öfkeli vatandaşlardan, endişelilerden, sağ popülistlerden söz edilmiyor, söz konusu olan anayasamıza saldıranlar” diye konuştu.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise Alman demokrasisinin saldırı altında ve büyük sınamalar ile karşı karşıya olduğuna işaret etti. Sosyal Demokrat Partili (SPD) İçişleri Bakanı, “Demokrasiyi aktif bir şekilde savunmalıyız” uyarısında bulundu.
İstanbul‘un Adalar ilçesinde yaşayan yurttaşlar, sahiller ve ormanlık alanlarının Kıyı Kanunu‘na aykırı bir şekilde özel kişilere, vakıflara ve cemaatlere kiralanmasına veya devredilmesine tepki gösterdi. “Kıyılar halkındır” sloganıyla Heybeliada‘daki Çamlimanı‘na yürüyen Adalılar, bölgenin doğal ve kültürel mirasının korunması çağrısında bulundu.
21 Ocak’ta gerçekleşen yürüyüşte, Adalılar özellikle Çamlimanı’ndaki Milli Emlak‘a ait arazinin müftülüğe tahsis edilmesine karşı çıktı. Ayrıca, Heybeliada Sanatoryumu‘nun geçen yıl Diyanet İşleri Başkanlığı‘na tahsis edilmesi kararının mahkeme tarafından iptal edildiğini anımsattılar. Adalılar, kıyıların ve ormanlık alanların özel kişilere ve gruplara devredilmesine itiraz ederek, hukukun uygulanmasını talep etti.
adalılar, kıyı işgallerine ve diyanet tehdidine karşı eylemde. "çamlimanı ve heybeliada sanatoryumu, doğal ve kültürel mirastır, kimseye peşkeş çekilemez."#kıyılarhalkındırpic.twitter.com/hcG3FLEQif
Heybeliada Sanatoryumu, Türkiye’nin ilk pandemi hastanesi olarak 1924’te açılmış ve 2005’te Sağlık Bakanlığı tarafından kapatılmıştı. 2020’de, sanatoryum ve Çamlimanı’ndaki diğer parseller, İslami Eğitim Merkezi oluşturmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilmişti. Bu karara karşı İstanbul Tabip Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve diğer meslek odaları tarafından dava açılmıştı ve arazinin devri iptal edilmişti.
Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı bu kararı değiştirmedi ve Çamlimanı’ndaki bir plaj işletmesine yapılan tebligatla, sahil parselinin de İstanbul Müftülüğü‘ne tahsis edildiği bildirildi.
Heybeliada Sanatoryumu‘na ait 3 bin 100 metrekarelik kıyı parselinin, Kaymakamlık emri ile boşaltılmasının istendiği ve arazinin İstanbul Müftülüğü aracılığıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredileceği öğrenilmişti.
17 Ocak’ta Yeşil Gazete’nin yayınladığı haberde, sözü geçen parselde şu anda plaj olarak çalıştırılan işletmenin 4 Ocak 2024’e kadar araziyi boşaltmasının istendiği ancak, 11 yıldır burayı işleten işletme sahibi Yasin Mercan‘ın, Adalar Kaymakamlığı‘nın tahliye talebini mahkemeye taşıdığı paylaşılmıştı. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vererek işlemi iptal etti.
Sanatoryumun bulunduğu parsel ile plajın bulunduğu kıyı parselinin Hazine’ye ait olduğu ifade ediliyor. Konuyu yakından takip eden Dünya Mirası Adalar Girişimi‘nde gönüllü Derya Tolgay, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada bu parselde ne yapılması planladığını bilmediklerini ancak kıyı kanunu kapsamında kalan ve daha önce ruhsatlandırılmış işletmenin tahliyesine dair resmi tebligat iletilmiş olduğunu anlatmıştı.
”Erzurum kar kuraklığı’ araştırması, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Egemen Aras‘ın ve Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Babak Vahedooost‘ın yürütücülüğünde gerçekleştirildi.
Aras, çalışma kapsamında Meteoroloji Genel Müdürlüğü‘nden elde edilen veriler ile çeşitli iklim modelleri kullanarak günlük, aylık ve yıllık yağış verilerini analiz ettiklerini anlattı.
Erzurum’da 1991-2021 yılları arasındaki kar kuraklığını incelediklerini belirten Aras, kar kuraklığının; kar yağışının normalden daha az olması veya hiç olmamasını ifade ettiğini ve bu durumun genellikle kış aylarında karın yeterli miktarda yağmaması veya erken erimesi sonucu ortaya çıktığını kaydetti.
Fotoğraf: Depo Photos
‘Kar yüksekliğinde yüzde 32 azalma, sıcaklıkta yüzde 6 artış’
Bunun, Türkiye’deki kar kuraklığı haritasını çıkarmak üzere başlattıkları bir araştırma olduğunu ve kar kuraklığını ilk olarak Erzurum’da incelemeye başladıklarını belirten Aras, ”Araştırma sonucumuza göre; Erzurum’da 1991-2021 yılları kar yüksekliği yüzde 32 azalmış sıcaklık ise yüzde 6 artmış. Bu bize Erzurum’da kar kuraklığı yaşandığını gösteriyor” dedi.
‘Yağış kar yerine yağmur olarak düşüyor’
Artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar neticesinde iklim değişikliğine sebep olan kuraklığın özellikle dağlık bölgelerde kar örtüsünü azalttığını ve yağışın kar yerine yağmur olarak düşmesiyle kar kuraklığının görüldüğünü söyleyen Aras, dolayısıyla, kar kuraklığının ortaya çıkmasındaki temel sebebin küresel ısınmaya bağlı olarak sıcaklık ve yağış verilerinde gözlenen değişiklikler olduğunu vurguladı.
Aras, kar kuraklığının su kaynaklarının düzenli olarak yenilenememesine neden olduğunu belirerek, “Erzurum’da araştırma yılının son dönemlerinden günümüze kadar kuraklık sorunun devam ettiğini gördük. Kar kuraklığı görülen bölgelerde yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde gerçekleşmiş diğer bölgelerde ise yağışın kar şeklinde düştüğünü tespit ettik” diye konuştu.
Küresel ısınmaya bağlı olarak deniz yüzeylerindeki sıcaklığın artmasının atmosferdeki rüzgar dolaşımını dolayısıyla yağışları olumsuz etkilediğinin altını çizen Aras, kar özellikle şehirlerdeki sanayileşme, okyanuslar üzerinde meydana gelen atmosferik olayların ve tüm dünya üzerindeki yüksek ve alçak basınç sistemlerini etkileyen El Nino ve La Nina gibi doğal değişkenlerin kar yağışlarının azalmasına neden olduğu bilgisini verdi.
Aras, araştırma süreci hakkında, “Geçmişe dayalı verilerle geleceğe yönelik verilerin bir analizini yaptık aslında. Buradaki amaç; kar yağışları bir düşüş mü yoksa yükseliş eğiliminde mi, hangi yıllarda düşmüş, hangi yıllarda yükselmiş. Buna bağlı bir model çıkarmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Babak Vaheddoost, kar kuraklığının tespiti için Erzurum’da İspir, Oltu, Tortum, Horasan ve Hınıs ilçelerinde bulunan meteoroloji istasyonlarından elde ettikleri verileri kullandıklarını belirtti.
Erzurum Palandöken kayak merkezi Fotoğraf : Gökhan Kılınçer / Depo Photos
‘Sıcaklık değerleri sürekli artış gösteriyor’
Verilerin değerlendirilmesi sonucunda Vaheddoost, “Özellikle bölgenin güneyi ve doğu tarafında belirgin bir şekilde yağışlar azalmakta ve sıcaklık içinde konuşmak gerekirse bölgede minimum ve maksimum değerler sürekli artıyor” dedi ve ekledi:
Buna bağlı olarak kar kuraklığının hem süresi hem büyüklüğü hem de şiddeti artış gösteriyor. Bu şekilde devam ederse kar kuraklığının Erzurum’da giderek artacağını öngörüyoruz. Ayrıca Palandöken merkezinde de kar yağışında azalma olduğunu tespit ettik.”
Sadece Erzurum’da değil dünya genelinde kar yağışı miktarının azaldığını vurgulayan Vaheddoost, son yıllarda kuraklık sürelerinin uzadığını, geçmişte bir ay yaşanan kuraklığın artık birkaç yıl bile sürebildiğini aktardı.
Vaheddoost, Erzurum’daki kar kuraklığının süresi hakkında, “Erzurum’un kuzey doğusunda bulunan Oltu ve Horasan’da kuraklık süresi uzamış durumda. Özellikle merkezde ve havalimanı bölgesinde kuraklıkla ilgili bir artış gerçekleşeceği de öngörülebiliyor” dedi.
Bölgedeki su kaynaklarının azalma riski
Kar kuraklığının yıllar içerisinde artması durumunda bölgedeki su kaynaklarının da giderek azalacağına dikkati çeken Vaheddoost, Erzurum’da iklimsel değişimlerin gerçekleşebileceği göz önünde bulundurularak gelecek dönemlerde kuraklık sorunu için mekânsal analiz çalışmaları yapılması gerektiğini söyledi.
Vaheddoost, kar yağışının su kaynaklarına etkisi ile ilgili şunları söyledi:
İki aylık yağış bir gecede yağdığı zaman o suyu kullanamıyoruz çünkü toprağın bir sızdırma kapasitesi var. Fazla yağış geldiği zaman o yağış topraktan sızamıyor. Sızamadığı zaman yüzeysel akış haline geliyor ve sel diye tabir ettiğimiz taşkınlara sebep oluyor.”
Bu durumda suyun hem kullanılamadığını hem de taşkınların çevreye zarar vererek denize kadar ulaşıtığını ifade eden Vaheddoost, ”Kar yağdığı zaman ne oluyor? Dağlardaki kar toprağa yavaş yavaş sızıyor ve yer altı ve tatlı su kaynaklarımızı besliyor ve biz o suyu maksimum seviyede kullanabiliyoruz” diye konuştu.
Kar kuraklığı haritası
Kar kuraklığı araştırmasının Türkiye’de bir ilk olduğunun altını çizen Vaheddoost, araştırmaya farklı illerdeki kar kuraklığı analizleriyle devam edeceklerini aktardı.
Vaheddoost, “Şimdi Bursa, Uludağ üzerinde kar kuraklığı çalışmalarına başlıyoruz. Ardından Erciyes, Ilgaz, Kars ve Bolu‘da araştırmalarımızı sürdüreceğiz. Önümüzdeki iki veya üç sene içerisinde tüm Türkiye’nin kar kuraklığı haritasını çıkarmayı planlıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Bursa Deniz Otobüsleri‘nin (BUDO) ve İstanbul Deniz Otobüsleri‘nin (İDO), bazı seferleri olumsuz hava koşulları nedeniyle yapılamayacak.
BUDO’nun internet sitesinde yer alan duyuruda;
08:30 İstanbul (Eminönü/Sirkeci) – Bursa (Mudanya),
09:30 Bursa (Mudanya) – İstanbul (Eminönü/Sirkeci),
09:30 Bursa (Mudanya) – Armutlu (İhlas),
10:00 Armutlu (İhlas) – İstanbul (Eminönü/Sirkeci),
11:30 İstanbul (Eminönü/Sirkeci) – Bursa (Mudanya),
11:30 İstanbul (Eminönü/Sirkeci) – Armutlu (İhlas),
12:55 Armutlu (İhlas) – Bursa (Mudanya) seferi olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edildiği belirtildi.
İDO’dan sefer iptalleri
İDO’dan yapılan açıklamaya göre ise 07:45 Bandırma–Yenikapı–Kadıköy, 11:30 Kadıköy-Yenikapı-Bandırma ve 15:30 Bandırma-Yenikapı-Kadıköy seferleri iptal edildi.
Bingöl, Bursa, Elazığ, Eskişehir, Kastamonu, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sinop, Tokat ve Zonguldak’ta bulunan bazı alanlar orman sınırları dışına çıkartıldı.
Karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasının bulunduğu 19 Ocak tarihli Resmi Gazete’de duyuruldu. Kararla birlikte 5 milyon 808 bin metrekarenin üzerinde bir alan orman sınırları içerisinden çıkarılmış oldu.
Ormanlar ve devlete ait orman arazileri orman sınırları dışına çıkarıldı. İşte şehir şehir orman sınırı dışına çıkarılan arazilerin alanları:
Bingöl’de Merkez, Küçüktekören, Kığı ilçelerinde 940 bin 182 metrekarelik alan orman sınırları dışına çıkarıldı. İçlerinde devlet ormanı ve ayrıca orman niteliği olan araziler bulunuyor.
Bursa’da İnegöl, Kestel, Gürsu ilçelerinde 3 milyon 840 bin 663 m2lik alan orman sınırları içerisinden çıkarıldı.
Elazığ’da Alacakaya ilçesine bağlı Gürçubuk mahallesinde bin 68 metrekarelik alan ormanlık sınırı dışına çıkarıldı.
Eskişehir’de Odunpazarı ilçesine bağlı Büyükdere mahallesinde 945 metrekarelik alan orman sınırı dışına çıkarıldı.
Kastamonu’da Cide, Taşköprü, Araç ve Hanönü’nde 5 bin 954 metrekarelik alan orman sınırları dışına çıkarıldı.
Kocaeli’nde Derince ilçesinde Karagöllü mahallesinde 25 bin 326 metrekarelik alan orman sınırları içerisinden çıkarıldı.
Konya’da Akşehir ilçesinde Engilli mahallesinde 6 bin 672 metrekarelik alan orman sınırı dışına çıkarıldı.
Kütahya’da Tavşanlı ilçesine bağlı Kargılı, Köseler mahallesinde, Merkez’e bağlı Perli mahallesinde toplamda 390 bin 848 metrekarelik alan orman sınırları dışına çıkarıldı.
Manisa’da Salihli, Gördes ilçelerinde 572 bin 592 metrekarelik alan orman sınırları içerisinden çıkarıldı.
Muğla’da Köyceğiz ve Fethiye ilçelerinde toplamda 6 bin 376 metrekarelik alan ormanlık sınırı dışına çıkarıldı.
Sinop’ta Saraydüzü ilçesinde 7 bin 608 metrekarelik alan ormanlık sınırı dışına çıkarıldı.
Tokat’a bağlı Reşadiye ilçesinde 15 bin 515 metrekarelik alan ormanlık sınırı dışına çıkarıldı.
Zonguldak, Ereğli’ye bağlı Alaplı’da ise 346 metrekarelik alan orman sınırları içerisinden çıkarıldı.
Bugün sizi muhteşem bir lezzetle buluşturuyoruz: Balkabağı böreği!
Yemeğinizi balkabağının damakta iz bırakan tadıyla taçlandırın!
Enerjisiyle kış günlerine ayak uyduran bu tarif, sağlıklı ve biraz yaramaz bir tat arayanları cezbetmeye hazır.
Balkabağı böreği, sıcacık hamuru ve içinde gizlenen balkabağı dolgusuyla enfes bir uyum yakalıyor. Her dilimde soğuk günleri ısıtacak bir lezzet şöleni hissedin.
Bu eşsiz ve yapımı oldukça pratik tarifi, özel günlerde veya kendinizi ödüllendirmek istediğinizde deneyebilirsiniz.
Sağlıklı yaşam adımlarını birlikte atalım! Balkabağı Böreği deneyimlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın.
Plymouth, İngiltere’nin önemsediği şehirlerden biri değil. En azından epeydir değil. Yavaş yavaş göçmekte olan bir kent. Bir zamanlar İngiltere’nin okyanusa açılan kapısıydı, ancak kentte içsel bir refleksle; burada geçen yıl bir müze açıldı: ‘The Box’.
Burası kutu gibi bir bina ve kentin geçmişini, kimliğini arayan; yarınına bakabilmek için hemşerilerini, özellikle gençlerini, öğrencileri çağıran bir yer olmayı amaçlıyor. Çocuklar da gerçekten ilgi gösteriyorlar. Bir arşiv, müze, pastane, pub, oyun-araştırma alanı gibi olanaklar sunan ve ilginç şeyleri bıktırmadan sergileyen bir galeri, bir ‘kutu’ burası. Eşitliğe, çeşitliliğe, katılıma ve hemşerisine olabildiği kadar çok açıklığa adanmış bir kutu olduğunu söylüyor.
Kitaplarımın çokluğu her zaman düşündürdü beni: Benim için önemli onlar, onlarla birlikte yaşayabilmek benim için çok gerekli ve anlamlı; peki sonrası ne olacak? Bu koleksiyon başkalarının da yararlanabileceği bir şey olabilir mi? Ama nasıl olacak? Özel bir kitap birikiminden kamusal bir kitaplığa geçiş kolay değil. O kadar çok koşul ve olanağı birlikte gerçekleştirmeye dayanıyor ki bu arayış; hem nerden başlayabileceğinizi bilemiyorsunuz, hem de nasıl sürdürülebilir olacağını. Böylece sorun kendi kangreninde büyümeye devam ediyor… kentli bir hemşeri olarak ne yapacağım?
Bir gazete dilekçesinde on yıl önce, bir öğrenci sesleniyor: “(…) tek bir gün dahi; sıra beklemeden, yer bulma derdi olmaksızın faydalanamadım; şehrin merkez kütüphanesindeki bu yoğunluğun en önemli sebeplerinden birisi de Ankara‘da birçok semtin ‘semt kütüphanesi’ niteliğinde, kamuya açık bir araştırma-çalışma alanına sahip olmayışıdır. Şehirdeki diğer alternatiflerin de ya herkese açık olmayışı (…) ya da görece kötü koşullara sahip /yetersiz oluşu (…) bölgedeki vatandaşların kamusal bazdaki hizmet taleplerinden sorumlu olan (…) Belediyesi’ni, bu soruna bir çözüm üretmeye davet ediyorum.”
Çankaya, İşçi Kütüphanesi
Ankara, Çankaya’da “Semt Kütüphaneleri” bir soruna çare olmuş mu? Çankaya Belediyesi “Semt Kütüphaneleri” projesiyle kaç kütüphane yapmış, biliyor muymuşuz? Cumhuriyet Ankarasının bu bölümlerinde yaşamış şairlerin ve yazarların adlarını alan bu “Semt Kütüphaneleri”, haftanın her günü 09:00-17:00 veya 20:00 arası açıkmış. Gerçi bazı ilginç arayışların ipuçlarına da rastlıyorsunuz: “Beytepe‘de Minik Adımlar Bebek Kütüphanesi, görme engelli vatandaşların yararlandığı Aşık Veysel Engelsiz Yaşam Merkezi‘nde yer alan Sesli Kütüphane ve İmrahor Mahallesi‘ndeki İşçi Kütüphanesi hafta içi 09.00-17.00 arasında hizmet sunuyor.”
Milyonlarca kişinin yaşadığı bir kent parçası için ne kadar işlevsel olmuş, neden çoğalamamışlar, sorunları nedir? Neden bürokrat olmayan bir “kütüphane yöneticisi” heyecanla anlatmıyor arayışlarını neler olduğunu, ne tepkiler aldıklarını? “İşin” propagandası için çekilmiş fotoğraflara bakıyorsunuz, neden sadece pişkin belediye başkanlarının suratlarını görüyoruz? Neden hiçbir inandırıcılık yok bu fotoğraflarda ve neden yeterince özenilmemişlik/ düşünülmemişlik ve ne yapmak istediği üzerinde hiçbir şey araştırmamışlık akıyor üstlerinden?
İstanbul Belediyesi daha iyi mi? Öncelikle buralar “kütüphane” değil; “kültür merkezi.” Sayıları da oldukça fazla. Ama İstanbul çok büyük bir kent. “Merkezler” atölyelere, konser ve tiyatroların ücretsiz biletlerine de yönlendiriyor sizi. Sanki daha iyi olan yönleri var ama yetiyor mu? Yetmediğini uzaktan baktığınızda bile hemen görüyorsunuz. Merkezler de kütüphaneye benziyor genellikle; arayışın, varsa içten bir çabanın adı konulmamış. Fotoğraflar, Büyükşehir Belediyesi’nin “ben burada varım ve bir şeyler yapmaya çalışıyorum” dediğini söylüyor, ama İstanbul’da da, işini bilen ve bürokrat olmayan bir sorumlunun çırpınışı, ya da bir kullanıcının buralarda ne bulduğu veya neleri eleştirdiği ile ilgili kırıntılara rastlamıyorsunuz.
De Krook, Ghent Şehir Kütüphanesi
Oysa Danimarka’daki benzer arayışa göz atsanız; mesela Helsinki’deki veya Ghent’deki çabaya baksanız, oralarda gözünüze ilk çarpan, çabalarının samimiyeti ve Plymouth’un oldukça taşralı bir biçimde de olsa, “kutusuna” koymak istedikleriyle ilgili canlı gayreti…
Peki ya İzmir?
Orada da adı konulmuş çırpınmalar var gibi. “Her mahalleye bir kütüphane”, “Dezavantajlı mahallelerin muhtarlıklarına birer kütüphane kurmak”, “İzmirlilerin kent genelinde belirlenen kitap teslim noktalarına yeni ya da ikinci el kitaplarını getirerek kampanyaya destek olması”, “Başkanın bilgiye erişimde fırsat eşitliği ilkesiyle başlattığı kampanya”…
“Projeden faydalanmak isteyen muhtarlar, kütüphane taleplerini İZBETON’a iletmişti. İZBETON ekipleri kütüphane yapılacak alanın uygunluğu, muhtarlığın mahalledeki konumu, bütün mahalleye hizmet edip edemeyeceği gibi kriterleri göz önüne alarak muhtarlıkları incelemişti” (…) “her türlü kaynağı elektronik ortamlar aracılığıyla sağlamak amacıyla kurulan dijital kütüphane 7 gün 24 saat erişime açık”, “Önlisans, lisans ve lisansüstü öğrencileri gencizmir.com üzerinden randevu alarak kütüphaneyi kullanabilmektedir. Aynı anda 64 kişinin yararlanabildiği bir merkez”, “ders çalışmak, kitap okumak ve araştırma yapmak isteyenlere konforlu bir ortam sağlayan Kitap Kafelerin sayısını artırıyor”, “Buca’da 7 gün 24 saat açık olacak 100. Yıl Kitap Kafe”… “Türkiye’nin ilk vapur kütüphanesi vapuru kullanan okurlara ücretsiz üyelik ile 2 kitabı 21 gün süre ile ödünç veriyor.”
Ama biraz gösteriş veya kaba propaganda ifadelerini sıyırırsanız, Alice’in tavşan deliğinde pis pis sırıtan kedinin yüzü gibi ifade beliriyor. Arayışlar var ama ne politik bir gösterinin ötesinde bir içtenlik seziyorsunuz, ne sistematik ve tutarlı bir arayış, ne de bu deneyimlerin nasıl izlendiği ve değerlendirildiği ile ilgili herhangi bir bilgi…
Bir şeyler ummaktan başka çaremiz olmadığını düşündüğümüz bu belediyeler, bu kamusal alanı gerçekten değerlendirmeye/ alanın içini doldurmaya ve olanaklar sunmaya henüz hazır değil. Bu kamusal alanı yaratmak ve “tefriş” etmek için yapılması gereken çok açık değil mi?
Soracaksınız.
Bu kamusal hizmetten yararlanmasını beklediğiniz insanlara soracaksınız. Ve yapacağınız işi onlardan gelen ipuçları, düşünce ve önerilerle, onlarla birlikte programlayacaksınız. Yapacağınız her işi, katılımcı bir yaklaşımla ve propaganda amaçlamak yerine içtenlikle, ele alacaksınız.
Bunu beklemek çok mu hayalci? Çok mu olanaksız? Neden sol belediye adayları bile, bize ne yapacağını söylüyor ama bunu nasıl yapacağını, yaparken nasıl bir katılımcı yöntem benimseyeceğini söylemiyor?
Çünkü bilmiyorlar. Ama aramıyorlar da… Çünkü asıl politik olanın, arayışın kendisi olduğunu bilmiyorlar belki. Yerel politikanın, yerel toplumun kamusal alanında nasıl inşa edileceğini aramaktan çok uzaklar, hatta bütün politikacılar gibi, bundan korkuyorlar belki de…
Geçen hafta, “ücretsiz kamu taşımacılığı, bir adayın programına nasıl girebilir?” konusunu tartışmıştık. Bu hafta, semtlerde/ mahallede yeni kamusal alanlar arayışının nasıl olabileceği ve bunlar için nasıl “kutular” yaratabileceğimize değinmeye çalıştık.
Yerel yönetimler öncesinde arayışımızı sürdürmek ve seslendirmek zorundayız.
Bağır bağır bağıralım: Artık, kentliler olarak buradayız ve katılmak istiyoruz. Demokrasiyi çoğaltmalı ve derinleştirmeliyiz. Adaylara karşı, hemşehriler olarak duruyoruz işte burada.