Ana Sayfa Blog Sayfa 2223

Bunu Radyoda Anlatsana sohbetlerinin ikincisi 7 Mart’ta

Açık Radyo‘nun 25’inci yıl etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek “Bunu Radyoda Anlatsana” sohbetlerinin ikincisi 7 Mart Cumartesi günü SALT Galata’da. Bu seferki sohbetin konusu ise Radyo’nun en önemli aracı olan Ses.

Birinci sohbette “Koku” programının yaratıcısı Vedat Ozan‘la “Sanat Uzun, İlham Sonsuz” programlarının yapımcıları Şenol Ayla ve Timuçin Oral fikir ve birikimlerini radyofonik ortama nasıl taşıdıklarının hikâyesini dinleyicileriyle paylaşmıştı.

Bu seferki sohbette de radyo programcıları konuşmacı olarak yer alacak.  “Gaygoni A.G.” yapımcılarından Orhan Cem Çetin ile “Radyo İçinde Radyo, 101.7 EFEM”i yaratan Oda Projesi ekibi; dışarısını içeriye, stüdyoyu sokağa taşıyan radyo deneyimlerini paylaşırken baştan düşünmek ve hatta bu deneyimlere o anda oracıkta yenilerini eklemek isteyen dinleyicilere seslenecekler.

Soohbetlerin çıkış noktası

7 Mart Cumartesi saat 16.00’da SALT Galata’daki sohbet, Açık Radyo ekibinin moderasyonunda gerçekleşecek. “Bunu Radyoda Anlatsana” sohbetlerinin çıkış noktasını Açık Radyo şöyle açıklıyor:

Çıkış noktası, Açık Radyo’nun çok eski bir alışkanlığına dayanıyor: Konusunda uzman veya sadece meraklı insanları suç ortağı yapmak ve onları birer radyo programcısı olmaya teşvik etme alışkanlığı. Zamanla bu suça teşvik, kendiliğinden bir hal alarak birçok dinleyicisini de programcılığa yöneltti. Ve bu bir “gelenek” halini aldı. Bugün tamamı gönüllü programcılar tarafından yapılmış ve yapılmakta olan toplam 1142 programımız var – ve bunun dünyada bir başka örneği olduğundan da emin değiliz doğrusu.

İşte, 25. yayın yılımızda bu birikimi gözler önüne serip, ifade olanaklarını zorlayan ve sorgulayan programlarımızdan kimilerini radyo dışında bir platformda da meraklı insanlarla buluşturmak fikri bizi heyecanlandırdı. Umudumuz, bugüne dek sunduğumuz içeriğin günümüzle temas içinde yeni bir anlama kavuşmasıyla Açık Radyo’nun dinleyicisiyle birlikte yaşayan ve konuşan bir arşive dönüşmesi.

Ses çıkarmak veya sesten kaçmak isteyenler için..

Açık Radyo tarafından yapılan çağrıda oturuma katılmak isteyenlere yönelik “adyofonik deneyimlerine olduğu kadar sahadaki deneyimlerine de güvendiğimiz programcılarımızın önerisi üzerine bir “radyo aktivitesi” olarak tasarlamaktayız. Onun için, yanınızda ses çıkarmak için herhangi mekanik bir obje veya –aksine– sesten “kaçmak” istediğinizde kullanmak üzere bir kulak tıkacı getirmenizi tavsiye ediyoruz” duyurusunda bulunuldu.

Gaygoni A.G.

Hazırlayanlar: Ceyda Karamürsel ve Orhan Cem Çetin

Sunan: Orhan Cem Çetin

Açık Radyo, 2000-2001

Amacı gerek “radyo sanatı”ndan örnekler vererek gerek konuklar ağırlayarak yerel üretimler için platform oluşturmak olan Gaygoni A.G., radyo sanatını şöyle özetlemişti:

Radyo yayını ile aktarılan ses düzenlemeleri ya da ses heykelleri; eşzamanlı üretilip paylaşılmasına karşın, sanatçıyla izleyicisini karşı karşıya getirmeyen yapıtlar. Bu yapıt oluştuğu her noktada farklı bir biçim alıyor, ortam sesleri ve radyo cihazına bağlı olarak dinlendiği her noktada farklı ve özgün bir “edisyon” oluşuyor. İzleyici tutsak değil. Radyosunu kapatabilir, o sırada öksürebilir, otomobildeyse korna çalabilir. İzleyicinin özgürlüklerinin farkında olan sanatçı da böylelikle dilediği kadar aşırı noktalara gidebilir. Çok daha cesaretli, deneysel, tüm ölçülerin dışına çıkan ses işlerinin üretilmesi de böylelikle mümkün olur.

Radyo İçinde Radyo, 101.7 EFEM

Hazırlayan ve sunan: Oda Projesi

Açık Radyo, 2005-2006

Oda Projesi’nin 1997 yılından itibaren projelerini gerçekleştirdiği ana mekânı olan Galata’da yeralan Şahkulu Sokak no:39/1, 19 Şubat – 16 Mart 2005 tarihleri arasında kapsama alanı bulunduğu avlu ve çevresindeki binalarla sınırlı bir radyo mekânına dönüştü. Radyo, temel içeriğini Oda Projesi’nin mahallesinin ve komşularının içinde bulunduğu değişim/dönüşüm, mutenalaşma sürecinden aldı. Özellikle mahalleliyle, çocuklarıyla ve dışarıdan davetli akademisyen ve sanatçılarla yapılmış programlardan yaklaşık 100 saatlik bir sesli arşiv oluştu. Mutenalaşma sebebiyle mekânını bırakmak durumunda kalan Oda Projesi oradaki deneyimini, öncelikle bir radyo yoluyla yeniden gerçekleştirmeye karar verdi. Böylece Açık Radyo’da, bu sesli arşivin kullanılması temelinde başlayan Radyo İçinde Radyo 101.7 EFEM’de, bir buçuk yıl boyunca kent üzerine konuşmalar yapıldı, canlı konuklar ağırlandı, stüdyo kapısı açık yayınlar, ses paraziti ve reklam üretimleri yapıldı.

Orhan Cem Çetin

Kendisini fotoğraf alanında yetiştiren Çetin, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisans derecesini tamamladı. İlk kişisel sergisi “Tanıdık Şeyler”den [1988] bu yana çok sayıda kişisel proje gerçekleştirmiş, farklı disiplinlerden sanatçılar ile birlikte çok sayıda ortak projede yer almıştır. Kişisel çalışmaları, denemeleri ve eleştiri metinleri farklı basılı ve on-line mecralarda yer alan Çetin, sanat çalışmalarının yanı sıra hayatını serbest fotoğrafçılık, fotoğraf alanında danışmanlık ve fotoğraf eğitmenliği yaparak kazanmaktadır.1980’lerin sonlarından bu yana farklı üniversitelerde dersler veren ve yöneticilik yapan Çetin halen Bahçeşehir Ünv. Fotoğraf ve Video bölümü eğitmen kadrosundadır. Çetin, Açık Radyo’da Figen Evren ile Aya Seyahat [1997-1998], Ceyda Karamürsel ile Gaygoni A.G. [2000-2001] programlarını hazırlayıp sunmuştur.

Oda Projesi:

Oda Projesi, Özge Açıkkol, Güneş Savaş ve Seçil Yersel’den oluşan bir sanatçı kolektifidir. 1997’de başlayan işbirlikleri, 2000 yılında bir projeye dönüşen Oda Projesi’nin, Galata, Şahkulu Sokak’taki mekânlarında başlayan ve daha sonra İstanbul’un farklı ilçelerindeki mahallelerde ya da farklı kentler ve ülkelerdeki mahallelerde de, kamusal alanın nasıl üretildiğine dair ilgisi ve sosyal alanlar yaratma çabası sürmektedir. Oda Projesi, radyo, kitap, kartpostal, gazete gibi farklı ortamları kullanarak veya farklı buluşma noktalarına form vererek, ilişki modellerinin mekânla ve zamanla ilişkisi hakkında sorular sormaya devam etmektedir.

18 hak örgütünden ortak açıklama: Kavala serbest bırakılsın

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde iş insanı Osman Kavala’nın tutuklu yargılanmasının devam etmesine ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıda, Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı Gezi davasında beraat ve tahliye kararı verildikten sonra, cezaevinden henüz çıkamadan 15 Temmuz soruşturması için tekrar tutuklanması “kötü muamele” olarak nitelendirildi. Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması talep edildi. bianet’ten Hikmet Adal’ın aktardığına göre toplantıda yapılan açıklama şu şekilde:

Osman Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde gözaltına sadece Gezi soruşturması kapsamında alınmamıştı. O tarihte Kavala hakkında açılan dosya, ’15 Temmuz darbe girişimi’ çerçevesinde TCK 309’u da kapsıyordu. Ancak Kavala TCK 309’dan, 11 Ekim 2019’da re’sen tahliye edilmişti. Bu dosyaya ilişkin, soruşturmanın başlamasının üzerinden iki yıldan fazla süre geçmesine rağmen, bir iddianame hazırlanmadı.

18 Şubat duruşması sırasında. Çizerler: Murat Başol, Tarık Tolunay

‘Dava açılmadan iki yıldan fazla tutulamaz’

Mevcut yasalara göre, tutukluluk halinin, sanık hakkında bir iddianame hazırlamadan iki yılı aşması mümkün değildir. Osman Kavala hakkında TCK 309 kapsamındaki soruşturma dosyası, 25 Şubat 2020 tarihi itibariyle, iki yılı aşmış bulunmaktadır. Bu yönüyle, yeniden tutuklama, 24 Ekim 2019 tarihinde 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la getirilen şüphelinin aleyhinde dava açılmadan iki yıldan fazla tutulması yasağının ihlalidir.

‘Tutukluluk yeni bir delile dayanmıyor’

18 Şubat 2020’de gözaltına alındıktan sonra, Osman Kavala emniyette ve savcılıkta tekrar sorgulanmamış, Sulh Ceza Hakimliği‘ne tutuklanması talebiyle sevk edilmiştir. Bu uygulama, tekrar tutuklanmasının, geçen 28 ayda ortaya çıkan yeni bir delil ya da bilgiye dayanmadığının da açık kanıtıdır.

’25 Şubat’ta tahliye edilmesi gerekirdi’

Bu durumda, Osman Kavala’nın bu dosyadan, avukatların başvurusu bile gerekmeden, savcı ve hakim inisiyatifine bırakılmadan, 25 Şubat 2020’de tahliye edilmesi kanuni mecburiyettir.

Osman Kavala hakkında verilen bu tutuklama kararının ve bu tutukluluk halinin devamının hiçbir hukuki zemini yoktur. Bu karar, Osman Kavala’yı cezaevinde tutmaya kararlı bir siyasi iradenin, hukuku bu amaç için kılıf olarak kullanmaya çalışmasından ibarettir.

‘AİHM kararı 15 Temmuz’u da kapsıyor’

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Osman Kavala gözaltındayken yaptığı, ‘Bir manevrayla onu beraat ettirmeye kalktılar’ açıklaması da Kavala’yı yeniden tutuklama gerekçesinin siyasi olduğunun açık bir işaretidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin 10 Aralık 2019 kararında İnsan Hakları Sözleşmesinin 18. Madde’sinin ihlali olarak hükmettiği uygulamanın, “Osman Kavala’nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması”nın yeniden ve alenen tekrarlanmasıdır.

AİHM, anılan kararda Kavala’nın yeniden tutuklanmasına gerekçe gösterilen TCK 309. madde kapsamında ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasını da incelemişti. Bir diğer deyişle, AİHM’in “Derhal serbest bırakın” kararı, sadece Gezi Davası’nı değil, 15 Temmuz soruşturmasını da kapsamaktadır.

Sayılan hukuki gerekçeler sebebiyle Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının talep edildiği açıklamanın sonunda “Türkiye hem kendi iç hukukuna hem de AİHM kararlarına uygun davranmalı, hukuku bir yıldırma ve intikam alma aracı olmaktan çıkarmalı, Osman Kavala dahil tüm yurttaşlara, hukukun üstünlüğü güvencesini sağlamalıdır” ifadeleri kullanıldı.

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı

İnsan hakları alanındaki 18 sivil toplum kuruluşu ve örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan ağda şu kuruluşlar yer alıyor:

Civil Rights Defenders, Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos GL, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Research Institute on Turkey, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, SPoD, Türkiye Al manya Kültür Forumu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yurttaşlık Derneği

İdlib hakkında ‘provokatif paylaşımlara’ soruşturma

Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü, sosyal medyadan İdlib‘teki hava saldırısında 33 askerin yaşamını yitirdiği olaya ilişkin “provokatif paylaşımlarda bulunanlar”la ilgili inceleme başlattığını duyurdu.

Sayan: Sadece resmi açıklamalara itibar edin

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan ise yazılı bir açıklama yaparak “Millet olarak çok kritik anlar yaşıyor, yüreğimizi yakan haberler alıyoruz. Sosyal ağlar üzerinden yayılmaya çalışılan yalan haberlere karşı dikkatli olmamız ve sadece resmî açıklamalara itibar etmemiz son derece önemli” dedi. Açıklama devamında şu ifadeler yer aldı:

Millet olarak çok kritik anlar yaşıyor, yüreğimizi yakan haberler alıyoruz. Sosyal ağlar üzerinden yayılmaya çalışılan yalan haberlere karşı dikkatli olmamız ve sadece resmi açıklamalara itibar etmemiz son derece önemli. Aziz milletimizi yanıltmaya yönelik haber ya da paylaşım yapan kişilerle ilgili yasal süreç başlatıldı.

‘Gerçek hayatta suç olan, sanalda da suç’

Gerçek hayatta suç olan her davranışın sanal ortamda da suç olduğunu unutmamamız gerekiyor. Rabbim, kahraman ordumuzun yardımcısı olsun. Yapılan yalan haber ya da paylaşımlara ilişkin tespitler Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’miz tarafından gerçekleştirilmektedir. Rabbim kahraman ordumuzu muzaffer eylesin.

Koronavirüs görülen ülke sayısı 56’ya yükseldi

Yeni Zelanda, Belarus, Litvanya ve Nijerya‘dan gelen haberlerle koronavirüsün görüldüğü ülke sayısı 56’ya yükselmiş oldu. Dünyada bildirilen toplam ölüm sayısı yaklaşık 2 bin 800 olurken, dünya genelinde görülen vaka sayısı ise 83 bini geçti.

Can kaybı 2 bin 800’ü aştı

En çok vakanın görüldüğü Çin’de 2 bin 788 ölüm yaşanırken, bunu 26 ölüm ile Türkiye’nin sınır komşusu İran izledi. Sırasıyla, İtalya‘da 15, Güney Kore‘de 13, Japonya‘da 8, Fransa‘da 2, Hong Kong Özel İdari Bölgesi‘nde 2 Tayvan ve Filipinler‘de de 1’er kişi virüs sebebiyle hayatını kaybetti. Böylece toplam ölüm sayısı 2 bin 800’ü aşmış oldu.

Ülkelerin yetkili sağlık kurumları ve yerel basınından derlenen verilere göre dünyada görülen vaka sayılarını ve virüse bağlı ölümleri gösteren interaktif haritanın en son hali şu şekilde oldu:

Vaka sayısı 83 bini geçti

Dünya genelinde görülen vaka sayısının ise 83 bini geçtiği belirtiliyor. 56 ülkedeki koronavirüs görülen vaka sonuçları ise şu şekilde sıralanıyor:

Çin 78 bin 824, Güney Kore 2 bin 22, Makau 10, Japonya 918, Hong Kong 93, Tayvan 34,  İtalya 655, İran 254, Singapur 96, ABD 60, Kuveyt 43, Tayland 40, Fransa 38, Bahreyn 33, Avustralya 23, Malezya 23, Almanya 21, Birleşik Arap Emirlikleri 19, İspanya 17, Vietnam 16, İngiltere 15, Kanada 14, İsveç 7, Irak 6, Umman 6, Rusya 5, İsviçre 5, Hindistan 3, Filipinler 3, Hırvatistan 3, Yunanistan 3, İsrail 3, Lübnan 3, Avusturya 2, Pakistan 2, Finlandiya 2, San Marino 1, Cezayir 1, Nepal 1, Sri Lanka 1, Kamboçya 1, Belçika 1, Mısır 1, Afganistan 1, Brezilya 1, Gürcistan 1, Kuzey Makedonya 1, Estonya 1, Hollanda 1, Romanya 1, Norveç 1, Danimarka 1, Yeni Zelanda 1, Litvanya 1, Belarus 1, Nijerya 1.

Listeye dört yeni ülke eklendi

Yeni Zelanda‘da Sağlık Bakanlığı İran’dan dönen 60 yaşlarında bir kişinin test sonucunun pozitif çıktığını ve hastanın tedavi altına alındığını duyurdu. Yapılan açıklamada ülkede bir vakanın görülmüş olmasına rağmen salgın olasılığının düşük olduğu söylendi.

Belarus‘ta İranlı bir öğrencide virüs tespit edilmesinin ardından ilk koronavirüsü vakası yaşanmış oldu. Litvanya’da ise virüsün İtalya’nın kuzeyinde bulunan Verona kentinden dönen bir kadında tespit edildiği aktarıldı. Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya‘da ise yetkililer, ilk korona virüsü vakasının ülkeye gelen İtalyalı bir erkekte tespit edildiğini duyurdu.

Japonya’da OHAL

Toplam 900’ü aşkın vakanın görüldüğü Japonya’nın virüsün en hızlı yayıldığı eyaleti Hokkaido’da ise olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Eyaleti Valisi Naomichi Suzuki, bölgede artış gösteren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakaları nedeniyle OHAL ilan ettiklerini açıklayarak, vatandaşlara hafta sonu dışarı çıkmamaları çağrısında bulundu.

 

Altıparmak: Sosyal medya erişim engelinin hukuki dayanağı yok

Haber: Elif Ünal

İdlib’deki hava saldırısı sonucunda hayatını kaybeden asker sayısı hakkındaki belirsizlik devam ederken, Türkiye güne sosyal medya hesaplarına getirilen kısıtlama ile başladı.

Ulusal İnternet sağlayıcısı Türk Telekom kullanıcıları Twitter, Instagram, Facebook ve Youtube mecralarına giriş yapamazken Whatsapp kullanımı da belirli ölçüde kısıtlandı.

Ölen askerlerin sayısı hakkında belirsizlik sürüyor

Dün akşam saatlerinde gerçekleşen saldırı sonucunda Hatay Valisi Rahmi Doğan, toplamda 33 Türkiye askerinin hayatını kaybettiğini, 32 askerin ise yaralı olduğunu açıkladı. Doğan, ilk etapta paylaştığı bilgide sadece dokuz askerin öldüğünü söylemişti.

Suriye sınırındaki Hatay’ın Reyhanlı ilçesine çok sayıda yaralı getirildi. Hastanedeki görüntülerin sosyal medyada yansımasının ardından ölen ve yaralanan askerlerin sayısının çok daha yüksek olduğuna ve sayının 100’ü bulduğuna dair iddialar ortaya atıldı.

Net Blocks: Erişim 23.30 itibariyle kısıtlandı

Gece saatlerinde Twitter, Instagram ve Facebook hesaplarına giriş yapılamamasının ardından ülkelerdeki internet kısıtlamalarını araştıran Net Blocks gece 11.30 itibariyle Türkiye’de bu mecralara erişimin Türk Telekom tarafından engellendiğini açıkladı.

Erişim kısıtlamasının sabah saatlerinde de devam ettiğini duyuran NetBlocks; Twitter, Instagram, Facebook ve Youtube mecralarının erişime kapalı olduğunu Whatsapp iletişiminin de sınırlı olduğunu bildirdi.

Fotoğraf: Twitter- NetBlocks

Altıparmak: Engellemelerin hukuki dayanağı yok

İnternet ve insan hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen insan hakları hukukçusu ve eski Öğretim Üyesi Dr. Kerem Altıparmak, Yeşil Gazete’ye verdiği demeçte sosyal medya hesaplarına getirilen bu tür kısıtlamaların hukuka aykırı olduğunu söyledi:

Bu tür engellemelerin hukuki bir dayanağı yok. Hakim kararına dayanan bir engelleme değil. Keyfi bir şekilde, veri geçişini kısıtlama yöntemiyle yapıyorlar. Bizim bilgi alışverişimizi bu yolla engelliyorlar. Yasal dayanağı olmadığı ve meşru bir zemini olmadığı için de hukuka aykırı.

‘Veriler doğruysa neden engelleniyor?’

Daha önce benzer uygulamaların bölgesel olarak Diyarbakır ve Mardin‘de de yapıldığını belirten Altıparmak, “Milletvekilleri tutuklandığı zaman erişime engelleme gelmişti. Hatta Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği bu engellemelerin hukuka aykırı olduğunu saptamıştı” dedi.

İnternete getirilen kapsamlı engellemelerin ifade özgürlüğü önünde bir engel olduğunu söyleyen Altıparmak “Eğer bütün verilen bilgilerin doğru olduğu düşünülüyorsa neden böyle bir engellemeye ihtiyaç duyuluyor? Kamunun en çok bilgiye ihtiyaç duyduğu bir zaman dilimindeyiz” ifadelerini kullandı.

Hükümet hangi durumlarda kısıtlama yapabilir?

Hangi habere ne koşulda kısıtlama getirilebileceği 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile düzenleme altına alınıyor.

Altıparmak, bu yasada yer alan düzenlemeye göre kişilik haklarına saldırı olduğunda veya kamu düzenini bozacak yöndeki içeriklerde erişim engeli getirilebileceğini belirtti. Ancak bu durumda da sadece o yöndeki içeriklere bir kısıtlama getirilebileceğini söyleyen Altıparmak, İnternet mecralarının tamamına yönelik bir kısıtlamanın herhangi bir yasada yeri olmadığını söyledi.

 

‘Durdurulmayacaklar’ iddiası üzerine mülteciler sınır kapılarına akın etti

Idlib’te Türkiye askerlerine yönelik saldırının ardından Reuters haber ajansı Beştepe’de gerçekleşen Güvenlik Zirvesi’nden göçmenlerin karadan ve denizden Avrupa’ya geçişlerini durdurmama kararı çıktığını iddia etti.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik ise “Mülteci politikamız aynıdır ama ortada bir durum var, artık mültecileri tutabilecek durumda değiliz” ifadelerini kullanarak ortaya atılan iddiayı kısmen doğrulamış oldu.

Edirne’de yüzlerce mülteci sınır kapılarına ilerliyor

Haberin son dakika olarak geçilmesinin ardından Türkiye’nin birçok noktasından mülteciler sınır kapılarına akın etti. Yüzlerce göçmen grubu Yunanistan ve Bulgaristan ile sınırı bulunan Edirne’ye hareket etti. Edirne’deki mülteci gruplarının da sınıra ulaşmak için toplandıkları öne sürüldü.

Bulgaristan’a geçiş yapmak isteyenler Kapıkule Sınır Kapısı’na doğru hareket ederken, Karaağaç Mahallesi’nden Yunanistan‘a açılan Pazarkule Sınır Kapısı‘na ulaşmak isteyenler ise yürüyüşlerini sürdürüyor.

Fotoğraf: Salih Baran/ AA

‘Kara kapalı, denizden geçin dediler’

NTV’ye konuşan mülteci bir kadın, kendisinin ücretsiz bir araç ile sınır kapısına getirildiğini söyledi. Canlı yayın sırasında konuşan mülteci kadın şu açıklamada bulundu:

Saat birde haber geldi. Dedi, sınır kapıları açılmış geçebilirsiniz. Ondan sonra orda otobüsler bekliyorlardı. Bizi buraya kadar bedava getirdi yani. Ondan sonra burada bıraktı bizi. Şimdi sınır kapısına gidiyoruz. Orda jandarma arkadaşlar diyor ki; geçemezsiniz, burada kapılar kapalı. Ama denizden diyor, geçebilirsiniz. Şimdi siz düşünün; bu kadar millet, bu kadar çocuklar denizden nasıl geçebilir? Gemi de yok, hiçbir şey yok nasıl geçebilirler?”

Botlarla geçmek isteyen mülteciler yakalandı

Avrupa’ya deniz yoluyla erişimin engellenmeyeceği haberinin ardından Yunanistan’ın Midilli Adası’na botlarla geçmek isteyen mülteciler Çanakkale Ayvacık ilçesindeki sahillere ulaştı. Burada sınırı geçmeye çalışırken yakalanan aralarında Suriyeli, Faslı ve Iraklı 400 mültecinin ilçede bulunan Göç İdaresine bağlı Yabancıları Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildiği öğrenildi.

İzmir’in Dikili ilçesinde bir araya gelen 160 kadar mültecinin ise kendi aralarında biriktirdikleri para ile aldıkları botların plaja gelmesini bekliyor. Buradan botlara binecek mülteciler Yunanistan’a gitmek üzere yola çıkacak.

Fotoğraf: Yusuf Soykan, AA

Yunanistan ve Bulgaristan’da endişe

Yeniçağ’da yer alan habere göre mülteci endişesi Yunanistan ve Bulgaristan gazetelerine yansıdı. Yunanistan medyasında yer alan haberlerde, “Türkiye kapıları açtı”, “Suriyeli mülteciler ülkemize geliyor” başlıkları atılırken ilk 300 mültecinin sınırlardan geçtiği duyuruldu.

Bulgaristan’da çıkan haberlerde ise, üst düzey bir Türk yetkilinin, “Suriyeli mültecilerin kara veya deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşmasını engellememeye karar verdik” şeklinde ifadeleri olduğu söylendi.

 

İdlib’te 33 asker hayatını kaybetti, ateşkes çağrıları yapılıyor

Hatay Valisi Rahmi Doğan Suriye’nin İdlib şehrinde düzenlenen hava saldırısı sonucunda 33 Türkiyeli askerin hayatını kaybettiğini açıkladı.  Doğan ilk önce ölen asker sayısını 9 daha sonra ise 22 olarak açıklamıştı. Vali, son verdiği güncellemede 32 yaralı olduğunu ve hayati tehlikesi olmayan yaralıların tedavisinin sürdüğünü söyledi.

Altı saat süren Güvenlik Zirvesi

İdlib’den gelen haberlerin ardından Beştepe’de altı saat süren bir Güvenlik Zirvesi yapıldı. Zirvede; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan, kuvvet komutanları ve güvenlik bürokrasisi yer aldı. Toplantı sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir” dedi.

Hulisi Akar ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Dündar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Küçükakyüz ile Suriye sınırına gitti. Akar’ın rejim hedeflerine yönelik kara ve hava destek vasıtalarıyla gerçekleştirilen harekatı yerinden sevk ve idare ettiği belirtiliyor.

Muhalefet partileri toplandı

CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri de parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte İdlib’te yaşananları takip etmek ve değerlendirmek için CHP Genel Merkezi’nde toplandı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de İdlib’deki gelişmelerle ilgili Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yaptı. Akşener, Balıkesir programını iptal ederek süreci takip etmek için Ankara’da olacağını duyurdu. MHP lideri Devlet Bahçeli de gelişmeleri Genel Başkan Yardımcıları ile birlikte parti merkezinden takip etti.

Sosyal medyaya erişim engeli

Suriye sınırındaki Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde çok sayıda yaralı getirildi. Hastanedeki görüntülerin sosyal medyada yansımasının ardından ölen ve yaralanan askerlerin sayısının çok daha yüksek olduğuna ve sayının 100’ü bulduğuna dair iddialar ortaya atıldı.

Gece saatlerinde Twitter, Instagram ve Facebook hesaplarına giriş yapılamamasının ardından Net Blocks gece 11.30 itibariyle Türkiye’de bu mecralara erişimin Türk Telekom tarafından engellendiğini açıkladı. Kısıtlamalar sabah saatlerinde de devam ediyor.

Rusya: Türkiye olmaması gereken bir alandaydı

Saldırının ardından Rusya’dan ilk açıklama ise sabah saatlerinde geldi. Rusya Savunma Bakanlığı açıklamasında, ‘Türk birliklerinin bulunduğu bölgeye Rus uçaklarının saldırı düzenlemediği’ söylendi. Buna ek olarak, Rusya’nın Türk askerlerinin ölüm haberini aldıktan sonra tam ateşkes sağlanması için elinden geleni yaptığı belirtildi. Türkiye’nin olmaması gereken bir bölgede bulunduğunun söylendiği açıklamada şöyle dendi:

Suriye İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesinde bulunan HTŞ üyesi teröristler, Suriye Ordusu (SAA) mevzilerine yönelik büyük çaplı bir operasyon başlattı ve Suriye Ordusu bu saldırıya yanıt verdi. Söz konusu saldırı, teröristlerle bir arada bulunan Türk askerlerinin de vurulmasıyla sonuçlandı.

BM: Suriye’deki krizde askeri değil siyasi çözüm

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise bir açıklama yayınlayarak “Artan askeri gerginliğin siviller için teşkil ettiği risk özellikle endişe verici” dedi. Suriye’deki krize askeri çözüm bulunamayacağını belirten Guterres, sürdürülebilir tek yolun BM denetiminde siyasi çözüm olduğunu söyledi.

ABD: NATO müttefiki Türkiye’nin yanındayız

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı ise, saldırıya ithafen “NATO müttefiki Türkiye’nin yanındayız ve Esed rejimi, Rusya ve İran destekli güçlerini bu alçak saldırılara derhal son vermeye çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.

NATO toplanıyor 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Twitter hesabından, Türkiye’nin talebi üzerine NATO’nun  daimi temsilciler düzeyinde toplanacağını duyurdu. Stoltenberg ayrıca Türkiye için Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 4. Madde’nin işletileceğini açıkladı. NATO’nun 4. Madde’sinde şu ifadeler yer alıyor:

Taraflardan herhangi biri, taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.

 

Kanarya şeklinde giyinen Yokoluş İsyancıları maden girişini kapattı

Birleşik Krallık’ta bulunan Durkham’daki kömür madeni alanının genişletilmesi planına tepki gösteren Yokoluş İsyanı aktivistleri kanarya şeklinde giyinerek girdikleri kafeslerle madenin girişini kapattı.  26 Ocak’tan bu yana madene giriş çıkışları kapatan eylemciler, toplamda üç gün boyunca madeni işgal etmeyi planlıyor.

Eylemciler, Durkham Belediyesi ve hükümetten Banks Madencilik tarafından yapılan genişletme başvurusunu reddetmelerini talep ediyor. İklim aktivistleri, projenin Birleşik Krallık’ın 2025 yılında kömürü aşamalı olarak kaldırma ve 2050 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdüne aykırı olduğunu söylüyor.

500 bin ton kömür

Banks Madencilik Durkham’da bulunan bir maden alanından 500 bin tonluk kömür çıkarımı için Durkham Belediyesine bir teklifte bulundu. Her ne kadar kömür sahasının genişletilmesine izin verilip verilmeyeceği Durkham İl Meclisi tarafından alınacak olsa da İskan, Topluluklar ve Yerel Yönetimler Bakanı Robert Jenrick’in izni iptal etme yetkisi bulunuyor.

Londra’daki iklim aktivistleri daha önce Durkham Belediyesi önünde eylem gerçekleştirmişti. Daha sonra bakanlık önüne giden eylemciler, maden genişletilmesine tepkilerini bakanlık binası önündeki toprağı kazarak göstermişlerdi

Türkiye’de İklim Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi başladı

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti finansal desteği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile UNDP ortaklığı ile hayata geçirilen Türkiye’de İklim Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi Ankara’da düzenlenen açılış toplantısı ile başladı.

Özellikle sektör ve kent ölçeğinde iklim değişikliğine uyumun güçlendirilmesi yoluyla toplumsal dayanıklılığın artırılmasını hedefleyen proje, ulusal iklim değişikliğine uyum politikaları için daha iyi karar verme araçları oluşturmayı ve kentsel uyum planlama çözümleri sunarak AB ve uluslararası toplumla iklim değişikliğine uyum için kapasite geliştirme ve ağ oluşturma faaliyetlerinde bulunmayı planlıyor.

Uyum hibe programı sunulacak

İklim değişikliğine uyum eylemini uygulamak için bir “uyum hibe programı” da sunacak olan proje, politika, teknik ve işlevsel referans çizgileri geliştirerek Türkiye’de iklim değişikliğine uyum için uygun bir ortam oluşturmayı planlıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob KhojimatovAvrupa Birliği Delegasyonu Temsilcisi Angel Gutierrez HidalgoAvrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü AB Mali Yardımları Dairesi Başkanı İsmail Raci Bayer ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Dökmeci’nin açılış konuşmaları ile başlayan toplantıda, yapımcı/yönetmen Güven İslamoğlu ve UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portföy Yöneticisi Nuri Özbağdatlı da konuşma yaptı.

Türkiye’de iklim kaynaklı krizler artıyor

İklim değişikliğinin ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olduğunun altını çizen Sukhrob Khojimatov, “Türkiye’de iklim kaynaklı krizlerin sayısı artıyor. Geçtiğimiz 20 yılda bu krizler 1995-2000 yıllarına kıyasla altı kat arttı. Dayanıklı altyapı çalışmaları, iklim değişikliğiyle mücadelede kilit rol oynayacak” diye konuştu.

İklim eylemi için herkese ihtiyaç var

“İklim eylemi için herkese ihtiyacımız var, hepimiz risk altındayız” diyen Angel Gutierrez Hidalgo, ortak sorunlara ortak çözüm bulma ihtiyacının altını çizdi. Hidalgo ayrıca Paris Anlaşması için uluslararası aksiyonlar alınması gerektiğini belirtip Avrupa Yeşil Sözleşmesinin sadece AB değil bölge için de iklim krizinin çözümünde bir fırsat olduğunun altını çizdi.

2017 yılında 2 milyar Dolar zarar

Karadeniz ve Akdeniz’de sel ve heyelan gibi felaketlerde ciddi kayıplar yaşandığından bahseden Sebahattin Dökmeci, “Düşük karbon tabanlı ekonomi için stratejik projeler yapıyoruz” diye konuştu.

Toplantı, karbon ayak izini düşük tutmak için et ürünleri içermeyen yerel gıdalarla hazırlanan öğle yemeğinin ardından sektörler ve kent ölçeğinde iklim uyum eyleminin etkilerinin ele alındığı bir teknik çalıştay ile devam etti.

Proje, ilgili kamu kurumları ile yerel yönetimler, bölgesel kalkınma ajansları, odalar, sendikalar, üniversiteler, araştırma enstitüleri ve sivil toplum örgütlerine ulaşmayı hedefliyor.

‘Heathrow’a üçüncü pist iklim taahhütlerine uygun değil’   

Birleşik Krallık’da hükümetin Londra Heathrow Havalimanı‘na üçüncü bir pist inşa edilmesi planları, mahkeme kararıyla belirsizliğe girdi. Temyiz Mahkemesi, hükümetin üçüncü pist kararını yasalara aykırı buldu.

BBC’nin haberine göre, çevre örgütleri ve Londra Belediyesi‘nin açtığı davada, mahkeme pistin gelecekte İngiltere’nin iklim değişikliğini azaltma taahhütlerine uygun olması koşuluyla yapılabileceğine hükmetti.

Mahkeme hükümetin yeni pistle ilgili kararında 2015’te imzalanan Paris İklim Değişikliği Anlaşması‘nı dikkate almadığını belirtti. Anlaşma ile küresel sıcaklık artışının, bu yüzyılın sonuna kadar, sanayi öncesi döneme kıyasla 2 dereceyle sınırlanması öngörülüyor.

Hükümetin karara itiraz etme hakkı bulunmuyor.